Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/560 E. 2018/697 K. 30.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2018/560
KARAR NO : 2018/697
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/11/2017
NUMARASI : 2016/595 E – 2017/845 K
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 30/05/2018
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı arasında elektrik abone sözleşmesinin bulunduğunu, davalı şirketin düzenlediği faturalarda kayıp-kaçak, dağıtım, sayaç okuma , parakende satış hizmeti ve iletim bedeli ile bu bedeller üzerinden KDV, TRT payı, tüketim vergisi enerji fonu adı altında haksız tahsilat yapıldığını, bunların iadesi için açılan bu davada şimdilik 1.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde davanın reddini istemiştir.Mahkemece; davanın yargılaması sırasında 17/06/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6719 sayılı yasa ile 6446 sayılı yasaya getirilen yeni düzenlemeler gerekçe gösterilerek, davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına davacı lehine masraf ve vekalet ücreti taktirine karar verildiği görülmüştür.Mahkemenin kararına karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur. Diğer davalı vekili istinafa cevap vermiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davacıdan kayıp kaçak bedeli altında yasal olmayan kesintilerin iadesine dair açtıkları davada mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu, kanunların geriye yürümezlik kuralına aykırı davranıldığını, ayrıca davacı lehine 1.980,00 TL maktu vekalet ücreti yerine 1.000,00 TL vekalet ücretine hükmedildiğini, 6719 sayılı yasanın Anayasaya aykırı olduğunu,bu yasanın iptali için Anayasa Mahkemesinde açılan dava sonucu beklenerek davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek, (TRT yapı ve diğer fonlar açıkca istinaf sebebi yapılmaksızın) kararın bu nedenle kaldırılmasını istemiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde, davada sözleşme 15. madde gereği yetki sözleşmesi ile yetkili mahkemenin belirlendiğini, Sivas yetkili mahkemesine dosyanın gönderilmesinin talep edilmesine rağmen yanılgılı kararla ifa yerinin İstanbul-Şişli olduğu, bu nedenle yetki itirazının reddine karar verilmiş ise de, ifa yerinini de Şarkısla Sivas olduğunu, öncelikle yetkisizlik kararı verilmesini, ayrıca davalının davanın baştan beri haksız olduğunu, konusu kalmayan davada, davalı lehine vekalet ücreti ile yargılama giderine karar verilmesi gerekirken aksine davacı lehine masraf ve yargılama giderine hükmedildiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.İstinaf sebepleriyle sınırlı olarak ilk derece mahkemesi kararının incelemesinde; 6719 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; 6719 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü, geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır,” hükmünü içermektedir. Hal böyle olunca, dava tarihinden sonra yürürlüğe girmiş bulunan bu yasa değişiklikleri, yürürlük tarihi öncesi dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan kayıp-kaçak, dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti ve iletim bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden davalarda da geçmişe etkili olacak şekilde (bu yasa değişikliği öncesinde açılan ve halen görülmekte olan davalarda) uygulanması gereken hükümler içerdiğinden 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. geçici 19. ile 20. maddeleri, iptal edilmedikleri veya yürürlükten kaldırılmadıkları sürece uygulanacaktır. O halde, davalı dağıtıcı şirket, mevcut yasal düzenleme ile dava konusu bedellerin tahsilini talep edebilecektir.6719 sayılı Kanunun yürürlük tarihi 17.06.2016 tarihinden önce kayıp-kaçak bedeline dayalı açılan davalarda, çok sayıda mahkeme, 14.03.2013 tarihli ve 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na, 04.06.2016 tarihli ve 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 26. maddesiyle eklenen geçici Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 26. maddesiyle eklenen geçici 20. maddenin Anayasa’nın Başlangıç’ı ile 2., 5., 10., 35. ve 36. maddelerine aykırılık iddialarını ciddi bularak, 14.03.2013 tarihli ve 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na, 04.06.2016 tarihli ve 6719 sayılı Kanunun 26. maddesiyle eklenen geçici 20. maddenin (1) numaralı fıkrasının iptaline karar verilmesi için Anayasa Mahkemesine başvurmuştur.Yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın 04.06.2016 yürürlük tarihi gözetildiğinde çok sayıda mahkemenin Anayasaya aykırılık başvurularının, istinafa konu kararın karar tarihi itibariyle yasal karara bağlama süresinin geçtiği ve henüz sonuçlanmadığı anlaşılmaktadır.Anayasa Mahkemesi, işin kendisine noksansız olarak gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar (Anayasa m. 152,III; An. Mah. m. 28,IV c,2). Aksi halde, Anayasa Mahkemesine başvurmuş ve onun kararını beklemekte olan mahkeme, beklemeye son vererek, davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırabilir. Dolayısıyla, mahkemenin, Anayasanın m. 152, III; Any. Mah.Kuruluş Kn m. 28,IV c,2 gereğince, Anayasa Mahkemesine başvurunun esastan incelenmesini beklemeksizin, yürürlükteki 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na, 4.6.2016 tarihli ve 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un hükümlerine göre somut olayı sonuçlandırılması ve Anayasa Mahkemesine yapılan başvuruları bekletici mesele yapmaması hukuka aykırı bulunmamıştır.Kaldı ki; istinaf incelemesi sırasında 28/12/2017 tarihinde Anayasa Mahkemesi bu konudaki muhtelif mahkeme başvurularını reddetmiştir. Ancak,Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin benzer davalarda, eldeki davalara yönelik, yürürlüğe giren bu yasa nedeniyle davanın konusunun kalmadığına dair karar verilmesi gerektiği yolundaki emsal 2017/13140 E – 2017/16544 K sayılı ve 2017/13142 E – 2017/16545 K sayılı kararlarındaki gibi davanın konusunun kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi usul ve hukuka uygun bulunmuştur.Davacının buna dair istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir.Davacı istinaf sebepleri arasında, davacı lehine 1.980,00 TL yerine 1.000,00 TL vekalet ücretine karar verildiği ileri sürmüş ise de, benzer davalara ilişkin emsal Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2017/13567 E. 2017/12775 K. sayılı 27/09/2017 tarihli kararında “…. o halde mahkemece dava açıldıktan sonra hasıl olan yasa değişikliği nedeniyle, davacının dava açmasında haksız sayılamayacağı cihetle, davacı yararına maktu vekalet taktir edilmesi ve yaptığı yargılama giderlerinin davalıdan tahsili gerekirken, yazılı biçimde yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılması ve davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir” denildiğinden, karar şekline ve kararın dayandığı gerekçeye göre, AAÜT 6 ve 13/2.maddeler gözetilerek ,davacı yararına (dava değerini geçmeyen miktarda) maktu vekalet ücretine hükmedilmesi yerinde görülmekle, davacının buna dair istinaf talebinin de reddine karar verilmesi gerekmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 6.maddesine göre “genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.” 10.maddesine göre “sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir”. 1.7.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 89.maddesine göre sözleşmeden doğan bir para borcu olup da sözleşmede aksi kararlaştırılmamış ise bu para borcu alacaklının ödeme zamanındaki ikametgâhında ödenir, bu durumda alacaklı, bu para borcunun ödenmesi için kendi ikametgâhında dava açabilir. Ayrıca 6100 sayılı HMK’nun 17.maddesine göre “tacirler veya kamu tüzel kişileri doğan veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılabilir” düzenlemeleri getirilmiştir.Yetki itirazında bulunmak için HMK’nun 19/2.maddesi gereğince “Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi, birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.” HMK.nun 19/4.maddesinde; “Yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı, süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hale gelir” hükmü getirilmiştir.Taraflar arasındaki sözleşmenin 15.maddesinde anlaşmazlıkların giderilmesinde … Elektrik Dağıtım A.Ş sorumluluk bölgesindeki mahkemeler ve icra dairenin yetkili olduğu belirtilmişse de, sözleşmede açıkça net ve anlaşılır yetkili yer mahkemesi belirtilmediğinden, davalı tarafça usulüne uygun yetki itirazının ve sözleşmede buna uygun yetki koşulunun bulunmadığı anlaşıldığından, davalının yetki itirazının reddi kararı da yerinde olmakla, davalının buna dair itirazın da reddi gerekmiştir.Ayrıca Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18/11/2009 gün, 2009/18-421 E., 2009/526 K. sayılı ilamında belirttiği üzere, “Dava tarihinde davasında haklı olan davacının sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olmadığından, davacı lehine masraf ve vekalet ücretine” hükmedilmesi gerekir. Somut davada; dava açıldığı tarihte davacının, dava açmakta haklı olduğu, yargılama harç ve giderlerinin haksız çıkan tarafa yükletileceği kuralı karşısında, davalı taraf lehine masraf ve vekalet ücreti taktir edilmemesine ilişkin karar usul ve yasaya uygun olup bu nedenle davalılar lehine masraf ve vekalet ücretine hükmedilemeyeceğinden davalı …. bu konudaki istinaf talebinin de HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince reddi gerektiğinden, davacı ve davalının istinaf başvurularının ayrı ayrı HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davacı ve davalının istinaf taleplerinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine,Alınması gereken 35,90 TL karar ve ilam harcı peşin alındığından, yeniden alınmasına yer olmadığına ve istinaf edenler üzerinde bırakılmasına,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 30/05/2018