Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/4 E. 2019/1967 K. 12.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2018/4
KARAR NO : 2019/1967
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/07/2017
NUMARASI : 2014/283 E – 2017/642 K
DAVANIN KONUSU: İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 12/12/2019
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin restoran işletmeciliği yaptığını, davalının büyük müşteriler abone grubu abonesi olup, davalı ile müvekkili arasında (eski ünvanı, …Tic. Ltd. Şti.) müvekkilinin eski ünvanı ile faaliyet göstermekte iken abonelik sözleşmesi imzalandığını, 13/05/2014 tarihli sayaç değiştirme tutanağı ile laboratuvar fotoğraflı sağlam mühürlü … marka sayacı davalı tarafından herhangi bir kaçak tespiti, sayaçta herhangi bir tahrifat mühür fekki olmaksızın ve gerekçesiz olarak sökülerek davalının tek taraflı iradesi ile yeni kurum sayacı takıldığını, davalı tarafından 11/06/2014 tarih 699505 seri numaralı kaçak/usulsüz elektrik tutanağı ile “sayacın damgaları ile oynanmış, gövde kapağı açılarak ikaz anahtarı yapıştırılarak devre dışı bırakılmış olduğu” iddiası ile 2014/6 dönemine ait tahakkuk fiş numarası ile son ödeme tarihi 01/07/2014 olan 7.119,20 TL miktarlı kaçak tahakkuku, yine 2014/6 dönemine ait son ödeme tarihi 01/07/2014 olan 67.145,80 TL kaçak ek tahakkuku düzenlendiğini ve davacı bu tutarları ödemez ise elektrik kesintisi yapılacağının bildirildiğini, davacının ticarethane işlerinin aksamaması için bu borcu taksitlendirerek ödemek zorunda bırakıldığını, bu borca ilişkin olarak 15/07/2014 tarihinde 19.418,91 TL, 15/08/2014 tarihinde 9.514,09 TL ödeme yapıldığını, diğer taksitlerin de 15/09/2014 tarihli ve 9.671,41 TL, 15/10/2014 tarihli 9.824,80 TL, 17/11/2014 tarihli 9.983,47 TL, 15/12/2014 tarihli 10.136,63 TL, 15/01/2015 tarihli 10.295,06 TL olduğunu ifade ederek, taksite bağlanmış ancak ödenmemiş 49.921,37 TL yönünden davacının borçlu olmadığının tespitini, elektrik kesme tehdidi ile tahsil edilen 28.663,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizleri ile birlikte davalıdan istirdadı ile müvekkiline ödenmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında dava dilekçesinde henüz ödenmediği belirtilen 49.921,37 TL’nin de ödendiğini ileri sürerek, yapılan bu ödemelerin davalıdan ödeme tarihlerinden itibaren avans faizleri ile birlikte tahsili talebinde bulunulmuştur.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının işyeri mahallinde kullanmakta olduğu sayaç üzerinde yapılan kontrolde davacı firmaya ait sayacın ekran arızasından dolayı değiştirildiğini ve … seri numaralı sayaç değiştirme tutanağı düzenlendiğini, davacıya ait sökülen 2007 tarihli …. Marka … seri numaralı sayacın yerine 2014 tarihli … seri numaralı … Marka sayaç takıldığını, 13/05/2014 tarihli sayaç değiştirme tutanağı düzenlendiğini, davacıya ait dava konusu sayaç üzerinde 20/05/2014 tarihinde yapılan laboratuvar incelemesinde “sayacın damgaları ile oynanmış, gövde kapağı açılma ikazı anahtarı yapıştırılarak devre dışı bırakılmış, sayacın mikro işlemcisi arızalı, seri no ve endeks bilgileri hatalı” şeklinde tespitlerde bulunulmuş olduğunu, sayacın kaçak elektrik tüketimi yaptığının 11/06/2014 tarihli kaçak/usulsüz elektrik tespit tutanağı ile belirlendiğini, abone – kaçak durumuna binaen hazırlanan tutanak detay bilgisine göre yapılan hesaplamanın doğru ve mevzuata uygun olduğunu ifade ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne, tahsil olunan (talep ile bağlı kalınarak) 28.663,00 TL’den; 19.418,91 TL’nin ödeme tarihi olan 15/07/2014 tarihinden, 9.254,09 TL’nin 15/08/2014 ödeme tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlardaki avans faizi ile birlikte davalıdan istirdadı ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, 49.921,37 TL’den davacının davalı tarafa borçlu bulunmadığının tespiti ile bu miktarın davalıdan istirdadı ile 9.671,41 TL’nin 15/09/2014 tarihinden, 9.824,80 TL’nin 15/10/2014 tarihinden, 9.993,47 TL’nin 17/11/2014 tarihinden, 5.000,00 TL’nin 15/12/2014 tarihinden, 5.136,63 TL’nin 15/12/2014 tarihinden, 10.295,06 TL’nin 15/01/2015 tarihinden itibaren işleyecek değişken oranlardaki avans faizleri ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine” karar verilmiştir.Söz konusu kararı davalı vekili istinaf etmiştir. İstinaf başvurusunda özetle; sayacı inceleyen laboratuvarın Bilim, Sanayi ve Ticaret Bakanlığının yetkilendirmiş olduğu laboratuvar olduğunu, raporlarına itimat edilmesi gerektiğini, raporla davacının açık ve net bir şekilde kaçak elektrik kullandığının ortaya çıktığını, laboratuvar sonucuna istinaden müvekkili kurum personeli tarafından kaçak işlemi yapılarak zabıt varakası tanzim edildiğini, yürürlükte bulunan mevzuat hükümleri gereği 7.119,20 TL kaçak, 67.145,80 TL kaçak ek tahakkuku olmak üzere toplam 74.265,00 TL bedel tahakkuk ettirildiğini, mahkemenin, davacı yanın kaçak elektrik kullandığı yeterince ispatlanamadığından davanın kabulü gerekeceği yönündeki kararının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, müvekkili şirket tarafında yapılan kaçak işlemi ve hesaplamaların Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetler Yönetmeliği ile mevzuata uygun olduğunu, Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği’nin Kaçak Elektrik Tüketimini düzenleyen 26-27-28. maddelerindeki düzenlemeye göre şirket tahakkukunun yasal olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi ek raporunda, kök rapora vaki itirazlarının karşılanmamış olduğunu, konusunda uzman üç kişilik yeni bir heyetten rapor alınması talep edildiği halde bu taleplerinin karşılanmamasının savunma hakkının kısıtlanması olduğunu, bilirkişi heyetinin bir elektrik mühendisi, bir de mali müşavirden teşekkül ettiğini, mevzuat ve yerleşik Yargıtay içtihatları doğrultusunda konusunda uzman üç elektrik mühendisi bilirkişiden oluşan heyetten rapor aldırılması gerekmekte iken yerel mahkeme tarafından bu talepleri karşılanmayarak denetime elverişsiz rapor beyanları ile yetinildiğini, davacı tarafın, tutanağının ve laboratuvar sonucunun aksini kanıtlayamadığını, sayaca müdahale edilmesinin, sayacın eksik kaydetmesini sağlayarak kaçak elektrik kullanmak dışında başka nedeni olamayacağını, sayaca müdahale ile sayacın mikro işlemcisinin de arızalanmasına neden olunduğunu, endeks bilgilerinin bozulduğunu, bu nedenle sayacın endeks bilgileri güvenli olmadığından kaçak elektrik kullanıldığı dönemdeki tüketim bilgilerine de güvenilmeyeceğini, sayaca müdahale edilme esnasında sayaç bilgilerinin de karışmış olduğunu, sayacın tüketimleri doğruyu göstermediğini, bilirkişi heyeti tarafından davacının sayaç değişiminden sonra tüketimlerine dikkat edeceği ve sayacın artık tüketimi doğru kaydedeceğini bilerek sistemden fazla yük çeken cihazları kullanmayacağını göz ardı edip, davacının kaçak sonrası tüketimleri ile kaçak öncesi tüketimlerinin uyumlu olduğu hasebiyle sayaca müdahalenin olmadığı yönünde görüş bildirilmesi mantık dışı olduğunu, yerel mahkemenin davacının haksız yere ödeme yaptığına ilişkin kararına karşı, bir an için yerinde olduğunun kabulü halinde dahi davacının öncelikle ihtirazi ödeme yaptığını da ispatlaması gerektiğini, davacının ödemelerini yaparken ihtirazi kayıt öne sürmediğini ileri sürerek kararın kaldırılıp, yeniden yapılacak yargılama neticesinde haksız davanın tamamen reddine karar verilmesini istemiştir.Uyuşmazlık, davalı tarafından düzenlenen kaçak ve kaçak ek tahakkuku nedeniyle düzenlenen faturalara dayalı menfi tespit ve ödenen bedellerin istirdadı talebine ilişkindir.Dosya kapsamından; taraflar arasında abonelik sözleşmesinin yapıldığı, davacının iş yerinde bulunan sayacın 13/05/2014 tarihli sayaç değiştirme tutanağı ile değiştirilerek yeni sayaç takıldığı, davalı tarafından 11/06/2014 tarih 699505 seri numaralı kaçak/usulsüz elektrik tutanağı ile “sayacın damgaları ile oynanmış, gövde kapağı açılarak ikaz anahtarı yapıştırılarak devre dışı bırakılmış olduğu” iddiası ile 2014/6 dönemine ait tahakkuk fiş numarası ile son ödeme tarihi 01/07/2014 olan 7.119,20 TL miktarlı kaçak tahakkuku, yine 2014/6 dönemine ait son ödeme tarihi 01/07/2014 olan 67.145,80 TL kaçak ek tahakkuku düzenlendiği, davacı tarafça taksitlendirme yapılarak tahakkuk eden bedelin ödendiği, taksitlendirme sırasında ihtirazi kayıtta bulunulmadığı görülmüştür.6098 sayılı TBK’nın 78. maddesi gereğince, borç olmayanı rızası ile ödeyen kimse, yanlışlığa düştüğünü ispat ettiği takdirde ödediğini geri isteyebilir. Bu maddede belirtilen yanlışlık, eda ile ilgili olup, edada bulunanda bağışlama irade ve arzusunun bulunmadığını gösteren bir yanılmadır. Başka bir deyişle, davacı hataya düşmeseydi, davalıya edada bulunmayacağı anlamına gelmektedir. Davacının, tahakkuk ettirilen borcu, taksitlendirme protokolü gereğince dava konusu 8.477,66 TL üzerinden 1 peşin 5 taksit halinde taksitlendirdiği, davadan önce davacının peşin 2.449,00 TL ile birlikte dava dilekçesinde 6.730,36 TL olarak yaptığını bildirdiği ödemenin istirdadı, ödemediği son taksit tutarı hakkında da menfi tespit talebinde bulunduğu,bilahare son taksidin de davacı tarafça ödendiği ve davanın tümünün istirdada dönüştürüldüğünün bildirildiği anlaşılmıştır.Konuya ilişkin Yargıtay 3. Hukuk dairesi Başkanlığının 2016/21355 E. – 2018/11365 K. sayılı ilamında “Davacı tarafından imzalanmış olan 29.06.2011 tarihli taahhütname ve ekinde yer alan taksitlendirme protokolünde davacı herhangi bir ihtirazi kaydı bulunmadığı gibi bu konuda iddiası da bulunmamaktadır. Davacının imzaladığı taahhütname ile taksitlendirme protokolünü iradi olarak yapıp, daha sonra sözkonusu protokol uyarınca yapılan yapılandırma kapsamında kalan fatura borcuna ilişkin tahakkukun fazla olduğundan bahisle dava açması BK 62. maddesine aykırıdır. Hal böyle olunca; herhangi bir zorlama ve baskı altında olmaksızın iradi olarak düzenlenen protokol sonrası anılan protokol kapsamında yer alan fatura borcuna ilişkin tahakkukun fazla olduğundan bahisle dava açılamayacağından, davanın bu nedenle reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, kararın bozulması” gerektiği belirtilmiştir.Davacının, dava tarihinden önce, ihtirazi kayıt koymadan ödediği bedel yönünden, davacının bu ödemeyi yapmasını zorlayan elektrik kesintisi yapılacağını gösterir tebligat, belge ve kayıt sunulmadığı, böylece Yönetmeliğin 20. maddesinde hakkını kullanmak isteyen davacı tarafın ihtirazı kayıt koymadan taksitlendirme için başvurarak, davalı ile ödeme konusunda iradi protokol yapması ve kalan taksitleri protokol uyarınca açılan menfi tespit davası sonrası ihtirazı kayıt koymadan ödemesi sonucu, davadan sonra ödenen taksit bedellerinin de aslında taksitlendirme protokolü gereği davacı tarafça ödenmesi gereken yapılandırma borcu içinde olduğu açıktır.Davacı ödemelerinin dava öncesinde ihtirazi kayıtla yapıldığını ispat edememiştir. Bu itibarla; ihtirazi kayıt yapılandırma protokolü sırasında ileri sürülmediği gibi, taksitlendirme protokolünde de ihtirazi kayıt bulunmadığı ve iradi ödeme yapılmış olması nedeniyle yukarıda açıklanan Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin emsal kararı da dikkate alınarak, davanın reddi gerekirken, kısmen kabulüne ilişkin mahkeme kararı usul ve hukuka uygun bulunmamıştır.Açıklanan nedenlerle, davalının istinaf talebinin kabulü ile, bu konuda yeniden yargılama yapılmaksızın, karar HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince düzeltilerek “Davanın reddine” ilişkin yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davalının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkeme kararı HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca düzeltilerek yeniden esas hakkında;1-Davanın reddine,2-Harçlar tarifesi gereği alınması gereken 25,20 TL karar harcından peşin alınan 1.342,05 TL’nin mahsubu ile fazla alınan 1.316,85 TL’nin talep halinde davacıya iadesine,3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereği takdir ve tayin olunan 8.686,75 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, 4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,5-Davalı tarafından yapılan 19,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, İstinaf incelemesi ile ilgili olarak; Davalıdan peşin alınan 1.342,02 TL istinaf nispi karar harcı ve bakiye karar harcı olarak yatırdığı 3.770,48 TL’nin (ve mükerrer yatırdığı 59,10 TL tehir-i icra karar harcının) isteği halinde kendisine iadesine,Davalının istinaf sebebiyle yapmış olduğu 60,00 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesinleştiğinde istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 12/12/2019