Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/3158 E. 2019/587 K. 09.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2018/3158
KARAR NO : 2019/587
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/03/2018
NUMARASI : 2015/108 E – 2018/340 K
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 09/04/2019
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; abone olan davacıdan, Manavgat’taki hastane aboneliği nedeniyle, davalı tarafça düzenlenen elektrik faturalarında, herhangi bir tüketim karşılığı olmayan, kayıp kaçak bedeli gibi bir kısım adlar altında tahakkuk ettirilen ve haksız olarak tahsil edildiğini ileri sürdüğü bedellerden, şimdilik 1.000,00 TL’nin faizi ile birlikte davalı taraftan tahsili ile davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.Davacı vekili birleşen Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/489 E. sayılı dosyasındaki dava dilekçesinde özetle; abone olan davacıdan, Antalya’daki hastane ve tarım işletmesi ve Afyon’daki otel işletmesi nedeniyle davalı tarafça düzenlenen elektrik faturalarında, herhangi bir tüketim karşılığı olmayan, kayıp kaçak bedeli gibi bir kısım adlar altında tahakkuk ettirilen ve haksız olarak tahsil edildiğini ileri sürdüğü bedellerden, şimdilik 10.000,00 TL’nin faizi ile birlikte davalı taraftan tahsili ile davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili asıl ve birleşen davada cevap dilekçesinde özetle; elektrik faturalarında yer alan kayıp kaçak ve diğer bedellerin perakende satış tarifesinin bir unsuru olarak faturalarda yer aldığını, bu bedellerin belirlenmesi için alınan EPDK kararının tüm tüzel ve gerçek kişileri bağladığını, kanuni zorunluluklar gereği tahsil edilen bedellerin 6719 sayılı yasa ile maliyet unsuru olarak düzenlendiğini beyanla, davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, yargılama sırasında yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın getirdiği düzenleme sebebiyle, asıl ve birleşen davanın reddine, yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına ve asıl ve birleşen dosyada davalı lehine vekalet ücreti takdirine karar verilmiştir.Söz konusu kararı davacı vekili istinaf etmiştir. İstinaf dilekçesinde özetle; yargılama sırasında yürürlüğe giren kanunun Anayasa Mahkemesince incelendiğini ve bazı maddelerinin iptal edildiğini, bu sebeple mahkemenin verdiği kararın usul ve yasaya aykırı hale geldiğini, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren kanundan dolayı davanın reddedilmemesi gerektiğini, davanın konusuz kaldığı için karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilebileceği ve vekalet ücretinin kendileri lehine takdir edilmesi gerektiğini, dosyadaki bilirkişi raporunun hükme esas alınabilecek nitelikte olmadığını, bilirkişilerin talepleri ve aboneliklerini değerlendirmeden hesaplama yaptıklarını, davacı şirkete bağlı 4 adet işletme mevcut olduğu halde, 1 işletme gibi değerlendirilip, abone bazında değerlendirme yapılmadığını, … Hastanesi ile ilgili ise hiç değerlendirme yapılmadığını, yürürlüğe giren yasanın Anayasa ve kanunların geriye yürümezliği ilkesine aykırı olması nedeniyle dikkate alınmaması gerektiğini ileri sürerek, karar kaldırılarak yeniden yargılama sonucu davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili 21/06/2018 tarihli istinaf başvurusundan sonra 14/08/2018 tarihinde mahkemece miktar yönünden kesin karar verildiğinden bahisle, kesinleşmiş hükmün kanun yararına bozulması istemi ile Yargıtay C. Başsavcılığına başvurulmasını talep etmiş, mahkemece temyiz harçları alınarak dosya Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü’ne gönderilmiş ise de, Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü’nün 20/03/2019 tarihli yazısı ile ilk derece mahkeme kararının henüz kesinleşmediği, ortada kanun yararına temyiz yoluna başvurulabilecek nitelikte bir hüküm bulunmadığı ve yasal şartların oluşmadığı nedeniyle kanun yararına temyiz yoluna başvurma koşullarının oluşmadığı bildirilerek dosya aslı dairemize gönderilmiştir.Hernekadar asıl dava yönünden kesin olarak karar verilmiş ise de, davacı, davayı belirsiz alacak davası olarak açmıştır. Gerçekten, alacağın dava başında belirlenme imkanı olmadığından, bu şekilde açılması usul ve hukuka uygun olan davada, davacı yönünden verilen kararda kesinlik sınırının, alacağın tamamına göre değerlendirilmesi gerekmektedir. O nedenle, asıl davada verilen bu kararın, mahkemesince kesin olarak verilmesi yerinde görülmediğinden, davacının, her iki davadaki istinaf başvurusunun incelenmesi dairemizce yapılmıştır. Dava, aboneden tahsil edilen kayıp kaçak ve diğer bir kısım bedellerinin haksız tahsil edildiği iddiası ile istirdadı talebine ilişkindir.HMK 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; yargılama sırasında 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmü getirilerek, Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” hükmünü, geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere, 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine eklenen 10. bend ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür. Karar tarihinden önce Anayasa Mahkemesi bedellerin maliyet unsuru olarak alınmasını yasal hale getiren hükümlere dair iptal başvurularını 28/12/2017 tarihinde reddetmiş, karar Resmi Gazete’de 15/02/2018 tarihinde yayımlanmıştır. Bu nedenle mahkemenin yürürlükteki 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na, 04.06.2016 tarihli ve 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un hükümlerine göre somut olayı sonuçlandırılması sonuç olarak hukuka aykırı olmadığından bu istinaf sebeplerinin sonuca etkisi yoktur. Davacının vekalet ücreti ve yargılama giderlerine ilişkin istinaf taleplerinin incelenmesine gelince; yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı açıktır. Davacının, lehine vekalet ücreti takdiri gerektiği yolundaki istinafı yönünden yapılan incelemeye göre ise; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18/11/2009 gün, 2009/18-421 E., 2009/526 K. sayılı ilamında belirttiği üzere, “Dava tarihinde davasında haklı olan davacının sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olmadığından, davacı lehine masraf ve vekalet ücretine” hükmedilmesi gerekir. Yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı açıktır. Diğer bir anlatımla, geçmişe etkili yeni yasa nedeniyle dava konusuz kalmıştır. Bu sebeple mahkemece davanın reddi yerine “dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmesi ve HMK 331/1 maddesi uyarınca, maktu vekalet ücretinin haksız tarafa yükletilmesi gerekirken, yukarıda açıklanan gerekçeye binaen, dava tarihindeki haklılık durumu sebebiyle davacı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmemesi usul ve hukuka aykırı olduğundan, davacı tarafın asıl ve birleşen dosya yönünden istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, karar bu yönlerden HMK 353/1-b-2 maddesi gereği düzeltilerek, yeniden esas hakkında aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davacının asıl ve birleşen dosya yönünden istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, karar HMK 353/1-b-2 maddesi gereği düzeltilerek, yeniden esas hakkında;A-Asıl dava yönünden;1-Konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 2-Davacı lehine 2.180,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 3-Davacının asıl ve birleşen dava için yaptığı toplam 1.139,75 TL yargılama gideri ile yatırdığı 27,70 TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 4-Alınması gereken 35,90 TL harcın, peşin alınan 27,70 TL’den mahsubu ile bakiye 8,20 TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, 5-Taraflarca yatırılan gider avansı bakiyesinin karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,B-Birleşen dava yönünden;1-Konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 2-Davacı lehine 2.180,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 3-Davacının yatırdığı 35,90 TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 4-Alınması gereken 35,90 TL harcın, peşin harçtan mahsubu ile bakiye 134,88 TL harcın davacıya iadesine,5-Taraflarca yatırılan gider avansı bakiyesinin karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,Sair istinaf sebeplerinin reddine, Peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf edene isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine,Davacının istinaf sebebiyle yapmış olduğu 312,00 TL istinaf yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesinleştiğinde istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 09/04/2019