Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/427 E. 2018/372 K. 04.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2018/427
KARAR NO : 2018/372
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/10/2017
NUMARASI : 2016/385 E- 2017/1059K
DAVANIN KONUSU :Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ :04/04/2018
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; abone olan davacıdan, davalı tarafça düzenlenen elektrik faturalarında, kayıp kaçak bedeli, dağıtım iletim bedeli, sayaç okuma ve perakende satış hizmet bedeli adı altında tahakkuk ettirilen ve tahsil edilen bedellerden, şimdilik 5.000,00 TL’nin faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, kanuni zorunluluklar gereği tahsil edilen bedellerin 6719 sayılı yasa ile maliyet unsuru olarak düzenlendiğini beyanla, davanın reddi talep edilmiştir.
Mahkemece, yargılama sırasında yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın getirdiği düzenleme sebebiyle dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Söz konusu kararı, davacı ve davalı taraflar istinaf etmiştir.
Davacı taraf istinaf sebepleri olarak,davalı şirketin haksız ve hukuka aykırı tahsil ettiği tüm bedellerin iadesi amacıyla alacak davası ikame edildiğini , dava dilekçesinde görüleceği üzere davayı dayandırdıkları deliller arasında bilirkişi incelemesi talebinin de yer aldığını ,buna karşın mahkemenin herhangi bir bilirkişi incelemesi gerçekleştirmeksizin davayı karara bağladığını ,süreçte yaşanan yasa değişikliğinin düzenlenen faturaların EPDK karar ve tarifelerine uygun olup olmadığına ilişkin denetleme yetkisini ortadan kaldırmadığını ,aksine bu yönde mahkemelere denetleme yetkisi tanındığını , talep edilen bilirkişi incelemesinin amacı da tahsilatların düzenlemeye uygun yapılıp yapılmadığının ortaya konulması amacıyla olduğunu ,diğer yandan mahkemece Anayasa’ya aykırılık iddiasının ve bekletici mesele taleplerinin de dikkate alınmadığını ileri sürmüştür.
Davalı vekili ise katılma yoluyla istinaf dilekçesinde , mahkemenin kararının, 4628, 6446 sayılı (6719 Sayılı Kanunula yapılan değişiklikten önce ve sonraki haline) ve 6719 Sayılı Kanun’ a aykırı olduğunun,davacının davanın açıldığı sırada haklılığından bahsedilemeyeceğinin, 6719 Sayılı Kanun’un daha önceden de maliyet kalemleri olan davaya konu fatura bileşenlerinin Yargıtay tarafından vergi ve benzeri mali yükümlülük olarak adlandırılmasından kaynaklanan tereddütün giderilmesi amacıyla çıkarıldığını genel gerekçesinde açıkladığının kabulü ile, kararın kaldırılmasını, davanın reddini, davalılar yararına yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesini istemiştir.
…nun 355. maddesi uyarınca, taraf vekillerinin istinaf dilekçesinde ileri sürdükleri istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; yargılama sırasında 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek,Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” hükmünü, geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere, 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununun 17. maddesine eklenen 10. bend ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür. Anılan yasanın bazı maddelerinin Anayasaya aykırılığı iddiası ile Anayasa Mahkemesine yapılan iptal başvurularının bekletici mesele yapılmamasına ilişkin istinaf sebeplerinin incelenmesinde , dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın yürürlük tarihi gözetildiğinde çok sayıda mahkemenin Anayasaya aykırılık başvurularının, istinafa konu kararın karar tarihi itibariyle yasal karara bağlama süresinin geçtiği ve henüz sonuçlanmadığı, bazı mahkemelerinin başvurularının da usulden reddedildiği anlaşılmaktadır. Anayasa Mahkemesi, işin kendisine noksansız olarak gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar( Anayasa m. 152,III; An. Mah. m. 28,IV c,2). Aksi halde, Anayasa Mahkemesine başvurmuş ve onun kararını beklemekte olan mahkeme, beklemeye son vererek, davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırabilir. Dolayısıyla, mahkemenin, Anayasanın m. 152,III; Any. Mah.Kuruluş Kn m. 28,IV c,2 gereğince, Anayasa Mahkemesine başvurunun esastan incelenmesini beklemeksizin, yürürlükteki 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na, 04.06.2016 tarihli ve 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un hükümlerine göre somut olayı sonuçlandırılması ve Anayasa Mahkemesine yapılan başvuruları bekletici mesele yapmaması hukuka aykırı bulunmamıştır.
Davacı tarafın ,bilirkişi incelemesi yapılmadığına ilişkin sebebi yönünden, davacı vekilince verilen dava dilekçesinde ,dava konusu edilen ve davacı şirketten tahsil edilen bedellerin tahsilinin hukuki dayanağının bulunmadığı ileri sürülmüş olup,bu sebeple davada; dava tarihinden sonra yürürlüğe giren ve devam eden davalarda geçmişe etkili olacak şekilde (bu yasa değişikliği öncesinde açılan ve halen görülmekte olan davalarda) uygulanması gereken hükümler içeren 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17., geçici 19. ile 20.maddeleri gereğince faturaların EPDK düzenlenmelerine uygunluğunun denetlenmesine yönelik davacı talebinin bulunmadığı gözetilerek mahkemece, HMK’nun 24. maddesi kapsamında taleple bağlılık ilkesi gereğince faturalarda yerindelik denetiminin yapılmamasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.Bu sebeple davacı tarafın istinaf talebinin HMK nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.Davalı tarafın vekalet ücreti ve yargılama giderlerine ilişkin istinaf taleplerinin incelenmesine gelince; yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı açıktır. Diğer bir anlatımla, geçmişe etkili yeni yasa nedeniyle dava konusuz kalmıştır. Bu sebeple mahkemece ” dava konusuz kaldığından; esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmesi ve HMK nun 331/1 maddesi uyarınca yargılama giderleri ve bu kapsamda maktu vekalet ücretinin haksız tarafa yükletilmesinde usul ve hukuka aykırlık bulunmamaktadır.Çünkü davacının, davanın açıldığı andaki mevzuat ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklı olduğu, davaya konu bedelleri tahsil eden davalı, davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden, yargılama harç ve giderlerinin haksız çıkan tarafa yükletileceği kuralı karşısında, davalı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilemeyeceği gerekçesiyle, davalı tarafın istinaf talebi, yerinde olmadığından, davalı tarafın istinaf talebinin de HMK nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Tarafların istinaf taleplerinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine,
Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edenler üzerinde bırakılmasına,
İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesinleştiğinde istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 04/04/2018