Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/1522 E. 2021/1419 K. 18.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2019/1522
KARAR NO: 2021/1419
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/03/2019
NUMARASI: 2014/1513 E – 2019/221 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 18/05/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin … işletme ünvanlı tesisi ile ilgili olarak davalı şirketin … nolu abonesi olduğunu, davalı şirketin usul ve yasaya, sözleşmeye ve Yargıtay kararları ile Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararlarına aykırı olarak, kayıp kaçak bedellerinin abone tutarlarına yansıtılmasının mevcut yasal hükümlere aykırılık teşkil ettiğini, uygulamanın hiçbir surette yönetmelik ve kanunların önüne geçemeyeceğini, kayıp kaçak bedelinin tahsilatı hukuka aykırı olduğundan bu bedel üzerinden Enerji Fonu, TRT payı, Belediye Vergisi ve KDV alınmasının da sözleşme ve hukuka aykırı olduğunu, kayıp kaçak bedeli alınmamış bir hizmet karşılığı alındığından bu bedellerin iadesinin gerektiğini beyanla, geriye dönük hak ve fazlaya ilişkin istirdat hakları saklı tutmak üzere şimdilik sadece 01/01/2011-31/10/2014 tüketim dönemlerine ait faturalar için tahakkuk ve tahsil edilmiş kayıp kaçak bedellerin ve bu bedeller üzerinden hesaplanmış %1 enerji fonu, %2 TRT payı, %5 belediye vergisi ve %18 KDV içindeki kayıp kaçak toplam bedeline isabet eden en az 105.587,48 TL’nin her bir faturanın ödeme tarihinden itibaren yürütülecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava talep konusunun açıkça faturalarda belirli olması hasebiyle HMK’nın ilgili maddeleri uyarınca belirsiz alacak davası ve kısmi dava açılamayacağını, davacının bir an haklı olduğu düşünülse bile taleplerinin zamanaşımına uğradığını, esasa ilişkin olarak müvekkili şirket ile davacı şirket arasında akdedilen 14/06/2010 tarihli Elektrik Enerjisi Tedariki ve Tüketimine İlişkin Sözleşme ve 01/01/2012 tarihli Ek Protokolü uyarınca davacı şirkete elektrik enerjisi tedarik edildiğini, davacı şirket tüketim ve hizmet bedeli karşlığı olmaksızın kayıp kaçak bedeli ve bu bedel üzerinden %1 Enerji fonu, %2 TRT Payı, %5 Belediye vergisi ve %18 KDV bedelinin haksız yere tahakkuk ve tahsil edildiği iddiasının mensetsiz olduğunu, bu iddianın sözleşme ve protokole aykırı olduğunu, sözleşmenin 4. maddesinde müvekkilinin, EPDK tarafından uygulanması kararlaştırılan her türlü vergi, resim, harç ve benzeri kalemleri aylık olarak faturalara ilave edeceğinin açıkça belirtildiğini, müvekkili şirketin yapmış olduğu işlemlerin sözleşmeye uygun olduğunu, davacının kendisine gönderilen faturaları hür iradesiyle ve karşılıklı pazarlık sonucu imzaladığı sözleşme ile kabul ettiğini, müvekkili şirketin kayıp kaçak bedelleri açısından dağıtım şirketine aktarma yapan aracı durumunun söz konusu olduğunu, bu nedenle istenilen kayıp kaçak bedellerinin geri ödenmesinden sorumlu tutulmasının kabulünün mümkün olmadığını, davacının avans faizi talebinin yerinde olmadığını, davacı tarafın ancak dava tarihi itibariyle işleyecek reeskont faizi talep edebileceğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece,1-Davanın 82.791,88 TL yönünden KABULÜ ile bu bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 2-Dava konusu edilen 22.795,60 TL yönünden davanın esası konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Kararı istinaf eden davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davanın muhatabının EPDK olduğu ve müvekkilinin EPDK mevzuatı gereği tespit edilen tarifelere göre faturaları tahakkuk ettirmekte olduğundan dava konusu uyuşmazlık nedeniyle sorumluluğu bulunmadığı, mahkemenin davayı husumet yokluğundan usulden reddetmeyip esastan karar vermesinin yasaya aykırı olduğu, tarafların Sözleşme ile, davacıya uygulanacak fiyatı belirlediği, müvekkilinin sözleşme ile belirlenen bedeli referans alarak indirim uygulamasının , ancak bu bedelin EPDK’nin gerçekleştirmiş olduğu tarife yapısındaki değişiklik öncesinde belirlenmesi nedeniyle kayıp kaçak bedelinin ayrıştırılmasından önceye denk gelmesinin ; müvekkil şirket’in kayıp/kaçak bedeli tahsil ettiği anlamına gelmemediğini ,burada yalnızca içinde kayıp/kaçak bedelinin yer aldığı bir rakamın hesaplanacak enerji birim fiyatı için referans alınmasının söz konusu olduğu, 2011 yılından itibaren Kayıp Bedeli nakil tarifeleri grubunda yer almaya devam etmiş olduğundan müvekkili Şirket tarafından kayıp bedelinin de davacı şirket’e kesilen faturalarda ayrıca gösterilmeye devam edildiği,sözleşmenin imzalandığı dönemde indirim oranı uygulanmak için referans alınan bedelin aktif enerji ve kayıp bedelini içerdiği , 2010 yılında kayıp bedelinin , aktif enerji birim fiyatı içerisinde olup, bu birim fiyat üzerinden indirim yapılması konusunda tarafların anlaşmaya vardıkları,.ayrıca mevzuat gereği kayıp – kaçak bedellerinin bir maliyet unsuru olarak fiyata yansıtılmasının 4628 Sayılı Kanunun ve 6446 Sayılı Kanunun bir bütün olarak ele alınmasından açıkça anlaşılmakta olduğu, faturalarda maliyet kalemi olarak yer alan ve müvekkili şirketçe tahsil edilen kayıp kaçak bedelleri EPDK tarifelerine ve düzenleyici işlemlerine uygun olup, faturalarda bu kalemler için fazladan veya mükerrer tahakkuk bulunmadığı , kararın usul ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülmüştür. …nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; Mahkemece , davaya konu olan faturalarda kayıp kaçak bedelinin ayrı bir maliyet kalemi olarak tahsil edilmesinin yanı sıra, enerji bedeli içine de, kayıp kaçak dahil edilerek davacıdan iskonto oranında mükerrer kayıp kaçak bedeli tahsil edildiği gerekçesiyle , 82.791,88- TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davacı tarafça 2011 yılı öncesinde faturalarda kayıp kaçak bedelleri ayrıca gösterilmediğinden ,2011 yılı öncesine ait hakları saklı kalmak üzere 2011 yılından sonraki faturalarda 1014 yılına kadar düzenlenen faturalardaki kayıp kaçak bedelleri ve bu miktar da dahil edilerek alınan KDV vs fazla tahsilatın iadesi istenmiştir. 2011 yılından itibaren faturalarda şeffaflaşma sözkonusu olduğundan ,yani faturalarda kayıp kaçak bedelleri ayrı bir unsur olarak gösterildiğinden , her bir faturada alınan kayıp kaçak miktarları bellidir. Davacı da faturalara göre 2011 yılı sonrası için kayıp kaçak ve bunun üzerinden alınan diğer unsurları tesbit ederek ,dava açmıştır. Davacı tarafın ,dava dilekçesindeki iddia ve talebi, faturalarda mükerrer kayıp kaçak tahsili edildiği ,buna göre de bu miktarlar üzerinden fazla olarak Enerji Fonu,BTV, TRT payı alındığı iddiasına ilişkin olmakla,mahkemece davanın niteliğine göre bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilirkişi raporunda ,faturalarda kayıp kaçak bedelinin ayrı bir maliyet kalemi olarak davacıdan tahsil edildiği gibi,enerji bedeli içerisine de kayıp kaçak bedeli dahil edilerek davacıdan iskonto oranında mükerrer kayıp kaçak tahsil edildiği gerekçesiyle ,bu bedeller ve EF,BTV, TRT Payı içindeki kayıp kaçak bedelleri de hesaplanmıştır.2011-2014 yılları arasındaki bu şekilde tahsil edilen kayıp kaçak ve buna göre tahsil edilen diğer kalemler toplamı 82.791,88 TL olarak hesaplanmış,mahkemece bu miktar yönünden kısmen kabul kararı verilmiştir. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre ; taraflarca elektrik satışına ilişkin olarak imzalanan sözleşmede kararlaştırılan birim fiyata kayıp-kaçak bedelinin dahil olduğu, EPDK kararı uyarınca kayıp-kaçak bedelinin ayrı bir maliyet kalemi olarak tahsil edilmesi nedeniyle davalı tarafın mükerrer kayıp-kaçak bedeli tahsil ettiği ,bu miktarlar üzerinden de fazla olarak EF,BTV, TRT Payı tahsil ettiği,bu miktarların yöntemince hazırlanan bilirkişi raporu ile tesbit edildiği ,mahkemece sözkonusu rapor esas alınarak verilen kararda usul ve hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla ,davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Alınması gereken 5.655,51 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 1.413,87 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.241,64 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesinleştiğinde istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.18/05/2021