Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/1391 E. 2021/1283 K. 27.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2019/1391
KARAR NO: 2021/1283
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/12/2018
NUMARASI: 2016/361 E – 2018/1227 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 27/04/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirket ile müvekkili şirket arasında Elektrik Enerjisi Tedarik Sözleşmesi akdedildiğini, iş bu sözleşmeye istinaden müvekkili şirketin 2 adet abone numaraları üzerinden sağladığını, davalı şirket keşide edilen faturalarında hizmet bedeli olmayan kayıp kaçak bedeli, perakende satış hizmet bedeli, sayaç okuma bedeli, dağıtım bedeli, iletim sistem bedeli olarak tahsil edilen bedellerden , fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL nin 10 yıllık zaman aşımı içerisinde kalmak kaydıyla ödeme tarihinden itibaren işlemiş avans faizi ile müvekkiline iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı yan davasını ıslah ederek alınan kayıp kaçak bedellerinin tarifelere uygun alınmayıp fazla tahsilat olduğu yönünde talepte bulunmuş ve davasının dayandığı gerekçeye göre tamamen ıslah etmiştir. Davalı vekilince verilen cevap dilekçesinde ,kanunu zorunluluk sebebiyle tahsil edilen bu bedellerin iadesinin istenemeyeceği belirtilerek,davanın reddine karar verilmesi istenmiştir. Mahkemece ,davalının ıslah edilmesi üzerine , abonelik dosyası, tüketim föyleri ,davacı yanın ödediği faturalar üzerinde tahsilat yapılan dönemde geçerli tarifelere göre fazla tahsilat yapılıp yapılmadığı yönünde alınan bilirkişi raporu ile , toplam 22,09 TL fazladan tahsilat olduğu gerekçesiyle, Davacının davasını dayandığı sebepler itibariyle tümüyle ıslah ettiği dikkate alınarak ıslah edilen davanın kısmen kabulü ile 22.09 TL nin davalıdan istirdatı ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir. Kararı istinaf eden davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğu, Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin benzer davalarda , eldeki davalara yönelik, yürürlüğe giren yasa nedeniyle, davanın konusunun kalmadığına dair karar verilmesi gerektiği yönündeki emsal 2017/13140 E. 2017/16544 K. sayılı ve 2017/13142 E. 2017/16545 K. sayılı kararlarındaki gibi,davanın konusuz kaldığına hükmedilmesi gerektiği, mahkemenin 18.12.2018 tarihli kararında, “ kurum tarafından belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda mahkemelerin yetkisinin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı olduğu,..” şeklinde belirtilmiş ve dava konusu edilen alacak kalemlerinin kurumun düzenleyici işlemlerine uygun olup olmadığına ilişkin sınırlı şekilde denetim yapılmış ise de; Anayasa Mahkemesi’nin 15.02.2018 tarihli 2016/150 E. ve 2017/179 K. sayılı kararının 69.cu sayfasının 293. ve devamındaki paragraflarında; “…Dava konusu kuralla, EPDK tarafından gelir ve tarife kapsamında düzenlenen ve tüketicilerden tahsil edilen bedellerin iadesi talebiyle tüketici hakem heyetlerine başvurulması veya bu bedellerin tazmini talebiyle mahkemelerde dava açılması durumunda tüketici hakem heyetleri veya mahkemelerin yetkisi sadece tüketicilerden tahsil edilen bu bedellerin Kurumun düzenleyici işlemlerine uygun olarak tahsil edilip edilmediğinin denetlenmesiyle sınırlı tutulmak suretiyle hak arama hürriyetine sınırlama getirildiğinin belirtildiği ,bu gerekçeyle 6446 sayılı Kanunun 17. Maddesine eklenen (10) numaralı fıkranın iptal edildiği, buna göre, tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkileri tüketiciden alınacak bedellerin yalnızca EPDK’nın düzenleyici işlemlerine uygunluğunu denetlemekle sınırlı kalmayacaktır. Yerel mahkeme nezdinde görülen yargılama sürecinde, tarafımızca talep edilen bedellerin kurumun düzenleyici işlemlerine uygun olup olmadığının denetiminin yanı sıra uyuşmazlıkla ilgili diğer mevzuat hükümlerinin de gözetilmesi adil yargılama yapılmasının gereği olduğu, Mahkeme tarafından söz konusu bedellerin kurumun düzenleyici işlemlerine uygun olup olmadığının denetiminin yanı sıra diğer mevzuat hükümlerine göre de denetimin yapılmamış olmasının açıkça hukuka aykırı olduğu , Anayasa Mahkemesi’nin ilgili kararında detaylıca açıklandığı üzere, yapılacak denetimin yalnızca kurumun düzenleyici işlemlerine uygun olup olmadığıyla sınırlandırılmayacağı, uyuşmazlık ile ilgili diğer yasal düzenlemelerin de dikkate alınarak denetimin geniş kapsamda yapılması gerektiği ,Anayasa Mahkemesince 6446 sayılı kanunun 17. maddesine eklenen (10) numaralı fıkrayı iptali de göz önünde bulundurularak, davanın kabulüne, aksi kanaat halinde istinaf dilekçesinde açıklamış oldukları, daha önce aynı konulu davalarda verilmiş olan olan kararlarda olduğu gibi “karar verilmesine yer olmadığına” hükmedilmesini talep etmiştir. …nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; dava ,aboneden haksız tahsil edildiği iddia edilen kayıp kaçak ve bir kısım tahsilatların ve mükerrer tahsilatların iadesi talebine ilişkindir. Yargılama sırasında 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek,Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir. Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü, Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere, 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine eklenen 10. bend ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür. Dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun ile yapılan değişikliklerin, Kanunun 17/06/2016 yürürlük tarihinden önceki dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak tahsil edilmiş, dava konusu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden alacak davalarında da geçmişe etkili olacak şekilde uygulanması gerektiği anlaşılmaktadır. Anılan yasanın bazı maddelerinin Anayasaya aykırılığı iddiasına ilişkin istinaf sebeplerinin incelenmesinde, dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın yürürlük tarihi gözetildiğinde 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na 04/06/2016 tarihli ve 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un hükümlerine göre somut olayı sonuçlandırılması hukuka aykırı bulunmamıştır. Kaldı ki 28/12/2017’de Anayasa Mahkemesi bu konudaki muhtelif mahkeme başvurularını reddetmiş olup, Anayasa Mahkemesince anılan yasanın eldeki davalara da uygulanacağına ilişkin hükmü iptal edilmediğinden davalı tarafın bu bedelleri maliyet unsuru olarak talep edebileceği hususu kesinleşmekle, buna ilişkin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Diğer istinaf sebeplerinin incelenmesiyle , 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek,Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmıştır.Mahkemece ,davacının davayı ıslah ettiği gözetilerek dava konusu bedellerin EPDK’nun düzenleyici işlemlerine uygun olarak alınıp alınmadığı yönünden bilirkişi raporu alınmış,22.09 TL nin fazla alındığı tesbiti yapılmıştır.Bilirkişi incelemesi yöntemince yapılmış,rapor denetlenebilir olduğundan mahkemece hükme esas alınmasında usule aykırılık bulunmamaktadır. Ancak, davalının mükerrer tahsil ettiği tesbit edilen 22,09 TL tutarındaki kayıp-kaçak bedeli dışındaki dava edilen miktar yönünen ileri sürülen istinaf sebeplerinin incelenmesiyle , yukarıda da açıklandığı üzere yargılama sırasında yürürlüğe giren ve geçmişe etkili olarak uygulanması gereken 6719 sayılı yasa hükümlerine göre bu alacak kalemleri maliyet unsuru haline geldiğinden ,anılan yasa değişikliği ile hakkın özü ortadan kalktığından ,HMK 331/1 maddesi uyarınca , bu kısma ilişkin dava konusuz kaldığından, mahkemece verilen kararın bu yöne ilişkin hüküm bölümü HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca kaldırılarak,red kararı yerine bu kısım yönünden “dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmesi ve davacının dava açtığı tarihteki mevzuat ve içtihat durumuna göre davayı açmakta haklı olduğu gözetilerek ,bu kısım yönünden dava açmakta haklı olduğu anlaşılan davacı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekmiş ve aşağıdaki gibi karar verilmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf talebinin kabulü ile karar HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca kaldırılarak yeniden esas hakkında; 1-Davacının davasını dayandığı sebepler itibariyle tümüyle ıslah ettiği dikkate alınarak ıslah edilen davanın kısmen kabulü ile 22.09 TL nin davalıdan istirdatı ile davacıya verilmesine, 2-Davacının 977,91 TL lik kısma yönelik talebi konusuz kaldığından bu kısım yönünden esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 3-Alınması gereken harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, 4-Davacı tarafça yapılan toplam 1.000,40 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp, davacıya verilmesine, 5-Davacı yan davada kendini vekille temsil ettirmiş olmakla; kabul edilen kısım yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/2 maddesine göre hesaplanan 22,09 TL ücreti vekaletin, konusuz kalan kısım yönünden ise karar tarihindeki AAÜT uyarınca 977,91 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp, davacıya verilmesine, 6-Davalı yan davada kendini vekille temsil ettirmiş ise de ,reddedilen kısım bulunmadığından davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-HMK 120.maddesi gereğince; taraflarınca yatırılan gider avansı ile varsa delil avansının arta kalan kısmının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, İstinaf incelemesiyle ilgili olarak; Peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf edene isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine, Davacının istinaf aşamasında yapmış olduğu 49,50 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 27/04/2021