Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/1048 E. 2021/1105 K. 13.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2019/1048
KARAR NO : 2021/1105
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/04/2019
NUMARASI: 2015/715 E – 2019/403 K
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 13/04/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı tarafından müvekkili aleyhine İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı takip dosyası ile 725.627,34 TL alacak için takip yaptığını, takibin itirazsız kesinleştiğini, akabinde davalının İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/194 E. sayılı dosyası üzerinden iflas davası açtığını, davalının kötüniyetli olduğunu ve müvekkiline 4.000.000,00 TL borcunun bulunduğunu, bu hususta açtıkları davaların Bakırköy 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/ 342 ve Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/339 E sayılı dava dosyaları ile görülmekte oldu- ğunu, davalının müvekkile olan borçlarından kurtulmayı amaçladığını, davalının yine müvekkili aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı takip dosyası ile ve aynı borç hakkında … AŞ aleyhine İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı takip dosyası üzerinden mükerrer takip talebinde bulunduğunu, müvekkilinin İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı takip dos- yasına konu alacak nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespiti ile ve % 20 kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.Davalı cevap dilekçesinde; davacının mükerrer takip yapıldığı ve müvekkilinden alacaklı bulunduğuna ilişkin iddialarının da doğru olmadığını, açılan davalar ile bu hususun tespit edildiğini, davacının davasının haksız ve kötüniyetli bulunduğunu savunarak davanın reddi ile %20 kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.İlk Derece Mahkemesince:DAVANIN REDDİNE, Koşulları bulunmadığından kötüniyet tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.İstinaf Başvurusu: Hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;Yerel mahkemenin ” taraflar arasındaki 01/02/2008 tarihli ortaklık sözleşmesi ile davalı … şirketinin 01/02/2008 tarihinden önceki ve sonrası doğacak vergi ve SGK borçlarının ödenme- sinin davacı müvekkil tarafından üstlenildiği, bir an bu sözleşmenin geçersiz olduğu iddia edilse bile tarafların bu sözleşmeye konu edimlerini kısmen yerine getirdikleri ve bilahare de ibralaştıkları sözleş- menin geçersizliğinin ileri sürülemeyeceği,06/03/2009 tarihli ibranamenin taraflar arasındaki cari hesap borçlarına ilişkin olduğu, ortaklık sözleşmesinden kaynaklanan yükümlülükler ve bu anlamda vergi ve SGK borçlarının ibra konusu olduğuna ilişkin açık bir ibralaşma bulunmadığı, ibranamenin konusunun cari hesap kaynaklı alacaklar olduğu, ibra tarihinden sonraki tarihlere ilişkin alacakların bu kapsamda değerlendirilmeyeceği, davacının ortaklık sözleşmesi gereğince ödemeyi üstlendiği davalıya ait vergi ve SGK borçlarını ödemediği ve davalının ödemek zorunda kaldığı, yaptığı bu ödeme nedeniyle sözleş- meye dayalı olarak davacıya rücu etme hakkını haiz bulunduğu, davalının bu şekilde yaptığı ödeme tutarının 746.493,54 TL olduğu ve bu miktarın tahsili amacıyla icra takibi yapabileceği” gerekçesi ile “davanın reddine” karar verdiğini, Tarafların 06/03/2009 tarihi itibarı ile hesap bakiyeleri ne tutarda olursa olsun karşılıklı olarak birbirlerine borçlu olmadığını kabul ettiklerini, davalı şirket hissedar ve yakınlarının, ortaklık sözleşmesinde zikredilen gayrimenkullerinin, ortaklık haklarının, bunlardan doğan her türlü alacak ve tazminat hakları ve gayrimenkullerin iadesi talep haklarının ibra dışında tutulduğunu , iş bu davanın konusunu oluşturan vergi ve SSK borçlarının 06/03/2009 tarihli ibranamede istisna tutulan husus- lardan olmadığını, dolayısıyla ibranamenin söz konusu borçları kapsadığını,Davalının 01/02/2008 tarihli sözleşmeden kaynaklanan edimlerini yerine getirmediğini ,bu sözleşme ile devretmesi gereken taşınmaz devrini gerçekleştirmediğini, taraflar arasındaki ilişkinin ge- lişimine göre sözleşmeden dönüldüğünü, sözleşmenin ifası yönünde bir eylemde bulunmadıklarını, Müvekkili şirketin şimdiki ortaklarının 09/03/2009 tarihinde şirketi devraldıklarını ancak 01/02/2008 tarihli sözleşmeden kaynaklanan borçların hiç biri ticari defterlere işlenmediğinden borçtan haberdar olmadıklarını,Davalının icra takibinin kötü niyetli olduğunu,Alacak dayanağı sözleşmeler şirketin amaç ve faaliyet konusu dışında kaldığından yok- lukla malul olduğunu, müvekkili şirketi bağlamayacağını,Ortaklık ve ek ortaklık sözleşmelerinin müşterek amaç unsuru taşımaması nedeniyle BK 520 md ne aykırı olduğunu, Sözleşmeleri temsilen imzalayan kişilerin aynı olduğunu, aynı kişinin kendi kendisiyle işlem yapamayacağını beyanla ,ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmektedir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre;İİK 72/3 md ne dayalı menfi tespit talebine ilişkindir.Takip ve dava konusu alacak taraflar arasında imzalanan 01/02/2008 tarihli Ortaklık Sözleşmesi’nden kaynaklanmaktadır.01/02/2008 tarihli sözleşmede:”… ve … şirketlerinin 2008 yılı başında içine düştüğü mali kriz nedeniyle İskender ile 01/02/2008 tarihinde ortaklık anlaşması yaptıkları belirtilmiş, ortaklık şartları kısmında “… şirketler grubunun 01/02/2008 tarihindeki borç toplamı (vergi ve SSK borçları dahil ) 10.529.206 TL’dir. İskender gerekli olan nakit katkıyı yapacak, ayrıca piyasadaki itibari ile hammadde alımlarını yapacak bu suretle … ve … ‘ya ait fabrikaları daha verimli çalıştırarak borcun döndürülmesini ve sonunda kapatılmasını sağlayacaktır. 01/02/2008 tarihi itibariyle vergi ve SSK ödemeleri de İskender tarafından yapılacaktır… ” denilmiştir.Davalı şirket,iş bu sözleşme gereğince davacı tarafça ödenmesi gereken SSK ve vergi borçlarının ödenmediğini iddia etmektedir. Bu nedenle İstanbul … İcra Müdürlüğü nezdinde davalı aleyhine … A.Ş’nin alacağı için 2014/32161 Esas, (dava dışı) … A.Ş.’ nin alacağı için 2014/32160 Esas sayılı dosyası üzerinden takibe girilmiş olup söz konusu dosyalara konu vergi borcu ve takip alacaklılarının farklı olduğu, davacının mükerrer takip yapıldığı yönündeki iddiasının yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Davacı her ne kadar davalının taraflar arasındaki 01/02/2008 sözleşmeden kaynaklanan edimlerini yerine getirmediğini, sözleşmeden dönüldüğünü iddia etmiş ise de, dosya kapsamından söz- leşmenin taraflarca benimsendiği ,bir kısım edimlerin yerine getirildiği , hatta davacının bu sözleşmeden kaynaklanan alacak talebine dayalı olarak davalı …A.Ş. aleyhine Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğü nezdinde … Esas sayılı dosya üzerinden takip başlattığı, itiraz üzerine de Bakırköy 1. Asliye Ticaret mahkemesi’nde 2012/342 Esas sayılı itirazın iptali davasını ikame ettiği tespit edilmiştir. Sözleşmeden dönüldüğü yönündeki iddiayı ispata yarar delil sunulmadığına göre bu yöndeki istinaf talebi de yerinde bulunmamıştır. Sözleşmede belirlenen amaç ve ortaklık kapsamına göre ; söz konusu sözleşmenin şirke- tin faaliyet alanı ve amacına uygun olmadığı ve batıl olduğu ,ayrıca sözleşmede ortak bir amaç belirlen- mediğinden adi ortaklık şartlarının oluşmadığı yönündeki iddiaların yasal dayanağı bulunmamaktadır. Dava ve takip konusu SSK ve vergi borçlarının 06/03/2009 tarihli ibraname kapsamında kaldığı ve borcun bulunmadığı yönündeki iddiaya gelince, yerel mahkeme kararında da usulünce tartışıldığı üzere, söz konusu ibraname açıkça SSK ve vergi borçlarını kapsamamaktadır. Bir an aksi düşünülse bile, davanın alacak talebine dayalı olarak Bakırköy 1. Asliye Tica- ret Mahkemesi’nin 2012/342 Esas sayılı dosyası üzerinden görülen dava ile ilgili Yargıtay (kapanan) 19. Hukuk Dairesi’nce yapılan temyiz incelemesi sonunda tesis edilen 2017/4277 Esas, 2019/2308 karar nolu 04/04/2019 tarihli ilamda ” 06/03/2009 tarihli ibranamede … şirketi adına atılan tek geçerli imzanın … imzası olduğu ve bu tek imza ile … A.Ş. ‘nin temsil edile- meyeceği, bu itibarla söz konusu ibranamenin … A.Ş. yönünden bağlayıcı olmadığı,uyuşmazlık bu ibraname kapsamında çözülmesinin mümkün olmadığı, tahkikata devam edilerek toplanacak diğer deliller doğrultusunda alacağın tespit edilmesi gerektiği ” belirtilmiştir. Buna göre davalının iş bu menfi tespit davasına konu alacağı yönünden de geçerli bir ibranameden bahsedilemeyecektir.Dosya kapsamından, taraflar arasında geçerli bir ortaklık sözleşmesi bulunduğu, dava- cının bu sözleşme gereğince ödemeyi üstlendiği SSK ve vergi borçlarını ödememesi nedeniyle dava- lının takip başlatmakta haklı olduğu, davacı alacağının mahkemece aldırılan bilirkişi raporu ile tespit edildiği ve bu yönde hüküm kurulduğu anlaşılmakla kararda usul ve yasaya aykırılık tespit edilmemiştir.Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 md gereğince reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine,Alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90TL’nin istinaf eden davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 13/04/2021