Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/3112 E. 2020/1500 K. 17.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2018/3112
KARAR NO: 2020/1500
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/09/2018
NUMARASI: 2014/227 E – 2018/965 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 17/11/2020
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle,taraflar arasında akdedilen sözleşme ile müvekkilinin davalıdan elektrik enerjisi satın aldığını, davalının mevzuata aykırı şekilde açık ve anlaşılır düzenlemeyen sözleşme dolayısıyla müvekkilini yanıltılarak fazla ve yanlış hesaplamaya dayalı fatura tahakkuk ettirerek, fatura bedellerini tahsil ettiğini, hukuka aykırı şekilde müvekkilinden kayıp kaçak bedeli tahsil edip sebepsiz zenginleştiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin fiyatlandırmada hangi tarifenin uygulanacağı ve hesaplamanın ne şekilde yapılacağı hususunda açık olmadığını, mevzuat gereği TRT payı, belediye tüketim vergisi (BTV), enerji fonu ve KDV hesaplamalarının da tarife 1 uygulanarak hesaplandığını, tarife türü belirtilmeyen sözleşmede davalı tarafından müvekkili aleyhine kayıp kaçak bedellerini içeren tarife uygulandığı gibi, mükerrer olarak kayıp kaçak bedellerinin ayrı bir başlık altında fatura edildiğini ve tahsil edildiğini, kayıp kaçak bedellerinin tüketiciden tahsil edilmesinin hukuka aykırı olduğunu beyanla, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 50.000,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyen ticari faiz ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 16/06/2015 tarihli dilekçesi ile talebini ıslah etmiş toplam 1.656.678,490 TL alacağın dava tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi ie tahsiline karar verilmesini istemiştir.(ıslah edilen miktarların konusu ; yanlış tarife uygulanması sebebiyle fazla alınan kayıp kaçak bedelleri ve faizi ile yine yanlış tarife uygulanması sebebiyle birim fiyat içine kayıp bedelleri dahil edilmişken ,ayrıca kayıp kaçak olarak mükerer tahsilat ve faizi iddiasına ilişkindir ,ıslahla işlemiş faizler de müddeabih haline getirilmiştir ) Davalı vekili cevap dilekçesinde, elektrik faturalarında yer alan kayıp kaçak ve diğer bedellerin perakende satış tarifesinin bir unsuru olarak faturalarda yer aldığını, bu bedellerin belirlenmesi için alınan EPDK kararının tüm tüzel ve gerçek kişileri bağladığını, kanuni zorunluluklar gereği tahsil edilen bedellerin iadesinin istenemeyeceğini beyanla, davanın reddini talep etmiştir. davacının tarifenin içerisinde zaten kayıp kaçak bedeli olduğunu, ayrıştırılmış şekilde yansıtılan ikinci kayıp kaçak bedelinin mükerrer tahsil edildiği iddiasının doğru olmadığını, kayıp kaçak bedeli gibi faturalarda yer alacak gelir kalemleri ile ilgili düzenleme yapma yetkisinin EPDK’da olup EPDK kararlarının da düzenleyici işlemler olduğundan gerek tedarikçileri , gerekse müşterileri bağlamakta olduğunu beyanla,davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davacının mükerrer tahsil edilen kayıp kaçak bedellerinin iadesi talebinin sabit olmadığından reddine, davacının tahsil edilen kayıp kaçak bedellerinin iadesi isteminde dava açıldıktan sonra gerçekleşen yasa değişikliği nedeniyle dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Sözkonusu kararı davacı vekili ve davalı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekilince verilen istinaf dilekçesinde özetle, davanın konusunun sadece mükerrer kayıp -kaçak bedeli tahsili olmadığı,davada; davalı tarafından, Borçlar Kanunu’nun 20 ve 25. Maddeleri arasında düzenlenen “genel işlem şartlarına ilişkin kurallar” ihlal edilerek müvekkili aleyhine olan yüksek birim fiyatlı Tarife uygulanması nedeniyle davalının haksız ve sebepsiz olarak zenginleştiği, müvekkili aleyhine kayıp -kaçak bedellerini içeren tarife uygulanmakla birlikte mükerrer kayıp- kaçak bedeli tahsil edildiği ve davalı tarafından huzurdaki davada buna dayanak yine Borçlar Kanunu hükümlerine aykırı düzenlenen “Tip” sözleşmedeki hükümler gösterildiği, Borçlar Kanunu hükümlerine aykırı düzenlenen “Tip” sözleşmede müvekkili aleyhine tarife uygulanması sebebiyle fazladan TRT Payı, Enerji Fonu, BTV ve KDV bedeli tahsil edilmiş olduğu da konularının da ihtilaflı olduğu,
Mahkemece karar gerekçesinde sadece kayıp kaçak bedelleri konusundaki yasa değişikliğine değinildiği, mükerrer kayıp kaçak bedeli tahsiline yönelik taleplerinin ise neden sabit görülmediği yönünde hiçbir değerlendirmeye yer verilmediği,dosya kapsamında birden fazla bilirkişi raporu alınmış olmasına ve mükerrer kayıp kaçak bedelinin tahsil edilip edilmediği hususunda bu raporlar arasında çelişki bulunmasına ve ilk alınan bilirkişi heyeti raporu ile müvekkili şirketten haksız şekilde mükerrer şekilde kayıp kaçak bedeli tahsil edildiği tespit edilmişken, bu raporlardan hiç bahsedilmediği, ,hangi bilirkişi raporuna itibar edildiği kararda yer almasa bile netice itibariyle son alınan ve müvekkili aleyhine olan rapora itibar edildiği anlaşıldığından, hangi gerekçe ile bu rapora üstünlük tanınmış olduğunun açıklanamadığı, Diğer yandan, kayıp kaçak bedelinin tahsilinin , hukuka aykırı olmasına karşılık Anayasa’ya aykırı bir kanun değişikliği ile geriye yürür şekilde yasal hale getirildiği,.kanun değişikliği karşısında tahsil edilen kayıp kaçak bedeli yönünden davanın konusuz kaldığı,ancak somut olayda mükerrer tahsil edilen kayıp kaçak bedellerinin iadesi talebi de bulunduğu ve mahkemenin bu talebin sabit olmadığına dair kanaatinin yerinde olmadığı,davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği ileri sürülmüş, kararın kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle, ilk derece mahkemesi tarafından mükerrer kayıp kaçak bedeli iadesi talebi sabit görülmemiş olup vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin iddiasını ispatlayamayan davacıya tahmili gerektiği,kayıp kaçak bedeli vs.nin 6719 sayılı Kanun öncesinde de EPDK kararlarına istinaden tahsil edildiği, işbu Kanun uyarınca davanın reddine karar verilmesi gerektiğine ilişkin itirazları baki kalmak kaydıyla, bir an için aksi düşünülecek olsa dahi, müvekkili şirket dava tarihi itibariyle haklı olduğundan yargılama giderlerinin müvekkili şirkete yükletilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürmüş, kararın kaldırılmasını istemiştir. Dava, abonelik sözleşmesine aykırı tarife uygulaması sebebiyle fazla ve mükerer tahsilat yapıldığı,ayrıca kayıp kaçak bedelinin de haksız ve mükerer alıdığı iddiası ile istirdadı talebine ilişkindir. …nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; yargılama sırasında 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek,Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir. Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü, Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere, 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine eklenen 10. bend ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür. HMK’nın 26. maddesi hükmüne göre; hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başkasına karar veremez. Öğreti ve uygulamada taleple bağlılık olarak adlandırılan bu kural; sadece sonuç istem yönünden değil, sonuç istemi oluşturan her bir alacak kaleminin dayanağını oluşturan vakıalar yönünden de uygulanır. Somut olayda; davacı, davaya konu kayıp-kaçak bedellerin alınmasının yasal olmadığının yargı mercilerince verilen kararlar ile belirlendiğini ileri sürerek, işbu davayı açmıştır. Diğer bir anlatımla, kayıp-kaçak bedelinin Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından belirlenen tarifelere göre alınması gerekenden fazla alındığı yönünde bir iddiada bulunmamıştır. Bu nedenle davacının bu istinaf talebi yerinde değildir. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2018/5200 E.-2019/115 K, .2018/7702 E-2019/4792 K…sayılı ilamları da bu doğrultudadır. Bu itibarla, davanın davacı tarafından bildirilen vakıalar doğrultusunda incelenmesi yasal bir zorunluluktur.. Bu nedenle taleple bağlılık kuralı gereği dava dilekçesindeki taleplere göre değerlendirme yapılarak karar verilmesi gerektiği, talep aşılarak hedef oranlara göre yerindelik denetimi yapılmak suretiyle karar verilmesi usul ve yasaya uygun olamayacağından, bu istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.Kaldı ki ,bilirkişi kurulu tarifelere aykırılık olmadığını tesbit etmiştir. Yasa değişikliği ile ,davaya konu bedellerin artık maliyet unsuru haline geldiği ve tüketicilere yansıtılabileceği ,geriye etkili olarak uygulanacağı kesinlik kazandığından,bu bedeller dahil edilerek yapılan tahakkuklar yönünden de hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmıştır. 6719 sayılı yasa ile ,kayıp kaçak vs bedellerin maliyet unsunu olduğu açıklanmış,abonelere yansıtılabileceği düzenlendiğinden ,geçmişe etkili uygulanacağından ,davacının tip 2 no.lu tarifenin uygulanması gerektiğine ilişkin istinaf sebebi yerinde değildir.Hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda da ,esasen sözleşmeden bu şekilde bin sonuç çıkmadığı gerekçesiyle izah etdilmiştir. Bu durumda ,689.428,-TL lik kayıp kaçak talebi yönünden davanın konusuz kaldığına ilişkin mahkeme kararı doğru olup,davacı tararın bu yöne ilişkin istinaf sebebi yerinde görülemiştir. Ancak 811.120,-TL lik mükerer tahsilat iddialarına ilişkin talebin reddine karar verildiği anlaşıldığından, buna göre davalı lehine AAÜT uyarınca nisbi vekalet ücreti ,yargılama gideri takdiri gerekirken , bu yönlerden hüküm kurulmaması usul ve hukuka aykırı olmakla ,davalı istinafının kabulü ile ,HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca ,karar bu yönden düzeltilerek,yeniden esas hakkında aşağıda yazılı olduğu şekilde karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf talebinin kabulü ile istinaf konusu karar , HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca düzeltilerek, yeniden esas hakkında; 1-Davacının mükerrer tahsil edildiği iddia edilen kayıp kaçak bedellerinin ( 811.120,-TL ) iadesi talebinin sabit olmadığından reddine, Davacının haksız tahsil edildiği iddia edilen kayıp kaçak bedellerinin (689.428,-TL ) iadesi isteminde dava açıldıktan sonra gerçekleşen yasa değişikliği nedeniyle dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 2-Harçlar kanununa göre alınması gereken 54,40 TL maktu karar harcının 853,90 TL peşin harç ve 27.438,06 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 28.291,96 TL’den mahsup edilerek bakiye 28.237,56 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine, 3-Davacı tarafından yapılan 5.500,00 TL bilirkişi ücreti, 161,10 TL tebligat müzekkere giderinin, ( konusuz kalan talep yönünden , HMK 331. maddesine göre davanın başlangıcındaki haklılık durumuna göre) takdiren 2.200 ,-TL sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-Davalının yargılama sırasında yapmış olduğu masraf bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden ,reddedilen kısım yönünden karar tarihindeki AAÜT uyarınca 57.606,00 TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden,konusuz kalan talep yönünden karar tarihindeki AAÜT uyarınca 3.400,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7-Artan avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, İstinaf incelemesiyle ilgili olarak; Davacıdan peşin alınan istinaf karar harcının mahsubu ile başkaca harç alınmasına yer olmadığına, Davalıdan alınan peşin istinaf karar harcının isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine, Davalının istinaf aşamasında yapmış olduğu 46,50 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesinleştiğinde istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.17/11/2020