Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/88 E. 2018/1870 K. 24.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2018/70
KARAR NO : 2018/1857
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: … 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/07/2017
NUMARASI : 2015/181 E – 2017/791K
DAVANIN KONUSU: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 21/12/2018
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; abone olan davacıdan, davalı tarafça düzenlenen elektrik faturalarında, her hangi bir tüketim karşılığı olmayan, kayıp kaçak bedeli gibi bir kısım adlar altında tahakkuk ettirilen ve haksız olarak tahsil edildiğini ileri sürdüğü bedellerden, şimdilik 10.000,00 TL’nin avans faizi ile birlikte davalı taraftan tahsili ile davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, kayıp kaçak ve diğer bedellerin perakende satış tarifesinin bir unsuru olarak faturalarda yer aldığını, 6446 sayılı EPDK’nın verdiği yetki ile bu bedellerin belirlenmesi için alınan EPDK kararlarının ve belirlediği tarifelerin tüm tüzel ve gerçek kişileri bağladığını, kanuni zorunluluklar gereği tahsil edilen bedellerin iadesinin talep edilemeyeceğini beyanla, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davacının davasının reddine karar verilmiştir.
Söz konusu kararı davacı vekili ve davalı vekili istinaf etmiştir.
Davacı taraf istinaf başvurusunda özetle; dava konusu bedellerin Yargıtay içtihatlarına ve hukuka aykırı olarak tahsil edildiğini, yargılama sırasında yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın Anayasa’ya aykırı olduğunu, bu yasanın getirdiği düzenlemenin kanunların geriye yürümezliği şeklindeki Anayasal ilkeyi ve hak arama özgürlüğünü ihlal ettiğini, Anayasa Mahkemesine yapılan başvuru sonuçlarının beklenmeksizin karar verilmesinin hukuka, mevzuata ve hakkaniyete aykırı olduğunu, kabule göre de davanın reddi yerine karar verilmesine yer olmadığına ve vekalet ücreti ve yargılama giderinin davalılardan tahsiline karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
Davalı istinaf başvurusunda özet olarak, ilk derece mahkemesi tarafından verilen davanın reddine dair kararın hukuka uygun olduğunu, ancak vekalet ücreti ve yargılama gideri yönünden kararın düzeltilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
Dava, aboneden tahsil edilen kayıp kaçak ve diğer bir kısım bedellerinin haksız tahsil edildiği iddiası ile istirdadı talebine ilişkindir.
HMK 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; yargılama sırasında 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmü getirilerek, Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.Yine, 6719 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” hükmünü, geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere, 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine eklenen 10. bend ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür.Anılan yasanın bazı maddelerinin Anayasaya aykırılığı iddiasına ilişkin istinaf sebeplerinin incelenmesinde, dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın yürürlük tarihi gözetildiğinde çok sayıda mahkemenin Anayasaya aykırılık başvurularının, istinafa konu kararın karar tarihi itibariyle yasal karara bağlama süresinin geçtiği ve henüz sonuçlanmadığı, bazı mahkemelerinin başvurularının da usulden reddedildiği anlaşılmaktadır. Anayasa Mahkemesi, işin kendisine noksansız olarak gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar. (Anayasa m. 152,III; An. Mah. m. 28,IV c,2) Aksi halde, Anayasa Mahkemesine başvurmuş ve onun kararını beklemekte olan mahkeme, beklemeye son vererek, davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırabilir. Dolayısıyla, mahkemenin, Anayasanın m. 152, III; Any. Mah.Kuruluş Kn m. 28,IV c,2 gereğince, Anayasa Mahkemesine başvurunun esastan incelenmesini beklemeksizin, yürürlükteki 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na, 04.06.2016 tarihli ve 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un hükümlerine göre somut olayı sonuçlandırılması hukuka aykırı bulunmamıştır.Kaldı ki, istinaf incelemesi sırasında 28/12/2017 de Anayasa Mahkemesi bu konudaki muhtelif mahkeme başvurularını 17. madde ilgili sınırlı iptal kararı dışında reddetmiştir. Bu nedenle davacı tarafın bu yöne ilişkin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Davada, geriye dönük uygulanabilir yeni yasa değişiklik öncesi davacı tarafın dava açıldığı tarihteki mevzuat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 E. 2014/679 K. sayılı kararı ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin kararları gereği içtihat durumuna göre, dava açmakta haklı olduğu, bu kapsamda kayıp kaçak ve diğer bedellerin tahsilini talep edebileceği dikkate alındığında, davacının yargılama giderlerinden sorumlu tutulmayacağı açıktır. Nitekim hiç kimsenin dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliği ya da içtihadı birleştirme kararı gereği davanın kabul edilmemesi nedeniyle haksız çıkmasına göre yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağı kuşkusuzdur. Bu nedenle, karar usul ve yasaya uygun olup davalı lehine masraf ve vekalet ücretine hükmedilemeyeceğinden davalının istinaf talebinin reddi gerekir.
Davacı yönünden ise; yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı açıktır. Diğer bir anlatımla, geçmişe etkili yeni yasa nedeniyle dava konusuz kalmıştır. Bu sebeple mahkemece davanın reddi yerine “dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına” ve vekalet ücreti ile yargılama giderinin davacı lehine hükmedilmesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve hukuka aykırlık oluşturmaktadır.
Açıklanan nedenlerle davalının istinaf talebinin reddine, davacının istinaf talebinin kısmen kabulüyle HMK 353/1-b-2 madde gereği ilk derece mahkemesi karanının düzeltilerek aşağıdaki şeklide karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A-Davalı …’ın istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince reddine,
B-Davacının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince karar düzeltilip yeniden esas hakkında, (1., 3. ve 4. bentlerinin düzeltilmesi sonucu)
1-Konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2-Alınması gereken harç 31,40-TL olduğundan peşin alınan 170,78-TL’den mahsubu ile fazla alınan 139,38-TLnin karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacının yaptığı 178,50 TL yargılama gideri 31,40 TL peşin karar harcının ve davacı lehine 1.980,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, lehine vekâlet ücreti taktirine yer olmadığına,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından yargılama sırasında yapılan masraflar ile karar tebliğ giderlerinden geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
6-Davalı tarafından yatırılan delil avansından yargılama sırasında yapılan masraflardan geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davalıya iadesine,
Sair istinaf sebeplerinin reddine,
Davacı taraftan istinaf sebebiyle peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene isteği halinde iadesine,
Davalı taraftan alınması gereken 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,50 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan 50,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı istinaf yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 361.madde uyarınca gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 21/12/2018