Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/658 E. 2019/1549 K. 09.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2018/658
KARAR NO : 2019/1549
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/12/2017
NUMARASI : 2016/353 E – 2017/821 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 09/10/2019
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı 12.05.2015 tarihinde davalı hakkında usulsüz kullanımdan dolayı tutanak tutulduğunu, tutanakta sayacının abonesinin olmadığının tespit edildiğini, buna ilişkin tahakkuk düzenlendiğini, davalı hakkında Kocaeli …. İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile yapılan takibe itiraz edildiğini beyanla, davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamına ve davalı hakkında %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davalının 25.02.1197 tarihinde abonenin bulunduğu işyerini satın aldığını, bu tarihten tahakkuk tarihine dek de işyerini kullanmadığını ve ara ara kullanılan depoda lavabo dışında kullanılan su olmadığını, tesisat tam kapasite çalışsa bile böyle bir tahakkukun imkanı olmadığını, ayrıca abone olmadığını da yeni aldığı işyerinde bilemediğini, davalının kapı, pencere, mutfak dolabı ve parke işleri yaptığını, bu denli su kullanımının mümkün olmadığını, abone yapılması için bir süre verilip ihtarda bulunulmadığını, İSU’ ya haksız işleminin düzeltilmesi için itirazda bulunulduğunu, ispat yükünün davacı tarafta olduğunu, tapu malikinin … olduğunu, işyerini fiilen … Şirketinin kullandığını belirterek, husumet itirazı ile birlikte davanın reddini istemiştir. Mahkeme, davalının 12/12/2016 tarihli celsede fiilen su kullanımını kendisinin yaptığını beyan ettiği, davaya dayanak 12/05/2015 tarihli tutanakta davalının adı ve imzasının bulunduğu ve bu tutanakta davalının kaçak su kullandığının tespit edildiği, davalının husumet itirazının yerinde olmadığı, 10/10/2017 tarihli bilirkişi raporunun oluşa uygun ve yeterli olduğu, davalının kaçak su kullanımının haksız fiil niteliğinde bulunduğu, bu miktara gecikme zammı ve KDV’ sinin istenemeyeceği, kaçak kullanım tarihinden itibaren yasal faiz istenebileceği gerekçesiyle; ”Davanın kısmen kabulü ile, davacı tarafından davalı aleyhine Kocaeli …. İcra Müd. …. Esas sayılı dosyasından yapılan takipteki davalı itirazının kısmen iptali ve takibin 111.265,60 TL asıl alacak , 5.953,47 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 117.219,07 TL alacak üzerinden devamına,111.265,60 TL asıl alacak için takipten itibaren yasal faiz uygulanmasına, 111.265,60 TL asıl alacak üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, davalının koşulları bulunmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine” karar vermiştir. Mahkemenin bu kararına karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; asıl alacak yönünden karara itirazlarının olmadığı, gecikme zammı yönünden yönetmelik hükümlerine göre işlem yaptıklarını, işlemiş faiz hesabını kabul etmediklerini, ayrıca tahakkuk tarihinden itibaren yasal faiz uygulamasının da yerinde olmadığını belirterek, avans faizine hükmedilmesi gerektiğinden bahisle kararın kaldırılmasını istemiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davalının … San. LTD. ŞTİ. ‘nin yetkili müdürü olduğunu, iş yeri malikinin İmhan …, kullanıcının ise adı geçen şirket olduğunu, bu nedenle çıkacak tahakkuk ve ceza işleminin şirkete ait olacağını, davalı asil yönünden kaçak kullanımın bulunmadığını, vergi kaydından dava konusu yerde dava dışı belirtilen şirketin faaliyet gösterdiğini, hatta abonelik uzun süre kullanılmadığı için 20/11/2019 tarihinde şirket bilgisi dışında aboneliğin sonlandırıldığını, bu nedenle bu derecede fazla su kullanımının bulunmadığını, husumet itirazlarının haksız yere reddedildiğini, bilirkişi tarafından gerçek kullanımın tespit edilerek gerçek kullanıma göre ceza tahakkuk ettirilmesi gerektiğini, ceza tahakkuku yapılan sayacın on yılını doldurduğu, bu nedenle civar işletmelerdeki su kullanımı tespit edilerek gerçek kullanım miktarına göre ceza tahakkuku yapılması gerekirken, bilirkişi tarafından hesap kontrolü yapıldığını, belirlenen cezanın İSU Yönetmelik 51. Maddeye göre 2 katı ceza tahakkuku gerekirken gerçek kullanım haricinde fazla ceza tahakkuku yapıldığını, davanın görevsiz mahkemede açıldığını, davalının tacir olmadığını, davalının ticari işinden kaynaklanmadığını, tacir sıfatı bulunmayan dava hakkında Asliye Ticaret Mahkemesince görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini, asıl alacak hesaplanmadan raporda sadece faiz hesaplaması yapıldığını, cezanın ne şekilde hesaplandığının belli olmadığını, ayrıca itirazın iptali davasında takip talebinde gösterilen borcun sebebinin genişletildiği, ödeme emrinde kullanılan su bedeli şeklinde gösterilmesine rağmen davada kaçak su kullanıldığı belirtilerek itirazın iptali davası açıldığı, gerekçeleriyle kararın kaldırılmasını istemiştir. Dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonucunda, dava, itirazın iptali talebine ilişkin olup, davacı İSU’dan, dava açıldığı sırada başvuru ve peşin nisbi karar harcının alınmadığı görülmüştür.Yargılama harçları (istinaf, temyiz harçları da dahil) ve bu harçların ne şekilde alınacağı 492 sayılı Harçlar Kanunu’nda ve çeşitli özel yasalarda düzenlenmiştir. Vergi ve harçlar yalnızca yasa ile ihdas edilir. Yine bir kişi ya da kurumun harçtan muaf olup olmayacağı, kişi ya da kurumlarca yapılan bir işlemin harçtan müstesna olup olmayacağı yalnız yasa ile düzenlenir. Harçlardan muafiyeti ya da istisnaları düzenleyen kanun, genel nitelikteki Harçlar Kanunu olabileceği gibi başkaca her hangi bir kanun da olabilir. Bir kişi ya da kurumun yargılama harçlarından muaf olabilmesi için muafiyeti düzenleyen yasada o kurumun “yargılama harçlarından muaf olduğu” açık ve net bir şekilde hüküm altına alınmalıdır. Vergi ve harçların yasallığı ilkesi bunu gerektirir. Her hangi bir yasada bir kurum ya da kişi, yargılama harçları dışında, çeşitli vergilerden ve harçlardan muaf tutulmuş olabilir. Bu o kişi ya da kurumun yargılama harçlarından da muaf tutulduğu anlamına gelmez.Davacı kurum, 2560 sayılı İSKİ Kanununun 21/a. maddesine göre, sadece ” görevleri için kullandığı taşınmaz malları, tesisleri, işlemleri ve faaliyetleri ” yönünden harçtan muaftır.Dava konusu uyuşmazlık, abone davalının kullandığı iddia edilen su bedelinin tahsili için yapılan ilamsız takipte itirazın iptali talebine ilişkindir. Bu haliyle uyuşmazlığın özel hukuk hükümleri dahilinde kaldığı gözetildiğinde, istinaf eden davacı kurumun, gerek 492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince, gerekse de 2560 sayılı İSKİ Kanununun 21/a. maddesine göre, dava harçlarından muaf olmadığı ortadadır.492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 27-28. maddelerine göre; harca tabi davalarda, her dava açılırken, davacıdan başvurma harcı ve nisbi harca tabi davalarda nisbi karar ve ilam harcının dörtte biri, maktu harca tabi davalarda ise maktu harç peşin olarak alınır. Dava açılırken, harcın eksik alınmış olması halinde mahkemece davaya devam olunabilmesi için harcın Harçlar Kanunu’nun 30 ve 32.maddeleri uyarınca tamamlanması yoluna gidilir ve davacıya eksik harcı yatırması için süre verilir. Şayet verilen süreye rağmen eksik harç ikmal edilmez ise dosya işlemden kaldırılır ve HMK.nun 150.maddesi uyarınca süresinde tamamlanarak yenilenmez ise davanın açılmamış sayılmasına karar verilir.HMK.nun 120. maddesinde de davacının yargılama harçlarını, dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorunda olduğu düzenlenmiştir. Bu sebeple, karar ve ilam harcının peşin olarak yatırılması gereken miktarı ile maktu başvuru harcı ödenmedikçe, davaya devam edilmesi olanağı bulunmamaktadır.Somut olayda, davacı dava dilekçesiyle, icra takip dosyasındaki borca itirazın iptali isteminde bulunmuş, başvuru harcı ile bu bedel üzerinden yatırması gereken 1/4 oranında peşin karar harcını yatırmamış olduğu halde, mahkemece harçlar yatırılmaksızın yargılamaya devamla hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Bu husus, HMK.nun 355. maddesine göre kamu düzenine ilişkin ve resen dikkate alınacak hususlardan olduğundan, Harçlar Yasası 32. Maddesi, HMK.nun 120/1 ve 355. maddeleri gereğince, ilgili mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın Harçlar Yasası ve HMK’nın emredici hükümleri gözetilerek yeniden görülmesi için ilgili mahkemeye iadesine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;Harçlar Kanunu 32. md., HMK. 120 ve 355. maddeleri uyarınca kararın kaldırılmasına, davanın gerekli dava harçlarının yatırılması sağlanarak yeniden görülmesini temin için dosyanın mahkemesine iadesine, Peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf edene isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 09/10/2019