Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/61 E. 2020/266 K. 26.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2018/61
KARAR NO: 2020/266
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/06/2017
NUMARASI: 2016/873 E – 2017/504 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
KARAR TARİHİ: 26/02/2020
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin EPDK’dan aldığı lisans ile elektrik toptan satışında faaliyet gösteren bir şirket olduğunu, davalının ihtiyacı olan elektrik enerjisinin tedariki amacıyla müvekkili ile davalı arasında sözleşme imzalandığını, davalının sözleşmesel ilişki devam ederken, Beşiktaş … Noterliği vasıtasıyla müvekkiline ihtarname göndererek, Ocak 2013 – Haziran 2013 dönemi eksik tüketimine yönelik olarak 94.310,12 TL bedelli faturayı kabul etmediğini, bu faturada yer alan eksik tüketime ilişkin hesaplamanın yönetmelik hükümlerine uygun olmadığını ileri sürerek faturaya itiraz ettiğini, davalının eksik tüketimin yeniden hesaplanmasına ilişkin itirazlarının müvekkili tarafından …’a iletildiğini, … tarafından yapılan incelemede hesapta bir hata olmadığı, faturaya yapılan itirazın mesnetsiz olduğu şeklinde bilgi verildiğini ve bunun davalı yana bildirilerek fatura bedelinin ödenmesinin ihtar edildiğini, davalı yanın faturanın ihtirazı kayıtla ödeneceğini beyan etmesine karşın herhangi bir ödemede bulunmadığını, alacağın tahsili için giriştikleri icra takibine borçlu – davalının haksız yere itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; usül yönünde yetki itirazında bulunmuş, esasa ilişkin olarak da; davacının davaya konu ettiği fatura dönemine ilişkin olmak üzere müvekkili ile mutabık kaldığını, davacının mutabık kalınan cari hesap dönemi faturasını kötü niyetle, yeniden düzenlediğini, davanın … A.Ş ihbar edilmesi gerektiğini belirterek davanın usulden ve esastan reddine, davacı aleyhine %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini savunmuştur. İhbar olunan … A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı tarafından itiraz edilen faturanın ek tüketime ilişkin olarak mevzuata uygun olarak düzenlendiğinin tespit edildiğini, davalının faturayı ödememesinin kötüniyetli olup, icra takibine yapılan itirazın alacağı sürüncemede bırakmak amacıyla yapıldığını belirterek davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; “ticari kayıtların incelenmesi hesap mutabakatını değiştirir bir sonuca götürmeyeceğinden bilirkişi incelemesine gerek duyulmamış ve toplanan kanıtlara göre her ne kadar davacı yan eksik tüketime dayalı fark faturasını düzenlemiş ise de, davalının bu faturayı iade etmesinin, hesap miktarını ve bakiyeyi sıfırlayarak kabul ettiği anlamına geldiği ve artık aynı alacak kalemini farklı bir fatura adı altında davacının istemesinin mümkün olmadığı” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Söz konusu kararı davacı vekili ve davalı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf başvurusunda önceki iddialarını tekrarla birlikte özetle; … tarafından elde edilen verilere göre faturalandırma işlemleri tedarikçi olan müvekkili şirket tarafından yapıldığını, … tarafından yapılan incelemelerde, 15.07.2013 tarihinde davalı şirketin tesisatında 30.10.2012 ile 01.07.2013 tarihi aralığını kapsayan şekilde “S fazında takılı gerilim trafosunun atık olduğu” tespit edilerek 868.378,42 kwh eksik tüketim hesabı yapıldığını, davalı şirketin 14.07.2014 tarhinde bu tespite itiraz ettiğini, …’ın itiraz üzerine yaptığı incelemede 290.898 kwh tenzil edilerek kalan 577.480.42 kwh eksik tüketim olarak saptandığını, eksik tüketimden kaynaklı olan bedel karşılığı, Geriye Düzeltme Kalemi (GDDK) kapsamında, dönemsel farklılıktan ötürü, 22.09.2014 tarihli , … irsaliye numaralı 94.310,12 TL (276.144 kwh) ve 22.09.2014 tarihli … irsaliye numaralı 97.648,52 TL (301.336 kwh) iki adet ticari e-fatura düzenlendiğini, davalı şirketin 97.648,52 TL bedelli faturayı ödediğini, ancak eksik tüketim hesabı yapılırken, geçmiş dönem tüketimlerinin dikkate alınması gerektiğinden bahisle diğer e-faturayı sistem üzerinden reddettiğini, e-faturanın sistem üzerinde onay verilmeyip reddedildiği için faturanın iptal olduğunu, …’tan tekrar inceleme yapması istendiğini ve hesapta herhangi bir hata olmadığının davalı şirkete bildirildiğini, bu nedenle müvekkili şirketin 08.03.2016 tarihli, 94.310,12 TL bedelli ve … numaralı temel faturayı düzenlediğini, mahkemece tarafların ticari defterleri dahi incelenmeden, davalının sunduğu mutabakat mektubuna dayanarak davanın reddedildiğini, mutabakat mektubunun taraflar arasındaki cari hesap bakiyesi ile ilgili bir ara hesap durumuna ilişkin mi yoksa cari hesap bakiyesi ile ilgili kesin ve nihai bir hesap mutabakatı mı olup olmadığı hususunun incelenmediğini, Türk Ticaret Kanunu’nun 90. maddesine göre, “…Aksi kararlaştırılmadıkça, cari hesaba alacak veya borç kaydedilmesi, tarafların, alacağı veya borcu doğuran sözleşme veya işleme ilişkin dava ve savunma haklarını düşürmez. Sözleşme veya işlem iptal edilirse bunlardan kaynaklanan kalemler hesaptan çıkarılır.” hükmünün yer aldığını, söz konusu mutabakat belgesinin, belgede yer alan tarih itibari ile düzenlenen fatura ve ödemelerin her iki tarafın da kayıtlarında yer aldığının teyidinden ibaret olduğunu, bu nedenle, iddia edilen metnin cari hesap sözleşmesi şartlarını taşıyıp taşımadığı yahut işlem iptali nedeni ile hesapta yer alamadığı hususlarının göz önünde bulundurulmadığını, davalının mutabakat belgesi aslını ibraz etmediğini, davalı tarafından sistem üzerinden reddedilen e-faturanın yok hükmünde olması nedeniyle hesaba dahil edilmediğini, herhangi bir nedenle iptal edilen ve muhasebe kayıtlarına geçmeyen fatura hakkında salt mutabakat belgesine dayanarak, söz konusu alacak hakkında da mutabık kalındığının söylenemeyeceğini, davalının eksik tüketime dayalı alacağın varlığını inkar etmediğini, alacak hesabı hatalı olduğundan reddettiğini beyan ettiğini, eksik tüketim bedelinin ve dolayısı ile faturanın hukuki dayanağının bulunup bulunmadığı hususunun ticari defterlerin incelenmesi ile ortaya çıkacağını, davalının, hem söz konusu faturanın kendisine gönderildiği ancak reddedilerek ödenmediği kabul edilmiş olup, hem de mutabık kalındığından bahsederek birbiriyle çelişik iddialarda bulunduğunu, ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir. Davalı vekili istinaf başvurusunda özetle; davacının müvekkili şirketten alacağının olmadığını kabul ettiği cari hesap mutabakatı ile 2013 ve 2014 yılı muavin defterinin davacının davayı haksız, mesnetsiz ve kötü niyetli açmış olduğunun kanıtı olduğunu, taraflar arasındaki cari hesap mutabakatı ticari ilişkinin ispatı bakımından en güçlü delil olduğunu ve davacının mutabakatı adeta yok saydığını, davacının bu tutumunun basiretli bir tacirden beklenmeyecek bir tutum olduğunu, cari hesap mutabakatı ile ilgili TTK’da “Aksi kararlaştırılmadıkça, cari hesaba alacak veya borç kaydedilmesi, tarafların, alacağı veya borcu doğuran sözleşme veya işleme ilişkin dava ve savunma haklarını düşürmez. Sözleşme veya işlem iptal edilirse bunlardan kaynaklanan kalemler hesaptan çıkarılır.” düzenlemesinin bulunduğunu, maddenin lafzından da anlaşılacağı üzere cari hesaba alacak veya borç kaydedilmesi, tarafların, alacağı veya borcu doğuran sözleşme veya işleme ilişkin dava ve savunma haklarınıın düşmemesinin aksinin kararlaştırılmaması şartına bağlı olduğunu, basiretli tacir olan davacının, cari hesapta alacak kaydı bulunmayan fatura bakımından müvekkili şirketten herhangi bir alacak talep etmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gibi kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, kötü niyet tazminatı talebinin reddine dair kararının kaldırılmasını istemiştir. Dava, davacı tarafça eksik tüketime dayalı tahakkuk ettirilen faturanın tahsili talebiyle başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ” Bilirkişiye başvurulmasını gerektiren haller” başlıklı 266. maddesi ; ” Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz.” düzenlemesini içermektedir. Dosyanın incelenmesinde; taraflar arasında 01.07.2012 tarihinde Elektirk Enerjisi Tedariki ve Tüketimine İlişkin Sözleşme sözleşme ilişkisi kurulduğu noktasında ihtilaf bulunmadığı, davacının mutabakat metnini tevilli olarak ikrar ettiği, ancak bu mutabakat metninin eksik tüketimi içermediği, davaya dayanak fatura 2016 tarihli olup eksik tüketime dayanılarak tahakkuk ettirildiği, bu faturanın tahsili amacıyla icra takibi başlatıldığı, davalının eksik tüketime bağlı borcunun bulunup bulunmadığının, usulünce, gerekirse tarafların ticari defterleri üzerinde de yaptırılacak bilirkişi incelemesi sonucu ortaya çıkacağı görülmektedir. O halde; mahkemece; dava konusu abonelik endeks bilgileri celbedilerek, dosyanın iki elektrik uzmanı ve bir mali müşavir bilirkişi heyetine tevdi ile taraflar arasındaki cari hesaplar da incelenerek davacının talep edebileceği eksik tüketime bağlı olup, varsa ödenmeyen elektrik bedelinin belirlenmesinin ardından oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisinin usul ve yasaya uygun olmadığı anlaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle; davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, yeniden, bilirkişi delili ve diğer eksik deliller toplanıp değerlendirilip bir karar vermek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine, davalının istinaf başvurusunun bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; A-Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, yeniden, bilirkişi delili ve diğer eksik deliller toplanıp değerlendirilip bir karar vermek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine, B-Davalının istinaf başvurusunun bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edenlere isteği halinde iadesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 26/02/2020