Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/2819 E. 2019/741 K. 07.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2018/2819
KARAR NO : 2019/741
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/06/2017
NUMARASI : 2016/819 E – 2017/666 K
DAVANIN KONUSU: Alacak (Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 07/05/2019
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; abone olan davacıdan, davalı tarafça düzenlenen elektrik faturalarında, her hangi bir tüketim karşılığı olmayan, kayıp kaçak bedeli gibi bir kısım adlar altında tahakkuk ettirilen ve haksız olarak tahsil edildiğini ileri sürdüğü bedellerden, belirsiz alacak olarak şimdilik 1.000,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı taraftan tahsili ile davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, kayıp kaçak ve diğer bedellerin perakende satış tarifesinin bir unsuru olarak faturalarda yer aldığını, 6446 sayılı EPDK’nın verdiği yetki ile bu bedellerin belirlenmesi için alınan EPDK kararlarının ve belirlediği tarifelerin tüm tüzel ve gerçek kişileri bağladığını, kanuni zorunluluklar gereği tahsil edilen bedellerin iadesinin talep edilemeyeceğini beyanla, davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece, yargılama sırasında yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın getirdiği düzenleme sebebiyle davanın reddine karar verilmiştir.Söz konusu kararı davacı vekili istinaf etmiş olup, istinaf dilekçesinde özetle; kararın kesin olarak verildiğini, ancak davanın belirsiz alacak davası olduğunu, bu nedenle harca esas değere göre değil alacağın tümüne göre değerlendirilmesi gerektiğini, esas yönden ise başkasının kullandığı kaçak elektriği diğer tüketicilere yüklemenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmayacağını, hırsızlığı önlemenin enerji sahibinine ait olduğunu, bu nedenle bu bedellerin tahsilinin Anayasaya aykırılık oluşturduğunu, ilk derece mahkeme kararının hatalı olduğunu beyanla, ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.İlk derece mahkemesince; 03/07/2018 tarihli ek kararla “mahkeme kararı kesin olduğundan, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 346/1 maddesi uyarınca reddine” karar verilmiştir.Davacı vekili söz konusu ek karara karşı istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu bedellerin Yargıtay içtihatlarına ve hukuka aykırı olarak tahsil edildiğini, yargılama sırasında yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın Anayasa’ya aykırı olduğunu, davanın belirsiz alacak davası olduğunu, kesinliğin, harca esas değere göre değil alacağın tümüne göre değerlendirilmesi gerektiğini, dava açıldığı tarihte haklı olduklarını, 6719 sayılı kanun dava devamında yürürlüğe girdiğinden, verilecek kararın red değil konusuz kaldığından dolayı karar verilmesine yer olmadığına olması gerektiğini, buna göre de HGK’nın 2009/18-421 E – 2009/526 K. sayılı ilamı uyarınca da lehine vekalet ücreti ve yargılama gideri takdir edilmesi gerektiğini beyanla, ilk derece mahkemesince verilen ek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.Dava, aboneden tahsil edilen kayıp kaçak ve diğer bir kısım bedellerinin haksız tahsil edildiği iddiası ile istirdadı talebine ilişkindir.Öncelikli olarak ek karara yönelik istinaf itirazlarının değerlendirilmesinde; belirsiz alacak davasında alacağın bir kısmının “şimdilik” kaydıyla dava edilmesi ve mahkemece bu alacağın tümden reddine karar verilmesi halinde davacı yönünden kesinlikten bahsedilemez. Kesinlik sınırı kamu düzeni ile ilgili olup alacağın tamamına göre belirlenir. Bu nedenle, miktar itibarıyla kesinlik sözkonusu olmadığından ek kararın kaldırılması ve esas karara yönelik istinaf sebeplerinin incelenmesi gerekmiştir.HMK 355. maddesi uyarınca, esasa yönelik ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; yargılama sırasında 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmü getirilerek, Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.Yine, 6719 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” hükmünü, geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere, 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine eklenen 10. bend ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür.Anılan yasanın bazı maddelerinin Anayasaya aykırılığı iddiası ile Anayasa Mahkemesine yapılan iptal başvuruları yapılmış ise de karar tarihinden sonra Anayasa Mahkemesi bedellerin maliyet unsuru olarak alınmasını yasal hale getiren hükümlere dair iptal başvurularını 28/12/2017 tarihinde reddetmiş, karar Resmi Gazete’de 15/02/2018 tarihinde yayımlanmıştır. Bu nedenle mahkemenin yürürlükteki 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na, 04.06.2016 tarihli ve 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un hükümlerine göre somut olayı sonuçlandırması hukuka aykırı olmadığından bu istinaf sebeplerinin sonuca etkisi yoktur. Davacının diğer istinaf taleplerinin incelenmesiyle; yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı açıktır. Davacının, lehine vekalet ücreti takdiri gerektiği yolundaki istinafı yönünden yapılan incelemeye göre ise; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18/11/2009 gün, 2009/18-421 E., 2009/526 K. sayılı ilamında belirttiği üzere, “Dava tarihinde davasında haklı olan davacının sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olmadığından, davacı lehine masraf ve vekalet ücretine” hükmedilmesi gerekir. Yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı açıktır. Diğer bir anlatımla, geçmişe etkili yeni yasa nedeniyle dava konusuz kalmıştır. Bu sebeple mahkemece davanın reddi yerine “dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmesi ve HMK 331/1 maddesi uyarınca maktu vekalet ücretinin haksız tarafa yükletilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve hukuka aykırlık oluşturmaktadır. Yukarıda açıklanan gerekçeye binaen, dava tarihindeki haklılık durumu sebebiyle davacı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmemesi ise usul ve hukuka aykırı olduğundan, davacının 03/07/2018 tarihli ek karara yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile ek kararın kaldırılmasına, ilk derece mahkemesinin 06/06/2017 tarihli asıl kararına yönelik davacı istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca hükmün 1.,2. ve 3. bentleri hükümden çıkartılarak yeniden esas hakkında; “Konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, alınması gereken 31,40 TL harcın peşin alınan 29,20 TL harçtan mahsubu ile bakiye 2,20 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, davacının yatırmış olduğu 29,20 TL peşin harç ile 86,90 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ayrıca davacı lehine 1.980,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine” ibarelerinin hükme eklenmesine, sair kısımların aynen muhafazasına, sair istinaf sebeplerinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davacının 03/07/2018 tarihli ek karara yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile ek kararın kaldırılmasına, ilk derece mahkemesinin 06/06/2017 tarihli asıl kararına yönelik davacı istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca hükmün 1.,2. ve 3. bentleri hükümden çıkartılarak yeniden esas hakkında;1-Konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 2-Alınması gereken 31,40 TL harcın peşin alınan 29,20 TL harçtan mahsubu ile bakiye 2,20 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 3-Davacının yatırmış olduğu 29,20 TL peşin harç ile 86,90 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ayrıca davacı lehine AAÜT uyarınca 1.980,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,4-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, lehine vekâlet ücreti taktirine yer olmadığına,5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından yargılama sırasında yapılan masraflar ile karar tebliğ giderlerinden geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,6-Davalı tarafından yatırılan delil avansından yargılama sırasında yapılan masraflardan geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davalıya iadesine,Sair istinaf sebeplerinin reddine Ek karara ve asıl karara karşı peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf edene isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine,Davacının istinaf sebebiyle yapmış olduğu 115,50 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesinleştiğinde istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 07/05/2019