Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/63 E. 2018/1911 K. 26.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2018/63
KARAR NO : 2018/1911
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/10/2017
NUMARASI : 2015/113 E – 2017/739K
DAVANIN KONUSU: Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 26/12/2018
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; abone olan davacıdan, davalı tarafça düzenlenen elektrik faturalarında, her hangi bir tüketim karşılığı olmayan, kayıp kaçak bedeli gibi bir kısım adlar altında tahakkuk ettirilen ve haksız olarak tahsil edildiğini ileri sürdüğü bedellerden, şimdilik 500,’er TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek TCMB’nın en yüksek avans faizi ile birlikte davalılar taraftan ayrı ayrı tahsili ile davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.Davacı vekili 22/02/2016 tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerini 76.684,34-TL’ye yükseltmiştir.Davalı … A.Ş. ile … Toptan Satış A.Ş. vekillerinin cevap dilekçelerinde özetle; davanın belirsiz alacak davası olduğunu, bu davalı şirketlerin elektrik dağıtım şirketi olmadığını, özel sektör mensubu elektrik satış şirketleri olduğunu, davacıdan tahsil edilen kayıp kaçak bedellerinin dağıtım şirketi olan …’a ödenmiş olduğunu, kayıp kaçak ve diğer bedellerin perakende satış tarifesinin bir unsuru olarak faturalarda yer aldığını, kanuni zorunluluklar gereği tahsil edilen bedellerin iadesinin talep edilemeyeceğini beyanla, davanın reddini talep etmişlerdir.Davalı …Dağıtım A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle, zamanaşımı, husumet, görev, hak düşürücü süreye yönelik itirazlar yönünden itirazları olduğunu, kayıp kaçak ve diğer bedellerin perakende satış tarifesinin bir unsuru olarak faturalarda yer aldığını, 6446 sayılı EPDK’nın verdiği yetki ile bu bedellerin belirlenmesi için alınan EPDK kararlarının ve belirlediği tarifelerin tüm tüzel ve gerçek kişileri bağladığını, kanuni zorunluluklar gereği tahsil edilen bedellerin iadesinin talep edilemeyeceğini beyanla, davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece, davacının davasının reddine karar verilmiştir.Söz konusu kararı davacı vekili ve davalılar vekilleri istinaf etmiştir.Davacı tarafça istinaf sebepleri olarak, yargılama sırasında yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın Anayasa’ya aykırı olduğunu,Anayasa Mahkemesinde açılan iptal davası sonucunun beklenmediğini, bu yasanın getirdiği düzenlemenin kanunların geriye yürümezliği şeklindeki Anayasal ilkeyi ve hak arama özgürlüğünü ihlal ettiğini, dava açıldıktan sonra yasa değişikliği nedeniyle haksız olmadıklarını, maktu vekalet ücretine değil, nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.Davalı … istinaf dilekçesinde ,davanın reddine karar verilmesine rağmen kararda aleyhlerine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmiş olması ve kendileri lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemiş olmasının hukuka aykırı olduğunu, red kararı gereği yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılarak, davalı lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine karar verilmesini istemiştir.Davalılar … Üretim A.Ş. ve … Üretim A.Ş. Vekili istinaf dilekçesinde, davacının dava başında da haklı olmadığını, davanın reddine karar verildiğini,ancak davalılar yerine davacı lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedildiğini belirterek , davalılar lehine vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmolunması için kararın kaldırılmasını istemiştir.Dava, aboneden tahsil edilen kayıp kaçak ve diğer bir kısım bedellerinin haksız tahsil edildiği iddiası ile istirdadı talebine ilişkindir.Davacı, red kararını sadece davanın kabulü gerektiğinden bahisle istinafa getirmiş olup, HMK 355. maddesi uyarınca, davacı ve davalıların ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; yargılama sırasında 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmü getirilerek, Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.Yine, 6719 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” hükmünü, geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere, 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine eklenen 10. bend ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür.Anılan yasanın bazı maddelerinin Anayasaya aykırılığı ve Anayasa Mahkemesinin sonucunun beklenmemesine ilişkin istinaf sebeplerinin incelenmesinde, 6719 sayılı Kanunun yürürlük tarihi 17.06.2016 tarihinden önce kayıp-kaçak bedeline dayalı açılan davalarda, çok sayıda mahkeme, 14.03.2013 tarihli ve 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na, 04.06.2016 tarihli ve 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 26. maddesiyle eklenen geçici Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 26. maddesiyle eklenen geçici 20. maddenin Anayasa’nın Başlangıç’ı ile 2., 5., 10., 35. ve 36. maddelerine aykırılık iddialarını ciddi bularak, 14.03.2013 tarihli ve 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na, 04.06.2016 tarihli ve 6719 sayılı Kanunun 26. maddesiyle eklenen geçici 20. maddenin (1) numaralı fıkrasının iptaline karar verilmesi için Anayasa Mahkemesine başvurmuştur.Davanın yargılaması sırasında , ilk derece mahkemesinin karar tarihinden sonra , Anayasa Mahkemesi, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. geçici 19. ile 20. maddelerinin Anayasaya aykırılık başvurularını incelenmiş ve nihayetinde, Elektrik Piyasası Kanunu’nun (EPDK) kayıp-kaçak bedellerinin tüketiciden tahsil edileceğine dair tüm hükümlerin iptal istemini reddederken, EPDK tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisinin bu bedellerin sadece kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı olduğunu öngören kural, hak arama özgürlüğüne ölçüsüz bir müdahalede bulunduğundan, bu kuralın iptaline, kayıp kaçak bedellerine ilişkin dava konusu düzenlemeleri Anayasa’ya aykırı bulmayarak iptal talebinin reddine karar vermiş olup, 15/02/2018 tarih ve 30333 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanıp (E.2016/150, K.2017/179, T.28/12/2017), yayımı ile sonuç doğurduğu anlaşılmakla, mahkeme kararının dayandığı deliller ve bu doğrultuda 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen maddelerin olaya uygulanmasında bir isabetsizlik görülmemesine göre, kararın bu yönden usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacının Anayasaya aykırılık ve Anayasa Mahkemesi dava sonucunun beklenmesine dair talebinin olaya etkisi kalmadığından ,buna dair istinaf başvurusunun yerinde olmadığı anlaşılmıştır.Davacı tarafın ,lehine nisbi yerine maktu vekalet ücreti takdir edilmesi ile ilgili istinaf sebebi yönünden ise ,uyuşmazlığın niteliği de gözetildiğinde davanın konusuz kalması sebebiyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm ,esasında dava konusu bedellerin ,davalı tarafça alınıp alınamayacağına dair mahkemece yapılan belirlemeye ilişkin bir tesbit hükmü olduğundan ,bu durumda parasal bir talebe ilişkin olsa da davada ,gerek bu konudaki Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin muhtelif emsal kararları ,gerekse açıklanan gerekçe uyarınca Avukatlık Asgari Ücret Tarife’sinin nisbi vekalet ücreti hükümlerinin uygulanaması sözkonusu olamayacağından ,mahkemece maktu vekalet ücreti takdirinde de usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından ,davacı tarafın bu konudaki istinaf talebi de yerinde görülmemiştir.Dairemizce verilen 2017/24 E. sayılı ve Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 2017/382 E. sayılı bu konudaki istinafla sınırlı yaptığı inceleme sonucu, red kararını, muhafaza ederek sadece vekalet ücreti ve yargılama giderini düzelterek verdiği kararının Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2017/12005 E. ve 2017/13884 E. sayılı onamaları da emsal alınarak, istinaf edilen hususlarla bağlı ve sınırlı inceleme yapıldığında, davacının, sadece davanın kabulü yolunda istinafı olduğu, konusuz kalma kararına çevrilmesini talep etmediği dikkate alınarak, davacının istinaf sebepleriyle bağlı olarak, yaptığı istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince reddine karar verilmesi gerekmiştir.Davalılar tarafın istinaf taleplerinin incelenmesiyle; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18/11/2009 gün, 2009/18-421 E., 2009/526 K. sayılı ilamında belirttiği üzere, “Dava tarihinde davasında haklı olan davacının sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olmadığından, davacı lehine masraf ve vekalet ücretine” hükmedilmesi gerekir. Somut davada; dava açıldığı tarihte davacının, tespit hükmündeki bu belirleme sonucunda dava açmakta haklı olduğu, yargılama harç ve giderlerinin haksız çıkan tarafa yükletileceği kuralı karşısında, davalı taraf lehine masraf ve vekalet ücreti taktir edilmemesine ilişkin karar usul ve yasaya uygun olup davalı lehine masraf ve vekalet ücretine hükmedilemeyeceğinden davalıların istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine karar verilmesi gerekmiştir.Bu nedenle davacı ve davalıların istinaf taleplerinin ayrı ayrı HMK 353/1b-1.maddeler gereği reddine karar verilmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacının ve davalıların istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine,
Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 35,90 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,50 TL nin davacı ve davalılardan alınarak Hazineye irat kaydına,
İstinaf yargılama giderlerinin istinaf edenler üzerinde bırakılmasına,
İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesinleştiğinde istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 26/12/2018