Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2019/1274
KARAR NO : 2019/1369
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/01/2019
NUMARASI : 2016/267 E- 2019/32K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 17/09/2019
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı asil dava dilekçesinde özetle; tekstil atölyesinin bulunduğunu, binalarına gelmekte olan dış elektrik kablolarından kaynaklı olarak yaklaşık 10 gün boyunca tamamen daha sonraki günlerde parça parça 2-3 saatlik dilimlerle elektrik kesintisinin olduğunu, firmalarının çalışamaz hale geldiğini, bu durumu … İşletme Müdürlüğü’ne bildirdiklerini, o günden beri defalarca telefonla ve işletmeye giderek sordukları halde bir cevap verilmediğini beyanla;dava değeri olarak 30.000,00 TL zararının tazmin edilmesi hususunda karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle zamanaşımı, hak düşürücü süre, göreve yönelik itirazda bulunarak görevli mahkemelerin İstanbul Çağlayan Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini, ayrıca davalı şirket tarafından söz konusu yer ile ilgili olarak, 2014 yılı Şubat ayı içinde “… Sok. No…” adresini besleyen yeraltı kablosunda meydana gelen arızalar nedeniyle elektrik kesintilerinin oluştuğunu, ancak 10 gün boyunca devam eden enerji kesintisinin olmadığını, davacının 2014 yılına ait aylık tüketim ekstresi incelendiğinde 10 günlük enerji kesintisi nedeniyle ortaya çıkabilecek tüketim düşüklüğünün de görülmediğini, Elektrik Dağıtımı ve Perakende Satışına İlişkin Hizmet Kalitesi Yönetmeliğinde kesintilere ilişkin olarak dağıtım şirketlerinin sorumlulukları ve kullanıcıların haklarının belirlendiğini, kullanıcı tesisinden kaynaklanmayan kesintilerden, Yönetmelikte belirtilen sınır değerler aşıldığında yıl bitiminde kullanıcıya tazminat ödenmesi hakkı verilebileceği, aktif olarak işletilen bir dağıtım şebekesinde gerekli önlemler alınsa da elektrik kesintilerinin yaşanabilecek olması sebebiyle, elektrik kesintisinden kaynaklı üretim kaybı, durma kaybı, ticari kayıp, jeneratör giderleri gibi hususlarda herhangi bir tazminat öngörülmediğinin de hüküm altına alındığını, dolayısıyla elektrik kesintilerine karşı dahili önlem alınıp alınmayacağı, tesisin niteliğine ve ihtiyaca bağlı olarak kullanıcı inisiyatifinde olduğundan, bu önlemlerden kaynaklanan, davacı firmanın çalışamamasından kaynaklanan maliyetler Yönetmelik ile çerçevesi çizilen tazminat uygulaması kapsamına girmediğini, dava dilekçesinin içeriğinde zararının hangi kalemlere ilişkin olduğundan (kar kaybı ve diğer maliyet kalemlerinden) bahsetmediğini, 21.12.2012 tarihli EPDK elektrik dağıtımı ve perakende satışına ilişkin hizmet kalitesi yönetmeliği hükümleri gereği müvekkili dağıtım şirketinin kesinti yer ve zamanları kayıt altına alınmakta; 17.madde gereği tedarik sürekliliği kalitesi göstergeleri EPDK’na periyodik olarak sunulduğunu ve kurumca denetlendiğini, bu nedenle müvekkili şirketin yönetmelik hükümlerine aykırı bir eyleminin söz konusu olamayacağını, dava konusu iddialarla ilgili olarak müvekkili şirketin kesinti yer ve zamanına ilişkin tuttuğu kayıtlar ile EPDK kayıtlarının esas olduğunu, müvekkili şirketin dağıtım faaliyetleri ve uygulamak zorunda kaldığı kesintiler anılan yönetmelik hükümlerine uygun olduğunu, müvekkili şirketin kusuru ve sorumluluğunun bulunmadığını, bu nedenle davanın reddinin gerektiğini,ayrıca elektrik kesintilerine ilişkin EPDK Elektrik Piyasası Daire Başkanlığının belirlemiş olduğu “2013 yılı ve devam eden yıllarda enerji kesinti tablosu” na göre imar alanı içerisinde bildirimsiz olarak bir abonenin enerjisiz kalma süresi 48 saat veya enerji kesinti sayısı 56 kezden fazla olamayacağını, müvekkili şirketin uygulamış olduğu kesintilerin yasal olduğunu, EPDK’nun belirlemiş olduğu sınırlar içerisinde kaldığından davacı taleplerinin haksız olduğunu, davayı kabul anlamına gelmemekle, davacı tarafın talebinin fahiş olduğunu ve kabulünün mümkün olmadığını belirterek, haksız ve yersiz davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ispatlanamadığı gerekçesiyle,”Davanın reddine” karar vermiştir.Mahkemenin bu kararına karşı davacı vekili istinaf talebinde bulunmuştur.İstinaf dilekçesinde ; davanın kabulüne karar verilmek üzere kararın kaldırılması istenilmiş,ayrıca istinaf talebine esas istinaf sebep ve gerekçesi açıklanmamıştır. HMK’ nun 352 ve 355 inci maddeleri, istinaf sebep ve gerekçelerinin istinaf dilekçesinde hiç gösterilmemiş olmasını, istinaf başvurusuna ilişkin usule aykırılık olarak kabul etmiştir. Davacının istinaf incelemesine esas alınan dilekçesinde, istinaf sebeplerinin gösterilmediği, bu haliyle HMK’ nun 355 inci maddesine göre usulsüz olduğu görülmüştür. Bunun sonucu, dilekçe reddinden önce, ön inceleme aşamasında, dosya kapsamına göre kamu düzenine aykırılık yönünden de inceleme yapılmış ve netice olarak, davada kamu düzenine aykırı durumların varlığı tespit edilmemiştir. Bu nedenle, davacının ,HMK 355,352/1-d,342.madde delaletiyle 353/1b-1.madde gereğince usule aykırı istinaf dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davacının istinaf dilekçesinde istinaf sebeplerinin gösterilmediği ve kamu düzenine aykırılık da tesbit edilmediği anlaşıldığından,HMK 355,352/1-d,342.madde delaletiyle 353/1b-1.madde gereğince istinaf başvurusunun REDDİNE,Peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf eden davacı üzerinde bırakılmasına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesin olmakla davacıya ilk derece mahkemesince iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK 362/1-a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliği ile karar verildi.17/09/2019