Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/874 E. 2020/334 K. 11.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2018/874
KARAR NO : 2020/334
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/10/2017
NUMARASI : 2017/321 E – 2017/870 K
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 11/03/2020
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı ve davalı arasında kurulan iş ortaklığı kapsamında düzenlenen sözleşmeye istinaden davacı tarafından davalıya 260.000,00 TL’lik bono verildiğini, bu bononun sözleşme kapsamına göre teminat amaçlı verildiğini belirterek, bu bono sebebiyle icra takibi yapılma ihtimaline binaen ihtiyati tedbir kararı ile bu bonodan dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde ve ayrıca beyanlarında taraflar arasında iş ortaklığı kapsamında sözleşme düzenlendiğinin doğru olduğunu, davalı tarafından davacıya ortaklık kapsamında 260.000,00 TL’den daha fazla ödemede bulunulmasına rağmen iş ortaklığının kurulamadığını, davalıya bu ortaklık sebebiyle ödeme yapılmadığını, kar ortaklığının sonlandırıldığını, davalı tarafça davacıya ödenen bedellere karşılık bu senedin alındığını beyanla, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Duruşmadaki beyanında davacı kendisine 260.000,00 TL ödeme yapıldığını kabul etmekle birlikte, davalının kendi taahhütlerini yerine getirmemesinden dolayı zarara uğradığını, aldığı ödemeleri de bu zarara saydığını, davaya konu bonoyu teminat olarak davalıya verdiğini bildirmiştir.Mahkeme, duruşmada davacının kendisine 260.000,00 TL ödeme yapıldığını kabul ettiği, sözleşmeye bağlı düzenlenen bono ve davalı tarafından davacıya iş ortaklığı kapsamında ödenen 260.000,00 TL ile ilgili davacı tarafından davalıya dava tarihi itibariyle herhangi bir ödemede bulunmadığı ve bu bağlamda dava konusu yapılan bononun teminat fonksiyonunun halen devam ettiği gerekçesiyle “Sabit görülmeyen davacının davasının reddine” karar verilmiştir.Mahkemenin bu kararına karşı davacı vekili istinaf talebinde bulunmuştur. İstinaf dilekçesinde, kararın çelişkili olduğu, olayla örtüşmediğini, davacının, davalıdan aldığı parayı inkar etmediğini, ancak alınan paraların bu bono ile ilgisinin bulunmadığını, davalının yaptığı bu ödemelerin ortaklık kapsamında değil, ortaklık kurulmadan önce ve ortaklık kapsamı dışında yapılan ödemeler olduğunu, teminat fonksiyonunun devam etmesi halinde bononun tahsiline de girişilmemesinin gerektiğini, bu noktada kararın çelişkili olduğunu, dava tarihinde bono ödeme koşullarının gerçekleşmediğini, davalının ailesine göstermek üzere bono tanzim edildiğini, iyiniyetin suistimal edildiğini, mahkemenin teminat konusunda hataya düştüğünü, delillerin tartışılmadığını, bu senedin takibe konulması sebebiyle davacının kar elde etmesinin imkansız hale geldiğini, davalının kendine iş kurduğunu, kazanç elde ettiğini beyanla kararın kaldırılmasını istemiştir.Davacı bizzat duruşmada davalıdan 260.000,00 TL’lik ödeme aldığını ikrar etmiş, nedenin adi ortaklık dışı bir ödemeye dayandığını bildirmiştir. Taraflar arasındaki 31/08/2015 tarihli sözleşmenin bazı hükümlerini tadil eden 22/01/2016 tarihli protokolün 4. maddesinde teminat olarak davacının, davalıya 01/04/2017 tarihli 260.000,00 TL senet vereceğine dair hükmün bulunduğu, aynı sözleşmede teminatın adi ortaklık anlaşmasına istinaden verildiğinin açık olduğu, tarafların ortaklık fesih beyanlarının bulunduğu da görülmekle, bunun adi ortaklık fesih edilse bile, fesih sonrası tasfiye işlemlerinden sonra değerlendirilmesi gereken hususlardan olduğu açıktır.Kaldı ki; mahkemenin gerekçesinde belirttiği gibi, konuya ilişkin emsal Yargıtay kararları çerçevesinde, taraflar arasında ortaklık tasfiye işlemlerinin başlamadığı ve sonuçlanmadığı da açık olduğundan,adi ortaklıkta teminat amaçlı olarak davacının aldığı paraya karşılık ortaklığa ilişkin davalıya verdiği bononun teminat fonksiyonunun halen devam ettiği görülmüştür.Açıklanan nedenlerle,mahkemenin davanın reddine ilişkin kararı usul ve esasa uygun bulunduğundan, davacının istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Davacıdan alınması gereken 54,40 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davacı üzerinde bırakılmasına,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 11/03/2020