Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/57 E. 2018/1926 K. 26.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2018/57
KARAR NO : 2018/1926
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/07/2017
NUMARASI : 2015/343 E – 2017/511K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 26/12/2018
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; abone olan davacıdan, davalı tarafça düzenlenen elektrik faturalarında, her hangi bir tüketim karşılığı olmayan, kayıp kaçak bedeli gibi bir kısım adlar altında tahakkuk ettirilen ve haksız olarak tahsil edildiğini ileri sürdüğü bedellerden, … AŞ’den 2.500,00 TL, … AŞ’den 2.500,00 TL, … AŞ’den 2.000,00 TL, İ…. AŞ’den 2.000,00 TL, …ve İth. AŞ’den 2.500,00 TL, … AŞ’den 2.500,00 TL, … AŞ’den 2.500,00 TL olmak üzere şimdilik 16.500,00 TL’nin avans faizi ile birlikte davalılardan tahsili ile davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekilleri cevap dilekçelerinde özetle, kayıp kaçak ve diğer bedellerin perakende satış tarifesinin bir unsuru olarak faturalarda yer aldığını, 6446 sayılı EPDK’nın verdiği yetki ile bu bedellerin belirlenmesi için alınan EPDK kararlarının ve belirlediği tarifelerin tüm tüzel ve gerçek kişileri bağladığını, kanuni zorunluluklar gereği tahsil edilen bedellerin iadesinin talep edilemeyeceğini beyanla, davanın reddini talep etmişlerdir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Söz konusu kararı davacı ve davalılar … AŞ, … AŞ, … AŞ,…AŞ vekilleri istinaf etmiştir.
Davacı taraf istinaf sebepleri olarak, dava konusu bedellerin Yargıtay içtihatlarına ve hukuka aykırı olarak tahsil edildiğini, mahkemenin yargılama sırasında yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın Anayasa’ya aykırılığı ile ilgili olarak yapılan başvuruların sonuçlanmasının beklenmediğini, dosyanın Anayasa Mahkemesine gönderilmediğini, bu yasanın getirdiği düzenlemenin kanunların geriye yürümezliği şeklindeki Anayasal ilkeyi ve hak arama özgürlüğünü ihlal ettiğini, dava açıldığı tarihte haklı olduklarını, bu nedenle konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiğini beyanla, ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
İstinaf eden davalılar vekilleri istinaf dilekçelerinde özetle; dava konusu bedellerin 6719 sayılı yasanın yürürlüğünden önceki mevzuata göre de alınması gerekli bedeller olduğunu, söz konusu yasanın bu duruma sadece açıklık getirdiğini, davacının dava başında da haklı olmadığını, kararda aleyhlerine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmiş olması ve kendileri lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemiş olmasının hukuka aykırı olduğunu beyanla, ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını, lehlerine yargılama gideri ve vekalet ücretine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Dava, aboneden tahsil edilen kayıp kaçak ve diğer bir kısım bedellerinin haksız tahsil edildiği iddiası ile istirdadı talebine ilişkindir.
HMK 355. maddesi uyarınca, davacı ve davalıların ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda;yargılama sırasında 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmü getirilerek, Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.Yine, 6719 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” hükmünü, geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere, 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine eklenen 10. bend ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür.Anılan yasanın bazı maddelerinin Anayasaya aykırılığı ve Anayasa Mahkemesinin sonucunun beklenmemesine ilişkin istinaf sebeplerinin incelenmesinde, 6719 sayılı Kanunun yürürlük tarihi 17.06.2016 tarihinden önce kayıp-kaçak bedeline dayalı açılan davalarda, çok sayıda mahkeme, 14.03.2013 tarihli ve 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na, 04.06.2016 tarihli ve 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 26. maddesiyle eklenen geçici Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 26. maddesiyle eklenen geçici 20. maddenin Anayasa’nın Başlangıç’ı ile 2., 5., 10., 35. ve 36. maddelerine aykırılık iddialarını ciddi bularak, 14.03.2013 tarihli ve 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na, 04.06.2016 tarihli ve 6719 sayılı Kanunun 26. maddesiyle eklenen geçici 20. maddenin (1) numaralı fıkrasının iptaline karar verilmesi için Anayasa Mahkemesine başvurmuştur.Davanın yargılaması sırasında , ilk derece mahkemesinin karar tarihinden sonra , Anayasa Mahkemesi, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. geçici 19. ile 20. maddelerinin Anayasaya aykırılık başvurularını incelenmiş ve nihayetinde, Elektrik Piyasası Kanunu’nun (EPDK) kayıp-kaçak bedellerinin tüketiciden tahsil edileceğine dair tüm hükümlerin iptal istemini reddederken, EPDK tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisinin bu bedellerin sadece kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı olduğunu öngören kural, hak arama özgürlüğüne ölçüsüz bir müdahalede bulunduğundan, bu kuralın iptaline, kayıp kaçak bedellerine ilişkin dava konusu düzenlemeleri Anayasa’ya aykırı bulmayarak iptal talebinin reddine karar vermiş olup, 15/02/2018 tarih ve 30333 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanıp (E.2016/150, K.2017/179, T.28/12/2017), yayımı ile sonuç doğurduğu anlaşılmakla, mahkeme kararının dayandığı deliller ve bu doğrultuda 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen maddelerin olaya uygulanmasında bir isabetsizlik görülmemesine göre, kararın bu yönden usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacının dosyanın Anayasa Mahkemesine gönderilmesi ve Anayasa Mahkemesi dava sonucunun beklenmesine dair talebinin olaya etkisi kalmadığından ,buna dair istinaf başvurusunun yerinde olmadığı anlaşılmıştır.Davacı tarafın lehine nisbi yerine maktu vekalet ücreti takdir edilmesi ile ilgili istinaf sebebi yönünden ise, uyuşmazlığın niteliği de gözetildiğinde davanın konusuz kalması sebebiyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm, esasında dava konusu bedellerin, davalı tarafça alınıp alınamayacağına dair mahkemece yapılan belirlemeye ilişkin bir tespit hükmü olduğundan, bu durumda parasal bir talebe ilişkin olsa da davada, gerek bu konudaki Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin muhtelif emsal kararları gerekse açıklanan gerekçe uyarınca Avukatlık Asgari Ücret Tarife’sinin nisbi vekalet ücreti hükümlerinin uygulanması sözkonusu olamayacağından, mahkemece maktu vekalet ücreti takdirinde de usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış ve davacı tarafın yerinde görülmeyen buna dair istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin benzer davalarda, eldeki davalara yönelik, yürürlüğe giren geçmişe etkili 6719 sayılı Kanun nedeniyle, davanın konusunun kalmadığına dair karar verilmesi gerektiği yolundaki emsal 2017/13140 E – 2017/16544 K sayılı ve 2017/13142 E – 2017/16545 K sayılı kararlarındaki gibi tespit hükmünde “davanın konusunun kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmesi gerektiği halde davanın reddine karar verilmesi hukuka uygun bulunmadığından davacının buna dair istinaf talebinin kabulü ile karar HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca düzeltilerek “konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına” karar vermek gerekmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18/11/2009 gün, 2009/18-421 E., 2009/526 K. sayılı ilamında belirttiği üzere, “Dava tarihinde davasında haklı olan davacının sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olmadığından, davacı lehine masraf ve vekalet ücretine” hükmedilmesi gerekir. Somut davada; dava açıldığı tarihte davacının, o zamanki mevzuat ve yargı kararlarına göre dava açmakta haklı olduğu, yargılama harç ve giderlerinin haksız çıkan tarafa yükletileceği kuralı karşısında, yargılama giderlerinin davalılardan tahsili ile davalılar lehine masraf ve vekalet ücreti taktir edilmemesine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla, davalıların bu konudaki istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle; davalılar … AŞ, … AŞ, …. AŞ, … AŞ’nin istinaf başvurularının HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine, davacının istinaf başvurusunun ise kısmen kabulü ile HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca karar düzeltilerek yeniden esas hakkında; “Konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, sair istinaf taleplerinin reddine” dair karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A-Davalılar … AŞ, …AŞ, … AŞ, …AŞ’nin istinaf başvurularının HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine,
B-Davacının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca karar düzeltilerek yeniden esas hakkında;
1-Konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 31,40 TL harcının peşin yatırılan 281,78 TL harçtan mahsubu ile bakiye 250,38 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davanın yasa değişikliği nedeniyle reddine karar verildiği gözetilerek, davacı yararına 1.980,00 TL maktu vekalet ücretinin davalılardan tahsil edilerek, davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 565,00 TL yargılama giderinin davalılardan alınıp davacıya verilmesine,
5-Davalılar lehine vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,davalı yargılama giderinin davalılar üzerinde bırakılmasına.
6-Taraflarca yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara verilmesine,
Sair istinaf sebeplerinin reddine,
İstinaf eden davalılardan Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 35,90 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,50’şer TL’nin davalılar … AŞ, … AŞ, …. ve İth. AŞ, … Satış AŞ’den ayrı ayrı alınarak Hazineye irat kaydına,
Davacıdan peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf edene isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine,
Davalıların yapmış oldukları istinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davalılar üzerinde bırakılmasına,
Davacının yapmış olduğu 181,00 TL istinaf yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesinleştiğinde istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 26/12/2018