Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/3069 E. 2020/1740 K. 03.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2018/3069
KARAR NO: 2020/1740
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/05/2018
NUMARASI: 2016/984 E – 2018/549 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 03/12/2020
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 01.07.2012-30.06.20l3 dönemini kapsayacak şekilde elektrik enerjisi tedarik sözleşmesi imzalandığını, sözleşme feshedilmediğinden 7.1. Maddesine göre kendiliğinden 1’er yıllık süreler halinde 30.05.2016 tarihine kadar yenilendiğini, bu tarihten sonra davalı sözleşmeyi erken feshederek başka bir tedarik şirketinden elektrik almaya başladığını, sözleşmenin 7.1 .Maddesindeki; “Sözleşme tarihinden Önce sözleşmenin abone tarafından fesih edilmesi halinde abone son iki ayın fatura toplamı kadar ceza-i şart ödemeyi kabul eder. Her hangi bir taraf sözleşme süresinin dolmasından en az 2 ay önceden sözleşmenin yenilenmeyeceğini diğer tarafa yazılı olarak bildirmediği takdirde sözleşme aynı şartlarla 1 yıl daha yenilenmiş olur” hükme göre davalıya son iki fatura tutarında 7.394,31 TL ceza tahakkuk ettirildiğini, cezanın 1.014,52 TL’sinin otomatik ödemeden tahsil edildiğini, bakiye 6.379,79 TL ödenmediğini, İstanbul … İcra Müdürlüğünde … E dosya ile icra takibi başlatıldığını, davalının itiraz ettiğini bu nedenle itirazın iptaline, %20’den az olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;davacının talep ettiği ceza-i şartın hukuka aykırı ve yersiz olduğunu, davacıya sözleşmenin sonlandınlacağı usulüne uygun olarak bildirildiği, sözleşmeye son verilmesine rağmen otomatik ödeme talimat vasıtasıyla bankadan iradesi dışında 1.014,52 TL çekildiğini, bakiye 6,379,79 TL ceza-i şart bedeli ve 239,24 TL işlemiş faizi talebinin sözleşmeye aykırı olduğunu, davanın reddine, %20’den az olmamak üzere tazminata hükmedilmesine talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi tarafından; “davacı tarafça sözleşmenin bitim tarihinden iki ay değil 4 ay önce sözleşme 7.1 maddesine uygun olarak davacıya bildirim yapmış olmasına rağmen, davacı tarafça kendisinden olay alınmadan yenileme yapılması ile davalının sözleşmeyi yenilemiş olduğu ve süre dolmadan yeni bir tedarikçi ile sözleşme yaptığından da bahsedilemeyeceği,, davacı tarafça, davalı taraftan gönderilen yazıya rağmen, kendisinden onay almadan sözleşme yenilenmiş gibi hesabından kısmi tahsilat yapmış olduktan sonra, bakiye kısım içinde icra takibi ile tahsilat talebinde bulunmuş olmasında, bile bile davalı aleyhine kötü niyetli hareket etmiş olduğu” gerekçeleriyle davanın reddine, reddedilen dava üzerinden takdiren %20 oranında hesaplanan 1.323,80 TL kötü niyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiştir. Karara karşı davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf başvurusunda özetle; birçok hatanın ve yanlış yorumlamaların olduğu bilirkişi raporunun hükme esas alındığını, raporda özetle ” Sözleşmenin kendiliğinden yenilenerek 30.05.2016 tarihine kadar uzadığını, davalı tarafın 22.01.2016 tarihli yenilememe yazısı ile davalıya bildirimin yapıldığı, davalının sözleşmeyi süresi içerisinde değil bitiş tarihinde sona erdirmiş olduğunu, işbu nedenlerle keşide edilen ceza-i şartın sözleşme hükümlerine aykırı olduğu” şeklinde hatalı tespitlerde bulunulduğunu, bilirkişinin tespit ettiği gibi sözleşmenin sona erme tarihinin 30.05.2016 olmadığını, ihtilaf konusunun da bu olduğunu, davalı tarafından her ne kadar 22.01.2016 tarihli yazısı ile sözleşmenin yenilenmeyeceğinin bildirildiği iddia edilmiş olsa da davalı vekilinin öne sürmüş olduğu yenilememe bildirimi mevcut olmadığını, davalı tarafından da işbu belgenin müvekkiline teslimine ilişkin bir tebliğ şerhi ya da bu durumu gösteren bir alındı belgesi dahi sunulmadığını, mahkeme tarafından da bu bildirimin yapıldığına ve müvekkiline ulaştığına dair bir belge olmadığı halde, işbu adi yazılı bildirim kabul edildiğini, bu bildirimin ulaştığını ispat yükünün davalı da olduğunu, yargılamaya davalı tarafından buna ilişkin hiç bir delil sunulmadığını, müvekkiline ulaşmamış bir bildirim nedeniyle sözleşmenin yenilenmesinde sanki müvekkili kötüniyetliymiş gibi bir de kötüniyet tazminatına mahkum edildiğini, ancak bu bildirimin geriye dönük olarak hazırlanabilecek nitelikte bir yazı olduğu dahi bu kadar açıkken mahkeme tarafından eksik inceleme neticesinde hatalı kararlar verildiğini, yenileme bildirimi olmadığından sözleşmesi doğal olarak 30.06.2016-30.06.2017 tarihleri arasında da geçerli olarak ve sözleşme-borç ilişkisi devam eder hale geldiğini, sözleşmede “sözleşmenin abone tarafından feshedilmesi halinde abone son 2 ayın fatura toplamı kadar cezai şartı Tedarikçi’ye ödemeyi kabul eder.” hükmünün düzenlendiğini, sözleşmenin geçerli olacağı tarih 30.06.2015-30.06.2016 olacaktı ve davalı tarafından yine de sözleşme ilişkisi içerisinde başka bir tedarikçi ile anlaşma yapması ve tedarik başlangıç tarihinin müvekkili şirket ile akdedilmiş olan sözleşme bitiş tarihine uygun olmaması ve anlaşma yapmış olduğu şirket tarafından 04.05.2016 tarihinde talep edildiği ve işbu şirketin portföyüne girdiği yani sözleşmesini yine de erken feshetmiş olacağının açık olduğunu, zira kararlaştırılan tarihe kadar sözleşme ayakta olacağından 30.06.2016 tarihine kadar tarafların sözleşmesinden kaynaklanan hak ve yükümlülüklerinin devam edeceğinin kabulü gerekeceğini, alacaklının icra takibini kötü niyetli olarak yaptığı hususunun, borçlu tarafından kanıtlanması gerektiğinden kötüniyet tazminatına ilişkin kararın da hatalı olduğunu ileri sürmüştür. Dava, taraflar arasında imzalanan elektrik enerjisi tedarik sözleşmesinin erken feshedilmesi nedeniyle cezai şart alacağının tahsili talebiyle başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Dosya kapsamından; davacı ile davalı arasında 01.07.2012-30.06.2013 dönemini kapsayacak şekilde elektrik enerjisi satış sözleşmesi imzalandığı, sözleşmenin 7.1. Maddesine göre kendiliğinden birer yıllık süreler halinde yenilenerek, 30.05.2016 tarihine kadar uzadığı, davalının, 30.05.2016 tarihinden sorıra elektrik eneıjisini başka bir tedarikçi firmadan satın almaya başladığı, sözleşmenin 7.1 Maddesinde ; “İşbu sözleşme Ek’teki protokolde belirtilen sözleşme bitiş tarihinde sona erer, İşbu sözleşme süresi içinde fesh edilemez ” hükmü bulunduğu, davalı 22.01.2016 tarihli yazısı ile “Şirketimizle olan indirimli satış sözleşmesinin 30.05 2016 bitiş tarihinden itibaren bilgim ve onayım olmadan yenilenmemesini” bildirmiş olduğunun iddia edildiği, sözleşmenin 7.1. Maddesindeki ; “Sözleşme bitiş tarihinden önce sözleşmenin abone tarafından fesih edilmesi halinde abone son iki ayın fatura toplamı kadar ceza-i şartı tedarikçiye ödemeyi kabul eder” hükmünün düzenlendiği görülmektedir. Dosyada mevcut gönderi örneğine göre, 22.01.2016 tarihli bildirimin 30.05.2016 tarihli iadeli taahhütlü olarak gönderildiği, alındı makbuzunun fotokopi niteliğinde olduğu ve bunun muhatabına tebliğ edilip edilmediğinin araştırılmadığı görülmektedir. Buna göre yapılan değerlendirmede, davalının sözleşmeyi yenilemediğini ispat etmesi gerektiği halde 22.01.2016 tarihli yazısının davacıya tebliğinin araştırılmadan ve hükümde tartışılmadan yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu itibarla davacının istinaf isteminin kabulü ile HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince karar kaldırılarak belirtilen gönderinin akıbetinin araştırılarak sonucuna göre karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir. karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın, HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasıyla, yeniden yargılama yapılıp bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine, Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene isteği halinde iadesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 03/12/2020