Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/2853 E. 2018/1798 K. 13.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2018/2853
KARAR NO : 2018/1798
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/12/2017
NUMARASI : 2015/882 E – 2017/1093K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 13/12/2018
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; abone olan davacıdan, davalı tarafça düzenlenen elektrik faturalarında, her hangi bir tüketim karşılığı olmayan, kayıp kaçak bedeli adı altında tahakkuk ettirilen ve haksız olarak tahsil edildiğini ileri sürdüğü bedellerden, şimdilik 124.439,00 TL’nin avans faizi ile birlikte davalı taraftan tahsili ile davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, kayıp kaçak ve diğer bedellerin perakende satış tarifesinin bir unsuru olarak faturalarda yer aldığını, 6446 sayılı EPDK’nın verdiği yetki ile bu bedellerin belirlenmesi için alınan EPDK kararlarının ve belirlediği tarifelerin tüm tüzel ve gerçek kişileri bağladığını, kanuni zorunluluklar gereği tahsil edilen bedellerin iadesinin talep edilemeyeceğini beyanla, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, yargılama sırasında yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın getirdiği düzenleme sebebiyle dava konusuz kaldığından, esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Söz konusu kararı davacı vekili istinaf etmiştir.Davalı tarafça istinaf dilekçesine verilen cevap dilekçesinde ,kararın istinaf edildiği beyan edildiğinden ,gerekli istinaf harçlarının yatırılması için dosya ilgili mahkemesine geri çevrilmiş ise de,davalı tarafça harç yatırılmayacağı ve istinaf hususunun sehven yazıldığı bildirilmekle, HMK nun 344. maddesi uyarınca, davalı tarafça istinafın yapılmamış sayılması gerekmiştir.
Davacı tarafça istinaf sebepleri olarak, dava açıldıktan sonra oluşan hukuki durum ve yürürlüğe giren 6719 sayılı kanun uyarınca karar verilmekle birlikte, dava başındaki mevzuata göre dava açmakta haklı iken, konusuz kaldığından bahisle verilen kararın, davanın kabulü gerektiğinden kaldırılmasını, ayrıca kabule göre de, lehe vekalet ücreti takdiri gerekirken, davalı lehine hükmedilmesinin de hukuka aykırı olduğu, zira, davanın yargılama sırasında çıkan yasa değişikliği ile sonlandırıldığı, o nedenle lehe vekalet ücreti takdiri yönünden kaldırılmasını, esas yönünden ise, bu yasanın ayrıca Anayasa’ya, evrensel normlara aykırı olduğundan, Anayasa Mahkemesi’ne yapılan başvuru sonuçlarının beklenmesi gerektiği, kararın bu yönden de hukuka aykırı olduğu beyan edilerek davanın kabulüne karar verilmesi istenmiştir.
Dava, aboneden tahsil edilen kayıp kaçak ve diğer bir kısım bedellerinin haksız tahsil edildiği iddiası ile istirdadı talebine ilişkindir.
HMK 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; yargılama sırasında 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmü getirilerek, Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.Yine, 6719 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” hükmünü, geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere, 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine eklenen 10. bend ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür.Anılan yasanın bazı maddelerinin Anayasaya aykırılığı iddiası ile Anayasa Mahkemesine yapılan iptal başvurularının bekletici mesele yapılmamasına ilişkin istinaf sebeplerinin incelenmesinde , dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın yürürlük tarihi gözetildiğinde çok sayıda mahkemenin Anayasaya aykırılık başvurularının, istinafa konu kararın karar tarihi itibariyle yasal karara bağlama süresinin geçtiği ve henüz sonuçlanmadığı, bazı mahkemelerinin başvurularının da usulden reddedildiği anlaşılmaktadır. Anayasa Mahkemesi, işin kendisine noksansız olarak gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar. (Anayasa m. 152,III; An. Mah. m. 28,IV c,2) Aksi halde, Anayasa Mahkemesine başvurmuş ve onun kararını beklemekte olan mahkeme, beklemeye son vererek, davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırabilir. Dolayısıyla, mahkemenin, Anayasanın m. 152, III; Any. Mah.Kuruluş Kn m. 28,IV c,2 gereğince, Anayasa Mahkemesine başvurunun esastan incelenmesini beklemeksizin, yürürlükteki 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na, 04.06.2016 tarihli ve 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un hükümlerine göre somut olayı sonuçlandırılması ve Anayasa Mahkemesine yapılan başvuruları bekletici mesele yapmaması hukuka aykırı bulunmamıştır.Kaldı ki, istinaf incelemesi sırasında 28/12/2017 de Anayasa Mahkemesi bu konudaki muhtelif mahkeme başvurularını reddetmiştir.Yukarıda açıklanan ve yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı açıktır.Ancak, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18/11/2009 gün, 2009/18-421 E., 2009/526 K. sayılı ilamında belirttiği üzere, “Dava tarihinde davasında haklı olan davacının sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olmadığından, davacı lehine masraf ve vekalet ücretine” hükmedilmesi gerekir.Somut olayda, geçmişe etkili yeni yasa nedeniyle dava konusuz kaldığından, mahkemece tesbit hükmü niteliğinde “dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmiş ise de , HMK nun 331/1 maddesi uyarınca maktu vekalet ücretinin haksız tarafa yükletilmesi gerekirken , dava tarihindeki haklılık durumu sebebiyle davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi,aksine davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesi ise usul ve hukuka aykırı bulunmuştur.Davacı tarafın ,lehine nisbi vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiğine ilişkin istinaf sebebi yönünden ise, uyuşmazlığın niteliği de gözetildiğinde davanın konusuz kalması sebebiyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm, esasında dava konusu bedellerin, davalı tarafça alınıp alınamayacağına dair mahkemece yapılan belirlemeye ilişkin bir tesbit hükmü olduğundan, bu durumda parasal bir talebe ilişkin olsa da davada, gerek bu konudaki Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin muhtelif emsal kararları, gerekse açıklanan gerekçe uyarınca Avukatlık Asgari Ücret Tarife’sinin nisbi vekalet ücreti hükümlerinin uygulanaması sözkonusu olamayacağından , karar HMK 353/1-b-2 maddesi gereği düzeltilerek, davalı lehine verilen vekalet ücreti kaldırılarak, davacı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekmiştir.Yine yukarıda açklandığı üzere, davalının istinaf harçlarını yatırmayacağını, dilekçesinde sehven istinaf ettiğini yazdığına dair beyanı sebebiyle, davalının istinaf başvurusunun ise HMK 344.maddesi uyarınca yapılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A-Davalının istinaf başvurusunun HMK 344.maddesi uyarınca yapılmamış sayılmasına,
B-Davacının istinaf talebinin kısmen kabulü ile, HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince karar düzeltilerek yeniden esas hakkında;
1-Dava konusuz kaldığından esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2-Karar ve ilam harcı 31,40 TL’nin peşin olarak alınan 2.125,11 TL harçtan düşümü ile kalan 2.093,71TL harcın talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan 59,10 TL ilk harç, 1.500,00 TL bilirkişi masrafı, 203,50 TL tebligat masrafı olmak üzere toplam 1.762,60 TL yargılama giderlerinin davalı taraftan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereği hesap ve takdir olunan 1.980,00 TL vekalet ücretinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine,
5-Davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından kalan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,
Davacının sair istinaf sebeplerinin reddine,
Davacıdan peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf eden davacıya isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine,
Davacının istinaf sebebiyle yapmış olduğu 31,50 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa istinaf edene ,karar kesinleştiğinde ilk derece mahkemesince iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 13/12/2018