Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/415 E. 2018/685 K. 29.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2018/415
KARAR NO : 2018/685
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/09/2017
NUMARASI : 2017/961 E- 2017/768K
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ :29/05/2018
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından verilen dava dilekçesinde özetle; davacının, birikimlerini değerlendirmek üzere 25/04/2012 tarihli protokol adı altında düzenlenen adi yazılı sözleşme ile davalı şirketin Eskişehir …. Ada da yapacağı ve 2 yıl içinde teslim edeceğini taahhüt ettiği inşaat projesi üzeriden peşin 400.000,00 TL bedelle, 364 m²’lik daire satın aldığını; davacının banka hesabına 3 ayrı havale ile toplam 400.000,00 TL’nin tamamen ödendiğini; taraflar arasındaki protokolün 3.maddesinde satıcı/davalının inşaat bitiminde toplam 364 m² daireyi 800.000,00 TL’ye satmayı garanti ettiğini ve 4.maddesinde de satılabilir alan 800.000,00 TL’nin altında satılır ise satıcının bu bedeli ödemeyi ayrıca garanti ettiğini; ancak davalının, davacının yurt dışında yaşamasından yararlanarak hiçbir taahhüdünü yerine getirmediğini, davacının yapmış olduğu ödeme nedeniyle, davalının sebepsiz zenginleştiğini ileri sürerek , bu nedenlerle, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere davacı tarafından, davalı şirkete 12/04/2012 tarihinde ödenen 400.000,00 TL’nin denkleştirici adalet kuralı göz önünde tutularak , şimdilik 800.000,00 TL alacağın temerrüt tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava; taraflar arasında düzenlenen yazılı sözleşme kapsamında davalı tarafından, davacıya satışı taahhüt edilen dairenin bedeli ödenmesine rağmen teslim edilmediğinden bahisle; davacı tarafından ödenen bedelin davalının sebepsiz zenginleştiğinden bahisle; tahsiline karar verilmesi istemine; ilişkindir.
Mahkemece, tacir olmayan davacı tarafından davalı hakkında açılan sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak istemli davaya genel mahkeme sıfatını taşıyan Asliye Hukuk Mahkemesinin bakması gerektiği, HMK’nun 114/1- c maddesi uyarınca mahkemenin görevli olmasının dava şartlarından olduğu, gerekçesiyle davanın, mahkemenin görevsizliği nedeniyle HMK’nun 115/2 maddesi uyarınca davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Sözkonusu kararı ,davalı vekili istinaf etmiştir.Davalı şirkete dava dilekçesi ve eklerinin tebliği edilmediğini , mahkemece davalıya hiçbir tebligat yapılmadan görevsizlik kararı verildiği taraf teşkili sağlanmadan, davalıya savunma imkanı verilmeden görevsizlik kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek,kararın kaldırılması istenmiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelere göre ,davacının sözkonusu daireyi ,yatırım amaçlı aldığı anlaşılmakta ise de , davacının tacir olmadığı bellidir. TTK’nın 4.maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Anılan maddenin 1. fıkrasında “her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; bu Kanunda…” sayılan davaların ticari dava olduğu öngörülmüştür. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 12.maddesinde “Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir” hükmünü içermektedir.
26/06/2012 tarihinde kabul edilen ve 30 Haziran 2012 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 6335 sayılı yasanın 2.maddesinde, “6102 sayılı Kanun’un 5.maddesinin başlığı” 2. ticari davalar ve çekişmesiz yargı işlerinin görüleceği mahkemeler” şeklinde, 1.fıkrasında yer alan “davalara” ibaresi ise “davalar ve ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine” şeklinde 3.ve 4. fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır”. şeklinde düzenlenmiştir.Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Yargıtay 3. HD nin Esas No: 2016/18927 Karar No: 2018/5738 sayılı ve 23/05/2018 tarihli içtihadında da ” görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Mahkeme duruşma yapmadan, yani taraflara tebligat yapıp onları dinlemeden dosya üzerinden de görevsizlik kararı verebilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmış ise veya yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip, karara bağlamalıdır. ” şeklinde görev hususun ne şekilde inceleneceği açıklanmıştır.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında ise; dosyadaki bilgi ve belgelerden, eldeki davada ,davacının tacir sıfatını taşımadığı açık olup, davada ticaret mahkemesi görevli bulunmadığından ,genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesinde davaya bakılması gerektiğinden , mahkemenin, davanın dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine ilişkin kararı usul ve hukuka uygun olmakla , davalının istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi gereği reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davalının istinaf talebinin HMk 353/1-b-1 maddesi gereği reddine,
Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf eden üzerinde bırakılmasına,
İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi kıyasen uygulanarak kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 29/05/2018