Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/1407 E. 2019/1323 K. 12.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2019/1407
KARAR NO : 2019/1323
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/10/2016
NUMARASI : 2014/928 E – 2016/736 K
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Abone Sözleşmesi)
KARAR TARİHİ: 12/09/2019
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, müvekkilinin Güngören’de bulunan iş yerini 17/12/2013 tarihinde kiraladığını ve davalı kurum ile 26/12/2013 tarihinde 4752587 nolu abonelik sözleşmesi imzaladığını, müvekkilinin ortalama tüketim bedelinin 500,00 – 600,00 TL civarında olduğunu, 26/07/2014 tarihinde müvekkilinin iş yerine gelen davalı elamanlarının sayacın arızalı olduğu beyanı ile sayacı sökerek yerine başka bir sayaç taktıklarını, 31/07/2014 tarihli tutanakla sayacın sol yandan delinerek bakır kablo ile şönt yapıldığı ve bu nedenle eksik kayıt yaptığı tespitinde bulunulduğunu, bu tutanak esas alınarak müvekkili aleyhine 1.234,50 TL ve 7.444,70 TL miktarlı iki ayrı ceza tahakkuku yaptıklarını, müvekkilinin iş yerinde bilgisayar dışında elektrikli aleti bulunmadığını, daha önce gelen 500,00 – 600,00 TL civarındaki tüketimin hayatın normal akışına uygun olduğunu, yeni sayaç takıldıktan sonra gelen faturanın da 411,00 TL olduğunu, davalının söktüğü saatte belirtildiği şekilde müdahale yapılmasının imkansız olduğunu ileri sürerek müvekkilinin davalıya 8.679,20 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde, öncelikle zamanaşımı, hak düşürücü süre ve yetki itirazları bulunduğunu, yetkili ve görevli mahkemenin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, dava konusu adreste yapılan kontrolde davacıya ait sayacın eksik tüketim kaydettiği şüphesi ile sayacın tutanakla sökülüp değiştirildiğini, laboratuvarda yapılan incelme ile sayacın şöntlenmiş olduğu ve %89 oranında eksik kayıt yapıldığına dair davacının kaçak elektrik kullanıldığının tespit edildiğini, bu husustaki tutanak esas alınarak davacı hakkında 1.234,50 TL kaçak elektrik bedeli ve ve 7.444,70 TL kaçak ek tahakkuk bedeli tahakkuk ettirildiğini savunarak davacı tarafından açılan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Dava, kaçak elektrik kullanımına dayalı tahakkuk edilen fatura borcundan borçlu olmadığının tespitine dair menfi tespit davasıdır. Mahkemece; “Davanın kısmen kabulü ile davacının dava konusu kaçak elektrik kullanımından dolayı davalıya 1.234,50 TL borçlu, bakiye kısımdan dolayı borçlu olmadığının tespitine, koşulları bulunmadığından İİK 72. maddesi gereğince tazminata hükmolunmasına yer olmadığına” karar verilmiştir.Söz konusu kararı davalı vekili istinaf etmiş olup, istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesince yeniden bilirkişi incelemesi talebinin değerlendirilmediğini, eksik araştırma ve inceleme sonucu hüküm tesisinin hatalı olduğunu, yetki itirazına verilen red kararının hatalı olduğunu, mahkemece alınan, kaçak ek tahakkuku yapılmayan rapor denetlemeye elverişli olmadığını beyanla, ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.Dosya evvelce dairemizin 2017/189 E – 2017/205 K. sayılı ilamı ile “davalının istinaf dilekçesinin süresinde verilmediği anlaşıldığından HMK 352. maddesi gereğince istinaf dilekçesinin süre yönünden reddine” karar verilmiş, davalı BEDAŞ’ın temyiz başvurusu sonrası dosya Yargıtay’a gitmiş, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2018/689 E. – 2019/5430 K. sayılı bozma ilamı ile istinaf isteminin süresinde olduğu gözetilerek işin esasına girilmek suretiyle hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde istinaf dilekçesinin süre yönünden reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.Bozma sonrası dosya esasa kayıtla bozmaya uyulmuştur.Dosya kapsamından; davacı ile davalı arasında ticari işletmeye ilişkin elektrik abone sözleşmesi bulunduğu, 26/07/2014 tarihinde davacının iş yerine gelen davalı elamanlarının sayacın arızalı olduğu beyanı ile sayacı sökerek yerine başka bir sayaç takarak gittikleri, 31/07/2014 tarihli tutanakla sayacın sol yandan delinerek bakır kablo ile şönt yapıldığı ve bu nedenle eksik kayıt yaptığı tespitinde bulunulduğu, tespit edilen eyleminin kaçak elektrik kullanımı teşkil ettiği, tesisat endeks dökümlerine göre tutanaktan önceki dönem tüketim ortalamasının 49 kwh/gün olduğu, tutanaktan sonraki günlük tüketim ortalamasının ise 44 kwh/gün olup son fatura ile tutanak tarihi arasındaki tüketim ortalamasının 29 kwh/gün olduğu, buna göre de tutanaktan bir önceki okuma işleminden sonra sayaca müdahale edilmiş olduğu ve aradaki sürenin 10 gün olduğu, tutanak sonrasındaki tüketimin önceki endekse göre düşmüş olduğu, kaçak elektrik kullanımının başlangıç tarihinin böylelikle tespiti mümkün olduğundan bu tespite göre yapılması gerektiği, bilirkişi hesaplamasının bu nedenle yerinde olduğu, davalı kurumun ek tahakkuk yapması için doğru bilgi ve belge bulunmadığından 10 günlük süre haricinde eksik tüketim hesabı yapılmasının mevzuata uygun olmadığı, mahkemece davalının yetki itirazının sözleşmenin ifa yeri nedeniyle reddine karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmıştır.Bu itibarla, ilk derece mahkemesince verilen kararın mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir. Bu itibarla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davalının istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine,Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 44,40 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 29,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 15,20 TL’nin istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,Temyiz incelemesi sonrası verilen bozma kararı gereği bozma konusunda bir karar verilmek üzere zorunlu olarak duruşma açılması sebebiyle istinaf incelemesinin duruşmalı yapılması koşulunun oluşmadığı kanaatiyle, AAÜT 17. bendi uyarınca davacı lehine ayrıca istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına ,İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davalı zerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dair oy birliği ile davalı vekilinin yüzüne karşı davacı taraf yokluğunda HMK 362/1-a kesin olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 12/09/2019