Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/1266 E. 2021/646 K. 04.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2019/1266
KARAR NO: 2021/646
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/03/2019
NUMARASI: 2016/888 E – 2019/267 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 04/03/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket ile arasında 04.04.2015 tarihinde “Elektrik Enerjisi Serbest Tüketici Sözleşmesinin” akdedildiğini, sözleşme kapsamında 01.08.2015- 01.09.2015 tarihleri arasında davalı şirkete elektrik enerjisi tedarik edildiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin 4.1 maddesinde sözleşmenin süresinin ilk endeks sayaç okuma tespit protokolünün hazırlandığı tarihten başlamak üzere 1 yıl olduğu, sözleşmenin 7. Maddesinde ise: sözleşmenin 1 yıl boyunca feshedilemeyeceği, sözleşmenin tüketici davalı taralından 1 yıllık süre dolmadan feshedilmesi halinde davalının müvekkil şirketin zararını tazmin etmekle yükümlü olduğu, sözleşme kapsamında davalının enerji tedariki müvekkili şirketçe karşılanmakta iken, davalının başka bir tedarikçi ile sözleşme akdederek, tedarikçi firmasını değiştirdiğini ve sözleşme hükümlerine aykırı olarak müvekkili ile kurulu sözleşmeyi süresinden önce fesih ettiğini, davalının bu eylemi nedeniyle müvekkil şirketin yoksun kaldığı karı tazmin etme hakkı olduğu, fesih nedeniyle yoksun kaldığı kâr tazminatı bedeli olarak 2 aylık “Aktif Enerji Bedeli” karşılığı fatura keşide edildiği ve Üsküdar … Noterliğinin 12.04.2016 tarihli … yevmiyeli ihtarnamesi davalıya tebliğ edildiğni, davalının ise Lüleburgaz … Noterliğinin 13/11/2015 tarih ve … yevmiye nolu cevabi ihtarı ile söz konusu faturalara itiraz ettiğini, davalı itirazında sözleşmenin bir nüshasının kendilerine verilmediği gerekçesiyle sözleşmenin geçerli olmadığını ileri sürerek sözleşmenin 03/07/2015 tarihli ikili anlaşma bildirimi formu ile sözleşmeyi fesih ettiğini, davalının fesih gerekçesi olarak ileri sürdüğü sebeplerin bir geçerliliği bulunmadığını, bunun üzerine davalıya söz konusu borcuna istinaden İstanbul … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlattıklarını, davalının icra takibine itiraz ettiğini, takibin durduğunu beyan ederek, davalının İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin kaldığı yerden devamına, davalı aleyhine %20 den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davaya konu sözde akdedilen sözleşmede tüketici sıfatı ile yer aldığını, tüketici işlemleri ile ilgili olarak tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli olduğunu, bu nedenle davanın görevsizlik nedeni ile reddi gerektiğini, ayrıca tüketici davalarının tüketicinin yerleşim yerinin bulunduğu yerdeki mahkemede açılabileceğini, müvekkilinin yerleşim yeri adresinin Lüleburgaz olduğunu, yetkili mahkemenin Lüleburgaz mahkemeleri olduğunu, esasa ilişkin beyanlarında ise müvekkili şirkete 09.11.2015 tarihinde tebliğ edilen cezai tazminat miktarının yansıtıldığı faturaların kabulünün mümkün olmadığını, öncelikle davacı ile müvekkil şirket arasında yasal şartlara uygun bir sözleşme akdedilmediğini, defalarca istenmesine rağmen sözleşmenin bir nüshasının kendilerine gönderilmediğini, şekil şartı eksikliğinin yanı sıra, akdedildiği belirtilen sözleşme tarihi İle hizmete başlama tarihi arasında yaklaşık 4 aylık bir zaman farkı bulunduğunu, diğer tedarikçi …’tan müşteri olarak şirketi alamamalarının sorumluluğunun kendilerine yüklenemeyeceğini, sözleşmenin 4.3 maddesi gereğince sözleşmenin sözde akdedildiği tarihte, diğer tedarikçi …’tan müşteri olarak alınamadığından dolayı anılan sözleşmenin geçerliliğini yitirdiğini, geçerli olmayan sözleşmeden dolayı hiçbir tarafın fesih tazminatı talep etme hakkına sahip olmadığı beyan ederek itirazlarının kabulü davanın reddine, davacı şirket aleyhine %20 den az olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi tarafından, icra dosyası getirtilmiş, sözleşme incelenmiş ve bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; “Davacı tarafın, davalı taraf ile arasında ki sözleşmenin ifası için gereğini yerine getirmediği, sözleşmenin düzenlendiği 04/04/2015 tarihten davacı tarafın enerji tedarik ettiği 01/08/2015 tarihine kadar davalı tarafın enerji almaksızın beklemesinin kendisinden beklenemeyeceği anlaşılmakla davacı tarafın sözleşmenin davalı tarafça haksız olarak fesih edildiği gerekçesi ile tazminat talebinde bulunması hakkın açıkça kötüye kullanılması niteliğinde olduğu, hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeninin korumayacağı ve evrensel hukuk ilkeleri arasında yer alan “hiç kimsenin kendi kusurundan yararlanamayacağı” ilkesinin Ticari hayat alanında da uygulanmasının gerektiği yönünde mahkememizce kesin kanaat hasıl olmakla ve icra takibinin kötüniyetle yapıldığına ilişkin delil elde edilemediği” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı ve katılma yoluyla davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf başvurusunda özetle; davalı bir tüzel kişi tacir olarak, müvekkili şirket ile tedarik sözleşmesi imzalarken halen farklı bir tedarikçiden enerji alıyor olduğunu, bu sözleşmesinin hangi tarihte bitip bitmediğini bilmek durumunda olduğunu, tedarik sözleşmesi akdettikten sonra halen farklı bir tedarikçiden enerji almaya devam etmesinin açık bir şekilde sözleşmeyi ihlal ettiği ve kusurlu olduğu anlamına geldiğini, müvekkili şirketin sözleşmeden doğan edimi davalıyı sistemden eklemesini gerektirdiğini, davalının karşı ediminin de sayacını talep edilebilmeye hazır halde bulundurma olduğunu, davalının eski tedarik sözleşmesi devam etmekte olup sözleşme edimini yerine getirmeyen, sözleşmeye aykırı davrananın davalı olduğunu, sözleşmenin davalı tarafça feshinin haklı olduğu kararının bilirkişi raporundaki hatalı bir tespitten kaynaklandığını, davalının portföye eklenemediği bilgisi davalıya anında iletildiğini, müvekkili şirket çalışanları ile davalı şirket çalışanlarının mail ve telefon yoluyla sürekli olarak temas halinde olduklarını, davalını eski sözleşmesinin devam ettiği konusunda bilgilendirildiğini, davalı dublike tedarik sözleşmesi yaptığı an kusurunun oluştuğunu, 5. ayda eski tedarikçisine tekrar geçmesi üzerine dosyaya sunulu ihtar gönderilerek icra takibi başlattıklarını, müvekkili şirketin dürüstlük kuralına aykırı bir eylemi olmadığı gibi hakkı kötüye kullanmasınında söz konusu olmadığını ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir. Davalı vekili istinaf başvurusunda özetle; davacının müvekkili şirket aleyhinde icra takibi başlatmakta kötü niyetli olduğunu, kötü niyet tazminat taleplerinin kabulü gerektiğini ileri sürmüştür. Dava, taraflar arasında yapılan Elektrik Enerjisi Serbest Tüketici Sözleşmesinin süresinden önce feshi nedeni ile düzenlenen faturaya dayalı başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Dosya kapsamından; taraflar arasında 04.04.2015 tarihinde “Elektrik Enerjisi Serbest Tüketici Sözleşmesinin” akdedildiğini, sözleşme kapsamında 01.08.2015- 01.09.2015 tarihleri arasında davalı şirkete elektrik enerjisi tedarik edildiğini, sözleşmenin süresinin Sözleşmenin 4.1maddesinde sözleşmenin başlangıcı ve süresi ”…Dağıtım şirketi tarafından ilk endeks sayaç okuma tespit protokolünün hazırlandığı tarihten başlamak üzere 1 yıl yürürlükte kalacaktır. …” şeklinde kararlaştırıldığı, davalının bu tarihten önce dava dışı … ile enerji tedarik edilmesi konusunda anlaşmasının bulunduğu, enerji maliyetini düşürmek için davacı şirket ile sözleşme düzenlediği, sözleşme 04/04/2015 Tarihinde imzalanmış olmasına rağmen davacı tarafça davalı tarafa enerji 01/08/2015 Tarihinde sağlandığı, davalı tarafından 01/09/2015 tarihinde sonlandırıldığı anlaşılmaktadır.Buna göre yapılan değerlendirmede, davalının önceki sözleşmesi devam ederken davacı ile sözleşme yaptığı, davacının davalıyı portföye önceki sözleşme nedeniyle ekleyemediği, bu husussun davalıya ihtar edilerek önceki sözleşmenin sonlandırılmasını talep etmediği, davalının eski tedarikçisinden enerji temin etmeye devam ettiği, davacının basiretli tacir olarak eski sözleşmesi devam eden abone ile sözleşme yaptıktan sonra beklemiş olduğu süre de nazara alındığında mahkemece verilen kararın usul ve yasay auygun olduğu anlaşılmıştır. Kötüniyet tazminat talebi yönünden yapılan değerlendirmede ise; Kötüniyet tazminatı, takibe girişmekte kötüniyetli bulunduğu borçlu tarafından açıkça kanıtlanmış olan ya da öyle olduğu ayrıca kanıtlanmasına gerek bulunmaksızın dosya kapsamından açıkça anlaşılabilen alacaklıya yönelik bir yaptırım niteliğindedir. Anılan Yasa hükmüne göre, alacaklının anılan tazminata mahkum edilebilmesi açıkça, takibin kötüniyetle yapılmış olması koşuluna bağlanmıştır. Hemen belirtmek gerekir ki, alacaklının icra takibini kötüniyetli olarak yaptığı hususu, borçlu tarafından kanıtlanmalıdır. Öğretiye ve Yargıtay uygulamasına göre, alacağının bulunmadığını bildiği veya bilmesi gereken bir durumda olduğu halde, icra takibine girişen alacaklı, kötüniyetli kabul edilir. Somut olayda, takip alacaklısının kötüniyetli olarak takip yaptığı hususunda delil bulunmadığı, bu sebeple kötüniyet tazminatı verilmesini gerektiren koşulların gerçekleşmediği anlaşılmakla davalının bu yöne ilişkin istinaf sebepleri de yerinde görülmemiştir. Bu itibarla, ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, tarafların istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Tarafların istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı yarı reddine, Davacıdan alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, Davalıdan alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden taraflar üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesinleştiğinde olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 04/03/2021