Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/853 E. 2019/2064 K. 24.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2018/853
KARAR NO : 2019/2064
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/12/2017
NUMARASI : 2016/1325 E – 2017/943 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 24/12/2019
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu’nun 12. Maddesi kapsamında su ve arıtma gelirlerinin OSB gelirleri arasında belirtildiğini, Gebze ….İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasıyla 866.442,87 TL alacağın tahsili için davalı hakkında icra takibi başlatıldığını, borçlunun takibe itiraz ettiğini, davalının itirazından sonra 14/04/2016 tarihinde bir protokol düzenlendiğini, bu protokol ile davalının takibe konu alacak tutarının 147.756,02 TL’sine ve ferilerine yönelik itirazından feragat ederek kabul ettiği bu tutarı davacıya ödediğini, geriye kalan 718.686,85 TL’ lik kısma itirazının ise devam ettiğini, davanın da bu miktar üzerinden açıldığını, davalı şirketin Dilovası OSB sınırları içerisinde arsa sahibi olup üretim yaptığını, OSB Kanunu 20. maddesinde ise OSB içerisinde yer alan katılımcıların alt yapı ihtiyaçlarını OSB tesislerinden karşılamak zorunda oldukları düzenlendiğini, davalı şirket ile 06/08/2010 tarihli “ … Atıksu Abone Sözleşmesi” düzenlendiğini, bu sözleşme ile davalı tarafça Dilovası OSB Atıksuların Kanalizasyona Deşarj Talimatnamesi’ne uygun hareket edileceği kabul ve taahhüt edildiğini, Talimatnamenin 11.maddesinde atık suların kirlilik oranının limit değerlerin üzerinde olması durumunda, katılımcıların ön arıtma tesisi kurmak ve işletmek zorunda olacaklarının düzenlendiğini, taraflar arasında düzenlenmiş abonelik sözleşmesinin 5. maddesinde talimatnamede belirtilen hükümlere aykırılık tespit edilmesi durumunda Kirlilik Önlem Bedeli (KÖB) tahakkuk ettirileceği ve atık su faturasının buna göre düzenleneceğinin hüküm altına alındığını, sözleşmenin 5/d maddesinde fatura bedelinin 10 gün içerisinde ödeneceği, ödemede gecikme olması durumunda 6183 sayılı Kanunun 51. maddesinde belirtilen gecikme faizi uygulanacağının düzenlendiğini, atıksu arıtma tesisi katılım bedelinin müteşebbis heyet kararları ile 2015 yılı için 4,5 TL /m3+ KDV olarak belirlendiğini, abone sözleşmesi gereğince davalı tarafından atıksu hattına deşarj edilen atıksular için (talimatname de yer alan kirlilik parametreleri de dikkate alınarak) 866.442,87 TL meblağlı 9 aya ilişkin 18 adet fatura düzenlendiğini, davalının bu faturaların önce tamamına itiraz ettiğini, daha sonra 147.756,02 TL’lik kısmını ödeyerek itirazından bu miktar için feragat ettiğini, bu faturalar incelendiğinde davalı şirket tarafından deşarj edilen atıksuların talimatnamede belirtilen limit değerlerin çok çok üzerindeki kirlilikte olduğunun açıkça anlaşıldığını, ayrıca davalının limitlerin üzerinde ve ön arıtma yapmaksızın ortak arıtma tesisine deşarj ettiği atıksular nedeniyle Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliği uyarınca KOİ, AKM ve KÖB tahakkuk ettirilerek faturalara eklendiğini, her ay için analiz ve sonuçları ile ilgili faturaların tek tek dilekçede açıklandığını, atıksu bedelinin her m3 için 4,5 TL +KDV olarak belirlendiği, ayrıca davalının faturaların KDV’ si ile KOİ, AKM ve KÖB bedelini de ödemekte yükümlü olduğunu, davalının işyerinde her ay numune alınarak analiz yapıldığını, davalının ön arıtma yapmadığını, çok yüksek kirlilikte atıksu deşarj ettiğini, faturalarına ödemediğini, tüm bu nedenlerle Gebze …. İcra Müdürlüğünün …. sayılı dosyasında davalı borçlunun takibe konu alacağın 718.686,85 TL’lik kısmına olan itirazın iptalini, takibin devamına ve davalının asıl alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; taraflar arasında 06/08/2010 ve 21/10/2010 tarihinde düzenlenen atık su abonelik sözleşmesinin 5,9 maddesinde deşarj talimatnamesine göre hareket edilmesi gerektiğinin ve aynı abonelik sözleşmesinde deşarj talimatnamesinin sözleşmenin ek olduğunun belirtildiğini, DOSB atık sularının kanalizasyona deşarj talimatnamesinin 15/2 ve 3.maddesine göre atıksu numunelerinin idarelenin yetkili denetim ekiplerince alınacağını, numune almanın ayda bir olarak alınması gerektiğini, aynı talimatnamenin 6. maddesinde de şahit numune alınacağını, bu numune alma sırasında katılımcının bulundurulması ve talebinin alınmasını, bunun sonucu olarak katılımcıya bir örneğinin verilmesinin düzenlenme gereği olduğunu, tüm bunların davacı … tarafından usulüne uygun şekilde yapılmadığını, usule uygun alınmayan numunelerin analiz sonucu, kirlilik önlem bedeli altında faturalara ifaya ekli fahiş cezalar yansıtarak, bunları tahsil etmeye çalıştığını, davaya konu faturaların incelendiğinde fatura bedellerinin fahiş olup taraflarına şahit numune bırakılmadığından bu faturalardan sorumlu tutulamayacaklarını, ayrıca tüm faturalarda gecikme zammı adı altında fahiş rakamların bulunduğunu, bu rakamları da kabul etmediklerini, Yargıtay’ın yerleşik içtihatları ile de kesinlik kazanan 6483 sayılı yasaya tabii olunmadığını, ancak amme alacaklarının ödenmemesi durumunda gecikme zammı uygulanabileceğini, idarelerin akitten, haksız fiilden ve haksız iktisaptan doğan alacakları amme alacağı niteliğine haiz olmadığı için bu tür alacaklar hakkında 6183 sayılı Kanunun uygulanamayacağını, KOİ atık sulardaki KOİ miktarının laboratuvarlarda analizler ile belirlendiğini, bu tip kimya analizleri yapılırken aynı numunenin çoğu zaman 2 ve 3 defa ayrı ayrı çalışılarak sonuca bağlandığını, aynı numune ile yapılan laboratuvar tetkiklerinde dahi aynı sonuç alınamayacağını, anlık numunede bir sonuç alınamayacağını, kompozit numunenin alınması gerektiğini, alınan anlık numuneye dayanılarak dava konusu 4 adet fatura değerinin aynı olmasının bilimsel ve kimyasal gerçeklere aykırı olduğunu, bunun bir teknik sorun olduğunu, davacı … tarafından alınan numunelerin yürürlükte olan kanun ve teknik usullere aykırı olduğunu, nitekim … yetkililerince 2872 sayılı yasa uyarınca 25.10.2010 gün, 53 sayılı tutanaklar ilgili olarak davacı … ‘nin güvenlik görevlileri tarafından müvekkiline ait fabrikada usulüne aykırı olarak tutanak tutulduğunu, bu tutanağa istinaden Kocaeli Valiliği İl Çevre ve Orman Müdürlüğü tarafından taraflarına 63.490 TL lik idari para cezası kesildiğini, Kocaeli 1.İdare Mahkemesine açtıkları iptal davası sonucunda mahkemenin 30/11/2012 tarihinde vermiş olduğu 2011/12 Esas, 2012/1407 Karar sayılı ilamı ile numune alma işlemini usule aykırı yapıldığının tespit edilerek idari para cezasının iptaline karar verildiğini, DOSB işlemlerinin yerleşik yasa, tüzük ve yönetmeliklere aykırı olduğunun yetkili makamlarca tespit edildiğini, 4562 Sayılı OSB Kanunun 20/2 maddesi uyarınca OSB lerde yer alan kuruluşların alt yapı ihtiyaçlarının, OSB lerin tesislerinden karşılanmak zorunda olduğunu, davacı tarafın müvekkilini bu atıksu sözleşmesini imzalamadığınız takdirde tesisleriniz hakkında kamulaştırma kararı vereceğiz tehdidi altında atıksu sözleşmesini imzalatmak zorunda bırakıldığını, bu nedenle DOSB lie atıksu sözleşmesi yapıldığını, bu sözleşmenin iltihaki sözleşme olup, ihtiyaç sahiplerinin şartlarının önceden belirlenmiş sözleşmeye katılmakta olduklarını, davacı tarafın müvekkili şirketten atıksu bedeli olarak bir alacak talep edebilmesi için öncelikle 6098 sayılı TBK nun 97. maddesi gereğince kendi edimini yerine getirmiş olması gerektiğini, keza TMK nun 6. maddesi de herkesin dayandığı olgunun varlığını ispat külfeti altında bulunduğunun düzenlendiğini, davacı vekilinin zamanında ödenmeye fatura bedeline 6183 sayılı Yasa uyarınca faiz yürütülmesi gerektiğini ileri sürmüş olduğunu, 4562 sayılı yasanın 5.maddesine göre OSB lerin özel hukuk tüzel kişisi olup, kamu otoritesini temsil etmediğini, alacakları kamu alacağı olup, hususi hukuk hükmünden kaynaklanan alacaklardan olduğunu, ayrıca 4562 sayılı Yasanın uygulama yönetmeliğinde bu alacakların kamu alacağı olduğunu, temerrüt halinde 6183 sayılı yasanın uygulanacağı hakkında bir hüküm bulunmadığını, 3065 sayılı yasanın 8. ve 9. maddesine göre KDV’nin mükellefi ve sorumlunun malı teslim eden veya hizmet gören kişi olduğunu, bu olayda hizmeti katılımcılara götürenin davacı DOSB olduğunu, bu nedenle davacının atık su yanında cezaları da ilave etmek sureti ile müvekkilinden KDV de talep etmesinin 3065 sayılı yasaya aykırı bulunduğundan davacı tarafın KDV talebinin reddi gerektiğini tüm bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı tarafça dava da başvuru ve peşin harcın yatırılarak harç eksikliğinin tamamlandığı anlaşılmıştır. Mahkemece, davacının DOSB, 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu’nun 5.maddesine göre özel hukuk tüzel kişisi olduğunu, 6183 sayılı Kanunu’nun 1. ve 3. maddelerinde bu kanuna tabii kuruluşlar arasında özel hukuk tüzel kişileri yer almadığından davacının alacaklarına 6183 sayılı Yasa gereğince gecikme faizi uygulanmasının mümkün olmadığını, bu nedenle bilirkişi ek raporunda takip konusu olan 18 adet fatura için gecikme zammı ve gecikme KDV’si eklenmeksizin yapılan hesaplamaya göre bulunan 812.268,61 borç bakiyesinden 20/10/2015 tarihli protokol ile ödenen 147.756,02 TL mahsup edilerek 664.512,59 TL alacak hesaplandığı anlaşıldığından bu hesaplamaya itibar edilerek davacının 664.512,59 TL TL alacağı bulunduğununu belirlendiğini, ayrıca takip konusu alacak atık su hattına deşarj edilen atık sular için kirlilik parametreleri de gözetilerek düzenlenen faturalara dayanmakta olup hesaplamayı gerektirdiği ve bu nedenle likit olmadığından kabul edilen kısım üzerinden icra inkar tazminatı, red edilen kısım üzerinden ise kötüniyet tazminatına hükmedilmesine yer olmadığı gerekçesiyle; “Davanın kısmen kabulü ile davalı borçlunun Gebze …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın 664.512,59 TL üzerinden iptaline ve takibin bu miktar üzerinden takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf talebinde bulunmuştur. İstinaf dilekçesinde; davada şahit numuneye ilişkin itirazlarının değerlendirilmediği, numune alımı ve sonuçlarının katılımcıya ulaştırılması gerekirken bu şekilde uygulama yapılmadığını, numunelerin usule uygun alınmadığını ve bunlara düzenlenen faturaların tahsilinin de yasaya aykırı olduğunu, bilirkişi raporundaki tespitlerin ve tutanak imzasından imtina beyanlarının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, numunelerin usulune uygun analiz edilmediğini, sözleşmenin ayrılmaz parçası talimatnameye aykırı işlemler yapıldığını, keşif sırasında alınan şahit numunenin alındığı bağlantı yeri ile davalı fabrikası arasında çok uzun mesafe bulunduğunu, davalı şirketin Sağlık Bakanlığına bağlı yerli ilaç firması olduğunu, şahit numunenin davalıya da bırakılacağı kuralına da uyulmadığını, fatura edilen bedellerin fahiş olduğunu, faturalara itirazlarının ayrıntılı olmasına rağmen mahkemece hiç değerlendirilmediğini, bu faturaları istinaf dilekçesinde belirttiklerini, davalı şirketten KDV talep edilemeyeceğini, 3065 sayılı yasa 8 ve 9.madde kapsamında katılımcıya hizmet götürün davacının KDV yükümlülüğü bulunduğunu, davalıdan isteyemeyeceğini, atık su bedeli yanında cezalarına da KDV ilave edilmek suretiyle talepte bulunulamayacağını, bu konuda sözleşmede de hüküm bulunmadığını, cezalara da KDV hesaplandığını, belirtilen 9 faturada cezalara uygulanan toplam 99.348.368 TL KDV nin talep edilmesinin yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle karar kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Benzer davalara ilişkin, tarafları ve konusu aynı, talep edilen dönemleri farklı zamanlara ait davacının davalıdan talep ettiği atık su bedeli alacağının tahsili yönünden yapılan takibe itirazın iptaline ilişkin Gebze 4.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/228 E.2014/281 K.sayılı ve “Davanın kısmen kabulü ile davalının icra dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin 92.922.96 TL üzerinden devamına ve alacağa 6183 sayılı yasa uygulanamayacağından yasal faiz yürütülmesine, fazla istemin reddine, alacak likit olmadığından icra inkar tazminatının reddine” dair verilen kararın temyiz incelemesi sırasında Yargıtay 3.Hukuk Dairesi Başkanlığının 03/03/2014 günlü 2014/15896 E.2015/3424 K.sayılı ilamıyla onanmasına karar verildiği, aynı karara karşı yapılan karar düzeltme isteminin ise, 23/06/2016 tarih 2015/16276 E.2016/9878 K.sayılı ilamı ile reddedildiği, kararın kesinleştiği anlaşılmıştır.Katma Değer Vergisi Kanununda ,Organize Sanayi Bölgelerinin yönetim ve altyapı aidat ve giderlerinin KDVden muaf tutulmasına ilişkin bir düzenleme bulunmadığından,takibe dayanak yapılan atık su bedellerine yönelik düzenlenen faturalarda, davacının KDV talep etmesinde hukuka aykırılık görülmediğinden, davalının buna dair istinaf talebinin reddi gerekmiştir.Ayrıca Organize Sanayi Bölgeleri 6183 sayılı kanuna tabi özel hukuk tüzel kişleri arasında yer almadığından, davaya konu alacak yönünden 6183 sayılı yasa gereği gecikme cezası uygulanması da söz konusu olmayacaktır.Bu nedenle, takibe dayanak 18 adet fatura yönünden, gecikme cezası ve gecikme cezasının KDVsi eklenmeksizin alacağın 812.268,61 TL olarak hesaplanması ve bu tutardan protokol gereği davalının ödediği 147.756,02 TL düşüldükten sonra alacağın 664.512,59 TL olarak belirlenmesine yönelik hesaplamayı içerir ve hükme esas alınan ek bilirkişi raporu, taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine uygun, aynı zamanda hükme dayanak yapılacak yeterlilikte bulunmuştur.Mahkemenin kararı usul ve hukuka uygun olduğundan, davalının istinaf talepleri yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle davalının istinaf talebinin HMK 353/1b-1.madde gereği reddine karar vermek gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davalının istinaf talebinin HMK 353/1b-1.madde gereğince reddine,Alınması gereken 45.392,86 TL istinaf karar ve ilam harcının, peşin alınan 11.348,22 TL harçtan mahsubuna, bakiye 34.044,64 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davalı üzerinde bırakılmasına,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 24/12/2019