Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/3018 E. 2018/1787 K. 12.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2018/3018
KARAR NO : 2018/1787
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/10/2018
NUMARASI : 2016/491 E – 2018/848K
DAVANIN KONUSU: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 12/12/2018
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; abone olan davacıdan, davalı tarafça düzenlenen elektrik faturalarında, her hangi bir tüketim karşılığı olmayan, kayıp kaçak bedeli gibi bir kısım adlar altında tahakkuk ettirilen ve haksız olarak tahsil edildiğini ileri sürdüğü bedellerden, şimdilik 5.000,00 TL’nin yasal faizi ile birlikte davalı taraftan tahsili ile davacıya verilmesini talep ve dava etmiş, bilahare dava değerini ıslah yolu ile 116.876,67 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı … (eski unvanı …) vekili cevap dilekçesinde özetle, zamanaşımı, husumet ve yargı yolu itirazlarının olduğunu, davanın muhatabının … olduğunu, kayıp kaçak ve diğer bedellerin perakende satış tarifesinin bir unsuru olarak faturalarda yer aldığını, 6446 sayılı EPDK’nın verdiği yetki ile bu bedellerin belirlenmesi için alınan EPDK kararlarının ve belirlediği tarifelerin tüm tüzel ve gerçek kişileri bağladığını, kanuni zorunluluklar gereği tahsil edilen bedellerin iadesinin talep edilemeyeceğini beyanla, davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … Genel Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde özetle; zamanaşımı, hak düşürücü süre ve derdestlik kesin hüküm itirazında bulunduklarını, davanın muhatabının sorumluluk bölgesinden dolayı … olduğunu, 6446 sayılı EPDK’nın verdiği yetki ile bu bedellerin belirlenmesi için alınan EPDK kararlarının ve belirlediği tarifelerin tüm tüzel ve gerçek kişileri bağladığını, davanın reddine ve davanın EPDK’ya ihbar edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava ihbar olunan Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından herhangi bir beyanda bulunulmamıştır.
Mahkemece, davalı … yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı… yönünden sonradan hasıl olan hukuki durum nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Söz konusu kararı davacı vekili ile davalı … vekili istinaf etmiştir.
Davacı taraf istinaf sebepleri olarak, dava 6719 sayılı kanunun yürürlüğe girmesinden önce açılmış olup kanunların geriye yürümezliği kuralı gereği 6719 sayılı kanun davada uygulanamayacağını, bilirkişi raporunda 6719 sayılı kanun öncesi-sonrası ayrımı yapılmakla birlikte 6719 sonrası için hatalı inceleme yapıldığını, müvekkilinden tahsil edilen haksız bedellerin, kurulca belirlenen hedef oranları aştığını, bu nedenlerle yanlış verilen karar kaldırılıp, davanın kabulünü aksi halde düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesini istemiştir.
Davalı …vekili istinaf sebepleri olarak, 6719 sayılı yasa hakkında Anayasa Mahkemesine yapılan başvuruların reddedildiğini, çıkartılan kanunun geriye yönelik bir uygulama olmadığını, zaten var olan 6446 sayılı kanunda yer alan yasal unsurların anayasaya aykırı olamayacağını, ancak kanun ile çelişen mahkeme kararlarını ortadan kaldırmak üzere çıkartılan kanunun bu yönü ile aykırılık oluşturmadığının hüküm altına alındığını ileri sürerek vekalet ücreti ve yargılama gideri yönünden karar kaldırılarak davanın reddine ve davalı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesini istemiştir.
Dava, aboneden tahsil edilen kayıp kaçak ve diğer bir kısım bedellerinin haksız tahsil edildiği iddiası ile istirdadı talebine ilişkindir.
HMK 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; yargılama sırasında 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmü getirilerek, Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.Yine, 6719 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” hükmünü, geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere, 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine eklenen 10. bend ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür.Açıklanan nedenlerle, davacının, Anayasa Mahkemesi’nin bu bedellerin alınmasını yasal hale getiren 6719 sayılı Kanun’un iptal başvurularını reddetmesi ve iptal edilen, “mahkemelerin yetkisi, uygunluk denetimi ile sınırlıdır” hükmüne göre de; davacının dava başında, bu bedellerin hiç alınamayacağı iddiası ile davayı açması, talebini buna dayandırmış olması nedeniyle, HMK’nın taleple bağlılık kuralı uyarınca, bedellerin tarifelere uygunluk denetimi yapılmasının gerekli olmadığı, yine davacı tarafın yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılması talebi yönünden ise, davacı talebinin dava konusu bedellerin haksız alındığı, hiç alınmaması gerektiği iddiasına dayalı olduğundan, iddianın ileri sürülme şekli, mahkemenin taleple bağlılığı ilkesi gözetildiğinde yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmasının davaya katkı sağlamayacağı kanaati ile davacı tarafın bu yöne ilişkin istinaf talebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.Davada, geriye dönük uygulanabilir yeni yasa değişiklik öncesi, davacı tarafın dava açıldığı tarihteki mevzuat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 E. 2014/679 K. sayılı kararı ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin kararları gereği içtihat durumuna göre, dava açmakta haklı olduğu, bu kapsamda kayıp kaçak ve diğer bedellerin tahsilini talep edebileceği dikkate alındığında, davacının yargılama giderlerinden sorumlu tutulmayacağı açıktır. Nitekim hiç kimsenin dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliği ya da içtihadı birleştirme kararı gereği davanın kabul edilmemesi nedeniyle haksız çıkmasına rağmen yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağı kuşkusuzdur.
Davalı tarafın istinaf taleplerinin incelenmesinde ise; Dairemizce verilen 2017/24 E. sayılı ve Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 2017/382 E. sayılı istinafla sınırlı yaptığı inceleme sonucu verilen davanın reddi kararını, muhafaza ederek sadece vekalet ücreti ve yargılama giderini düzelterek verdiği kararının Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2017/12005 E ve 2017/13884 E sayılı onamaları da emsal alındığında, davacının, konusuz kalma nedeniyle karar verilmesi yolunda bir istinaf talebi olmadığı da dikkate alınarak, istinaf talepleri ile sınırlı inceleme sonucu kabule göre, davacı istinafında konusuz kalmaya dayalı karar verilmesini talep etmediğinden red kararı muhafaza edilerek, mahkemece, yasa değişikliği nedeniyle davanın reddine dair karar, davanın konusu kalmadığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar gibi vekalet ücreti ve yargılama gideri yönünden aynı hukuki etkiye sahip olacağı, davacı mevzuat değişikliği sonrası haksız çıkmış olsa da dava tarihi itibariyle, uygulamanın haksız olduğu iddiası ile açmış olduğu bu davasında, dava tarihinde haklılığı (Baki Kuru dördüncü cilt sayfa 3687) göz önünde tutulduğunda, 6100 sayılı HMK 331. maddesi kapsamında davasında mevzuat değişikliği sonrası haksız duruma düşen davacı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesi gerekeceğinden davalının bu yöndeki istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir.
Bu itibarla, ilk derece mahkemesince davalı … yönünden verilen karara yönelik taraflarca istinaf başvurusu yapılmadığı da nazara alınarak; istinaf nedenleriyle sınırlı yapılan değerlendirme sonucu yukarında açıklandığı üzere davacı ve davalı Bepsaş’ın istinaf talebi yerinde görülmemiş ve istinaf başvurularının HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacı ve davalı Bepsaş’ın istinaf talebi yerinde görülmemiş ve istinaf başvurularının HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine,
Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 35,90 TL karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına ve istinaf edenler üzerinde bırakılmasına,
İstinaf yargılama giderlerinin istinaf edenler üzerinde bırakılmasına,
İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesin olmakla istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 12/12/2018