Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/3038 E. 2021/390 K. 16.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2018/3038
KARAR NO: 2021/390
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/03/2018
NUMARASI: 2017/383 E – 2018/310 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 16/02/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahke- mesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı borçlu şirketin müvekkili şirketin … nolu abonesi olduğunu, davalı şirket tarafından … Mah. … Sk. Merkez Pendik adresinde sağlanan enerji bedeline karşılık olan fatura bedellerini ödemediğini, ödenmeyen bedellerin tahsili amacıyla İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibine başlandığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu beyanla, davalı tarafça yapılan haksız itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın % 20 ‘sinden aşağı olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: müvekkili aleyhine olmayan bir borç için ilam- sız icra takibi başlatıldığını, davanın 04/04/2017 tarihinde açıldığını, sunulan belgelere göre takibin açıldığı 02/11/2015 tarihinden davanın açıldığı 04/04/2017 tarihine kadar herhangi bir icra takibi yapılmadığını, 17 ay 2 gün takipsiz bırakılan icra takibinin işlemden düşmesinin gerektiğini, müvekkili şirketin 31/01/ 2014 tarihinde akdedilen sözleşme ile ilgili işyerinde elektrik enerjisinin teminini …’dan sağladığını, 2014 yılı içerisinde imzalanan sözleşme ile 31/03/2014 tarihinden itibaren tüm elektrik tüketimlerini … A.Ş. tarafından faturalandığını, elektrik bedelinin faturalandırılmasını ve ödemelerini yapan sözleşme ile …’a aktarıldığının açık olduğunu, müvekkili açısından … A.Ş. Tarafından faturalandırılmış ve tüm ödemelerin eksiksiz olarak … adına banka aracılığı ile … Bankası Eyüp Şubesi ‘nin … hesap nolu hesabından gerçekleştirildiğini, davacının düzenlediği herhangi bir evrakın hukuki bir geçerliliğinin olmadığını, düzenlenen faturaların hukuken geçerli olmadığını, taraflar arasında bir ilişkinin bulunmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince:” taraflar arasındaki ihtilafın takibe konu fatura dönemi itibariyle davalının davacı şirketten elektrik enerjisi kullanıp kullanmadığı hususundan kaynaklandığı, … kayıtları ve bilirkişi raporuna göre, nizalı dönemde davalının elektrik enerjisini davacı şirketten değil, … A.Ş. ‘den kullandığı, bu nedenle elektrik enerjisi kullanımı nedeniyle davalı tarafın davacıya borcunun bulunmadığı, davalının davacı … A.Ş. İle olan abonelik sözleşmesini feshetmeden başka bir perakende şirket ile sözleşme yapmış olmasının ihbar olunan tedarikçiden elektrik kullanıldığı döneme ilişkin olarak fatura tahsil etme yetkisini davacıya vermeyeceği, davacının takibinin haksız ve yersiz olduğu, buna karşın davacının takibinde kötü niyetli olduğunun ispatlanamadığı” gerekçesiyle Davanın REDDİNE, Davalı tarafın şartları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine, karar verilmiştir. Karar davacı vekilince istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı … Tekstil’in şirket müdürü … tarafından 19.06.2012 tarihinde o dönemki görevli tedarikçi firma olan … ile abonelik sözleşmesi imzalandığını, … Tekstil o tarihten itibaren … Satış A.Ş.’den elektrik alıp elektrik tüketimi yaptığını, bu tüketimlerin müvekkili şirketçe faturalandırıldığını, taraflar arasında akdedilmiş abonelik sözleşmesinin sonlandırıldığına yönelik herhangi bir bildirim bu- lunmadığını, işbu sözleşmenin tarafı olan davalının elektrik bedelinden sorumluluğunun devam ettiğini, takibe konu borcun da buna dayalı olduğunu, Her ne suretle olursa olsun ,sözleşmenin tek taraflı sonlandırılmasının yeterli olmadığını, bu hususun müvekkili şirkete de bildirilmesi, varsa ödenmemiş tüketim bedellerinin ödenmesi, sözleş- menin diğer hükümlerinin (kendisine yüklediği başkaca edimler varsa onlar) yerine getirilmesi, yine varsa sözleşmeden kaynaklanan hakların da kullanılması, böylece, mevcut sözleşme ilişkisi ile, taraflara karşılıklı olarak tanınan ve yüklenen tüm hak ve borçlardan arınmış olarak sonlandırılmasının gerek- tiğini, müvekkili şirketin, abonenin terk durumunu araştırma/saptama yükümlülüğü bulunmadığını, gerekli bilgilendirme ve güncellemeleri yapmayan, bu anlamda yükümlülüklerini yerine getirmeyen davalının kolaycılığının hukuken korunamayacağını, Yargıtay içtihatlarında da geçtiği üzere, “abonelik sözleşmelerinde, hizmet veren tarafın, abonelerini belli periyotlarla izleyip, ortaya çıkan sübjektif değişikliklere uygun şekilde tutum alma ve işlemler yapma yükümlülüğü altına sokulması, personelin asli faaliyet alanı dışındaki bu türden işlere yönlendirilmesine ve dolayısıyla verilmesi gereken hizmetin ihmaline yol açabileceğinden, hukuk düzenince kabul edilememeyeceğini, özetle taraflar arasındaki ilişkinin sonlandırılmasına ilişkin usulünce bildirim yapılmadığından davalının sorumluluğunun devam ettiğini , mahkemenin ihtilaf konusu dönemde davalının davacı firmadan değil başka firmadan elektrik kullandığı gerekçesiyle davanın reddi yönünde tesis ettiği kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla kararın kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Dosyaya ibraz olunan abone sözleşmesine davalı … davalının … abone nolu … hesap nolu abonesidir. Davacı şirket tarafından davalı aleyhine söz konusu abonelik sözleşmesi kapsamındaki elektrik tüketim bedelinden kaynaklanan asıl alacak ve ferilerinden ibaret toplam 6.811,14 TL alacağın tahsili talebiyle 02/11/2015 tarihinde takibe girişilmiş, davalı ibraz ettiği itiraz dilekçesi ile ” takip dayanağı borcun 2014 yılı Nisan, Mayıs ,Haziran, Temmuz, Ağustos ve Ekim aylarına ait olduğunu, ancak 31/01/2014 tarihli sözleşme ile dava dışı … A.Ş.’den elektrik tedarik ettiğini ve tüketimden kaynaklanan tüm borcunu ilgili firmaya ödediğini, davacıya her hangi bir borcunun bulunmadığından bahisle takibe itiraz ettiği, itiraz dilekçesinin alacaklı vekiline tebliğ edilmediği,itirazın iptali talepli iş bu davanın davanın 04/04/2017 tarihinde açıldığı görülmüştür. Davalı her ne kadar takip konusu alacak döneminde dava dışı şirketten elektrik tedarik ettiğini belirtmiş ise de ,davalının davacı ile akdettiği sözleşmeyi feshettiğine dair beyan ve delilinin bulun- madığından davacı ile imzaladığı sözleşmeden kaynaklanan yükümlülükleri devam etmektedir. Dairemizin ve Yargıtay 3. HD’nin emsal kararlarında ” uzun süre elektrik kullanılmaya devam edilmesi ve karşılığının ödenmemesine rağmen, elektriğin kesilmemesi karşısında tedarikçi firmanın da müterafik kusurlu olduğu , gecikme zammı ve KDV den kusur indirimi yapılması gerektiği ” belirtilmiştir. Bu noktada , taraflarca gösterilen delillere göre , davacının takip dayanağı tüketim bedel- lerinden kaynaklanan alacağının varlığı ve miktarının tespiti hususunda bilirkişi incelemesi yapıldıktan sonra dosya kapsamına göre hüküm tesisi gerekirken , yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur. Açıklanan nedenlerle, ilk derece mahkemesince verilen kararda vakıa ve hukuki değer- lendirme noktasında, usul ve esasa aykırılık tespit edildiğinden, davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-a-6 md gereğince reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın, HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasıyla,yukarıda izah edilen şekilde, yeniden yargılama yapılıp bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine, Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene isteği halinde iadesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 16/02/2021