Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/1480 E. 2019/1847 K. 26.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2019/1480
KARAR NO : 2019/1847
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/05/2019
NUMARASI : 2016/377 E – 2019/361 K
DAVANIN KONUSU: Alacak (Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 26/11/2019
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; abone olan davacıdan, davalı tarafça düzenlenen elektrik faturalarında, herhangi bir tüketim karşılığı olmayan, kayıp kaçak bedeli gibi bir kısım adlar altında tahakkuk ettirilen ve haksız olarak tahsil edildiğini ileri sürdüğü bedellerden, şimdilik 109.423,19 TL’nin tahsil tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte davalı taraftan tahsili ile davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili bilahare verdiği ıslah dilekçesi ile dava değerini 137.738,59 TL’ye yükseltmiş, harcını yatırmıştır. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, kayıp kaçak ve diğer bedellerin perakende satış tarifesinin bir unsuru olarak faturalarda yer aldığını, 6446 sayılı EPDK’nın verdiği yetki ile bu bedellerin belirlenmesi için alınan EPDK kararlarının ve belirlediği tarifelerin tüm tüzel ve gerçek kişileri bağladığını, kanuni zorunluluklar gereği tahsil edilen bedellerin iadesinin talep edilemeyeceğini beyanla, davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece, yargılama sırasında yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın getirdiği düzenleme sebebiyle dava konusuz kaldığından, esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 6719 sayılı yasa değişikliği yürürlük tarihinden sonra ıslah edilen bakiye kısma yönelik 20.430,34 TL’lik alacak talebinin reddine karar verilmiştir.Söz konusu kararı davalı vekili istinaf etmiştir. İstinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkmesince 6719 sayılı yasaya istinaden 117,308,16 TL yönünden davanın konusuz kaldığından bahisle karar verilmesine yer olmadığına, yasa sonrası ıslah edilen kısım yönünden alacak talebinin reddine karar verdiğini, reddedilen bu kısım üzerinden lehine nispi vekalet ücretine karar verilmesi gerektiğini, dava konusu bedellerin 6719 sayılı yasanın yürürlüğünden önceki mevzuata göre de alınması gerekli bedeller olduğunu, söz konusu yasanın bu duruma sadece açıklık getirdiğini, kararda aleyhlerine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmiş olması ve kendileri lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemiş olmasının hukuka aykırı olduğunu beyanla, ilk derece mahkeme kararının bu yönlerden kaldırılmasını, lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine karar verilmesini talep etmiştir.Dava, aboneden tahsil edilen kayıp kaçak ve diğer bir kısım bedellerinin haksız tahsil edildiği iddiası ile istirdadı talebine ilişkindir.HMK 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; yargılama sırasında 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmü getirilerek, Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.Yine, 6719 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” hükmünü, geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere, 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine eklenen 10. bend ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür.Davalının, ıslah ile artırılan kısma nispi vekalet ücreti takdiri gerektiğine ilişkin istinaf itirazları yönünden yapılan değerlendirmede ise; davacının 6719 sayılı yasanın yürürlüğünden önce bu davayı açarak, kayıp kaçak bedellerinin alınamayacağını ileri sürdüğü gözetildiğinde, yargılama süresince de aynı iddiasını devam ettirerek, alınan bilirkişi raporu sebebiyle talebini arrtırmasına yasal bir engel bulunmamaktadır. Belirsiz alacak davasında (HMK 107. maddesine göre açılan) ki, bu dava öyle açıldığından, bedel belirlenince, ıslaha gerek olmadan dava değeri arttırılabilir. Bu ıslah değildir, arttırılan kısmın harç tamamlama işidir. O halde; davacı talebini herhangi bir yasağa tabi kalmadan arttırabilir. Aslında dava başında belirli olmayan alacağın, belirli hale geldiğinde davacı tarafından arttırılması halinde, bu, yeni ve arttırılan tarihte açılan ilave bir dava değil, ilk başta açılan belirsiz alacak davasının, belirli hale gelmesi nedeniyle devamı niteliğindeki bakiye kısımdır. O nedenle, ilk başta açılan dava hükümlerine ve dava tarihindeki mevzuat, usul ve esaslarına tabidir.O halde; mahkemenin, ıslah niteliğindeki değerlendirmesi ile, arttırılan, belirli hale gelen bakiye alacak talebine ilişkin dava için de, davada, dava devamında yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması gerektiğinden, bu bağlamda o kısım yönünden de dava konusuz kaldığı için, karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken reddedilmesi hukuka uygun görülmemiş ise de, kararın davacı tarafça istinafa getirilmemesi nedeniyle eleştiri ile yetinilmiştir. Bu durumda, istinaf etmeyen davacı nedeniyle kararın, istinaf eden davalı aleyhine düzeltilmesi olanaklı değildir. Ayrıca, dava bu bölüm nedeniyle de konusuz kaldığından, davalı lehine nşspi vekalet ücreti takdiri de olanaklı değildir. O halde; bedelin arttırıldığı tarih 6719 sayılı Kanunun yürürlüğünden sonra olmakla beraber, arttırılan kısmın, asıl davanın devamı niteliğinde olduğu, dava sırasında yürürlüğe giren yasayla kayıp kaçak bedellerinin maliyet unsuru olarak, değişik adlarla faturaya yansıtılmasının kabul gördüğü ve eldeki davalara uygulanacağı düzenlendiğinden dava bu sebeple konusuz kalmıştır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18/11/2009 gün, 2009/18-421 E., 2009/526 K. sayılı ilamında belirttiği üzere, dava tarihinde davasında haklı olan davacının sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olmayacaktır. Yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı açıktır. Diğer bir anlatımla, geçmişe etkili yeni yasa nedeniyle dava konusuz kalmıştır. Ancak, yukarıda izah edildiği gibi davacı istinaf etmediğinden kararın red olarak verilen kısmının düzeltilmesi mümkün görülmemiş, eleştiri ile yetinilmiş, davalının ise o bölümle ilgili nispi vekalet ücreti takdiri yolundaki istinafın reddi gerekmiştir. Davalının diğer kısma ilişkin istinaf taleplerinin incelenmesiyle, davacı tarafın dava açıldığı tarihteki mevzuat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 E, 2014/679 K. sayılı kararı ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin kararları gereği içtihat durumuna göre dava açmakta haklı olduğu, bu kapsamda kayıp kaçak ve diğer bedellerin tahsilini talep edebileceği dikkate alındığında, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliği ya da içtihadı birleştirme kararı gereği davanın kabul edilmemesi nedeniyle haksız çıkmasına rağmen yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağı kuşkusuzdur.Bu itibarla, davacının istinaf talebi olmadığı ve mahkemece 6719 sayılı yasanın getirdiği düzenleme sebebiyle dava konusuz kaldığından, esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği de gözetilerek, davalı taraf lehine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmesi mümkün olmadığından, davalı tarafın istinaf talebi yerinde görülmemiş ve HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davalının istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine,Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 44,40 TL karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına ve istinaf eden davalı üzerinde bırakılmasına,İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesinleştiğinde istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 26/11/2019