Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/665 E. 2020/86 K. 28.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2018/665
KARAR NO: 2020/86
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/10/2017
NUMARASI: 2016/474 E – 2017/1014 K
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Abone Sözleşmesi)
KARAR TARİHİ: 28/01/2020
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … adlı işyerinin sahibi olduğunu ve müvekkilinin adına abone numarası bulunan elektrik sayacı davalı kurum çalışanlarınca müvekkiline haber verilmeden ve herhangi bir tutanak tutulmadan sökülüp götürülerek yerine yeni sayaç takıldığını ve yeni sayaç takıldıktan sonra davalı … idaresi tarafından 18/08/2015 tarihli 1.010,00 TL faturanın gönderildiğini, devamında da 20.08.2015 tarihli 4.655,90 TL fatura ve 20.08.2015 tarihli 185,08 TL fatura gönderildiğini, müvekkilinin ise bu durumdan bankaya verilen ödeme talimatı üzerine bilgi verilmesi sonucu haberdar olduğunu, müvekkiline ait iş yerinin yıllardır aynı elektriği tüketecek faaliyete sahip olduğunu, bir ay içerisinde yüksek meblağlı çok sayıda fatura gönderildiğini ve bunun herhangi bir hukuki dayanağının olmadığını, ayrıca yapılan sayaç değişiminin davacı müvekkilinin rızası olmadan ve önceki sayaçta herhangi bir problem olmadan yapıldığını, daha önce davalı şirket ile davacı müvekkili arasında yapılan sözleşme gereği olarak gündüz ve gece elektrik tüketiminin ayrı ayrı faturalandığı sistem üzerindeki ücretlendirme yapılmakta olduğunu ileri sürerek, davalı kurumun bu faturalar nedeniyle elektriği kesmemesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve faturaların iptalini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu, zamanaşımı, hak düşürücü süre, görev ve yetki itirazında bulunduklarını, davada her iki taraf da tacir olup, dava konusu, iki tarafın da ticari işletmesini ilgilendirdiğinden, ayrıca davalı şirket merkezi … Cad. No. … Taksim/İstanbul olduğundan görevli ve yetkili mahkemenin İstanbul Çağlayan Asliye Ticaret Mahkemesinin olduğunu, esasa dair ise dava konusu … nolu tesisata ait mahalde 26.06.2015 tarihinde yapılan kontrolde sayacın gövde kapağının açılma ikazı tespit edilip, … seri nolu, sayaç değiştirme tutanağı ile sökülerek laboratuar mauyenesine sevk edildiğini, yapılan kontrolde ise 20.05.2003 tarihinde gövde kapak açılma ikazının olduğu ve eksik kayıt yaptığının tespit edildiğini ve kaçak işlemin yapılmasının uygun olduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; kaçak tahakkuku hesaplamasının elektrik piyasası tüketici hizmetleri yönetmeliği hükümlerine uygun olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Söz konusu kararı davacı vekili istinaf etmiştir. İstinaf başvurusunda özetle; davacının kaçak elektrik kullanmadığını, 2003 yılındaki kapak açık ikazının 12 yıl sonra işleme konmasının eşyanın tabiatına ters olduğunu, bilirkişi raporunun eksik ve hatalı olduğunu, yönetmelik hükümlerine göre hesaplanacak azami sürenin 90 günü geçemeyeceğini, bu yöndeki itirazlarının değerlendirilmediğini, gece-gündüz saatlerinin ayrı, Ramazan ayı, iş yerinin tutanak tarihinde kapalı olduğuna dair itirazlarının çözümsüz kaldığını, hukuki konularda bilirkişi görüşüne başvurulamayacağını, tanık beyanları ve belgelerle davacının haklı olduğunun ortaya çıktığını ileri sürmüştür. Dava, kaçak elektrik kullanımına dayalı tahakkuk edilen fatura borcundan borçlu olmadığının tespitine dair menfi tespit davasıdır. Dosya kapsamına göre 1.100,00 TL’lik fatura kısmının, 2015 yılı 7. ve 8. ayı arasına ait normal kullanım dönem tahakkuku olduğu, kaçak ve ek tahakkukla ilgisinin olmadığı, davacının bu faturalardan sorumlu olduğu değerlendirilmiştir. Ayrıca, davalı tarafından, davacıya ait müzikhol nitelikli iş yerinde tutulan 13.07.2015 tarihli tutanakla kaçak kullanımın tespit edildiği ve 185,80 TL kaçak tahakkuku ile 4.665,90 TL kaçak ek tahakkuku yapıldığı, sayaç muayene formuna göre sayacın 20.03.2005 tarihinde gövde kapağının açılma ikazının olduğu, incelemede ise sayaç içindeki S ve T fazlarının akım giriş uçlarının bakır tel ile şönt yapıldığı ve sayacın eksik kayıt yaptığının tespit edildiği, tutanak öncesi ortalama tüketim 26.47 kwh/gün iken tutanak sonrası tüketimin 85,6 kwh/gün olduğu, buna göre sayacın S fazında %85,6 T fazında %79,8 oranında eksik kayıt yaptığı, EPTHY 26. maddesine göre kaçak tüketim olgusunun sabit olduğu, yönetmeliğin 28. maddesinde bahsedilen tüketimi doğru kaydedilen sayaç değerinin bulunmaması nedeniyle 29. madde uyarınca kaçak ve kaçak ek tahakkuku yapılması gerektiği, kaçak ek tahakkuku hesaplamasında, tutanak tarihinden geriye doğru 12 aylık süre esas alınarak ve davalı şirket tarafından 185,80 TL kaçak tahakkuku ile 4.665,90 TL kaçak ek tahakkuku hesaplamalarının yönetmelik hükümlerine uygun olduğu anlaşılmıştır. Buna göre, tutanak tarihindeki tespitler uyarınca, yönetmelik amir hükmü gereği ek tahakkuk hesaplamasının 12 aylık süre için yapıldığı, 2003 yılındaki gövde kapak açılma ikazının hesaplama sonucunu değiştirmediği, önceki dönemlerde de kaçak kullanımı işaret ettiği ancak bu yönde yapılan işlem olmadığı, gövde kapağının açılma ikazıyla birlikte tutanak öncesi ve sonrası tüketim miktarları arasındaki fahiş farkın yönetmeliğin 29. maddesindeki doğru bilgi ve belgelerin bulunması halinde hesaplamanın geriye doğru kaçak kullanımın tespit edildiği tarihe kadar yapılması gerektiği, tespit edilen olgularla ek tahakkuk yönünden 12 aylık süre için hesaplamanın yönetmelik gereği olduğu, davacının gece-gündüz tarife farklılığı iddiası yönünden ise, T tarifesi içindeki günün farklı saatlerindeki tüketimin toplamının T fazında değerlendirilmesi nedeniyle saat farklılığının sonucu etkilemeyeceği ve geriye dönük 12 aylık hesaplama nedeniyle tutanak tarihinin ramazan ayına denk gelmesinin de hesaplamaya etkisinin bulunmadığı görülmüştür. O halde, davacının dava konusu fatura borçlarından sorumlu olduğu kabul edilmelidir. Bu itibarla, ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Alınması gereken 54,40 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50 TL’nin istinaf eden davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 28/01/2020