Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/1006 E. 2021/357 K. 11.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2019/1006
KARAR NO: 2021/357
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/12/2018
NUMARASI: 2017/755 E – 2018/1312 K
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 11/02/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin diğer takip borçlusu … LTD. ŞTD.’ nin ortağı olduğunu, davalının ise müvekkilinin ortağı bulunduğu şirkete elektrik dağıtım hizmeti sağlayan firma olduğunu, davalı tarafından müvekkilinin ve ortağı bulunduğu şirketin aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’ nün … esas sayılı dosyası ile “… Ltd. Şti.’ nin Ödenmeyen Gecikmiş Enerji Bedeli” adı altında usul ve yasaya aykırı olarak takip başlatıldığını, işbu takibin müvekkilinin bilgisi dışında kesinleştiğini, ancak davalı tarafından başlatılan taipte borçlu olarak hem müvekkilinin hem de müvekkilinin ortağı olduğu …’ in gösterilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, zira icra dosyasına konu edilen enerji bedeli borcunun müvekkilinin ortağı bulunduğu şirketin borcu olduğunu, mvekkilinin ortağı olduğu şirketin borçlarından sorumlu tutulmasının hukuken mümkün olmadığını, müvekkilinin TMSF tarafından yönetilen 5 şirketin genel müdürlüğüne atanmış saygın bir kişi olduğunu, davalı tarafça müvekkilinin ücreti üzerine haciz konularak ayrıca müvekkilinin itibari ile oynandığını, bu nedenle de öncelikle müvekkili hakkında başlatılan takibin teminatsız olarak tedbiren durdurulmasını, mahkeme aksi kanaatte ise %15 oranında veya tüm dosya borcunu yatırmak sureti ile tedbir kararı verilmesini, açıklanan nedenler ile öncelikle tedbir taleplerinin kabulünü, müvekkili aleyhine başlatılan usul ve yasaya aykırı icra takibinin tedbiren durdurulmasını, neticeten müvekkilinin davalıya borcu olmadığının kabulü ile usul ve yasaya aykırı olarak başlatılan takibin müvekkili açısından iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiş, bilahare haciz tehditi ve baskısı altında ödendiğini, ancak bu hususun müvekkilinin obrcu kabul ettiği anlamına gelmediğini, bu nedenle huzurda görülmekte olan davanın icra dosyasının haciz baskısı altında haricen tahsil edilerek kapanması nedeni ile istirdat davasına dönüştürülmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile … Ltd. Şti. Arasında 14/05/2013 tarihinde … numaralı abonelik sözleşmesi yapıldığını ve abonellik sözleşmesinde şirket yetkilisi ve başvuru sahibi olarak muhatap kendisi olduğundan sorumlu hanesine davacının isminin yazıldığını, ilgili tesisatın borcundan dolayı 19/02/2015 tarihinde ilgili sözleşmenin sonlandırıldığını ve müvekkili kurumun yetkilileri tarafından …’ in borca konu … numaralı tesisatın buluduğu adresine kaçak kullanım tespiti için gidildiğini ve yapılan inceleme neticesinde de kaçak kullanım yapıldığının tespit edilerek kaçak tutanaklarının düzenlendiğini, davacının kaçak kullanım yaptığının tespiti üzerine … İle müvekkilinin abonelik sözleşmesini yetkili sıfatı ile imzalayan ortak davacı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile tahakkuk ettirilen 7 adet fatura için icra takibi başlatıldığını ve ilgili icra takibinin kesinlemesinin ardından davacı tarafından dosya borcu ödenerek icra dosyasının kapatıldığını, davacı her ne kadar dava dilekçesinde ilgili tesisatın bulunduğu taşınmaza ait abonelikle ilgili kendisi ile müvekkili kurum arasında hiçbir hukuki ilişkinin mevcut olmadığını ve borcun doğmadığını iddia etmiş olsa da bir şirketin abonelik sözleşmesini yetkili sıfatı ile imzalayan ortak elektiriği fiilen kullanan olması nedeni ie borçtan sorumlu olduğunu, açıklanan nedenler ile davanın reddini, söz konusu borcun davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi tarafından; “abonelik sözleşmesinin tarafının … Limited Şirketi olduğu anlaşılmaktadır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 573. maddesinin 2. fıkrasına göre; “ortaklar, şirket borçlarından sorumlu olmayıp, sadece taahhüt ettikleri esas sermaye paylarını ödemekle ve şirket sözleşmesinde öngörülen ek ödeme ve yan edim yükümlülüklerini yerine getirmekle yükümlüdürler.” Dolayısıyla, ortakların sorumluluğu taahhüt ettikleri sermaye payları ile sınırlıdır; ancak bu borç yalnızca limited ortaklığa karşıdır. Buna göre …Turizm Yatırımları ve İşletmecilik Limited Şirketinin abonelik sözleşmesi gereği takibe konu olan borçlarından şirket ortağı olan davacı sorumlu değildir. Bu nedenlerle, davalı tarfından haciz tehdidi altında icra dosyasına ödenmiş olan 8.494,81 TL nin ödeme tarihi olan 26/09/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi (davalı tarafın tacir olması nedeniyle) ile birlikte tahsiline, davalının kötü niyetli olarak olarak takip yaptığına kanaat edilmediği” gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davacı tarafından ödenmiş olan 8.494,81 TL nin ödeme tarihi olan 26/09/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte istirdadına, icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir. Karara karşı davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davalı vekili istinaf başvurusunda özetle; kararın eksik inceleme sonucu verildiğini, dosya mevcut tahakkuk faturalarına bakıldığında bir kısmının abonesiz kaçak kullanım olarak geçtiğini, bir kısmının da aboneli kaçak olduğu tespitinin yapıldığını, aboneliğin … Ltd. Şti.’ne ait olduğu durumlarda dahi müvekkili şirket yazışmalarında elde edilen bilgilere göre davacı yanın sorumlu hanesine kaydı yapıldığından fiilen sorumlu olacağı kabul edilse de abonesiz kaçak kullanım halinde de kaçak tespiti yapılan mahalde şirket kurucusu olan davacının fiilen elektrik kullanıp kullanılmadığı araştırılmadan eksik inceleme ile hüküm tesisinin hukuka aykırı olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla ihtirazı kayıt koymaksızın ödenen bedellerin geri iadesine ve hatalı faiz türü işletilmesi suretiyle tesis edilen yerel mahkeme kararı hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir. Dava, davacının ortağı olduğu dava dışı şirket kaçak elektrik kullanıldığı iddiasıyla başlatılan icra takibinde, borçlu olmadığı iddiasına dayalı menfi tespit ve yargılama sırasındaki ödeme nedeniyle istirdat talebine ilişkindir. Dosya kapsamından, takip dosyası içeriğine göre takibin ödenmeyen enerji bedeli açıklaması olmasına rağmen tahakkuk eden borcun bir kısmının kaçak elektrik kullanımına ilişkin olduğunun cevap dilekçesi içeriğinde ileri sürüldüğü görülmektedir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 49.maddesi hükmüne göre tüzel kişiler, kanuna ve kuruluş belgelerine göre gerekli organlara sahip olmakla, fiil ehliyetini kazanırlar. Aynı kanunun 50.maddesi hükmüne göre de organları, hukukî işlemleri ve diğer bütün fiilleriyle tüzel kişiyi borç altına sokarlar ve organlar, kusurlarından dolayı ayrıca kişisel olarak sorumludurlar. Bu hukuksal olguların sonucu olarak tüzel kişinin organı niteliğindeki yöneticilerin, tüzel kişi adına ve yararına işledikleri haksız fiillerden dolayı zarar gören üçüncü kişilere karşı tüzel kişi ile birlikte Borçlar Kanununun 41 ve Türk Medeni Kanunu’nun 50/3.maddesi hükmüne göre haksız fiil faili olarak sorumlu tutulmaları gerekir. Bu halde tüzel kişinin ve organlarının sorumluluğun türünün Borçlar Kanununun 51.maddesi hükmünde düzenlenen zincirleme (müteselsil) sorumluluk olacağı kuşkusuzdur. Dosya içeriğinden, davacının şirketin yönetici ortağı olduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, kaçak elektrik kullandığı belirlenen dava dışı şirkette kaçak elektrik kullanımı nedeniyle yöneticinin de şirketle birlikte ve şirket gibi haksız fiilden, bir başka deyişle kaçak elektrik kullanımından kaynaklanan zarardan müteselsil sorumluluğunun bulunduğu kabul edilerek, bilirkişi incelemesi yaptırılarak takibe konu borcun normal tüketim ve kaçak tüketim mi olduğu belirlenerek, kaçak tüketim hakkında yukarıda belirtilen doğrultuda inceleme yapılması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenlerle, davalının istinaf başvurusunun kabulüyle HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kararın kaldırılarak yukarıda belirtilen şekilde inceleme yapılarak karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın, HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasıyla, yeniden yargılama yapılıp bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine, Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene isteği halinde iadesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.11/02/2021