Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/750 E. 2019/2039 K. 23.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2018/750
KARAR NO : 2019/2039
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/10/2017
NUMARASI : 2016/378 E – 2017/1248 K
DAVANIN KONUSU: İstirdat
KARAR TARİHİ: 23/12/2019
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının 16/02/2016 tarihli kira kontratı ile kiralamış olduğu akaryakıt istasyonunda elektrik enerjisinden faydalanmak üzere 09/03/2016 tarihinde davalı şirkete başvurduğunu, davalı tarafça önceki elektrik abonesinden kalan elektrik kullanım borcunun bulunduğu belirtilerek ,çevre araştırma birimine sevkedildiğini, yapılan inceleme sonucunda yeni sözleşme yapılamayacağının bildirildiğini, bu nedenle ikinci bir başvuru yapılarak istasyonun yeni kiracısı olduğunu, eski kiracının borçlarından sorumlu olmadığını, istasyondaki ekipmanların mülkiyetinin dağıtıcı firmaya ait olduğunu,kendisinin sorumlu tutulamayacağını bildirdiğini, davalı şirket tarafından, borçlu firmanın davacı tarafından devir alındığına dair kanaate dayanılarak, elektrik abonman sözleşmesinin yapılamayacağı, borcun ödenmesi veya ödeme protokolüne bağlanması gerektiğinin belirtildiğini, ticari hayatın devam zorunluluğu olarak davacının, bu meblağı ödemeye zorlandığını, 01/04/2016 tarihli makbuzla ödeme yaparken “tarafı olmadığı bir sözleşmeden doğan, eski bir aboneye ait borcu, elektrik gibi zorunlu bir kamu hizmetinin yerine getirilmediğinden dolayı ihtirazı kayıt koyarak ve her türlü yasal haklarını saklı tutarak ödeyeceğini” belirttiğini, 3.kişiye ait borç olan 17.431,68 TL tutarın ödenmesinden sonra davalı tarafın sözleşme imzalamayı kabul ettiğini, davalı tarafın sahip olduğu gücü kötüye kullanarak davacının kendisinden elektrik alması zorunluluğundan faydalanarak, hukuka aykırı bir şekilde başkasının borcunu tahsil ettiğini, bu nedenlerle zorunlu olarak ödenen 17.431,68 TL’nin istirdatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının 09/03/2016 tarihli başvurusu üzerine davalı şirketin usulüne uygun olarak çevre araştırması işlemleri yaptığını, bunun üzerine davacının elektrik tüketimine ilişkin borçlar ödenmeden abonelik işlemlerinin yapılmasının uygun görülmediğini ,zira eski abone ile davacı arasında organik ilişki bulunduğunun anlaşıldığını, davacının işletmeye ait yol kenarı tabelasında önceki abonenin ünvanını kullandığını, ilk başvuruda sunduğu kira sözleşmesinde mezkur demirbaş listesi boş iken, ikinci başvuruda aynı tarihli kira sözleşmesinin demirbaş listesinin doldurulmuş olduğunu, bu durumun, evrakın davacının ikinci başvurusundaki iddialarına göre sonradan üretildiğini ve davacı ile eski abone arasında gizli bir devir işlemi yapıldığını gösterdiğini, davacının serbest tüketici olup tedarikçisini seçme hakkına sahip olduğunu, istediği perakende şirketinden elektrik satın alabileceğini,bu yöndeki iddialarının da doğru olmadığını beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, yargılamada alınan bilirkişi raporu, dosyaya giren belgeler dikkate alındığında davalının önceki abonenin borcunu tahsil etmesinin haksız olduğu gerekçesi ile, davanın kabulü ile 17.431,68 TL’ nin davalıdan alınarak, davacıya ödenmesine karar verilmiştir.Sözkonusu kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Dava konusu abonelikte, muvazaa olgusunun mevcut olduğu belirtilmelerine rağmen , mahkemece bu hususta bir inceleme yapılmaksızın, hatalı ve eksik incelemeye dayalı bilirkişi raporu hükme esas alınarak ,davacının düzenlenen fatura borcundan sorumlu olmadığı şeklinde hatalı hüküm tesis edildiğini,davacı yanın müvekkili şirkete abonelik işlemi tesisi için yaptığı ilk başvuruda sunduğu kira sözleşmesinde demirbaş listesi boş iken, ikinci başvuruda aynı tarihli kira sözleşmesinde demirbaş listesinin doldurulmuş olduğunu, davacı yanın dilekçelerinde ve beyanlarında …A.Ş. ile ticari şartlar uygun olduğu için bayilik sözleşmesi imzaladığını, bir önceki kiracının da yine bayi olduğu ve istasyonundaki ekipmanların mülkiyetinin dağıtıcı firmaya ait olduğunu beyan ettiğini, bahse konu aynı ekipmanların bir önceki kiracının kullandığı ekipmanlar olmasının hayatın olağan akışına uygun bir durum olmadığını , ortada bir organik bağın bulunduğunu , davacı yanın işletmesinin bir mesken olmadığını ,davacının tacir sıfatının bulunduğunu, bayilik sözleşmesi imzalarken işletmenin borçlarından habersiz olmasının söz konusu olamayacağını , müvekkili şirkettin sözleşme yapmamakta haklı olduğunu ,davacının tahakkuk ettirilen fatura borcundan sorumlu olduğunu ,ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek , kaldırılmasını talep etmiştir….nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; dava , abonelik sözleşmesi yapılmasını temin için ,önceki abonenin borcunun ödenmek zorunda kalındığı idiası ile ,yersiz ödendiği bildirilen paranın iadesi talebine ilişkindir. Bilindiği üzere ,Yargıtay 3. H.D ve Hukuk Genel Kurulu’ nca benimsenen ilke gereği, kural olarak sonraki abonelik, önceki abonenin borcunun ödenmesine bağlı kılınamaz. Ancak, davalı, dava konusu abonelik üzerinden yararlandırılan elektrik hizmet bedelinin ödenmemiş olması nedeniyle alacağının bulunduğunu ve bu alacağın ödenmesini önlemek amacıyla danışıklı bir işlem ( kira akti) yapıldığını, kendisinin zararlandırılmak istendiğini savunabilecektir. Muvazaa, mülga 818 sayılı BK’nun 18. maddesinde ve olay tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6098 sayılı yasanın 19. maddesinde düzenlenmiş olup, yasa metninde “ Bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradelerinin esas alınacağı” belirtilmiştir. Buna göre; muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3. kişiler, tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilecektirler.Somut olayda; davacıdan önce abonelik tesis edilmiş dava dışı … A.Ş ile davacı şirketin kurucu/ortaklarının farklı kişiler olduğu, EPDK tarafından önceki abonenin lisansının iptali ile davacı adına lisans verildiği tespit edilmiştir. Davalı taraf organik bağı gösteren kanıtlar olarak ,davacı yanın müvekkili şirkete abonelik işlemi tesisi için yaptığı ilk başvuruda sunduğu kira sözleşmesinde demirbaş listesi boş iken, ikinci başvuruda aynı tarihli kira sözleşmesinde demirbaş listesinin doldurulmuş olduğunu ileri sürmüş, ayrıca davacının dilekçelerinde ve beyanlarında … A.Ş. ile ticari şartlar uygun olduğu için bayilik sözleşmesi imzaladığını, bir önceki kiracının da yine bayi olduğu ve istasyonundaki ekipmanların mülkiyetinin dağıtıcı firmaya ait olduğunu beyan etse de, bahse konu aynı ekipmanların bir önceki kiracının kullandığı ekipmanlar olmasının hayatın olağan akışına uygun bir durum olmadığı, davacının işletmeye ait yol kenarı tabelasında da önceki abonenin ünvanını kullandığı gösterilmiştir. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre , abonelik sözleşmesi yapmak isteyen davacı ile önceki kiracı arasında organik bağ olduğuna dair yeterli kanıt bulunmadığı, davacının, önceki kiracı gibi kirayı verenle imzaladığı akaryakıt istasyonu bayiliğinin, aralarında önceki kiracı ile organik ilişki olduğunu göstermeyeceği, aralarında işletmenin devrini gösterir belge, kayıt mevcut olmadığı, aynı bayilik işi yapıldığına göre, uygulamada, bayilik verene ait demirbaşların kullanılmasının, hayatın olağan akışına uygun olduğu, dolayısıyla, dosyadaki delillerin , davacı ile borçlu konumdaki önceki abonenin arasında fiili ve hukuki bağı ortaya koyacak yeterlilikte bulunmadığı, bu sebeple muvazaa olgusunun davalı tarafça isbatlanamadığı kanaatiyle, bu yönlere ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Mahkemece verilen kararda, usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, davalının istinaf sebeplerine bağlı yapılan istinaf incelemesi sonucu anlaşılmakla, HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine,Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 1.190,75 TL nispi karar ve ilam harcından, peşin alınan 297,64 TL harcın mahsubu ile bakiye 893,11 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderinin istinaf eden davalı üzerinde bırakılmasına,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 23/12/2019