Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/3033 E. 2018/1837 K. 19.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2018/3033
KARAR NO : 2018/1837
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/05/2018
NUMARASI : 2015/290 E – 2018/533K
DAVANIN KONUSU: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 19/12/2018
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; abone olan davacıdan, davalı tarafça düzenlenen elektrik faturalarında, her hangi bir tüketim karşılığı olmayan, kayıp kaçak bedeli gibi bir kısım adlar altında tahakkuk ettirilen ve haksız olarak tahsil edildiğini ileri sürdüğü bedellerden, şimdilik 100.000, TL’nin dava tarihinden işleyecek TCMB avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesini talep ve dava etmiş, bilahare 17.05.2016 tarihinde davasını ıslah ederek 174.603,87 TL’ye yükseltmiştir.Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; kayıp kaçak ve diğer bedellerin perakende satış tarifesinin bir unsuru olarak faturalarda yer aldığını, 6446 sayılı EPDK’nın verdiği yetki ile bu bedellerin belirlenmesi için alınan EPDK kararlarının ve belirlediği tarifelerin tüm tüzel ve gerçek kişileri bağladığını, kanuni zorunluluklar gereği tahsil edilen bedellerin iadesinin talep edilemeyeceğini beyanla, davanın reddini talep etmiştir.
Davalı …Toptan A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle, kayıp kaçak ve diğer bedellerin perakende satış tarifesinin bir unsuru olarak faturalarda yer aldığını, 6446 sayılı EPDK’nın verdiği yetki ile bu bedellerin belirlenmesi için alınan EPDK kararlarının ve belirlediği tarifelerin tüm tüzel ve gerçek kişileri bağladığını, kanuni zorunluluklar gereği tahsil edilen bedellerin iadesinin talep edilemeyeceğini beyanla, davanın reddini talep etmiştir.İhbar olunan …. vekili beyan dilekçesinde özetle; …’ın üretilen enerjinin nihai tüketiciye ulaştırılmak üzere dağıtım şirketlerinin bağlantı noktalarına kadar iletimi faaliyetini üstlendiğini, iletim bedeli (sistem kullanım bedeli ve sistem işletim bedeli), …’ca iletim sistemi kullanıcısı olan tüzel kişilere verilen İletim hizmetinin karşılığı olarak tahakkuk ve tahsil edilmekte olduğunu, söz konusu kapsamda davacı şirket ile hiçbir irtibatlarının bulunmadığını, …ca, davalı…’a verilen hizmetin karşılığında alınan iletim bedelinin, davacı taraf gibi abonelere hangi yöntem ve şartlarda yansıtıldığının taraflarınca bilinmediğini, davacı taraf ile müvekkili … arasında imzalanmış bağlantı anlaşması veya sistem kullanım anlaşması bulunmadığını, davacının iletim sistemi değil, dağıtım sistemi kullanıcısı olduğunu, … tarafından davacıya bir hizmet verilmediğini, davalı yanında fer’i müdahil olarak katılmalarına ve davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.İhbar olunan TRT Genel Müdürlüğü vekili beyan dilekçesinde özetle; 15.12.1984 tarih ve 18606 sayılı RG’de yayımlanan 3093 sayılı Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu Gelirleri Kanunu ile elektrik eneıjisi satış hasılatından yüzdesel bir oranda pay alınmasının temel gelir kaynağı olarak düzenlenmiş olduğunu, Kanunun 4/c maddesinde 26.7.2008 tarihinde yapılan değişiklikle; Dağıtım Bedeli, İletim Bedeli, Perakende satış hizmetlerine ilişkin bedeller, Belediye Tüketim Vergisi (BTV), Enerji Fonu’nun TRT payı matrahı dışında bırakıldığını, bu bağlamda kayıp/kaçak bedelinin matraha dahil olduğunu, 11.09.2014 tarihli tarihli RG’de yayımlanan 6552 sayılı Torba Kanun ile 3093 sayılı TRT Gelirleri Kanununun enerji payım düzenleyen 4/c maddesinde yapılan düzenleme ile, ‘Nihai tüketiciye elektrik enerjisi satışı yapan lisans sahibi tüzel kişiler, iletim, dağıtım ve perakende satış hizmetlerine ilişkin bedeller hariç olmak üzere, elektrik enerjsi satış bedelinin %2Tsi tutarındaki payı (KDV, diğer vergiler, fon ve paylar ile benzeri kesintiler hariç) faturalarında ayrıca gösterir ve bu kapsamdaki bedelleri TRT Kurumuna intikal ettirirler” hükmü getirildiğini, Danıştay içtihatlarına göre kayıp enerji bedelinin TRT payı hesabına dahil kalem olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.İhbar olunan T.C.Maliye Bakanlığı vekili beyan dilekçesinde özetle; dava dosyası içeriğine göre davanın Bakanlık İş ve işlemleri ile ilgisinin bulunmadığını, 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununun 34. ve 35. maddesine göre belediye sınırları ve mücavir alanları içerisinde elektrik ve havagazı tüketenlerin elektrik ve havagazı tüketim vergisi ödemekle mükellef olduğunu, 37.madde- sinde “Verginin matrahı; elektriğin iletimi, dağıtımı ve perakende satış hizmetlerine ilişkin bedelleri hariç olmak üzere elektrik enerjisi satış bedeli ile havagazmın satış bedelidir. Matraha vergi, fon ve pallar dahil edilmez” hükümleri yer aldığını, 38. Maddesinde; a) imal ve istihsal, taşıma, yükleme, boşaltma, soğutma, telli ve telsiz telgraf ve telefon müraselesi işlerinde tüketilen elektriğin satış bedeli üzerinden %1; b) (a) bendi dışında kalan maksatlar için tüketilen elektriğin satış bedeli üzerinden %5; c) havagazmın satış bedelinden %5 nispetinde alınacağının düzenlendiği savunarak haksız davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, yargılama sırasında yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın getirdiği düzenleme sebebiyle dava konusuz kaldığından, esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.Söz konusu kararı davacı vekili ve davalı … vekili ile katılım yoluyla istinaf eden davalı …. Toptan Satış A.Ş. vekili istinaf etmiştir.Davacı taraf istinaf başvurusunda özetle; kanunların Anayasaya aykırı olamayacağı, kanunların geriye yürümezliği ve her dava açıldığı tarihteki hukuki ve maddi olgulara göre görülür ve karara bağlanır ilkeleri uyarınca, esasen söz konusu değişikliklerin Anayasaya uygun yorumlanması suretiyle geriye yürümeyeceği kabul edilerek davanın kabulüne karar erilmesi gerektiğini, gerekçeli kararda davacının dava tarihi itibariyle haklı olduğunun açıkça tespit edilmesine rağmen maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu beyanla kararın bu yönden de bozularak lehe nisbi vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.Davalı … istinaf başvurusunda özet olarak; kayıp kaçak ve diğer fatura kalemlerinin zaten mevzuatta olduğunu ve bu bedelleri tüketicilerin ödemesi gerektiğini, yürürlükteki mevzuat ile mahkeme kararları arasındaki çelişkiyi kaldırmak için bu kanuni düzenlemeye gidildiğini, birbirleriyle çelişen Yargıtay kararlarının hukuk düzeninde bir karışıklığa yol açtığını, 6719 sayılı kanunun net bir şekilde düzenleme getirdiğini ve gerekçesinde de dile getirildiği gibi geçmişe yürürlülük denen bir durumun söz konusu olmadığını, zaten mevzuatta da bu kalemlerin tüketiciye yansıtılması gerekmektedir denildiği, 6446 sayılı kanunun 17.maddesini değiştiren hükümleri ile tüketicilere yeni bir yükümlülük getirilmediğini, hali hazırdaki uygulamanın değiştirilmediğini,kanun hükmünden kaynaklanan teselsülün bulunmaması nedeniyle davalıların yargılama gideri ve vekalet ücretinden eşit olarak sorumlu olduklarını ileri sürerek kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini ve davalı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesini talep etmiştir. Katılım yoluyla istinaf eden …Toptan A.Ş.tarafça istinaf sebepleri olarak, 6719 sayılı kanunun 26.maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen geçici 20.maddesi hükümlerine istinaden davanın reddi kararı verilmesi gerekirken konusuz kalma nedeni ile dava hakkında karar verilmesine yer olmadığı kararının hukuka aykırı olduğunu, 6719 sayılı kanunun mevcut olan yasal duruma dair tereddütleri giderdiğini, tartışmaları gidermek için çıkarıldığını, davacı tarafın huzurdaki davayı açarken haklılığından bahsedilemeyeceğini, Anayasa Mahkemesinin 6719 sayılı kanunun iptali talebiyle yapılan başvuruları Anayasa’ya aykırı olmadığı gerekçesiyle reddettiğini, davacının istinaf iddialarının yersiz olduğunu, davanın tarafları tacir olduğundan davacının taleplerinin kabul edilebilir olmadığını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı şirket üzerinde bırakılmasına hükmünün kaldırılmasına ve davanın açılmasında şirketin hiçbir kusuru bulunmadığı gözetilerek yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı şirket üzerinde bırakılmasına karar verilmesini istemiştir.Dava, aboneden tahsil edilen kayıp kaçak ve diğer bir kısım bedellerinin haksız tahsil edildiği iddiası ile istirdadı talebine ilişkindir.HMK 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; yargılama sırasında 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmü getirilerek, Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.Yine, 6719 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” hükmünü, geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere, 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine eklenen 10. bend ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür. Karar tarihinde Anayasa Mahkemesi bedellerin maliyet unsuru olarak alınmasını yasal hale getiren hükümlere dair iptal başvurularını reddetmiştir. Resmi Gazete’de yayımlanması ise 15/02/2018’dir. İptal kararı ise 28/12/2017 olup, karar tarihinden öncedir. O halde, bu istinaf sebeplerinin sonuca etkisi yoktur. Davacı tarafın lehine nisbi yerine maktu vekalet ücreti takdir edilmesi ile ilgili istinaf sebebi yönünden yapılan değerlendirmede ise; uyuşmazlığın niteliği de gözetildiğinde davanın konusuz kalması sebebiyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm esasında dava konusu bedellerin davalı tarafça alınıp alınamayacağına dair mahkemece yapılan belirlemeye ilişkin bir tesbit hükmü olduğundan, bu durumda parasal bir talebe ilişkin olsa da davada gerek bu konudaki Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin muhtelif emsal kararları gerekse açıklanan gerekçe uyarınca Avukatlık Asgari Ücret Tarife’sinin nisbi vekalet ücreti hükümlerinin uygulanması sözkonusu olamayacağından mahkemece maktu vekalet ücreti takdirinde de usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından,davacı tarafın yerinde görülmeyen istinaf talebinin HMK nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.Davalıların istinaf taleplerinin incelenmesiyle; yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı açıktır. Diğer bir anlatımla, geçmişe etkili yeni yasa nedeniyle dava konusuz kalmıştır. Bu sebeple mahkemece “dava konusuz kaldığından; esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmesi ve HMK 331/1 maddesi uyarınca yargılama giderleri ve bu kapsamda maktu vekalet ücretinin haksız tarafa yükletilmesinde usul ve hukuka aykırlık bulunmamaktadır. Çünkü davacının, davanın açıldığı andaki mevzuat ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklı olduğu, davaya konu bedelleri tahsil eden davalılar davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden yargılama harç ve giderlerinin haksız çıkan tarafa yükletileceği kuralı karşısında davalılar lehine vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilemeyeceğinden, davalıların bu yöndeki istinaf talebi yerinde görülmemiştir.Davalı …’ın vekalet ücretinin tahsiline yönelik istinaf başvurusu yönünden yapılan değerlendirmede; dava arkadaşlığı; davacı veya davalı tarafta birden fazla kişi bulunması hali olup 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 57 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. İhtiyari dava arkadaşlığında; birden çok kişi, birlikte dava açabilecekleri gibi aleyhlerine de birlikte dava açılabilir. Bu haller, davacılar veya davalılar arasında dava konusu olan hak veya borcun, elbirliği ile mülkiyet dışındaki bir sebeple ortak olması, ortak bir işlemle hepsinin yararına bir hak doğmuş olması veya kendilerinin bu şekilde yükümlülük altına girmeleri, davaların temelini oluşturan vakıaların ve hukuki sebeplerin aynı veya birbirine benzer olmasıdır. (HMK.57) Sayılan bu üç durum dışında ihtiyari dava arkadaşlığı söz konusu değildir. Maddi hukuka göre, bir hakkın birden fazla kimse tarafından birlikte kullanılması veya birden fazla kimseye karşı birlikte ileri sürülmesi ve tamamı hakkında tek hüküm verilmesi gereken hâllerde ise mecburi dava arkadaşlığı vardır (HMK.59).Somut olayda, davalılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı olduğu anlaşılmaktadır. Bir taraftaki ihtiyari dava arkadaşları davada haksız çıkarsa mahkeme yargılama giderlerini davadaki ilgilerine göre dava arkadaşları arasında paylaştırabileceği (HMK’nın 326/3) gibi müteselsilen sorumlu tutulmalarına da karar verebilir. Davadaki talep ve tarafların, bu bedellerin tahsili kısmındaki birlikte sorumluluğuna dair iddia ve ayrı ayrı dönemlere ilişkin bedellerin tahsil istediği olmayışı dikkate alınarak (TBK’nın 162 vd. Maddeleri). (Baki Kuru Medeni Usul Hukuku syf:496). Bu itibarla davalının yargılama gideri ve vekalet ücretinin müteselsilen tahsili yönündeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle davacı ve davalıların istinaf başvurularının reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacının, davalı …’ın ve katılım yoluyla istinaf eden davalı …Toptan Satış A.Ş.’nin istinaf başvurularının HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine,
Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli istinaf peşin karar ve ilam harçları peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına ve istinaf edenler üzerinde bırakılmasına,
İstinaf yargılama giderlerinin istinaf edenler üzerinde bırakılmasına,
İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesinleştiğinde istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 361.madde uyarınca gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 19/12/2018