Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/3016 E. 2019/573 K. 09.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2018/3016
KARAR NO : 2019/573
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/02/2017
NUMARASI : 2016/81 E – 2017/142 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 09/04/2019
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının ,davalı şirketlerden elektrik satın aldığını, abonelikleri üzerinden tahakkuk ettirilen faturalarda herhangi bir tüketim karşılığı olmayan kayıp kaçak bedeli gibi adlar altında haksiz tahsilatlar yapıldığını ileri sürerek, HMK 107.maddesi uyarınca belirsiz alacak davası olarak, her bir davalı için ayrı ayrı olmak üzere şimdilik 4.000,00 TL’den toplam 8.000,00 TL’nin dava tarihinden geriye dönük 10 yıllık döneme ilişkin faturalarda yapılacak hesaplama sonucu belirlenen alacağın, fatura ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalılar vekilleri cevap dilekçelerinde özetle , dava konusu bedellerin yasal dayanağının mevcut olduğunu, davalının EPDK tarafından yayımlanan mevzuat ve tarifelere uyma zorunluluğu bulunduğunu beyanla ,davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davanın kısmen kabulü ile, 2.667,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir Söz konusu kararı davacı vekili ve davalılar vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu bedellerin Yargıtay içtihatlarına ve hukuka aykırı olarak tahsil edildiğini, bu yasanın getirdiği düzenlemenin kanunların geriye yürümezliği şeklindeki Anayasal ilkeyi ve hak arama özgürlüğünü ihlal ettiğini, Mahkemenin yargılama sırasında yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın Anayasa’ya aykırılığı ile ilgili olarak yapılan başvuruların sonuçlanmasının beklenmediğini ,dava açmakta haklı olmaları sebebiyle, davacı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmemesinin usul ve hukuka aykırı olduğunu, istinaf sebepleri olarak ileri sürmüş, kararın kaldırılması, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu bedellerin 6719 Sayılı Yasanın yürürlüğünden önceki mevzuata göre da alınması gerekli bedeller olduğunu, sözkonusu yasanın bu duruma sadece açıklık getirdiğini, kararda aleyhlerine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmiş olması ve kendileri lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemiş olmasının hukuka aykırı olduğunu, müvekkili şirketin yasaya aykırı herhangi bir tahsilatı bulunmadığından yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, kararın bu yönlerden hatalı olduğunu istinaf sebepleri olarak ileri sürmüş, kararın kaldırılmasını istemiştir. Dava, aboneden tahsil edilen kayıp kaçak ve diğer bir kısım bedellerinin haksız tahsil edildiği iddiası ile istirdadı talebine ilişkindir….nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; yargılama sırasında 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek,Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenenGeçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü, Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere, 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine eklenen 10. bend ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür.Anılan yasanın bazı maddelerinin Anayasaya aykırılığı iddiası ile Anayasa Mahkemesine yapılan iptal başvuruları yapılmış ise de, dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın yürürlük tarihi gözetildiğinde çok sayıda mahkemenin Anayasaya aykırılık başvurularının, istinafa konu kararın karar tarihi itibariyle yasal karara bağlama süresinin geçtiği ve henüz sonuçlanmadığı, bazı mahkemelerinin başvurularının da usulden reddedildiği anlaşılmaktadır. Anayasa Mahkemesi, işin kendisine noksansız olarak gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar( Anayasa m. 152,III; An. Mah. m. 28,IV c,2). Aksi halde, Anayasa Mahkemesine başvurmuş ve onun kararını beklemekte olan mahkeme, beklemeye son vererek, davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırabilir . Dolayasıyla, mahkemenin, Anayasanın m. 152,III; Any. Mah.Kuruluş Kn m. 28,IV c,2 gereğince, Anayasa Mahkemesine başvurunun esastan incelenmesini beklemeksizin, yürürlükteki 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na, 4.6.2016 tarihli ve 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un hükümlerine göre somut olayı sonuçlandırılması hukuka aykırı bulunmamıştır. Kaldı ki, Anayasa Mahkemesince 28/12/2017 tarihinde bu yasa ile ilgili muhtelif iptal başvurularının reddine karar verilmiş olup, bu istinaf sebebinin sonuca etkisi kalmamıştır. Davacının diğer istinaf sebeplerinin incelenmesiyle ,yukarıda açıklanan ve yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı açıktır.Ancak, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18/11/2009 gün, 2009/18-421 E., 2009/526 K. sayılı ilamında belirttiği üzere, “Dava tarihinde davasında haklı olan davacının sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olmadığından, davacı lehine masraf ve vekalet ücretine” hükmedilmesi gerekir.Somut olayda, geçmişe etkili yeni yasa nedeniyle dava konusuz kaldığından, mahkemece bir kısım dava konusu bedeller yönünden davanın reddi yerine, tespit hükmü niteliğinde “dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmesi ve HMK nun 331/1 maddesi uyarınca maktu vekalet ücretinin haksız tarafa yükletilmesi gerekirken , dava tarihindeki haklılık durumu sebebiyle davacı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmemesi usul ve hukuka aykırı görülmüştür.Davalı tarafın istinaf taleplerinin incelenmesiyle; yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı açıktır. Diğer bir anlatımla, geçmişe etkili yeni yasa nedeniyle dava konusuz kalmıştır. Bu sebeple , davacının, davanın açıldığı andaki mevzuat ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklı olduğu, davaya konu bedelleri tahsil eden davalı, davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden, yargılama harç ve giderlerinin haksız çıkan tarafa yükletileceği kuralı karşısında, davalı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilemeyeceğinden, davalı tarafın bu yöne ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Davalı tarafların diğer istinaf sebeplerinin incelenmesiyle,6100 sayılı HMK’nın 26 ncı maddesi hükmüne göre; hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başkasına karar veremez. Öğreti ve uygulamada taleple bağlılık olarak adlandırılan bu kural; sadece sonuç istem yönünden değil, sonuç istemi oluşturan her bir alacak kaleminin dayanağını oluşturan vakıalar yönünden de uygulanır.Somut olayda; davacı, davaya konu kayıp-kaçak bedellerin alınmasının yasal olmadığının yargı mercilerince verilen kararlar ile belirlendiğini ileri sürerek, iş bu davayı açmıştır. Diğer bir anlatımla, kayıp-kaçak bedelinin Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından belirlenen tarifelere göre alınması gerekenden fazla alındığı yönünde bir iddiada bulunmamıştır. Yani davacı tarafın kayıp kaçak vs bir kısım bedellerle ilgili talebi dava konusu bedellerden haksız alındığı, hiç alınmaması gerektiği iddiasına dayalı olduğundan, iddianın ileri sürülme şekli, mahkemenin taleple bağlılığı ilkesi uyarınca, mahkemenin talebi aşarak, davacı tarafça bu alacak kalemi ile ilgili olarak, dava dilekçesinde ayrıca ve açıkça bir talebi bulunmadığından, mahkemece; davaya konu bedellerin alınması gerekenden fazla alındığı yönündeki gerekçeyle, taleple bağlılık ilkesine aykırı olarak hüküm tesis edilmiş olması, usul ve yasaya aykırıdır.Bu durumda, 2.667,00 TL sayaç okuma bedeline hükmedilmiş olması usul ve hukuka aykırı olduğundan sonuç olarak, yukarıda izah edilen gerekçelerle, davacı ve davalı tarafın istinaf taleplerinin kısmen kabulü ile, istinaf konusu karar HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca düzeltilerek yeniden yargılama yapılması gerekmediğinden, esas hakkında ”Dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, davacı lehine maktu vekalet ücreti ile yaptığı yargılama giderlerinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine”, dair karar düzeltilerek karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davacının ve davalıların istinaf başvurularının kabulü ile, HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince kararın düzeltilmesiyle, yeniden esas hakkında,1- Konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına,2- Davacıdan alınan 35,90 TL peşin harcın davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,3- Alınması gerekli 35,90 TL harcın peşin alınan 136,62 TL’ harçtan mahsubu ile bakiye 100,72 TL harcın isteği halinde davacıya verilmesine, 4-Davacı lehine karar tarihindeki AAÜT 1.980,00 TL maktu vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, 5-Davacının yaptığı 1.602,20 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,6- Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın, HMK’nın 333.maddesi uyarınca, kararın kesinleşmesinden sonra taraflara iadesine,Sair istinaf sebeplerinin reddine, İstinaf incelemesiyle ilgili olarak;Peşin alınan istinaf karar harçlarının, istinaf eden taraflara isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine,Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan 173,8 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davalılar tarafından yapılan istinaf gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesinleştiğinde istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 09/04/2019