Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/854 E. 2020/87 K. 29.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2018/854
KARAR NO: 2020/87
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/12/2017
NUMARASI: 2016/1664 E – 2017/941 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 28/01/2020
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin Dilovası OSB sınırları içerisinde arsa sahibi olup üretim yaptığını, OSB Kanunu 20. maddesinde ise OSB içerisinde yer alan katılımcıların alt yapı ihtiyaçlarını OSB tesislerinden karşılamak zorunda oldukları düzenlendiğini, davalı şirket ile 06/08/2010 tarihli “Dilovası OSB Atıksu Abone Sözleşmesi” düzenlendiğini, bu sözleşme ile davalı tarafça Dilovası OSB Atıksuların Kanalizasyona Deşarj Talimatnamesi’ne uygun hareket edileceği kabul ve taahhüt edildiğini, Talimatnamenin 11. maddesinde atık suların kirlilik oranının limit değerlerin üzerinde olması durumunda, katılımcıların ön arıtma tesisi kurmak ve işletmek zorunda olacaklarının düzenlendiğini, taraflar arasında düzenlenmiş abonelik sözleşmesinin 5. maddesinde talimatnamede belirtilen hükümlere aykırılık tespit edilmesi durumunda Kirlilik Önlem Bedeli (KÖB) tahakkuk ettirileceği ve atık su faturasının buna göre düzenleneceğinin hüküm altına alındığını, sözleşmenin 5/d maddesinde fatura bedelinin 10 gün içerisinde ödeneceği, ödemede gecikme olması durumunda 6183 sayılı Kanunun 51. maddesinde belirtilen gecikme faizi uygulanacağı düzenlendiğini, atıksu arıtma tesisi katılım bedelinin müteşebbis heyet kararları ile 2015 yılı için 4,5 TL /m3+ KDV olarak belirlendiğini, abone sözleşmesi gereğince davalı tarafından atıksu hattına deşarj edilen atıksular için (talimatname de yer alan kirlilik parametreleri de dikkate alınarak) 372.361,60 TL meblağlı 6 adet fatura düzenlendiğini, bu faturalar incelendiğinde davalı şirket tarafından deşarj edilen atıksuların talimatnamede belirtilen limit değerlerin çok çok üzerindeki kirlilikte olduğunun açıkça anlaşıldığını ayrıca davalının limitlerin üzerinde ve ön arıtma yapmaksızın ortak arıtma tesisine deşarj ettiği atıksular nedeniyle Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliği uyarınca KOİ, AKM ve KÖB tahakkuk ettirilerek faturalara eklendiğini, her ay için analiz ve sonuçları ile ilgili faturaların tek tek dilekçede açıklandığını, atıksu bedelinin her m3 için 4,50 TL + KDV olarak belirlendiği, davalının faturaların KDV’si ile KOİ, AKM ve KÖB bedelini de ödemekte yükümlü olduğunu, davalının işyerinde her ay numune alınarak analiz yapıldığını, davalının ön arıtma yapmadığını, çok yüksek kirlilikte atıksu deşarj ettiğini, faturalarına ödemediğini, Gebze … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasında davalı aleyhine 372.361,60 TL alacağın tahsili için icra takibi başlatıldığını ancak borçlunun takibe itiraz ettiğini, davalının itirazından sonra 30/06/2016 tarihinde bir protokol düzenlendiğini, bu protokol ile davalının takibe konu alacak tutarının 64.504,00 TL’sine ve ferilerine yönelik itirazından feragat ettiğini, bu miktar için alacağı kabul ettiği ve müvekkiline ödediğini, geriye kalan 307.857,60 TL’ lik kısma itirazının ise devam ettiğini, davanın da bu miktar üzerinden açıldığını, tüm bu nedenlerle, Gebze …İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasında davalı borçlunun takibe konu alacağın 307.857,60 TL’lik kısmına olan itirazın iptaline, takibin devamına ve davalının asıl alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında 06/08/2010 ve 21/10/2010 tarihinde düzenlenen atık su abonelik sözleşmesinin 5,9 maddesinde deşarj talimatnamesine göre hareket edilmesi gerektiğinin ve aynı abonelik sözleşmesinde deşarj talimatnamesinin sözleşmenin ek olduğunun belirtildiğini, DOSB atık sularının kanalizasyona deşarj talimatnamesinin 15/2 ve 3.maddesine göre atıksu numunelerinin idarelenin yetkili denetim ekiplerince alınacağını, numune almanın ayda bir olarak alınması gerektiğini, aynı talimatnamenin 6. maddesinde de şahit numune alınacağını, bu numune alma sırasında katılımcının bulundurulması ve talebinin alınmasını, bunun sonucu olarak katılımcıya bir örneğinin verilmesinin düzenlenme gereği olduğunu, tüm bunların davacı DOSB tarafından usulüne uygun şekilde yapılmadığını, usule uygun alınmayan numunelerin analiz sonucu, kirlilik önlem bedeli altında faturalara ifaya ekli fahiş cezalar yansıtarak, bunları tahsil etmeye çalıştığını, davaya konu faturaların incelendiğinde fatura bedellerinin fahiş olup taraflarına şahit numune bırakılmadığından bu faturalardan sorumlu tutulamayacaklarını, ayrıca tüm faturalarda gecikme zammı adı altında fahiş rakamların bulunduğunu, bu rakamları da kabul etmediklerini, Yargıtay’ın yerleşik içtihatları ile de kesinlik kazanan 6483 sayılı yasaya tabii olunmadığını, ancak amme alacaklarının ödenmemesi durumunda gecikme zammı uygulanabileceğini, idarelerin akitten, haksız fiilden ve haksız iktisaptan doğan alacakları amme alacağı niteliğine haiz olmadığı için bu tür alacaklar hakkında 6183 sayılı Kanunun uygulanamayacağını, KOİ atık sulardaki KOİ miktarının laboratuvarlarda analizler ile belirlendiğini, bu tip kimya analizleri yapılırken aynı numunenin çoğu zaman 2 ve 3 defa ayrı ayrı çalışılarak sonuca bağlandığını, aynı numune ile yapılan laboratuvar tetkiklerinde dahi aynı sonuç alınamayacağını, anlık numunede bir sonuç alınamayacağını,kompozit numunenin alınması gerektiğini, alınan anlık numuneye dayanılarak dava konusu faturaların değerinin aynı olmasının bilimsel ve kimyasal gerçeklere aykırı olduğunu, bunun bir teknik sorun olduğunu, davacı DOSB tarafından alınan numunelerin yürürlükte olan kanun ve teknik usullere aykırı olduğunu, nitekim DOSB yetkililerince 2872 sayılı Yasa uyarınca 25.10.2010 gün, 53 sayılı tutanaklar ilgili olarak davacı DOSB ‘nin güvenlik görevlileri tarafından müvekkiline ait fabrikada usulüne aykırı olarak tutanak tutulduğunu, bu tutanağa istinaden Kocaeli Valiliği İl Çevre ve Orman Müdürlüğü tarafından taraflarına 63.490 TL’lik idari para cezası kesildiğini, Kocaeli 1. İdare Mahkemesine açtıkları iptal davası sonucunda mahkemenin 30/11/2012 tarihinde vermiş olduğu 2011/12 E, 2012/1407 K. sayılı ilamı ile numune alma işlemini usule aykırı yapıldığının tespit edilerek idari para cezasının iptaline karar verildiğini, DOSB işlemlerinin yerleşik yasa, tüzük ve yönetmeliklere aykırı olduğunun yetkili makamlarca tespit edildiğini, 4562 sayılı OSB Kanununun 20/2 maddesi uyarınca OSB’lerde yer alan kuruluşların alt yapı ihtiyaçlarının, OSB’lerin tesislerinden karşılanmak zorunda olduğunu, davacı tarafın müvekkilini bu atıksu sözleşmesini imzalamadığınız takdirde tesisleriniz hakkında kamulaştırma kararı vereceğiz tehdidi altında atıksu sözleşmesini imzalatmak zorunda bırakıldığını, bu nedenle DOSB lie atıksu sözleşmesi yapıldığını, bu sözleşmenin iltihaki sözleşme olup, ihtiyaç sahiplerinin şartlarının önceden belirlenmiş sözleşmeye katılmakta olduklarını, davacı tarafın müvekkili şirketten atıksu bedeli olarak bir alacak talep edebilmesi için öncelikle 6098 sayılı TBK’nın 97. maddesi gereğince kendi edimini yerine getirmiş olması gerektiğini, keza TMK’nın 6. maddesi de herkesin dayandığı olgunun varlığını ispat külfeti altında bulunduğunun düzenlendiği, davacı vekilinin zamanında ödenmeye fatura bedeline 6183 sayılı Yasa uyarınca faiz yürütülmesi gerektiğini ileri sürmüş olduğunu, 4562 sayılı yasanın 5.maddesine göre OSB lerin özel hukuk tüzel kişisi olup, kamu otoritesini temsil etmediğini, alacakları kamu alacağı olup, hususi hukuk hükmünden kaynaklanan alacaklardan olduğunu, ayrıca 4562 sayılı Yasanın uygulama yönetmeliğinde bu alacakların kamu alacağı olduğunu, temerrüt halinde 6183 sayılı Yasanın uygulanacağı hakkında bir hüküm bulunmadığını, 3065 sayılı yasanın 8. ve 9. maddesine göre KDV’nin mükellefi ve sorumlunun malı teslim eden veya hizmet gören kişi olduğunu, bu olayda hizmeti katılımcılara götürenin davacı DOSB olduğunu bu nedenle davacının atık su yanında cezaları da ilave etmek sureti ile müvekkilinden KDV’de talep etmesinin 3065 sayılı yasaya aykırı bulunduğundan davacı tarafın KDV talebinin reddi gerektiğini tüm bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulü ile davalı borçlunun Gebze … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasına yaptığı itirazın 255.668,30 TL üzerinden iptaline ve takibin bu miktar üzerinden takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, takip konusu alacak likit olmadığından kabul edilen kısım üzerinden icra inkar tazminatı, red edilen kısım üzerinden ise kötüniyet tazminatı taleplerinin reddine karar verilmiştir. Söz konusu kararı davalı vekili istinaf etmiştir. İstinaf başvurusunda önceki savunmalarını tekrarla birlikte özetle; şahit numuneye ilişkin iddia ve savunmaları değerlendirilmeden karar verildiğini, davacının usule uygun alınmayan numunelerle düzenlenen analiz sonucu kirlilik önlem bedeli adı altında faturalara, ifaya ekli fahiş cezalar yansıtarak bunları tahsile çalıştığını, bilirkişi raporunda da bu hususun tespit edilemediğinin belirtildiğini, keşifte tespit edildiği üzere numunelerin alındığı yerle fabrika arasında uzun mesafe olduğunu, faturalara ilişkin açıklamalarının değerlendirilmediğini, müvekkilinden KDV talep edilemeyeceğini, 3095 sayılı yasanın 8. ve 9. maddelerine göre KDV sorumlusunun malı teslim eden veya hizmet gören kişi olduğunu, dava konusu olayda hizmet veren kişinin davacı DOSB olduğunu, faturalardaki cezalara KDV uygulanamayacağını, bilirkişi raporuna itirazları değerlendirilmeden ve ek rapor alınmadan karar verildiğini ileri sürerek, karar kaldırılıp davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Dava, abone sözleşmesine dayalı atık su fatura bedelinin tahsili talebi ile başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Dosya kapsamından; davalı şirket ile 06/08/2010 tarihli “Dilovası OSB Atıksu Abone Sözleşmesi” imzalandığı, bu sözleşme kapsamında davalının atıksu deşarj ettiği, bu hususta taraflar arasında ihtilaf bulunmadığı, deşarjlardan numune alınmasına ilişkin tutanaklarda “imzadan imtina etmiştir” şerhinin mevcut olduğu, taraflar arasında düzenlenmiş abonelik sözleşmesinin 5. maddesine göre talimatnamede belirtilen hükümlere aykırılık tespit edilmesi durumunda Kirlilik Önlem Bedeli (KÖB) tahakkuk ettirileceği ve atık su faturasının buna göre düzenleneceği, yine Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliği uyarınca davalının iş yerinden alınan numunelerde limitlerin üzerinde kirlilik bulunduğundan KOİ, AKM esaslı kirlilik katsayıları uygulanacağının kabul edildiği, davalı şirket tarafından deşarj edilen atıksuların Talimatnamede belirlenen limit değerlerinin üzerinde kirlilik oranına sahip olduğu, numunelerin yapılan analizlerinden limitlerin üzerinde kirlilik değerlerine sahip olduğu, numune alan ve analizleri yapan laboratuvarın standartlara uygun numune aldığı, takipteki 06.04.2016 tarihli 47.918,44 TL tutarlı faturanın mükerrer olduğu, bakiye 259.939,16 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği, gecikme zammı ve gecikme zammı KDV’si olarak hesaplanan 4.271,16 TL düşüldükten sonra davacı OSB’nin davalı şirketten 255.668,30 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği anlaşılmaktadır. Benzer davalara ilişkin, tarafları ve konusu aynı, talep edilen dönemleri farklı zamanlara ait davacının davalıdan talep ettiği atık su bedeli alacağının tahsili yönünden yapılan takibe itirazın iptaline ilişkin Gebze 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/228 E., 2014/281 K. sayılı ve “Davanın kısmen kabulü ile davalının icra dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin 92.922.96 TL üzerinden devamına ve alacağa 6183 sayılı yasa uygulanamayacağından yasal faiz yürütülmesine, fazla istemin reddine, alacak likit olmadığından icra inkar tazminatının reddine” dair verilen kararın temyiz incelemesi sırasında Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Başkanlığının 03/03/2014 günlü 2014/15896 E., 2015/3424 K. sayılı ilamıyla onanmasına karar verildiği, aynı karara karşı yapılan karar düzeltme isteminin ise, 23/06/2016 tarih 2015/16276 E., 2016/9878 K. sayılı ilamı ile reddedildiği, kararın kesinleştiği anlaşılmıştır. Katma Değer Vergisi Kanununda ,Organize Sanayi Bölgelerinin yönetim ve altyapı aidat ve giderlerinin KDVden muaf tutulmasına ilişkin bir düzenleme bulunmadığından,takibe dayanak yapılan atık su bedellerine yönelik düzenlenen faturalarda, davacının KDV talep etmesinde hukuka aykırılık görülmediğinden, davalının buna dair istinaf talebinin reddi gerekmiştir. Ayrıca Organize Sanayi Bölgeleri 6183 sayılı Kanuna tabi özel hukuk tüzel kişleri arasında yer almadığından, davaya konu alacak yönünden 6183 sayılı yasa gereği gecikme cezası uygulanması da söz konusu olmayacaktır. Buna göre yapılan değerlendirmede; aralarında Kimya Mühendisi’nin de bulunduğu teknik bilirkişi kurulundan denetime ve hüküm kurmaya ve yukarıdaki KDV ile faiz irdelemesine uygun düzenlenen, olaya, toplanan delillere uygun, atık su deşarj eden davalının, davacı iş yerinden usule uygun aldığı numunelere göre standartlara uygun laboratuvarda belirlenen limit üzerindeki kirlilik nedeniyle, KÖB ve fatura tahakkuklarındaki incelemeyi de içeren elverişli bilirkişi raporu sonucuna göre hüküm kurulmuş olduğu anlaşılmıştır. Bu itibarla, ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Alınması gereken 17.464,71 TL nispi karar ve ilam harcından, peşin alınan 4.366,17 TL harcın mahsubu ile bakiye 13.098,54 TL’nin istinaf eden davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesinleştiğinde istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 28/01/2020