Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/1250 E. 2021/538 K. 25.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2019/1250
KARAR NO : 2021/538
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/10/2018
NUMARASI: 2016/228 E – 2018/1061 K
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 25/02/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili … Tic. Ltd. Şti ile davalılardan … Tic. A.Ş arasında 27/08/2013 tarihinde akdedilen sözleşme ile; diğer davacı müvekkili … Türk adet ve geleneklerinde yer aldığı üzere 27 Kasım 2013 tarihinde nişan merasimi tertiplemek işine ilişkin olarak anlaşmaya varıldığını, 6 sayfadan oluşan sözleşmede müvekkili kendisine düşen tüm sorumluluklarını vede ödemeleri eksiksiz olarak yerine getirdiğini, bu sözleşmenin 3. sayfasının 4.bölümü olan özel hükümler bölümünün 6.maddesinde “Dışarıdan fotoğrafçı ve video çekimi kabul edilmemektedir. Otelin anlaşmalı fotoğraf ve video çekim firması … . ‘dan irtibat kurulabilmektedir.” hükmüne göre; müvekkili irtibata geçtiği ve bu nişan davetinin bütün fotoğraf ve video çekimleri için … ANONİM ŞİRKETİ ile 5.310,00 TL ye anlaşmaya varıldığını, bu bedelin … Bankası Kemer Burgaz … hesap nolu hesaba 22.Kasım 2013 tarihinde defaten yatırıldığını, ilk davalının sözleşmeye koyduğu özel hükümle müvekkili ikinci davalı ile video ve fotoğraf çekimi hususunda anlaşmaya varıldığını, 27 Kasım 2013 tarihinde yapılan nişan merasiminden sonra müvekkili tarafından fotoğraf vede video çekimleri davalılardan defalarca kez talep edilmesine rağmen müvekkili sürekli olarak oyalandığını, fotoğraf ve videolar müvekkillerine verilmediğini belirterek, eksik kalan kısmı için ödenmemiş olan bedelin ödeme tarihi olan 22/11/2013 tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte 5.310,00 TL maddi zararın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı müvekkili … Tic. Ltd. Şti’ye verilmesine, Borçlar Kanunu’nun haksız eylem faslında düzenlenen 49.maddesi aynı Kanun’un 98/2.maddesi yollaması ile sözleşmeye aykırı davranışlardan özütü … için 50.000,00 TL, babası … için 50.000,00 TL, annesi … için 50.000,00 TL toplam 150.000,00 TL manevi zararın davalılardan müştereken ve müteselsilen olay tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte alınarak müvekkile verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı… A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı firma yetkilisi olduğunu beyan eden … ile müvekkili firma yetkilisi arasında yapılan sözleşme gereği 27/11/2013 tarihinde … otelinde yapılmış olan nişan organizasyonunda video çekim işini müvekkili firmasında tarafından yüklenildiğini, müvekkili firmanın yüksek teknoloji ürünleri kullanarak vermiş olduğu video çekim hizmetinde kullanılan diskler, montajı yapılmak üzere montaj ünitesine alındığını, davaya konu diskin montajı yapıldıktan sonra yazdırılma aşamasına geçilmiş ancak nişana ait video görüntülerine sebebi bilinmeyen herhangi bir kullanıcı hatasından kaynaklanmayan bir durumdan dolayı verilere ulaşılamadığını, müvekkili hizmet esnasında sınıfında en özellikli ürün arasında gösterilen samsung seagate veri depolayıcı ürününe ne olduğunu anlamak ve verilere ulaşmak adına araştırmaları sonucu Türkiye’oe uzmanlaşmış bir firma olan … isimli firmaya ulaşmış ve problemi tespit etmek üzere verdiğini, müvekkili firma müşteri mağduriyetine yol açmamak için bu defa diskleri merkezi Almanya’da bulunan … firmasına harddisk gönderdiğini ancak malesef olumlu bir sonuç elde edilemediğini, müvekkili firma yetkilisi çekim, muhafaza ve montaj esnasında kendisinden beklenebilecek gerekli dikkat ve özeni göstermiş olmasına rağmen oluşan teknik problemi ortadan kaldırmak ve müşterisini mağdur etmemek için gerek yurt izinde gerek yurt dışında maddi ve manevi tüm imkanlarını seferber ederek çeşitli alternatifler aradığını, davalı yana teknik arıza ve telefonla bildirilip randevu istendiğinde çözüm arama sürecinde ödenen ücretin müvekkili firma tarafından geri iade edildiğini belirterek, haksız ve mesnetsiz olarak hukuka aykırı olarak talep edilen maddi ve manevi tazminat talebinin ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı … Tic. A.Ş cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile davacı arasında 27/08/2013 tarihinde akdedilmiş sözleşmenin iki tüzel kişi tacir arasında akdedilmiş olduğunu, ticari iş olan bir hizmetin ifasını içerdiğini, davalı şirketin tüzel kişi tacir olduğunu, TTK nun 5.maddesinde aksine hüküm bulunmadıkça dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın Asliye Ticaret Mahkemesi tüm ticari davalara bakmakla görevli olduğunun belirtildiğini, bu sebeple görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu belirterek, görevsizlik kararı verilmesini ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılamada taraf delilleri toplanmış, tanıklar dinlenilmiş, sözleşme incelenerek bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve davacı … Tic. Ltd.Şti.’ nin davasının kabulü ile 5.310,00-TL ‘ nin dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine,2- Davacı … manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 10.000-TL manevi tazminatın haksız fiil tarihi olan 27/11/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 3- Davacı …’ ın manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 3.000,00-TL manevi tazminatın haksız fiil tarihi olan 27/11/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 4-Davacı …’ ın manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 3.000,00-TL manevi tazminatın haksız fiil tarihi olan 27/11/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Karara karşı davalı … A.Ş. tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davalı vekili istinaf başvurusunda önceki savunmalarını tekrarla birlikte özet olarak; sözleşmenin taraflarının tacir olup davanın ticari dava hükmünde olduğunu, sözleşme içeriğinde “teknik arıza nedeniyle görüntülerin verilememesi durumunda ücret iade edilecek olup manevi tazminat talep edilemez” hükmünün mevcut olduğunu, davacı taraf tacir olup basiretli bir tacir gibi davranmak zorunda olduğunu, sözleşme kapsamında manevi tazminat verilmeyeceği şeklindeki ifadeye rağmen manevi tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğunu, yapılan sözleşme kapsamında haremlik selamlık olarak organize edilen nişanda sadece erkeklere ait bölümde video çekim işinin üstlenildiğini, fotoğraf çekim işi olmadığını, kadınlar bölümünde ise hiçbir çekim işi yapılmayacağını, davacı şirket dışındaki kişilere karşı sorumluluğu olduğu kabul edilse bile kadınlar bölümünde zaten çekim yapılmadığı için gelin ve annesinin görüntüleri zaten bulunmadığını, sadece erkekler bölümündeki görüntülerin kaybolması nedeniyle gelinin ve annesinin manevi olarak ızdırap çekmesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin görüntüleri birden fazla cihaza kopyaladığını, ancak tüm cihazların arıza verdiğini, arızanın giderilmesi için dünyaca ünlü firmalara diskleri gönderdiğini, ancak verilerin kurtarılamadığını, bu nedenle müvekkiline kusur atfedilmesinin mümkün olmadığını, kadınlar bölümünde çekim yapılmadığı için gelin ve annesinin zaten hiçbir görüntüsünün mevcut olmadığını, erkek bölümünde baba, amca gibi erkek akrabaların görüntülerinin kaybolduğunu, amcası ve babasının halay çekme videosunun kaybolması nedeniyle bir kişinin büyük manevi ızdırap yaşamasının mümkün olmadığını, diğer yandan hiçbir tanık anlatımında gelinin anne ve babasının üzüldüğü manevi tazminatı gerektirir bir duruma girdiğine dair beyan olmadığını, manevi tazminat gerektirir bir delilin de dosyada mevcut olmadığını, organizasyonun düğün değil nişan organizasyonu olduğunu ve küçük kapsamlı bir organizasyon olup düğün niteliğinde taraflar için büyük manevi değerler taşımadığını, mahkemenin manevi tazminatın sebebi olarak haksız fiili gördüğünü, ancak müvekkili şirketin sözleşme kapsamında hizmet sunduğunu ve haksız fiil gerçekleştirmediğini, bu nedenle faiz tarih başlangıcının da hatalı olduğunu, hükmedilen manevi tazminat oranlarının zenginleşme yasağına aykırı ve davacı tarafın gelirinin çok üstünde bir miktar olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir. Dava eser sözleşmesinde yüklenicinin işi gereği gibi ifa edemediği iddiasından kaynaklanmaktadır.Uyuşmazlık ise; video çekiminden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.Somut olayda; …. Tic. Ltd.Şti.nin yöneticisi ve ortağı olan … İle davalı … arasında, davacı … nişan organizasyonun gerçekleştirilmesi amacıyla 27/08/2013 tarihli sözleşme yapıldığı, anılan sözleşmenin özel hükümler başlıklı 4.maddesinin 6.bendinde fotoğraf ve video çekimi için dışarıdan bir firma ile anlaşılamayacağı, otelin anlaşmalı olduğu firmanın … olduğuna ilişkin hükmün yer aldığı, bu hükme istinaden bu kez davacı … Tic. Ltd.Şti. İle diğer davalı … A.Ş. Arasında 27/11/2013 tarihli sözleşmenin yapıldığı, sözleşme kapsamında davacı şirket tarafından davalıya 5.310-TL ödeme yapıldığı, sözleşmede taahhüt edilen video çekiminin yerine getirilmediği anlaşılmıştır.Davalının sözleşmeye aykırı olarak, gerekli dikkat ve özeni göstermeyerek nişan töreninin görüntülerinin kaydını sağlayamadığı sabittir. Nikah, düğün gibi özel öneme sahip, insan hayatında genellikle bir kez yaşanan telafisi mümkün olmayan, önemli günlerin belgelenememiş olmasının, davacılar için yaşam boyu üzüntü kaynağı olacağı tartışmasızdır. Bu gibi günlerin yaratacağı anılar, kişiliğe bağlı olup, kişisel hak, maddi ve manevi çıkar sağlarlar.Bu gibi sözleşmeye aykırı davranışların niteliği, özel hal ve şartları nedeniyle TBK’nın 49. maddesinde düzenlenen haksız fiile dönüştüğü, davacıların kişilik haklarının MK’nın 24. maddesi ve TBK 58. maddeleri anlamında zedelendiği mahkemenin de kabulündedir. Bu yasal düzenlemelere göre kişisel hakları haksız tecavüze uğrayan (haleldar olan) kimse uygun ölçüde manevi tazminat isteyebilir. Sözleşmede manevi tazminat istenmeyeceği şeklindeki düzenleme ise davacı gerçek kişiler tarafından sözleşmenin imzalanmaması ve haksız fiil olgusu nedeniyle yerinde değildir.Borçlar Yasası’nın 47. maddesi gereğince yargıcın, özel durumları göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Takdir edilecek bu tutar, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 gün ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel durum ve koşullar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden yargıç, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde nesnel (objektif) ölçülere göre uygun (isabetli) bir biçimde göstermelidir.Dava konusu olayın gelişimi, olay tarihi ve yukarıdaki ilkeler gözetildiğinde davacılar yararına takdir olunan manevi tazminat miktarı yüksek değildir. Faize yönelik istinaf itirazları yönünden yapılan değerlendirmede, tazminat hukuku ilkeleri gereğince; haksız eylemden doğan zararın ödetilmesi amacıyla açılan davalarda istek bulunması durumunda kabul edilecek tazminata olay tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekir. Dava dilekçesinde, tüm davacılar yönünden kabul edilecek tazminatlara olay tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi talep olunduğu açıktır. Şu durumda, yerel mahkemece; davacılar yönünden belirlenen manevi tazminat miktarlarına olay tarihinden itibaren faiz yürütülmüş olması doğrudur.
Bu itibarla, ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı …’nin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerektiği tespit edilmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davalı …’nin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine,Davaı …’nden alınması gereken 1.455,69 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 364,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.091,29 TL’nin istinaf eden bu davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 25/02/2021