Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/1609 E. 2021/925 K. 25.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2019/1609
KARAR NO: 2021/925
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/03/2019
NUMARASI: 2016/957 E – 2019/197 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 25/03/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili … AŞ’nin, 6446 sayılı kanuna göre kurulmuş bir tedarik şirketi olduğunu, müvekkili şirket ile davalı … Şti. arasında 01/01/2012 tarihli Elektrik Tedarik Sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmeye göre müvekkili tedarik şirketinin davalıya elektrik satışı yapacağını, davalının da kullanım miktarına göre müvekkili şirket tarafından keşide edilecek faturaları ödeyeceğini, davalı takip borçlusuna Seri … sıra numaralı 21/06/2016 vade tarihli ve 15.087,92-TL bedelli Elektrik Satışından Kaynaklanan Piyasa Maliyetlerine İlişkin Fatura düzenlenerek gönderildiğini, davalı borçlunun faturayı ödemediğini ve itiraz ettiğini, 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 21. Md. uyarınca da maliyetleri ve hizmetleri karşılayacak bedellerin tüketiciye yansıtılacağını da açıkça düzenlemekte olduğunu, bu nedenle davalının söz konusu piyasa maliyet kalemlerini içerir faturanın konu olduğu icra takibine haksız itirazde bulunulduğunu, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyasına yapılan itirazların iptali ile takibin devamını ve %20’den aşağı olmamak üzere üzere inkar tazminatına hükmolunmasına karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından davacı şirkete, Beyoğlu … Noterliğince 24/03/2016 tarih … yevmyie numaralı ihtarname ile “taraflar arasındaki sözleşmenin 30/06/2016 tarihinde yenilenmeyeceği ve haksız olarak alınmış tutarların iadesi”nin ihtar edildiğini, bu ihtarnamenin 25/03/2016 tarihinde davacı şirketin daimi çalışanına tebliğ edildiğini, davacı şirket tarafından haksız kesilen ücret kalemlerinin iadesi için İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı icra takibi yapıldığını davacı şirketin itirazı üzerine de İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/501 esas sayılı dosyasında itirazın iptali davası açıldığını, davacı tarafından müvekkili şirketin çalışanlarından olan …’in e-mail adresine; ‘2016/06(Haziran) dönemine ait son ödeme tarihi 21/06/2016 olan ticari faturanızı ekte bulabilirsiniz”ibareli iki adet fatura gönderildiğini, davaya konu … numaralı fatura incelendiğinde 15.08,92-TL bedel talep edildiğini, müvekkili şirket de haksız kesilen iki adet faturaya karşı yasal süre içerisinde Beyoğlu … Noterliği 17/06/2016 tarih … yevmiye numaralı ihtarname ile itiraz ettiğini ve faturaları iade ettiğini, ihtarnamenin 20/06/2016 tarihinde tebliğ edildiğini, davacı tarafından … numaralı faturaya ilişkin olarak İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı ilamsız icra takibi ile fatura bedelinin ödenmesini talep edildiğini, bu icra takibine de huzurda bulunanan dava ile itiraz edildiğini, müvekkili ile davacı arasında faturada yazan alacak kalemlerinin ödeneceğine dair bir anlaşmanın olmadığını, davacı şirket tarafından ilgili yönetmelikler EPDK kararları ve kanunlara aykırı şekilde fatura keşide edildiğini, davacı her ne kadar faturaların dayanağını 6446 sayılı EPK md. 17/ç olarak göstermiş olsa da kanunda ifade edilen tarifelerin belirlenmesinde yetkili olanın kurul olduğunu ve kurulun bu zamana kadar bu yönde bir kararının henüz yayınlanmadığını, kanunda adının dahi geçmediği “yek alacak tutarı, sıfır bakiye düzeltme tutarı, piyasa işletim ücreti, iletim bedeli, ödenmeyen alacak, fark fonu” kalemlerinin karşısında müvekkilinin ödemeden kaçınmasının haklı olduğunu, davacının tüm taleplerinin zamanaşımına uğramış olduğunu, icra takibinde haksız ve kötü niyetli olduğunu, %20’den az olmamak şartıyla İİK 67.mad.hükmü gereğince davacının kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini, usule ve esasa aykırı davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; “taraflar arasındaki sözleşmede faturalandırmalar ile ilgili bölümde aktif bedelin yanında kayıp bedeli, dağıtım bedeli, iletim bedeli, PSH bedeli ile TRT payı , elektrik fonu ve BTV şeklinde bedellerin olduğu, bu bedeller dışında dava konusu faturadaki bedellere ilişkin bilgi tarifede yer almadığı, Tedaş tarifelerine bakıldığında söz konusu “yek alacak tutarı, sıfır bakiye düzeltme tutarı, piyasa işletim ücreti, iletim bedeli, ödenmeyen alacak, fark fonu” gibi bedellere ilişkin hiçbir bilgi ve tarife bilgisi yer almadığı, dava konusu bedellerin muhatabının elektrik toptan/perakende satışını yapan şirketler olabileceği, PMUM(Piyasa Mali Uzlaştırma Merkezi ) olarak bilinen bu kurumun ulusal enerjimizin arz ve talep dengesinin sağlanması için tüzel kişilerin birbirlerine olan borç alacak tutarlarını hesaplayarak mali uzlaştırma sağlayan birim olduğu, enerjinin arz ve talebinde işlevi olan şirketlerin PMUM piyasa katılımcısı olarak anıldığını, Elektrik Piyasası Dengeleme Ve Uzlaştırma Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 133. maddesinde de belirtildiği üzere; dava konusu bedeller piyasa işletmecisi, piyasa katılımcıları etkileyen bedeller olup bu bedellerin serbest tüketiciye yansıtılmasının ne Tedaş tarifelerinde ne de sözleşmede yer alan hususlarla bağdaşmadığı ayrıca her ne kadar davacı tarafından taraflar arasındaki anılan sözleşmenin ek bedeller başlıklı 5.maddesi ile “ilgili kamu kurum ve kuruluşları veya abonenin bağlı olduğu elektrik dağıtım şirketi tarafından belirtilen pay, fon, vergi, bedel ve oranlarda yapılacak lehte ve aleyhte değişiklikler ve gelecekte tahsil edilmeye başlanacak her türlü vergi, fon, bedel, pay ve masraf aboneye değişiklik tarihi itibariyle belirlenerek faturaya aynen yansıtılacağı” belirtilerek ilgili ödemelerin ödenmesi gerektiği beyan edilse de bilindiği üzere dağıtım şirketleri de EPDK’ya bağlı olup, tedaş.gov.tr. adresinde elektrik tarifeleri bölümünde dönemsel olarak belirtilen elektrik tarifelerinde dava konusu bedellere ilişkin hiçbir bilgi yer almadığı ve sonuç olarak dava konusu bedellerin gerek taraflar arasındaki sözleşmede yer almaması gerekse de ilgili bedellerin serbest tüketici ile ilgili olmaması, sadece PMUM kapsamında tedarikçi piyasa işletmecileri arasında tahakkuk ettirilebilecek alacak kalemleri olduğundan; davacı tarafından dava konusu bedellerin davalıdan talep edilemeyeceği ” gerekçesiyle davanın reddine, davalı lehine kötüniyet tazminatı talebinin şartları oluşmadığından reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf başvurusunda özetle; taraflar arasındaki sözleşmede elektrik enerjisi teminine ilişkin koşulların belirlendiğini, aboneye tabi olduğu tarife grubu ve sınıfına uygun olarak sözleşmeye ek protokolde belirtilen hesaplama ile elektrik enerjisi temini sağlanmakta olup, bu teminin sağlanması açısından piyasa koşulları çerçevesinde tedarikçiye yüklenen ek edimler ve benzeri hususların aboneye yansıtılacağı taraflarca kararlaştırıldığını, bu doğrultuda piyasa maliyetlerinin de bu ek edimlerden biri olduğunu, abonenin tüketimlerine bağlı olarak hesaplanıp tedarikçilere … tarafından yansıtılan bedeller olduğunu, abonenin tüketiminden kaynaklı olan bu bedellerin …’a müvekkili şirket tarafından ödendiği için, sözleşme hükümlerine göre sonrasında aboneye yansıtılması zorunlu olan bedeller olduğunu, sözleşmenin Ek bedeller başlıklı 5.2 maddesinde aynen “ilgili kamu kurum ve kuruluşları veya abonenin bağlı olduğu elektrik dağıtım şirketi tarafından belirtilen pay, fon, vergi bedel ve oranlarında yapılacak lehte ve aleyhte değişikler ve gelecekte tahsil edilmeye başlanabilecek her türlü ek vergi, fon, bedel, pay ve masraf aboneye değişiklik tarihi itibariyle bildirilerek faturaya aynen yansıtılacaktır” düzenlemesinin mevcut olduğunu, fazladan oluşan maliyet bedeli, …’ın müvekkili tedarik şirkete bildirdiği birim fiyatların çarpılması sonucu elde edilerek hesaplanarak faturalandırıldığını, bu hususun taraflar arasında imzalanan sözleşme koşullarına uygun olup, sözleşmenin ilgili 5. Maddesi gereğince hukuka uygun olarak davalı aboneden talep edildiğini, …’ın müzekkere cevabında dava konusu bedellerin tüketim kaynaklı maliyetler olduğu ve tüketim oranında müvekkili piyasa katılımcısına yansıtılmış olduğu açık bir şekilde ortaya konulduğunu, sözleşmenin 9. maddesinde aynen “Bu sözleşme ve bu sözleşme ile yapılan elektrik satışı nedeni ile ilgili yürürlükte olan ve ileride getirilebilecek olan her türlü vergi, resim, ve harçlar ABONE tarafından ödenecektir.” hükmü düzenlendiğini, madde metninde davaya konu edilmiş olan bedellerin teker teker sayılmamış olsa da sözleşmenin lafzından da anlaşıldığı gibi, sözleşmeye göre davalı abonenin, müvekkili şirkete elektik satışından dolayı yansıtılmış olan masraflardan sorumlu olduğunu, ayrıca EPDK’nın 4033 Nolu 20.09.2012 Tarihli Kararı; “Madde 2- Perakende satış lisansı sahibi dağıtım şirketine (veya perakende satış şirketine) fatura edilen Sıfır Bakiye Düzeltme Tutarı, geçmişe dönük düzeltme kalemi, piyasa işletim ücreti, iletim ek ücreti, süresinde ödenmeyen alacaklar payı ve YEKDEM kapsamında yansıtılan net bedel tutarlarından tüketimleri oranında ilgili tüketicilere düşen pay da bu tüketicilerin faturalarına yansıtılır.” şeklindeki kararının da açıkça haklılıklarını ispatladığını, müvekkili şirket tarafından ödenmiş olan dava konusu alacak kalemlerinin hesaplanmasında, davalı abonenin de tüketimlerinin yer aldığını, müvekkili şirket tarafından işbu bedeller bütün abonelere yansıtıldığını, sektör genelinde işbu bedelleri tahsil etmeyen piyasa katılımcısının da olmadığını, sözleşmenin yapıldığı tarihte … tarafından müvekkiline yansıtılan faturaların içerisinde YEK bedelinin payı %0-1 arasında değişmekte, sıfır bakiye düzeltme tutarı ise çok düşük iken müvekkili şirket tarafından tolere edilebilir durumda olduğunu, 2012-2013 dönemlerinde … tarifelerinde YEK bedeli ve sıfır bakiye düzeltme tutarı çok düşük bir bedel iken, sonrasında ciddi bir maaliyet haline geldiğini, tolere edilen, o zamanlar çok düşük bir maaliyetin sözleşmede düzenlenmemesinin doğal bir durum olduğunu, sözleşmede yine de elektrik satışı nedeni ile ilgili yürürlükte olan ve ileride getirilebilecek olan her türlü bedelin aboneden alınacağı kararlaştırıldığını, bu alacak kalemlerinin ilerleyen zamanda yıl bazında ivmelendiği, özellikle 2015 den sonra … faturasındaki maliyetin içerisinde payının %28 lere kadar arttığı durumda, müvekkilinin tüketime bağlı olarak yansıtılan bu bedellere katlanması ticari anlamada faaliyetini sürdürememesine yol açacağını, 1 Ocak 2016 tarihinden itibaren, Sıfır Bakiye Düzeltme Tutarı, … tarafından ayrı bir kalem olarak piyasa katılımcısından tahsil edilmemeye başlandığını, ancak anılan bedelin tahsilinde de vazgeçilmediğini, anılan bedelin dağıtım bedelinin içerisinde tahsil edilen, iletim bedelinin içerisine gömülmek sureti ile tahsil edilmeye başlandığını, bu suretle de doğrudan doğruya abonelere yansıtılmaya başlanıldığını, bu durum da …’ın 01.01.2018 tarihinde yayınlamış olduğu İletim Sistemi Sistem Kullanım ve Sistem İşletim Tarifelerini Hesaplama ve Uygulama Yöntem Bildiriminde ilan edildiğini verilen kararın hatalı olduğunu ileri sürmüştür.Dava, elektrik aboneliğine dayalı piyasa maliyet kalemlerini içerir faturanın tahsili amacı ile başlatılan takibe vaki itirazın iptali talebine ilişkindir.Dosya kapsamından, yaptırılan bilirkişi incelemelerinde davacı şirket tarafından davalı şirket adına tahakkuk ettirilen faturadaki “yek alacak, sıfır bakiye, düzeltme tutarı, piyasa işletim ücreti, iletim bedeli, ödenmeyen alacak, fark fonu” isimli bedellerin gerek taraflar arasındaki sözleşmede yer almaması gerekse de ilgili bedellerin serbest tüketici ile bir ilgisinin olmadığı sadece PMUM kapsamında piyasa katılımcılarının piyasa işletmecileri arasındaki alacak kalemleri olduğu, dolayısıyla davacı şirketin davalı şirkete tahakkuk ettirdiği faturanın yerinde olmadığı” yönünde görüş bildirildiği görülmektedir. Somut olayda ,taraflar arasında elektrik tedarik sözleşmesinin kurulduğu anlaşılmaktadır. Uyuşmazlığın çözümü için sözleşme hükümlerinin irdelenmesi gereklidir.Taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 5.2 maddesinde “ilgili kamu kurum ve kuruluşları veya abonenin bağlı olduğu elektrik dağıtım şirketi tarafından belirtilen pay, fon, vergi bedel ve oranlarında yapılacak lehte ve aleyhte değişikler ve gelecekte tahsil edilmeye başlanabilecek her türlü ek vergi, fon, bedel, pay ve masraf aboneye değişiklik tarihi itibariyle bildirilerek faturaya aynen yansıtılacaktır” düzenlemesinin bulunduğu, dava konusu kalemlerin sözleşmede düzenlenmediği, bu nedenle davalının yükümlülüklerinin doğmadığı sonucuna varılmakla, mahkemece alınan bilirkişi raporu yeterli teknik inceleme içerdiğinden, hüküm kurmaya elverişli olmakla, hükme esas alınmasında ve ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 25/03/2021