Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/3135 E. 2020/1842 K. 10.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2018/3135
KARAR NO: 2020/1842
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/04/2017
NUMARASI: 2014/746 E – 2017/469 K
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 10/12/2020
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacıya ait işyerindeki sayaçta 15/02/2012 tarihinde yapılan kontrolde sayacın arızalı olduğunun tespit edildiğini, 22.02.2012 tarihinde sayaç ölçü trafoları değiştirme protokolü ile arızalı olduğu belirtilen sayacın değiştirildiğini, 10.07.2012 tarihinde ise 30/09/2010-19/12/2011 tarihleri arasındaki dönem için elektrik kullanım bedeli olarak 29/06/2012 tarih … nolu 22.237,40 TL bedelli faturanın gönderildiğini, faturanın kapsadığı dönemin diğer dönemlerden farklı olmadığını, yeniden tespit yapılması için sekiz günlük yasal sürede itiraz edildiğini, ayrıca hukuki ihtilaf giderilene kadar sayacın saklanmasını talep ettiklerini, davalının 18/07/2012 tarih … sayılı yazı ile itirazın reddedildiğini, red yazısında yeni sayaç takıldıktan sonraki tüketimler baz alınarak sayacın kullanıldığı tarihler için ek tahakkukun yapıldığının belirtildiğini, faturanın 14 ay 11 günlük süreyi kapsadığını, 1.622,42 TL lik kısmının kayıp-kaçak bedeli olduğu, 316,75 TL’nin sayaç okuma bedeli 649,56 TL’lik kısmının iletim bedeli, 1593,67 TL’lik bölümünün ise dağıtım bedeli olmak üzere toplam 4.182,40 TL’lik bölümünün elektrik ürünü ile ilgili olmayan bedeller olduğunu, vergiler ve diğer resmi kesintiler hariç 14.036,50 TL’lik bölümün enerji kullanımı olduğunun anlaşıldığını, elektrik piyasası müşteri hizmetleri yönetmeliğinin 19/2 maddesine göre sayacın tüketim kaydetmemesinde tahakkuka esas sürenin doğru bulgu ve belgelerin bulunması halinde 12 ay, bulunmaması halinde ise 90 günü geçemeyeceğinin belirlendiğini, oysaki faturaya uygulanan sürenin 14 ay 11 gün olarak esas alındığını, yönetmeliğin bu maddesinin sayacın eksik tüketim kaydetmesi ile ilgili olmadığını, 90 günlük süre için uygulama yapılması gerektiğini bu kabul edilemese dahi uygulanacak sürenin 12 ayı geçemeyeceğini, davalının elinde önceki dönemlere ait doğru dökümler bulunduğunu, buna göre hesaplama yapılması gerektiğini, elektrik ürünü ile ilgili olmayan bedeller yönünden ise sayacın bizzat gidilerek okunmadığını, bu sebeple 316,75 TL sayaç okuma bedeli alınamayacağını belirterek 29/06/2012 tarih ve … nolu 22.237,40 TL faturadan dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 15/02/2012 tarihinde davacıya ait … nolu sayaç üzerinde yapılan incelemede … marka sayacın arızalı olduğunun tespit edildiğini, 20/02/2012 tarihinde de yeni sayacın takılarak eski sayacın kontrole gönderildiğini, düzenlenen test raporlarına göre sayacın üretici firmanın arızalı serisi içinde bulunduğu ve hafıza kartının arızalı olduğunun belirlendiği, … firması tarafından düzenlenen raporda da sayacın hafızasının bozuk olduğunun belirlendiğini, davalı kurum tarafından Elektrik piyasası müşteri hizmetleri yönetmeliğinin 20. Maddesine göre hesaplama yapıldığını, yeni sayacın takıldığı tarihten sonraki dönemin ortalamasının esas alındığını, davacının iddialarının doğru olmadığını, sayaç okuma, dağıtım bedeli, iletim bedelinin EPDK yönetmeliği ve belirlemelerine göre alındığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi tarafından; “alınan bütün bilirkişi raporlarında sayaç değişikliğinden sonraki iki dönem tüketim ortalamasının değişiklikten önceki dönem tüketim ortalamasından fazla olduğu görülmüştür. Buna göre sayacın eksik tüketim kaydettiği anlaşılmıştır. Yukarıda yazılı kıstaslara göre bilirkişi tarafından hesaplama yapıldığında ise; ek tahakkukun 2.606,89 TL olduğu tespit edilmiştir. Hesaplamanın doğru yapıldığı görüldüğünden mahkememizcede kabul edilmiştir. Geçmiş dönemlerde yani 90 günlük dönemde düzenlenen faturalarda sayaç okuma bedeli alındığından mükerrer tahsilat olmaması için hesaplamaya sayaç okuma bedeli katılmamıştır. Ancak enerji piyasası kanununda yapılan değişiklik ile kayıp – kaçak, dağıtım ve iletim bedeli tahsil edilebileceğinden bu bedeller hesaplamaya dahil edilmiştir. Buna göre davalı kurum tarafından 2.606,89 TL ek tahakkuk çıkarılması gerekirken 22.237,40 TL çıkarılması yanlıştır.” gerekçeleriyle davanın kısmen kabulü ile davalı tarafından davacı adına düzenlenen 29/06/2012 tarih … nolu 22.237,40 TL bedelli faturadan dolayı; davacının, davalıya 19.630,51 TL borçlu olmadığının tespitine, fazlaya dair istemin reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı ve davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf başvurusunda özetle; alınan tüm bilirkişi raporlarında sayaç değişikliğinden sonraki iki dönem ortalamasının değişiklikten önceki dönem ortalamasından fazla olduğu görülmesi şeklindeki mahkeme gerekçesinin dayanaksız olduğunu, ilk rapora göre müvekkili şirketin tesisinde elektrik tüketimini artıracak maddi vakıa olmadığını, 19 Ekim 2015 tarihli bilirkişi raporunda da 12 ay geriye dönük tahakkuk yapılmasını doğru bulgu olmadığı sonucuna varıldığını, bilirkişilerin bu tespitleriyle de mealen sayacın eksik göstermemesi nedeniyle müvekkilinin borcu olmadığı sonucunu doğurduğunu, sayacın arızalı seride olduğu için eksik gösterme ihtimaline karşı aynı seride olan tüm sayaçların sökülmesi için başlatılan çalışmanın parçası olarak söküldüğünü, yeni sayacın kaydettiği tüketimin arızalı olduğu söylenen sayaçtan daha düşük olduğunu ileri sürmüştür. Davalı vekili istinaf başvurusunda özetle; müvekkili şirket görevlileri tarafından 15.02.2012 tarihinde davacıya ait sayaç üzerinde yapılan kontrol sırasında, … seri numaralı … marka sayacın arızalı olduğunun tespit edildiğini ve 008984 numaralı Ölçü Kontrol ve Mühür tutanağının düzenlendiğini, akabinde müvekkili şirket tarafından 20.02.2012 tarihinde sökülerek yerine, davacı abonenin temin ettiği başka bir sayaç takıldığını ve 20.02.2012 tarihli Sayaç Ölçü Trafoları Değiştirme Protokolü düzenlendiğini, 20.02.2012 tarihli Sayaç Ayar Servisi tarafından düzenlenen sayaç test raporuna göre; … seri numaralı sayacın üretici firmanın arızalı serisi içerisinde bulunduğu ve hafıza kartının arızalı olduğu, ayrıca 27.02.2012 tarihli … A.Ş. tarafından düzenlenen sayaç test raporuna göre de sayacın hafızasının bozuk, endeks bilgilerinin hatalı olduğunun tespit edildiğini, söz konusu sayacın doğru tüketim kaydetmemekle birlikte tamamen yanlış tüketim de kaydetmediğini, sayacın hafızasının arızalı olması sebebiyle eksik tüketim kaydettiğini, dava konusu faturanın; davacı şirketin koruması altında bulunan sayacın arızalı olması sonucu eksik tüketim kaydettiği tespitine dayalı olarak geçmişe yönelik düzenlenen enerji bedeline ilişkin fatura olması nedeniyle faturaya konu tüketim dönemleri itibariyle yürürlükteki yasal mevzuatı oluşturan Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği hükümleri çerçevesinde hesaplandığını, tahakkuka esas sürenin; doğru bulgu ve belgenin bulunması halinde 12 ayı, bulunmaması halinde ise 90 günü aşamaz…” hükmüne uygun işlem yaparak belirlendiğini, dolayısıyla müvekkili şirketin, davacı abonenin söz konusu arızalı sayacının doğru tüketim kaydetmediğini tespit ederek, yeni sayaç takıldıktan sonraki tüketimlerini esas aldığını ve sayacın kullanıldığı tarihler arasına ek tahakkuk işlemi yaptığını, müvekkili şirket tarafından dava konusu faturanın tahakkuku sırasında elde edilen teknik veriler ve mevzuat hükmü ışığında 12 aylık süre için kıyas yapılarak eksik olarak kayıt edilen kwh’yi kıyas tüketimi yoluyla tespit ettiğini, mahkemece 90 günlük sürenin esas alınmasının hatalı olduğunu, dosyadaki bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya elverişsiz ve kendi içerisinde çelişkili olduğunu, bilirkişilerce hazırlanan raporların olayın özel veya teknik bilgi gerektiren yönlerini hiçbir tereddüde yer vermeyecek şekilde aydınlatan bilimsel esaslara dayalı gerekçeleri içermesi gerektiğini, Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin de huzurdaki davaya benzer davalara ilişkin çeşitli kararlarında HMK’nın 266 vd. maddeleri uyarınca hâkimin; kendisinin sahip olmadığı özel ve teknik bilgiyi gerektiren dava konusu uyuşmazlıkta bilirkişiye başvurması, ayrıntılı ve açıklayıcı bir rapor alması, bilirkişi raporunda eksiklikler varsa bu hususta ek rapor alması hatta gerekliyse yeni bir bilirkişiden rapor alması gerektiğini belirttiğini, yargıtay denetimine elverişsiz rapora dayanarak eksik inceleme ile hüküm kurulması yerinde bulmadığını, Yerel Mahkemenin hükme esas aldığı raporların yukarıda belirtilen niteliklere uygun olmadığını ileri sürmüştür. Dava, Kaçak elektrik tahakkuku nedenine dayalı menfi tespit talebine ilişkindir. Dosya kapsamından, taraflar arasında abonelik sözleşmesini bulunduğu, aboneliğe ait … nolu … Marka sayaçta 15/02/2012 tarihinde davalı tarafından yapılan kontrolde sayacın arızalı olduğunun tespit edildiğini ve 008984 numaralı Ölçü Kontrol ve Mühür tutanağının düzenlendiği, 20.02.2012 tarihinde sökülerek yerine,yeni sayaç takıldığı, ve 20.02.2012 tarihli Sayaç Ölçü Trafoları Değiştirme Protokolü düzenlendiğini, 20.02.2012 tarihli Sayaç Ayar Servisi tarafından düzenlenen sayaç test raporuna göre; … seri numaralı sayacın üretici firmanın arızalı serisi içerisinde bulunduğu ve hafıza kartının arızalı olduğu, ayrıca 27.02.2012 tarihli … A.Ş. tarafından düzenlenen sayaç test raporuna göre de sayacın hafızasının bozuk, endeks bilgilerinin hatalı olduğunun tespit edildiği hususunda taraflar arasında ihtilaf yoktur. Buna göre, dava konusu sayacın arızalı olduğu, eksik tüketim kaydettiği, dava konusu sayacın ne zaman arızalandığı tespit edilemediği görülmektedir. Dosya kapsamında, hükme esas alınan bilirkişi raporunun Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği hükümlerine uygun olduğu, somut olayda doğru bulgu ve belgelerin bulunmaması nedeniyle 90 gün üzerinden hesaplama yapılması doğrudur.Her ne kadar bilirkişi raporunda hesaplamaya dahil edilmesi gereken ve tüketim karşılığı olmayan bedeller hesaplamaya dahi edilmemiş ise de mahkemece gerekçeli kararda bu bedellerin eklenme yolu gösterilerek hüküm kurulduğu, buna göre hesaplamanın denetlenebilir olduğu anlaşılmaktadır. Bu sebeple davalının istinaf itirazları yerinde değildir. Davacının istinaf istemi yönünden yapılan değerlendirmede ise; 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunununda Bazı Değişiklikler Yapılmasına Dair 6763 sayılı yasa ile, HMK 341. madde 2. fıkrasında “Miktar veya değeri üçbin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Ancak manevi tazminat davalarında verilen kararlara karşı miktar veya değere bakılmaksızın istinaf yoluna başvurulabilir” şeklinde yapılan yasa değişikliği 02/12/2016 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Karar tarihi itibarıyla, kesinlik sınırı ise 3.110,00 TL’dir. Somut uyuşmazlıkta, davacı tarafından istinaf edilen davanın red edilen kısmı 2.606,89 TL olup, karar tarihinde davacı yönünden miktar itibarıyla karar kesindir.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 348. Maddesindeki düzenlemeye göre “İstinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvurma hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, vereceği cevap dilekçesi ile istinaf yoluna başvurabilir”. Ancak davacı taraf istinafa cevap dilekçesiyle katılma yoluyla istinafa başvurmamış olup, davalıdan önce istinaf dilekçesini vermiştir. Bu itibarla, davacı yönünden istinaf konusu kararın HMK 341. ve 346. maddelerine göre kesin olması sebebiyle, davacı istinaf dilekçesinin HMK 341, 346 ve 352/1-b maddeleri uyarınca reddine, davalı yönünden ise ilk derece mahkemesince verilen kararın mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Davacı istinaf dilekçesinin, HMK 341, 346 ve 352/1-b maddeleri uyarınca karar kesinlik sınırı altında kaldığından reddine, Peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf edene isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine, Alınması gereken 54,40 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden taraflar üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 10/12/2020