Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/2947 E. 2018/1717 K. 04.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2018/2947
KARAR NO : 2018/1717
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/03/2018
NUMARASI : 2016/350 E – 2018/181 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 04/12/2018
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; abone olan davacıdan, davalı tarafça düzenlenen elektrik faturalarında, her hangi bir tüketim karşılığı olmayan, kayıp kaçak bedeli gibi bir kısım adlar altında tahakkuk ettirilen ve haksız olarak tahsil edildiğini ileri sürdüğü bedellerden, toplam 94.581,99 TL’nin iadesi için davalı şirket aleyhine Manavgat …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, borca itiraz edildiğini, takibin durdurulduğunu, davalının itirazlarının yersiz ve haksız olduğunu belirterek davalı şirketin takibe yaptığı yetki itirazının iptaline, davalı şirketin borca itirazının iptaline ve Manavgat 1.İcra Müdürlüğü’nün 2014/2754 esas sayılı takibinin devamına,icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacı ile yapılan yetki sözleşmesi uyarınca yetkili mahkemelerin İstanbul Mahkemeleri olduğunu, davanın yetki yönünden reddi gerektiğini, Manavgat İcra Müdürlüğünde başlatılan takibin usule aykırılık oluşturduğunu, elektrik faturalarında yer alan tüm kalemleri düzenleme yetkisi EPDK’a ait olup, EPDK kararları düzenleyici işlem olduğundan hem elektrik tedarikçilerini hem de aboneleri bağladığını, faturalarda yer alan kayıp kaçak bedellerinin de EPDK tarafından onaylanan tarifeler içerisinde yer aldığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, “Taraflar arasındaki yetki sözleşmesi gereği davanın usulden reddine, takip yapmakta davacının kötü niyetli olmadığı kanaatine varıldığından 2004 sayılı İİK md. 67/2 gereğince icra-inkar tazminatı verilmesine yer olmadığına” karar verilmiştir.Sözkonusu kararı, davacı taraf istinaf etmiştir.Davacı istinaf dilekçesinde, dava konusu icra takibine yönelik yetki itirazı olduğundan, mahkemece taraflar arasındaki yetki sözleşmesi gereği yetkili icra daireleri İstanbul İcra Daireleri olduğu kanaatine varılırsa, icra takip dosyasının yetkili yer icra dairesi olan İstanbul İcra Dairelerine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği gibi,ayrıca borca yönelik itirazın da yine mahkemece değerlendirilmesi gerektiği halde mahkemece borca yönelik itiraz konusunda hiçbir değerlendirme yapılmadığını, davalı şirkete yönelik başlatılan ilamsız icra takibinin yetkisiz yer icra dairesinde başlatıldığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verildiği, ancak vekalet ücreti konusunda maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, 10.984,98 TL nisbi vekalet ücretine hükmedilmesinin de yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle, öncelikle mahkeme kararı kaldırılarak davanın kabulüne, aksi taktirde hatalı olarak hükmedilen vekalet ücretinin yasal miktara indirilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
01.10.2011 Tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Sözleşmeden doğan davalarda yetki “ başlıklı 10. maddesi “Sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir” hükmünü ,“yetki sözleşmesi” başlıklı 17. maddesi “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler.” hükmünü ihtiva etmektedir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin 16. maddesinde ” Taraflar arasında doğabilecek her türlü uyuşmazlığın çözümünde İstanbul Mahkemeleri ve İcra Daireleri yetkili olacaktır ” hükmü bulunmaktadır.
Taraflar tacir olup, yaptıkları sözleşme ile yetkili mahkemeyi belirleyebilirler. HMK 17. Maddesi gereği ” Tacirler ve kamu tüzel kişileri aralarında doğmuş ya da doğabilecek uyuşmazlık hakkında bir yada birden fazla mahkemeyi yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşme ile belirlenen bu mahkemede açılır. ” hükmüne göre tacir olan davadaki tarafların aralarında yaptıkları sözleşme ile İstanbul Mahkeme ve İcra Dairelerini yetkili kıldıkları açıktır.O halde, bu davada İstanbul Mahkeme ve İcra Dairelerinin yetkili olduğu anlaşılmıştır. Zira madde hükmüne göre sözleşme ile yetkili kılınan mahkeme ve icra dairesinin yetkisi artık kesin yetki haline dönüşmüştür.
Bu nedenle davalı hakkında Manavgat İcra Dairesinde icra takibi yapıldığı gözetildiğinde, yetki sözleşmesine göre yetkili icra dairesi İstanbul İcra Dairesi olduğundan, yetkisiz icra dairesinde takip yapıldığı belirlenmiştir. Esasen ilk mahkemenin, önce icra dairesi yetkisini incelemesi gerekirken bunu yapmadığı anlaşılmış ise de, istinafa konu kararda bunun incelenmiş olması yerindedir. İcra dairesi yetkili değilse, yetkili icra dairesine gönderilmesini, mahkemenin yapacağına dair bir yasal düzenleme de yoktur. O halde, usule uygun yetkili yerde yapılan bir takip olmadığı için, bu davanın ön koşulu yerine getirilmemiştir.
İtirazın iptali davalarında yetkili icra dairesinde takip yapılmış olması dava şartı olup, icra dairesinin yetkisine itiraz edilmesi halinde bu husus halledilmeden davanın esası incelenemez.
Buna göre davacının öncelikle yetkili icra dairesinde takipte bulunması, itiraz halinde itirazın iptali davası açması gerekir. Dava konusu alacağın tahsili bakımından Manavgat İcra Dairelerinin yetki sözleşmesi nedeniyle yetkisi yoktur. Bu hali ile yetkili icra dairesinde yapılmayan takip nedeni ile açılan itirazın iptali davasında dava şartı gerçekleşmemiştir. Dava şartları yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Mahkemenin “Taraflar arasındaki yetki sözleşmesi gereği davanın usulden reddine” ilişkin kararı bu açıdan usul ve hukuka uygundur.
Ancak hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 7/1. maddesine göre; “Görevsizlik, yetkisizlik dava ön şartı yokluğu nedeniyle dava dilekçesinin reddine, davanın nakline veya davanın açılmamış sayılmasına; ön inceleme tutanağı imzalanıncaya dek karar verilmesi durumunda, tarifede yazılı ücretin yarısına, ön inceleme tutanağının imzalanmasından sonra ise, tamamına hükmolunur. Şu kadar ki, davanın görüldüğü mahkemeye göre, hükmolunacak avukatlık ücreti ikinci kısmın ikinci bölümünde yazılı miktarları geçemez.” Bu itibarla; mahkemece, somut davada, ön inceleme tutanağı imzalandıktan sonra, usule ilişkin bu kararın verildiği görülmekle, davada kendini vekille temsil ettiren davalı yararına tarifede yazılı 2.180,00 TL maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken; nispi vekalet ücreti taktirine ilişkin yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değil ise de, bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince davacının bu yöndeki istinaf başvurusunun kabulü ile, yeniden yargılama gerekmediğinden, davalı lehine 2.180,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesi suretiyle karar düzeltilerek, yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının 3.bendi, HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında;
1-Taraflar arasındaki yetki sözleşmesi gereği davanın usulden REDDİNE,
Karar şekline göre davacı lehine icra inkar tazminatı takdirine yer olmadığına,
2-Alınması gereken 35,90 TL harcın peşin alınan 1.243,31 TL peşin harçtan mahsubiyle kalan 1.207,41 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacıya iadesine
3-Davalı lehine AAÜT 7/1 maddesi uyarınca 2.180,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4- Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına
5- Davalı tarafından yapılan tebligat ve vekalet harç gideri toplamı 16,5 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine.
Sair istinaf sebeplerinin reddine,
Davacıdan peşin alınan istinaf karar harcının istinaf eden davacıya isteği halinde iadesine,
Davacının istinaf sebebiyle yapmış olduğu 88,50 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 04/12/2018