Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/1608 E. 2019/1644 K. 17.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2019/1608
KARAR NO : 2019/1644
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/04/2019
NUMARASI : 2017/674 E – 2019/356 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 17/10/2019
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı arasında hat kullanım sözleşmesi bulunduğunu, davalının borcunu ödememesi nedeni ile Bursa …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası takip başlatıldığını, davalının takibe ve yetkiye itiraz ettiğini, davalı itirazının haksız ve kötüniyetli olduğunu beyan ederek itirazın iptali ile %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesini özetle; yetki itirazı olduğunu, davalının ikametgahı Adana ili olduğundan takibin Adana İcra dairesinde açılması gerektiğini, icra takibinin Bursa İcra Müdürlüğünde açıldığını, davalı yetkiye itiraz edip takibi durdurduğundan, itirazın iptali davasını İstanbul Mahkemelerinde açmasının kötü niyetli olduğunu, davacının faturaları davalıya göndermediğini, fatura içeriğini bilmediklerini, alacak miktarının nasıl hesaplandığının belirsiz olduğunu, bu nedenle borcun tutarı ve faiz miktarını kabul etmelerinin mümkün olmadığını, davacı tarafça açılan takibin yasaya aykırı ve haksız olduğunu beyan ederek haksız ve kötü niyetli davanın reddine, davacı aleyhine %20’ den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece; “Yetkili İstanbul İcra Müdürlüğünde itirazın iptaline konu takip bulunmadığından HMK 114, 115 md. uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle dava dilekçesinin reddine” karar verilmiştir.Söz konusu kararı davacı vekili istinaf etmiştir. İstinaf dilekçesinde; davada yetkili mahkemenin İstanbul Mahkemeleri olduğunu, inceleme konusunun borca itirazın iptali davası olduğunu, itirazın iptali davalarında özel-kesin bir yetki hali de bulanmadığına göre İstanbul 14.Asliye Ticaret Mahkemesinin İİK. ile Hukuk Mahkemeleri Kanunu’na göre yetkili mahkeme sıfatı ile davaya bakmak zorunda olduğunu, bu nedenle usulden red kararı verilmesinin hatalı olduğunu, mahkemelerin görevi taraflar arasındaki ihtilaflara çözüm bulmak olduğunu, ihtilaf olmayan konularda sorun veya çözümsüzlük üretmek olmadığını, ön inceleme duruşmasından öncede HMK 180. madde uyarınca davayı ıslah ederek alacak davasına dönüştürüp yasal sürede yeni dava dilekçesi sunulduğu halde, mahkemenin ıslah talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar vermediği gerekçesiyle karar kaldırılarak davanın alacak davası şeklinde devam edilmesini istinaf etmiştir. HMK 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; dava; davacının, davalı tarafından kullanılan hatların bedellerinin tahsili için Bursa … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile başlattığı ilamsız icra takibine davalı borçlu tarafından icra müdürlüğünün yetkisine, borca ve ferilerine yönelik yapılan itiraz sonucu duran takibin devamı için bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açtığı itirazın iptali davasıdır. Ancak, davacı davasını ön inceleme duruşması sırasında HMK 180 maddesi uyarınca tamamen ıslah ederek talebini alacak davasına dönüştürmüştür. Davacının diğer istinaf sebebine gelince; yetki itirazına uğrayan Bursa İcra Müdürlüğünün dosyayı yetkili İstanbul İcra Müdürlüğüne göndermesi yönelik talepte bulunduklarını iddia etmiş ise de, incelenen icra dosyasında alacaklı vekili olarak Bursa İcra Müdürlüğüne böyle bir talepte bulunulmadığı gibi yetkisiz icra müdürlüğü de talep olmadan resen bu yönde işlem yapamayacağından, yargılamayı yapan mahkemece de ara kararla, icra dosyasını yetkili icra müdürlüğüne gönderilmesine yönelik karar verilmesi hukuken mümkün olmadığından, davacının bu yöndeki istinaf talepleri de yerinde değildir. Davacının diğer istinaf sebebi ise; davacı davasının tamamını ıslah ederek alacağa çevirdiği halde, mahkemece bu hususda olumlu-olumsuz karar verilmemesi kararda da tartışılmamasıdır.Islah kurumu 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 176 ve devamı maddelerinde ayrıntılı şekilde düzenlenmiş olup, 176. maddede, davanın her iki tarafının yargılama usulüyle ilgili bir işlemini kısmen veya tamamen ıslah edebileceği, ancak aynı dava içerisinde bu yola sadece bir kez başvurabileceği; 177/1. maddede ise, ıslahın tahkikatın sona ermesine kadar yapılabileceği belirtilmiştir. Yine, mülga 1086 sayılı HUMK’un 84. maddesi de aynı mahiyettedir.Somut olayda; davacı vekili, 09/04/2019 tarihindeki ön inceleme duruşması sırasında duruşma sonuçlandırılmadan önce sunduğu dilekçe ile, tam ıslaha ilişkin yasal hakkını kullanarak, açılan itirazın iptali davasını alacak davası olarak ıslah ettiğini beyanla, ayrıntılarını dilekçesinde belirttiği şekilde 13.968.74’lik alacağın her faturanın son ödeme tarihinden itibaren yıllık %48 sözleşme faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi de bu hususda olumlu olumsuz karar vermediği gibi kararda da hiç tartışılıp değerlendirilmemiştir.Davacının, usul ekonomisi ilkesine de esasen uygun düşen ıslah hakkını kullanması; usül ve yasaya uygundur. İlk derece mahkemece, davacı vekilinin bu istemi hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmemiş olması doğru görülmemiştir. Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 26.11.1997 tarih ve 19-761/999 sayılı ilamında da, bir yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açılan itirazın iptali davasının ıslah yolu ile alacak davasına dönüştürülmesinin ve alacak davası olarak karara bağlanmasının mümkün ve geçerli olduğu belirtilmiştir. Bu durumda mahkemece HMK uyarınca ıslah talebi dikkate alınarak, ıslahın kabulü halinde, artık davaya faturadan doğan alacak davası olarak devam edilip, davacıya alacağını ispat için delilleri sorulup ibraz ettirilerek, yapılacak inceleme sonucu bir karar verilmesi gerekirken, ıslah ile değiştirilen davadaki ilk talep dikkate alınarak karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Davacının istinaf başvurusunun bu kısım yönünden kabulü gerekmiştir. (Yargıtay 3.Hukuk Dairesi’nin 17.06.2019 tarih ve 2017/9113 esas 2019/5468 karar sayılı ilamında da aynı mahiyettedir) Davacının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, HMK 355, 353/1-a-6 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davacının ıslah dilekçesi (tam ıslah) ile davasını alacak davasına çevirmesine rağmen, bu konuda olumlu olumsuz karar verilmemesi hukuka ve yasaya aykırı olduğundan, bunun, kararda hiç tartışılıp değerlendirilmemesi eksiklik olmakla, dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine, bu aşamada diğer istinaf sebeplerinin incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davacının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, HMK 355, 353/1-a-6 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davacının ıslah dilekçesi (tam ıslah) ile davasını alacak davasına çevirmesine rağmen, bu konuda olumlu olumsuz karar verilmemesi hukuka ve yasaya aykırı olduğu gibi bunun, kararda hiç tartışılıp değerlendirilmemesi eksiklik olmakla, dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine, bu aşamada diğer istinaf sebeplerinin incelenmesine yer olmadığına,Peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf edene isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a ve 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 17/10/2019