Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/2879 E. 2019/308 K. 05.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2018/2879
KARAR NO : 2019/308
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 31/05/2018
NUMARASI : 2016/530 E – 2018/613 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 05/03/2019
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; abone olan davacıdan, davalı tarafça düzenlenen elektrik faturalarında, her hangi bir tüketim karşılığı olmayan, kayıp kaçak bedeli gibi bir kısım adlar altında tahakkuk ettirilen ve haksız olarak tahsil edildiğini ileri sürdüğü bedellerden, şimdilik 1.000,00 TL’nin faizi ile birlikte davalı taraftan tahsili ile davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.Birleşen davada, davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin … A.Ş. ve öncesinde …. abonesi olduğunu, müvekkili firmanın sözleşme ile elektrik aldığı tarihten itibaren düzenlenen faturalarda çıplak enerji tüketim bedeline uygulanması gerekir iken bu bedele kaçak kullanım bedeli, dağıtım bedeli, sayaç okuma bedellerinin eklenmesinden sonra fazla KDV çıkarmak suretiyle haksız tahsilat yapıldığını, bu bedele sadece tüketilen enerjinin üzerine eklenmesi gerektiğini tüm bu nedenlerle son 10 yıl içerisinde yasal alacak olarak mesnedi bulunmadan çıplak tüketim üzerinden alınması gerekir kalemler eklendikten sonra taraflarından alınan kayıp kaçak bedeli, dağıtım bedeli, personel satış hizmet bedeli personel sayaç okuma bedeli, iletişim sistemleri vs. Bedellerinin eklenmesi suretiyle fazladan alınan KDV nin geriye doğru 10 yıllık olarak fazlaya ait haklar saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1000 TL belirsiz alacağın değişken reeskont faiz oranı ile taraflara iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; kayıp kaçak ve diğer bedellerin perakende satış tarifesinin bir unsuru olarak faturalarda yer aldığını, 6446 sayılı EPDK’nın verdiği yetki ile bu bedellerin belirlenmesi için alınan EPDK kararlarının ve belirlediği tarifelerin tüm tüzel ve gerçek kişileri bağladığını, kanuni zorunluluklar gereği tahsil edilen bedellerin iadesinin talep edilemeyeceğini beyanla, davanın reddini talep etmiştir.Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; zamanaşımı itirazında bulunduklarını, davanın muhatabının EPDK olduğunu, kayıp kaçak ve diğer bedellerin perakende satış tarifesinin bir unsuru olarak faturalarda yer aldığını, 6446 sayılı EPDK’nın verdiği yetki ile bu bedellerin belirlenmesi için alınan EPDK kararlarının ve belirlediği tarifelerin tüm tüzel ve gerçek kişileri bağladığını, kanuni zorunluluklar gereği tahsil edilen bedellerin iadesinin talep edilemeyeceğini beyanla, davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece, davacının asıl dava yönünden davasının konusuz kalması nedeniyle davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, İstanbul 1. ATM’nin 2017/587 E. – 2017/1110 Karar sayılı birleşen dava yönünden ise, 6719 Sayılı Kanun yürürlüğünden sonra açıldığından davacının davasının reddine karar verilmiştir.Söz konusu kararı davacı vekili ve davalılar vekilleri istinaf etmiştir.Davacı taraf istinaf sebepleri olarak, asıl davada geriye yürürlük içeren kanun maddelerinin uygulanamayacağını, birleşen dosyada talep edilen KDV iadesinin EPDK kararlarının sadece şeklen incelenebileceğini ve yargı konusu olamayacağına dair kanun maddesinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesine karşılık karara gerekçe yapılarak taleplerin incelenemeyeceğini reddi dair kararın yerinde olmadığını, usul açısından sözlü yargılama günü vermeden mazeretli olunan duruşmada sözlü yargılamaya geçilerek hüküm verilmesinin kanuna aykırı olduğunu, bilirkişi incelemesi yapılmadan davanın dar yorumlanmasının da usule aykırı olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılması ve bilirkişi incelemesi yapılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.Davalı … tarafça istinaf sebepleri olarak, dava konusu bedellerin 6719 sayılı yasanın yürürlüğünden önceki mevzuata göre de alınması gerekli bedeller olduğunu, söz konusu yasanın bu duruma sadece açıklık getirdiğini, davacının dava başında da haklı olmadığını, 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun gereğince davanın reddi gerekirken, konusuz kaldığından bahisle karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmiş olmasının kararda aleyhlerine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmiş olması ve kendileri lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemiş olmasının hukuka aykırı olduğunu, davalı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmolunmasını belirterek, kararın asıl dava yönünden kaldırılması istenmiştir.Davalı … istinaf sebepleri olarak, dava konusu bedellerin 6719 sayılı yasanın yürürlüğünden önceki mevzuata göre de alınması gerekli bedeller olduğunu, söz konusu yasanın bu duruma sadece açıklık getirdiğini, davacının dava başında da haklı olmadığını, 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun gereğince davanın reddi gerektiğini beyanla, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacı tarafa yükletilmesini istemiştir.Dava, aboneden tahsil edilen kayıp kaçak ve diğer bir kısım bedellerinin haksız tahsil edildiği iddiası ile istirdadı talebine ilişkindir.HMK 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; yargılama sırasında 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmü getirilerek, Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.Yine, 6719 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” hükmünü, geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere, 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine eklenen 10. bend ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür. Karar tarihinden sonra Anayasa Mahkemesi bedellerin maliyet unsuru olarak alınmasını yasal hale getiren hükümlere dair iptal başvurularını 28/12/2017 tarihinde reddetmiş, karar Resmi Gazete’de 15/02/2018 tarihinde yayımlanmıştır. Bu nedenle mahkemenin yürürlükteki 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na, 04.06.2016 tarihli ve 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un hükümlerine göre somut olayı sonuçlandırılması hukuka aykırı olmadığından bu istinaf sebeplerinin sonuca etkisi yoktur. Davacı tarafın bilirkişi incelemesi yaptırılması talebi yönünden ise, dava dilekçesindeki talebin bu bedellerin hiç alınamayacağı yönünde olduğu, fazla alındığına dair bir iddia ileri sürülmediği dikkate alınarak, talepte bağlılık kuralı gereği birleşen dosyadaki talepler yönünden kayıp- kaçak adı altındaki bedellerin alınmasının 6719 Sayılı Yasa ile tahsili mümkün hale geldiğinden bu bedeller üzerinden KDV alınmasının da zorunlu olduğu kanaati ile ayrıca, birleşen davanın açılış tarihinin 6719 Sayılı Kanun yürürlüğünden sonra olduğu birleşen dava açılış tarihinde yürürlükte olan 6719 Sayılı Kanun uyarınca davacı birleşen davada, dava başında haklılığı kabul edilmeyeceğinden, davacı tarafın bu konudaki istinaf talebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.Davacının, sözlü yargılama safhasına ilişkin usul kurallarına mahkemece uyulmadığına ilişkin istinaf sebebinin incelenmesinde, HMK 321/1 maddesinde tahkikatın tamamlanmasından sonra mahkemece taraflara beyanda bulunmak üzere ayrıca süre verilmeyeceği 7101 Sayılı Kanun ile yapılan yasal değişiklik uyarınca bu davanın basit usule göre yargılamasının sürdüğü dikkate alınarak davacı tarafın bu yöne ilişkin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.Davalı tarafın istinaf taleplerinin incelenmesiyle; yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı açıktır. Diğer bir anlatımla, geçmişe etkili yeni yasa nedeniyle dava konusuz kalmıştır. Bu sebeple mahkemece tespit hükmünde “dava konusuz kaldığından; esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmesi ve HMK 331/1 maddesi uyarınca yargılama giderleri ve bu kapsamda maktu vekalet ücretinin haksız tarafa yükletilmesinde usul ve hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Çünkü davacı, davanın açıldığı andaki mevzuat ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklı olduğu, davaya konu bedelleri tahsil eden davalı, davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden, yargılama harç ve giderlerinin haksız çıkan tarafa yükletileceği kuralı karşısında, davalı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilemeyeceğinden, davalı tarafın istinaf talebi yerinde görülmemiştir.Asıl ve birleşen davada davacı ve davalıların istinaf başvuralarının HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;Asıl ve birleşen davada davacı ve davalıların istinaf başvuralarının HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı reddine,Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 44,40 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50 TL’nin davacı ve davalılardan alınarak Hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf edenler üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 05/03/2019