Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/923 E. 2019/1307 K. 11.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2018/923
KARAR NO : 2019/1307
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/09/2017
NUMARASI : 2016/217 E – 2017/719 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 11/09/2019
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; abone olan davacıdan, davalı tarafça düzenlenen elektrik faturalarında, herhangi bir tüketim karşılığı olmayan, kayıp kaçak bedeli gibi bir kısım adlar altında tahakkuk ettirilen ve haksız olarak tahsil edildiğini, bahsi geçen faturalar içeriklerinde bu kalemler nedeniyle alınan haksız tahsilatların belirlenebilen karşılıklarının iadesi için açılan icra takibine haksız itiraz edildiğini belirterek, Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasında 314.723,49 TL’lik haksız kesintilere dayalı takibe yapılan itirazın iptali ve %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, kayıp kaçak ve diğer bedellerin perakende satış tarifesinin bir unsuru olarak faturalarda yer aldığını, 6446 sayılı EPDK’nın verdiği yetki ile bu bedellerin belirlenmesi için alınan EPDK kararlarının ve belirlediği tarifelerin tüm tüzel ve gerçek kişileri bağladığını, kanuni zorunluluklar gereği tahsil edilen bedellerin iadesinin talep edilemeyeceğini, aradaki sözleşmeden kaynaklanan ihtilaflarla ilgili İstanbul Mahkemelerinin ve icra dairelerinin yetkili olacağının kararlaştırıldığı, ayrıca alacaklarının zaman aşımına uğradığı ve husumet yönünden de bu davanın muhatabı dağıtım şirketi olan …A.Ş.’ye yöneltilmesinin gerektiği gerekçesiyle, davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece, yargılama sırasında yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın getirdiği düzenleme sebebiyle dava konusuz kaldığından, esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.Söz konusu kararı davacı vekili istinaf etmiş olup, istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu bedellerin Yargıtay içtihatlarına ve hukuka aykırı olarak tahsil edildiğini, yargılama sırasında yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın Anayasa’ya aykırı olduğunu, bu yasanın getirdiği düzenlemenin kanunların geriye yürümezliği şeklindeki Anayasal ilkeyi ve hak arama özgürlüğünü ihlal ettiğini, dava açmakta haklı olmaları sebebiyle, davacı lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmemesinin usul ve hukuka aykırı olduğunu beyanla, ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Dava, aboneden tahsil edilen kayıp kaçak ve diğer bir kısım bedellerinin haksız tahsil edildiği iddiası ile istirdadı talebine ilişkindir.Dosyanın incelenmesinde karar tarihinden sonra davacı şirketin İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/505 E. sayılı kararıyla iflasına karar verildiğinin bildirildiği görülmüştür.Yapılan değerlendirme sonunda; kural olarak 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 191. maddesi gereğince, borçlunun iflas açıldıktan sonra masaya ait mallarI üzerinde her türlü tasarrufu alacaklılara karşı hükümsüzdür. Müflisin masa malları üzerindeki tasarruf yetkisi iflâs ile kısıtlandığından, aynı Kanun’un 226. maddesi uyarınca da masanın kanuni mümessilinin iflas idaresi olduğu hükmü kabul edilmiştir. Belirtilen hükümler gereğince; iflasın açılmasıyla taraf sıfatı ve dava takip yetkisi artık müflise değil, iflas idaresine ait olup, adi tasfiyede İİK’nın 226-229. maddeleri gereği iflas masasını temsil yetkisi iflas idare memurlarına, şayet basit tasfiye (İİK’nın m. 218) usulü benimsenmişse, bu temsil yetkisi İflas Dairesine aittir. Müflis, iflasın açılması ile hak ehliyetini kaybetmediği gibi dava ehliyetini de kaybettiği söylenemez. Müflisin masa malları üzerindeki tasarruf yetkisi kısıtlandığından, masa ile ilgili davalar hakkındaki taraf sıfatı ve dava takip yetkisi artık müflise değil, iflâs idaresine ait olacaktır. İflâs idaresinin bu dava takip yetkisini kullanıp kullanmayacağını tespit edebilmek için, ilk önce iflâs organlarının oluşması ve her dava hakkında esaslı bilgi sahibi olunması gerekir. Bu ise, zaman isteyen bir husustur. İşte bu nedenle, İİK’nın 194. maddesi gereğince müflisin davacı ve davalı bulunduğu hukuk davalarının, iflâsın açılması ile belli bir süre için durması öngörülmüştür. İİK’nın 194. maddesine göre; “Acele haller müstesna olmak üzere iflasın açılması ile kural olarak müflisin davacı ve davalı olduğu hukuk davaları durur ancak alacaklıların ikinci toplantısından on gün sonra devam olunabilir”İflasın açılması ile duracak olan davalar, iflâstan önce açılmış olup da halen derdest bulunan ve iflâs masasına giren mal, alacak ve haklara ilişkin hukuk davalarıdır. Davaların durduğu bu süre içinde, iflâs idaresi, duran davalar hakkında araştırma yapar ve bu davaların geleceği hakkında karar verir. Burada, müflisin davacı veya davalı olmasına göre, usul işlemleri farklılık arz eder. Müflisin davacı olduğu davalarda; iflâs idaresi bir davanın başarı şansı olduğu kanısına varırsa, masanın bu davayı takip etmesine karar verir; bu karar ikinci alacaklılar toplantısının uygun bulması ile kesinleşir ve ikinci alacaklılar toplantısından sonraki on günlük süre geçince, bundan böyle davaya, davacı olarak iflâs idaresi tarafından devam edilir. İflâs idaresi ve ikinci alacaklılar toplantısı, davanın başarı şansı olmadığı kanısına varırlarsa, masanın davayı takip etmemesine karar verirler. Bu halde o davayı takip yetkisi, isteyen alacaklıya devredilir. (İİK md. 245). Hiçbir alacaklı davayı takip etmek istemezse, o zaman, müflisin dava takip yetkisi yeniden doğar ve müflis iflâsın kapanmasını beklemeden, davayı kendi adına devam ettirebilir. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2017/7164 E – 2019/3248 K. sayılı ilamı)Bu itibarla, belirtilen husus kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle resen incelenmesi gerektiğinden davacı … Tic. Ltd. Şti’nin yargılama bittikten sonra iflas ettiği, bı davanın henüz kesinleşmediği ve derdest olmaya devam ettiği, 2. alacaklılar toplantısının henüz yapılmadığı dosya kapsamından anlaşılmakla, İİK 194. madde uyarınca müflisin davacı yada davalı taraf olduğu tüm davalar için durma kararı verilmesi zaruri olduğundan ve bu husus kamu düzenine ilişkin olmakla, davanın 194. madde kapsamı dışında kalan istisna davalardan olmadığı da dikkate alınarak, HMK 353/1-a-4 maddesi uyarınca karar kaldırılarak İİK’nın 194. madde hükümlerine göre yargılamaya devam edilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davacı … Tic. Ltd. Şti’nin yargılama bittikten sonra iflas edip, 2. alacaklılar toplantısı henüz yapılmadığı dosya kapsamından anlaşılmakla, İİK 194. maddesi uyarınca durma kararı verilmesi, sonuca göre davaya devam edilmesi gerektiğinden, bunun uyulması zorunlu kesin usul kuralı olduğu, istisna dava türlerinden de olmadığı anlaşılmakla, hükmün bu nedenle HMK 353/1-a-4 maddesi uyarınca kaldırılmasına, yargılamaya bu hususlara uygun devam etmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene isteği halinde iadesine,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 11/09/2019