Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/134 E. 2019/463 K. 26.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2019/134
KARAR NO : 2019/463
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ: 14/12/2018
NUMARASI : 2018/1136 Esas
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 26/03/2019
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında kurulan adi ortaklığın ortaklardan davalı … A.Ş. lehine şekillendirildiğini, kurulmasına neden olan iş henüz tamamlanmadan ve açık sömürü sonucunu doğuracak şekilde ortaklığın tüm zarar ve riskinin zorda bırakılan müvekkilleri üzerine yüklendiğini ileri sürerek 25.03.2016 tarihli protokol ve bu metin ile bağlantılı 30.12.2016 tarihli ek protokolün iptaline, imza edilen metinlerin borcun doğumuna imkan vermemesi gerekçesiyle davacıların davalıya borçlu olmadıklarının tespitine, bu protokoller kapsamında .. ve … tarafından imzalanan 06.10.2016 düzenleme, 31.12.2018 vade tarihli 3.135.237,00 USD bedelli senedin iptaline karar verilmesini ve ileride telafisi güç ve imkansız zararların doğmaması için İİK’nun 72. maddesi de gözetilerek HMK’nın 389. vd. maddeleri uyarınca aşırı yararlanmaya konu sözleşmeler sebebi ile davacılar tarafından tanzim edilen 06/10/2016 keşide tarihli 31/12/2018 vade tarihli 3.135.237,00 USD bedelli senedin ciro edilmemesi, 3. kişilere devir ve temlikinin önlenmesi, protesto edilmemesi, icra takibine konu edilmemesi ve sair önleyici tedbirlerin resen gözetilerek dava süresince ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesince 14.12.2018 tarihli ara kararla; 25/03/2016 tarihli protokolün 11. maddesi uyarınca teminat olarak verilen senedin 31/12/2016 vadeli senet olduğu, sözleşmenin 12. maddesinde düzenlenen 15/09/2018 vadeli senedin ise herhangi bir şarta bağlı olmadan düzenlenip verileceğinin kararlaştırıldığı ve 30/12/2014 tarihli protokol ile 15/09/2018 vadeli senedin 31/12/2018 tarihli senet ile değiştirildiği, dolayısıyla davaya konu olan senedin sözleşmenin 12. maddesinde ödeme aracı olarak öngörülen ve herhangi bir şarta bağlı olmaksızın düzenlenen senet olduğundan ayrıca davacıların borçlu olup olmadıklarının ancak yapılacak yargılama sonucu tespit edilebileceğinden, davacı tarafça yaklaşık ispat koşulunun sağlanamamış olması gerekçeleriyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf başvurusunda önceki iddialarını tekrarla birlikte özet olarak; geçici hukuki koruma yargılamasını asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden birinin ispat ölçüsü noktasında olduğunu, emsal olarak belirtikleri Yargıtay 1.HD 24.05.2012 E.2012/6976 – K.2012/6023 sayılı kararında ihtiyati tedbir konusunda “mahkemenin kesin hüküm ile birlikte vereceği kararın infaz kabiliyetini kaybedip kaybetmeyeceği.” konusunun tartışılıp ve mahkemece verilecek kararın karar tarihinde infaz kabiliyetini yitirmiş olacağı gözetildiğinde ihtiyati tedbir kararının diğer koşullarında gerçekleşmesi halinde verilebileceğine işaret edildiğini, HMK 389 vd. maddeleri ile birlikte İİK 72.i madde birlikte değerlendirildiğinde ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için bütün şartların oluştuğunu, davaya konu senetlerin teminat senedi niteliğinde olduğunu, mahkemenin kabulünün aksine her iki senedin de teminat senedi olduğunun açık olduğunu, gerek teminat senedi gerekse temel borcun varlığı ve geçerliliği ile … ve …’un bundan sorumlulukları ve bu sorumluluğun niteliğinin yargılamayı gerektirdiğini, senedin hali hazırda davalı uhdesinde, … Bank A.Ş. tarafından tahsil edilmek üzere olduğunun tespit edildiğini, bu konuda banka tarafından gönderilen ihbarnamenin dilekçeleri ekinde sunulduğunu, davacıların icra-i işlem tehdidi ile karşı karşıya olduklarını, bu nedenle yargılama süreside gözetildiğinde uyuşmazlıkta HMK’nın 389. maddesine uygun olarak ihtiyati tedbir şartlarının oluştuğunu, davacıların mahkemece uygun görülecek teminatı yatırmaya da hazır olduklarını ileri sürerek hukuka aykırı ihtiyati tedbir talebinin reddine dair ara kararın kaldırılmasına, İİK 72. maddesi de gözetilerek HMK’nın 389. vd maddeleri uyarınca aşırı yararlanmaya konu sözleşmeler sebebi ile müvekkillerimiz tarafından tanzim edilen 06.10.2016 keşide tarihli 31.12.2018 vade tarihli 3.135.237,00-USD bedelli senedin ciro edilmemesi, 3. kişilere devir ve temlikinin önlenmesi, protesto edilmemesi, icra takibine konu edilmemesi ve sair önleyici tedbirler re’sen gözetilerek dava süresince yukarıda izah edilen şartlarda ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmişlerdir.Uyuşmazlık, taraflar arasındaki adi ortaklıkla ilgili düzenlenen protokollerin ve bu protokollore ilişkin verilen senetlerin iptali ve dava sonuna dek ciro edilmemesi, 3. kişilere devir ve temlikinin önlenmesi, protesto edilmemesi, icra takibine konu edilmesinin ihtiyati tedbir yoluyla önlenmesi talebine ilişkindir.HMK 389/1 maddesine göre “mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” Ancak uyuşmazlığın esasını çözer nitelikte ihtiyati tedbir kararı verilemez. Somut olayda protokolde adı geçen senedin ilk olarak teminat amaçlı verildiği ancak, değiştirilmesi ile verilen 15/09/2018 vadeli (ek protokolle vade tarihi 31/12/2018 olan) senedin ise, herhangi bir şarta bağlı kalınmadan düzenlenip verileceğinin kararlaştırıldığı bunun taraflarca imza altına alındığı anlaşılmaktadır. Tedbir istemi de bu senede dayanarak istenmektedir. O nedenle protokol ve ekleri, taraf iddia ve savunmaları ve dosya kapsamı, delil durumu uyarınca, ilk derece mahkeme kararında vakıa ve hukuki değerlendirme bakımından yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacıların istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı reddine karar vermek gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davacıların istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı reddine,Alınması gereken 44,40 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50 TL’nin davacılardan ayrı ayrı alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davacılar üzerinde bırakılmasına,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine,Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 26/03/2019