Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/1233 E. 2019/1324 K. 12.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2019/1233
KARAR NO : 2019/1324
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/01/2017
NUMARASI : 2016/743 E – 2017/29 K
DAVANIN KONUSU: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 12/09/2019
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, dairemizce verilen kararın davacı tarafın temyizi üzerine Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 23/05/2019 tarih ve 2017/16523 E-2019/4887 K sayılı ilamıyla bozulmasına karar verilmiş olmakla yapılan yargılama sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin davalı … hizmeti veren şirkette çok sayıda abonelikleri olduğunu, davalının kayıp kaçak bedeli, sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmetleri bedeli, TRT payı, enerji fonu, dağıtım bedeli, KDV gibi adlar altında faturalara yansıtılan sözleşmelere ve kanuna aykırı olarak tahakkuk edilerek, tahsil edildiğini ifade ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000 TL nin davalıdan ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte tahsil edilerek, davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davanın TEDAŞ ve EPDK’ya ihbarını talep ettiklerini, davacı şirketin 2012 yılında özelleştiğini, Tedaş ile davacı arasında yapılan 24/07/2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi gereğince sözkonusu davada davacı firmanın sorumluluğunun bulunmasının hukuken mümkün olmadığını, ayrıca zamanaşımı ve belirsiz alacak davası itirazlarının bulunduğunu, davada yargı yeri yönünden idari yargı görevli olduğundan; davanın Danıştay’da görülmesi gerektiğini, esas yönünden; 6446 SK nun 17/1.maddesi ve 4628 SK nun 27/6.maddesi ile EPDK Kararları ve Elektrik Piyasası Mevzuatı gereğince düzenlenen faturaların elektrik maliyetinin bir unsuru olduğunu, söz konusu bedellere ilişkin kurul kararı yürürlükte ve mevzuatın bir parçası olduğu için bu bedellerin tahsil edilmesinde hukuka aykırılık olmadığından; davanın esas yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince, 6719 sayılı Kanunun geçici 20. maddesinin iptali istemiyle açılan davanın bekletici sorun yapılmasına yer olmadığına karar verildiği, bilirkişi incelemesi sonucunda, yapılan tahsilatların EPDK’ ın düzenleyici işlemlerine uygun olduğu da belirlendiğinden, bu nedenlerle davanın reddine, yargılama giderinin taraflar üzerinde bırakılmasına, davalı yararına dava dilekçesinde belirtilen değer üzerinden vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmiş, hükme karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinafa başvurulmuştur. Dairemizce yapılan istinaf incelemesi sonunda 16/06/2017 tarih ve 2017/565 E-2017/660 K sayılı kararıyla davacının esasa yönelik istinaf sebeplerinin esastan reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretine yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden yargılama gerekmediğinden mahkemenin vekalet ücretine ilişkin bölümünün çıkartılarak, kararın düzeltilmesine karar verilmiştir.Kararın davacı tarafça temyizi üzerine,Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 23/05/2019 tarih ve 2017/16523-2019/4887 sayılı kararıyla özet olarak “ilk derece mahkemesince, yargılama sırasında yürürlüğe giren yasa değişiklikleri nedeniyle konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin ve bu giderlere dahil olan maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken, davanın reddine dair kurulan yerel mahkeme hükmü hatalı olduğu gibi İstinaf incelemesi sırasında, bölge adliye mahkemesince, davacının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile davalı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yönelik yerel mahkeme hükmü kaldırılarak hüküm fıkrasının düzeltilmesi yoluna gidilmiş ise de davacı yararına vekalet ücreti takdiri gerekirken, bu yönde hüküm kurulmaması da usul ve yasaya aykırı olduğu ” gerekçesiyle dairemiz kararının bozulmasına karar verilmiştir.Bozma üzerine dosya yeniden esas kayıtla, bozmaya uyulmuş ve hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda, bozma ilamında belirtilen gerektirici nedenlerle aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkeme kararının HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca düzeltilmesiyle yeniden esas hakkında;1-Dava konusuz kaldığından esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına,2-Davacı kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihindeki AAÜT gereği 1.980,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,3-Harçlar kanunu uyarınca alınması gerekli 44,40 TL harçtan, peşin alınan 29,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 15,20 TL harcın davalıdan alınmasına, 4-Davacının yaptığı 885,75 TL yargılama gideri ve yatırdığı 29,20 TL peşin harcın davalıdan alınıp davacıya verilmesine,5-İlk derece mahkemesince davalı lehine takdir edilen vekalet ücretinin istinaf kararı ile kaldırılmış olması ve bu hususun temyiz kapsamı dışında kalıp kesinleşmesi nedeniyle bu konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına,İstinaf incelemesi sebebiyle ,Peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf eden davacıya isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine,Davacının istinaf sebebiyle yapmış olduğu yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,Temyiz incelemesi sonrası verilen bozma kararı gereği bozma konusunda bir karar verilmek üzere zorunlu olarak duruşma açılması sebebiyle istinaf incelemesinin duruşmalı yapılması koşulunun oluşmadığı kanaatiyle, AAÜT 17. bendi uyarınca davacı lehine ayrıca istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına ,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesinleştiğinde istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı taraf yokluğunda HMK 361. madde gereği gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Yargıtay’da temyiz hakları olduğu hatırlatılarak oy birliği ile verilen karar usulen anlatıldı. 12/09/2019