Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/798 E. 2019/1985 K. 13.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2018/798
KARAR NO : 2019/1985
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/12/2017
NUMARASI : 2016/548 E – 2017/1103 K
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit ,İstirdat
KARAR TARİHİ: 13/12/2019
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin işletmekte olduğu … Hastanesi’nin davalı şirketten 03/05/2016 tarihine kadar telekomünikasyon hizmeti aldığını ve bu hizmet çerçevesinde aylık kullanımları karşılığı davalı tarafından kesilen faturaları düzenli olarak ödediğini, 2014 yılının Aralık ayında ,davacıya ait …. nolu hattan Estonya yönüne bir çok numaraya çok sayıda çağrı gittiği ve bu çağrılar karşılığı oluşan fatura bedelinin tahminen 15.000,00 TL olduğunun bildirilmesi üzerine, davacı şirket yetkililerinin derhal durumu kendilerine – teknik destek hizmeti sağlamakta olan … Tic. Ltd. Şti. ‘ne ilettiğini, söz konusu şirket tarafından teknik ekip gönderilerek davacı şirket bünyesindeki log kayıtlarının incelendiğini ve rapor alındığını, iddia olunan çağrılara ilişkin olarak düzenlenen faturaya müvekkili şirket tarafından itiraz edildiğini beyanla, davalı tarafından düzenlenen … nolu ve 22.827,25 TL tutarlı faturadan kaynaklı olarak davacının borcunun olmadığının tespitine, davacı şirket tarafından borçlu olmadığı halde davalı şirkete ödenen 6.698,51 TL gecikme bedelinin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzalanmış olan sözleşme hükümlerinde açıkça belirtildiği üzere, davacı adına tahsis edilmiş olan hattın kullanımına ve güvenliğine ilişkin tüm sorumluluğun davacıya ait olduğunu, müvekkili şirkete bağlı ilgili ihtisas birimlerince yapılan incelemede davacı adına tanımlı … hizmet numaralı PRİ hattan Estonya yönüne doğru yapılan uluslararası çağrıların 10.12.2014 tarihinde başlamış olduğunu, 11/12/2014 tarihinde hattın uluslararası görüşmelere kapatıldığını, davacının tacir konumunda bulunması dolayısıyla basiretli bir tacir gibi davranarak, işyerine tahsis ettirmiş olduğu söz konusu hat ve santral sebebiyle oluşabilecek güvenlik açıklarına karşı da gereken önlemleri kendisinin alması gerektiğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davacının davalı şirkete 22.827,25 TL tutarlı faturadan kaynaklı olarak borçlu olduğu, ödenmeyen mezkur fatura bedeline ilişkin olarak davalı şirket tarafından devam eden aylarda düzenlenen faturalara yansıtılan ve davacı şirket tarafından ödenen 6.698,51 TL gecikme bedelinin yerinde olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Sözkonusu kararı ,davacı vekili istinaf etmiş olup, müvekkili şirketin kullanmakta olduğu santralın açık kaynaklı bir santral olduğunu,fakat bu santralin dışardan kontrol edilmesi gibi bir durumun söz konusu olmadığını, bu santralın hiç bir şekilde internete bağlı bulunmadığını,santral bakım, onarım, güncelleme, arıza durumlarının tamamen kurumun bilgi işlem sorumlusu kontrolünde ilgili firmadan teknisyenin kuruma iştirakı ile yapıldığını, hiç bir şekilde dışarıdan bağlanma durumunun söz konusu olmadığını,bilirkişi raporlarında bu görüşmelere ait log kayıtlarının silinmesi ve söz konusu görüşmelerin olmadığına yönelik kanaate katılmalarının bu sebeple mümkün olmadığını,kaldı ki bu görüşmelere ilişkin ses kayıt robotunda da bir kaydın mevcut olmadığını, söz konusu bilirkişi raporunda kanaat getirildiği üzere, bu santralin hacklendiği varsayımında santral üzerinde yapılan tüm aramaların ses kayıtları mevcut iken, bu görüşmelere ait bir kaydın olmamasının ayrıca izaha muhtaç olduğunu,mahkeme ilamına dayanak teşkil eden bilirkişi raporunun teknik açıdan hükme esas alınabilecek nitelikte bulunmadığını, mahkemece bu hususta yeterli inceleme ve araştırma yapılmadan anılan rapora itibar edilerek, hüküm kurlmasının hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek,kararın kaldırılmasını istemiştir.HMK.nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; dava konusu olayda, davacı şirketin işlettiği … Hastanesi’nin davalıdan 03/05/2016 tarihine kadar aldığı telekominikasyon hizmeti çerçevesinde davalı tarafından düzenlenen 22.827,25 TL tutarlı faturadan kaynaklı menfi tespit ve davalıya ödenen 6.698,51 TL gecikme bedelinin iadesi talep edilmektedir.Mahkemece alınan 20/06/2017 günlü bilirkişi raporunda; P.RI sisteminin hacklanması diye bir durum ve kavramın mümkün olmadığı, bu sebeple davacı telefon sistemi üzerinden Estonya yönüne yapılmış olan fraud aramaların … A.Ş ‘nin davacının IP sistemine kurmuş ve entegre etmiş olduğu ISDN PRI sisteminden kaynaklanma ihtimali olmadığı, SIP telefon sistemine internet üzerinden uzaktan veya kurum içinden erişim ve IP santral sistemini hacklamanın mümkün olduğu, hastanenin kullandığı açık kaynak kodlu sanal IP santral sisteminin yeterince güvenli olmadığı, dolayısıyla sızmanın internet kanalıyla gerçekleştiği ve fraud aramaların davacı firma IP santral sistemi üzerinden ve davacı firma hatları kullanılarak gerçekleştiği kanaati beyan edilmiştir. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre; davacı santrali üzerinden yapılan fraud yurtdışı aramaların davalı şirketin sisteminden kaynaklanmadığı,davalı şirketin sisteminin bu hususta güvenlik zafiyetinin bulunmadığı anlaşılmıştır. Kaldı ki; davalının davacıyı uyarması üzerine davacının teknik destek aldığı dava dışı bir şirkete inceleme yaptırdığı gibi,mahkeme tesbiti de yaptırmış, tesbit bilirkişisi de log kayıtlarında bu görüşmelerin olmadığını beyan etmiş, santral üzerinde inceleme yaptığını,davacı şirket yetkilisinin, santralin hastane lokalinda kullanıldığını,dışarından birisinin sisteme girişinin mümkün olmadığını, şifre ile girildiğini ve şifrenin kendisinde olduğunu beyan etmesi karşısında ve bu bilirkişinin davacı tarafça sunulan CD ‘yi inceleyerek verdiği tesbit rapor içeriğinin, yargılamada alınan bilirkişi raporu ile çelişki arzetmediği, tesbit bilirkişisinin hastane yetkilisinin verdiği bilgiler üzerine durum tesbiti yaptığı, hastane yetkilisinin de şifrenin kendisinde olduğunu beyan ettiği dışardan girişin mümkün olmadığı anlaşılmıştır.Böylece, davacı santrali üzerinden yapılan fraud yurtdışı aramaların davalı şirketin sisteminden kaynaklanmadığı, davalı şirketin sisteminin bu hususta güvenlik zaafiyetinin bulunmadığı anlaşılmakla, mahkemece davanın reddine karar verilmesinde, usul ve hukuka aykırılık görülmemiş, davacı tarafın yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine,Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 44,40 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50 TL’nin davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderinin istinaf eden davacı üzerinde bırakılmasına İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 13/12/2019