Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/1204 E. 2021/557 K. 25.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2019/1204
KARAR NO: 2021/557
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/04/2019
NUMARASI: 2018/426 E – 2019/391 K
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 25/02/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dilekçesinde ; davacı şirkete ait … plakalı aracın 05/07/2017 tarihinde maddi hasarlı trafik kazasına karıştığını ve davalı şirketçe tamir edilerek 29.203,35 TL bedelli faturanın davacının sigorta şirketinden tahsil edildiğini, dava konusu araç teslim edildikten sonra otoyolda seyir halindeyken aniden direksiyon kilitlenmesi yaşandığını ve araçtakilerin büyük bir kaza atlattıklarını, akabinde aracın dava dışı … servisine götürüldüğünü, araçtaki ayıbın üretim kaynaklı olup olmadığı hususunda Bakırköy 4. Sulh Hukuk Mahkemesinden alınan tespit raporunda “araçta meydana gelen direksiyon kilitlenmesinin aracın önceden karışmış olduğu 25/07/2017 tarihli kazada fabrika ayarlarından uzaklaşmasına ve orjinalliğinin bozulmasına sebebiyet verdiğini, aynı kazada aracın bir kısım parçalarının darbe aldığını ve zarar gördüğünü, bu kaza nedeniyle servis hizmeti veren davalı şirketin bu hasar ve zararları tespit etmediği” hususunun bildirildiğini, direksiyon kilitlenmesine ilişkin yapılan tamirat bedelinin sigorta şirketince karşılanmadığından davacı i tarafından ödendiğini, davalı tarafça bu arıza ve hasarın önceden tespit edilmediğini, edilmesi halinde araçta bu kadar masraf ve değer kaybı meydana gelmeyeceğini beyanla, tamir masrafları ve araçta oluşan değer kaybı olarak 13.836,00 TLnın dava tarihinden itibaren avans faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava konusu aracın üretim kaynaklı olarak arızalandığını, davalının sorumluluğu ve hizmet ayıbının bulunmadığını, söz konusu aracın davalı şirkete ait serviste tamirat gördüğü tarih olan 25/07/2017 tarihinden, davacı tarafça iddia edilen direksiyon kilitlenmesine ilişkin arızanın meydana geldiği 20/12/2017 tarihine kadar 2 kez farklı bir servise giriş yaptığını, davacı iddialarını kabul etmediklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Dava, ayıplı hizmet iddiasına dayalı olarak davacının aracında meydana gelen arızadan kaynaklı tamir bedelleri ve araçta oluşan değer kaybının tahsiline yöneliktir. Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır. Mahkeme alınan bilirkişi raporunda,aracın almış olduğu darbenin yönü ve şiddeti ile hasar gören parçaların direksiyon kutusu ile doğrudan mekanik bağlantılı olma özellikleri çarpışmada direksiyon kutusuna da iletilmiş bir darbenin söz konusu olduğunu gösterdiğini, bu darbeyi almış olduğu şüphesiz olan direksiyon kutusunun 05/07/2017 tarihli kaza sonrası onarım sırasında kontrol edilebilir fonksiyonunu yerine getirir durumda olduğu, 20/12/2017 tarihine kadar geçen süre zarfında darbe etkisi ile hemen kaza sonrası ölçülemez seviyede olan hasarın ilerleyerek direksiyon kutusunun kilitlenmesine yol açmış olmasının kuvvetle mümkün olduğunu bu durumun 05/07/2017 tarihindeki kaza akabininde gidilen serviste ölçülebilir bir belirti göstermediğinin belirlendiğini, kazanın hemen öncesinde ölçülemez seviyede olan hasarın ilerleyerek kilitlemeye yol açtığı, daha sonra 04/10/2017 ve 29/11/2017 tarihlerinde gidilen servislerde de yapılan kontrollerde direksiyon sertleşmesi ve kilitlenmesiyle ilgili herhangi bir arızaya rastlanılmadığının tespit edildiği, meydana gelen olayda davalıya atfedilebilecek bir kusur olmadığı gerekçesiyle “Davanın reddine” karar vermiştir. Kararı davacı vekili istinaf etmiştir.İstinaf dilekçesinde;olayda davalının kusurlu olduğunu, direksiyon kutusunun değiştirilmesi gerekirken değiştirilmediğini,hasar ve arızanın davalı tarafça tamir edilmediğini,davalı servis hizmetinin özenli verilmediğini beyanla davanın kabulüne karar verilmesi için kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Kazanın 05/07/2017 tarihinde meydana geldiği,aracın tamir edilerek davacıya teslimi sonrası direksiyon kilitlenme tarihi olarak bildirilen 20/12/2017 tarihleri arasında aracın aradaki sürede 04/10/2017 ve 29/11/2017 tarihlerinde iki kez servise gittiği ve burada direksiyon kilitlenmesine dair emarelere ilişkin kayıtlara rastlanmadığı , direksiyon kilitlenmesinin kazadan 5,5 ay sonra meydana geldiği ve hakikaten kaza nedeniyle daha sonradan böyle bir belirtinin çıkabileceği öngörülse dahi aracın davalı tarafından tamir edildiğinde yada farklı zamanlarda farklı 2 serviste de bu belirtinin tespit edilememesi karşısında ,olayda davalının direksiyon kutusunu değiştirmemesi yönünden ayıplı hizmet verdiği düşünülemez. Alınan bilirkişi raporu taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli bulunmuştur.Yeni incelmenin davaya katkı olmayacağı açıktır. Bu itibarla, ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 25/02/2021