Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/2828 E. 2019/2084 K. 26.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2018/2828
KARAR NO : 2019/2084
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/07/2018
NUMARASI : 2017/376 E – 2018/762 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 26/12/2019
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin 60.000,00 TL bedelli çekin tahsili amacıyla Bursa ….İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile takip başlattığını, borçluların, dava dışı şahıs ve şirketler olduğunu, İstanbul …. İcra Müdürlüğünün talimatı sebebiyle davacının adresinde fiili haciz yapıldığını ve 3. şahıs konumda olan davacının borçla ilgisi olmadığından istihkak iddiasında bulunduğunu, Bursa 5. İcra Hukuk Dairesinde istihkak iddiasının red edildiğini, davalının 2. kez adrese hacze geldiği esnada ise, haciz ve muhafaza baskısı ile borcu olmadığı halde 61.500,00 TL’yi ihtirazi kayıtla ödemede bulunduğunu, açmış olduğu istihkak davasında, Bursa …. İcra Mahkemesinin … E. sayılı dosyasında davanın kabulüne karar verdiğini, istinafta davalının istinaf talebi reddedilerek istihkak davasının kesinleştiğini, bu kararın kesin ve bağlayıcı olduğunu belirterek, ödemiş olduğu bedelin iadesi için İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, davalı borçlu takibe itiraz ettiğinden itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayalı olarak alacağını, sebepsiz zenginleşen …. Ltd. Şti.’den talep edebileceğini, davada aktif husumetin olmadığını, bir yıllık hak düşürücü sürede açılmadığını, davacı şirket tasfiye halinde olduğundan davanın tasfiye memurları tarafından açılabileceğini, her ne kadar itirazın iptali davası şeklinde açılabilecek olsa da talebin istirdat olduğunu, burada sebepsiz zenginleşen tarafın da borçlu şirket olduğunu beyanla, davanın usulden ve esastan reddini talep etmiştir.Mahkeme, davacı tarafın, 3. kişilerin icra takibine konu borcunu ödeyerek 3. kişileri borçtan kurtardığını, bu sebeple sebepsiz zenginleşenin 3. kişi olduğunu, rucuen tahsili bu şirketten talep edebileceğini, davacı yan İİK 89/3’e göre de menfi tespit davası açmış olduğundan, aleyhine takip devam edemeyeceği ve sebepsiz zenginleşme şartları da oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.Söz konusu karar davacı vekilince istinaf edilmiştir. İstinaf dilekçesinde; davacının borçlu olmadığını bile bile davacı adresinde fiili haciz yaptığını, davacının istihkak iddiasında bulunduğunu, iddiasının sonunda haksız biçimde takibin devamına karar verildiğinden davacı haciz ve muhafaza baskısı altında, ihtirazı kayıtla ödeme yaptığını, istihkak davasında da mahkemece daha sonra kabul karar verildiğini, Bölge Adliye Mahkemesinden geçerek kesinleştiğini ve davacının bunun üzerine dava konusu icra takibin başlattığını, itiraz edilmesi sonucunda da itirazın iptali davası açıldığını, fakat verilen kararın çelişkilerle dolu olduğunu, ödemeyi isteyerek yaptığına yönelik gerekçenin doğru olmadığını, ihtirazı kayıt ile ödendiğini, borçlunun borcunu ödemek gibi bir niyeti olmadığını, haciz ve muhafaza baskısı ile ödendiğini ve İİK 89/2’e göre de açılmış herhangi bir menfi tespit davasının bulunmadığını, incelemenin eksik ve yetersiz yapıldığını, davanın sebepsiz zenginleşmeden kaynaklandığını, davanın istirdat davası olmadığını, süresinde açıldığını, ödemenin 22/02/2016 tarihinde olduğunu, takibin ise 20/02/2017 tarihinde başlatıldığını ve zamanaşımını kesen kesin halin mevcut olduğunu, husumetin doğru kişiye yönlendirildiğini, davacı ile borçlular arasında herhangi bir organik bağ olmadığını, … da organik bağı olmadığını, takip borçlusu dahi olmayan her iki şirketin ortağı olduğunu, bu da tek başına organik bağının yeterli olmadığını, buna ilişkin Yargıtay kararları olduğunu, borçlular arasında da davacı ve ortağı olan şahsın olmadığını, haksız yere ödemek zorunda kalındığından, mahkeme kararı yanlış olmakla karar kaldırılarak itirazın iptalini, takibin devamı ile ödeme tarihi olan 22/02/2016 tarihinden itibarin en yüksek reeskont faizi ile birlikte ödenmesini ve %20 kötü niyet tazminatı ile %100 icra inkar tazminatının tahsilini talep etmiştir.Dava; davacının borçlu olmadığı bedeli, haciz tehdidi altında davalı alacaklıya ihtirazı kayıtla ödediği iddiasına dayalı sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı, alacağın tahsili amacıyla başlattığı icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali ve icra inkar tazninatı talebine ilişkindir.TBK’nın 77-82. maddeleri gereğince, haklı bir sebep olmaksızın, bir başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşen bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlüdür. Sebepsiz zenginleşme kurumunun amacı, haksız değer kaymalarının önlenmesi olup, tam bir eski hale getirme özelliği taşımaktadır.Sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan veya tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene “ya da” borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı geri verme borcu altındadır.Sebepsiz zenginleşme kurumunun en önemli temel özelliği ise, “şahsilik” prensibidir. Buna göre, kime karşı zengileşme olduysa ona karşı talepte bulunulması gerekmektedir. Somut olayda; davacının davasında haksız yere ve borçlu olmadığı halde 22.02.2016 tarihinde haciz sırasında haciz ve muhafaza baskısı altında iken ihtiyati haciz rakamı ve haciz masrafları olarak 61.500,00 TL’yi banka vasıtasıyla, icra dosya numarası belirtilerek, davalı alacaklı hesabına cebri icra tehdidi altında ve ihtirazi kayıtla ödeme bulunduğu, bu hususun haciz tutanağında kayıt altına alındığı anlaşılmaktadır. İhtirazi kayıtla yapılan ödeme, üçüncü kişinin, borçlunun borcunu ödeme niyetiyle hareket etmediğini ortaya koymaktadır. İcra takibinin dava dışı borçlu aleyhine yapıldığı, davacı ile dava dışı borçlunun aynı şirket olduğunun ya da aralarındaki bağın ispat edilemediği, bu nedenle de, davacının borcu ödemesi nedeni ile sebepsiz zenginleşenin davalı alacaklı olduğu, çünkü; davacının ödediği bedelin, davalının malvarlığına dahil olduğu anlaşılmıştır. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2013/14303 E. – 2013/18087 K.)Bu durumda yukardaki açıklamalar doğrultusunda dava konusu olayda sebepsiz zenginleşenin Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2013/14303 E. – 2013/18067 K. sayılı ilamında da vurgulandığı gibi davalı alacaklı olduğu anlaşılmakla davanın kabulüne karar vermek gerekirken davalı lehine sebepsiz zenginleşmenin şartları oluşmadığı gerekçesiyle reddi kararı ilişkin kararı da usul ve yasaya aykırı bulunmuştur. O halde davacının istinaf talebinin kabulü ile olayda sebepsiz zenginleşen davalı alacaklı olduğundan ilk derece mahkemenin; “davanın reddine” dair kararının HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince kaldırılması ile bu hususta asıl alacak yönünden miktarda uyuşmazlık bulunmamakta ise de, icra dosyasındaki işlemiş faize de itiraz edildiğinden asıl alacağın ödeme tarihi ile takip tarihleri arasında talep edilecek faizinin, taraflar tacir olmakla ticari avans faizi olup, heyetimizce resen yapılan hesaplamaya göre (61.500,00TL X % 9,75/364 gün) = 5.979,82 TL saptandığından, davalının bu yöndeki itirazda haklı olduğu, yeniden yargılama yapılmasına gerek olmadığı kanaatiyle, HMK 353/1-b-2 madde gereği karar düzeltilerek yeniden esas hakkında; “Davalının Bursa ….İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın 61.500,00 TL asıl alacak, 5.979,82 TL işlemiş faiz yönünden iptaline, takibin devamına, alacak likit ve hesaplanabilir olmakla asıl alacak 61.500,00 TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatın davalıdan alınıp davacıya verilmesine ” şeklinde karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca karar düzeltilerek yeniden esas hakkında;1-Davanın kabulü ile, davalının Bursa ….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın 61.500,00 TL’ asıl alacak, 5.979,82TL işlemiş faiz yönünden iptaline, takibin devamına,2-Alacak likit ve hesaplanabilir olmakla asıl alacak 61.500,00 TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatın davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 3-Harçlar Kanunu’na göre belirlenen 4.201,06 TL ilam harcından peşin alınan 1.050,27 TL ve harcın mahsubu ile bakiye 3.150,79 TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına, 4-Davacı tarafından yatırılan 1.050,27 TL peşin harcın ve 89,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,5-Davacı vekili için AAÜT’ne göre belirlenen 7.115,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-Karar kesinleştiğinde ve kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine, İstinaf incelemesi ile ilgili olarak;Davacıdan peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf edene isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine,Davacının istinaf sebebiyle yapmış olduğu 66,30 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesinleştiğinde istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 26/12/2019