Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/109 E. 2020/1599 K. 24.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2019/109
KARAR NO : 2020/1599
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/07/2018
NUMARASI : 2017/1399 E – 2018/689 K
DAVANIN KONUSU: Adi Ortaklık Feshi ,Kar payı tahsili
KARAR TARİHİ: 24/11/2020
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların arkadaş olup Kadıköy’de … isimli işletmeyi devralıp işletmek üzere adi ortaklık kurduklarını, ortaklık ilişkisinin her ne kadar yazıya dökülmemiş olsa da, devir bedelinini yarısının davacı tarafından karşılanması ve davalının internetten “ortağımla yollarımızı ayırdık” şeklindeki yazısında adi ortaklığın TBK’nin 620. Maddesi hükümlerine uygun olarak kurulmuş olduğunun açıkça görüleceğini, davalının 2017 yılı başında davacıyı dışladığını, kâr payını ödememeye başladığını, bu nedenlerle TBK’nin 639/b7 uyarınca adi ortaklığın feshine, davacının kâr payının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile davalı arasında adi ortaklık ilişkisi kurulmadığını, davacının davalıya, davalının işletmesinin kuruluşunda destek olmak amacıyla para gönderdiğini, başkalarının da aynı şekilde davalıya para gönderdiğini, davacının ticari işletmenin ticari defterlerinde ve muhasebe kayıtlarında adının bulunmadığını, tüm bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, adi ortaklık sözleşme türünün Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlendiği,bu nedenle, adi ortaklığın feshi ve tasfiyesine ilişkin davalara bakma görevinin de genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemelerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.Kararı istinaf eden davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davada adi ortaklığın konusunun bir ticari işletmenin (kafe) işletilmesine ilişkin olduğu, davalının istanbul ticaret odası kayıtlarında tacir olarak kayıtlı bulunduğu ,devralınan iş yerinin muhasebe ve vergisel bağlamda kolaylık sağlanması amacıyla davalının şahsı adına kaydedildiği, davacının da, işletmenin gayriresmi ortağı olduğu,bu durumda, davalının İTO’ya kayıtlı bir tacir olduğu belli iken , mahkeme hükmünün “… istemin her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgisi olması gerektiği…” yönündeki gerekçesi ile de çeliştiğ doktrin görüşünün de , adi ortaklığın ticari bir işletmenin işletilmesini konu edinmesi halinde, görevli mahkemenin TTK md.4/f.1 uyarınca Asliye Ticaret Mahkemeleri olacağı yönünde olduğu,esasen mahkemenin gerekçesinde bu görüşe itibar ettiği,ancak dosya kapsamını değerlendirmede yanılgıya düştüğü ileri sürülmüştür.İstinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; Dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra açılmıştır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre; bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin, taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır.Yine, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir.6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca, ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı madde gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki (6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak) iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, HMK 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan, mahkemelerce re’sen incelenir. Buna göre, taraflar arasındaki uyuşmazlığın TBK’da düzenlenen adi ortaklık ilişkisinden kaynaklı olduğu, taraflardan davacının TTK’da düzenlendiği gibi tacir sıfatını taşımadığından, adi ortaklığın konusunun ticari gelir elde etmek olması, davayı kendiliğinden ticari dava haline getirmeyeceği ve TTK’da ön görülen, tarafların her ikisinin de tacir olması koşulunun davada oluşmadığı ,uyuşmazlığın çözümünde genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek, görevsizlik kararı verilmesi usul ve hukuka uygun görülmekle, davacının istinaf başvurusunun 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine,Alınması gereken 54,40 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 24/11/2020