Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/2807 E. 2020/2069 K. 30.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2018/2807
KARAR NO : 2020/2069
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/05/2018
NUMARASI : 2014/561 E – 2018/579 K
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Abone Sözleşmesi)
KARAR TARİHİ: 30/12/2020
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin ütü paket işi ile uğraştığını, … tesisat numaralı elektrik sayacının abonesi olduğunu, müvekkiline ait işyerinde fason olarak çalışıldığını, 2 adet press ütü, 1 adet düz ütü elektrik enerjisi ile çalışan makineler bulunduğunu, bunlara 1 yıkama makinesi, 1 kurutma makinesi ve 2 adet paskara makinesinin daha alındığını, bu makinelerde işin durumuna göre çalışıldığını, davalı çalışanlarının dava konusu faturalara ait kaçak tutanaklarını düzenlemiş olup, bunun neticesinde de dava konusu faturaları tahakkuk ettirdiklerini, 8 adet tutanak belgesi ve kaçak kayıt sorgulama evrakından da anlaşılacağı üzere, tutanaklarda tespit edilen elektrik gücünün müvekkilin işyerinde kullandığı elektrik gücünden fazla olduğunu, fatura bedellerinin son derece fahiş olduğunu, davalı şirketle yapılan görüşmelerde bu faturaların düzeltilmesi için yapılan görüşmelerden bir yanıt alınamadığını belirterek dava konusu faturalardan dolayı uygulanacak enerji kesilmesi işlemlerinin teminat mukabilinde karar kesinleşene kadar tedbiren durdurulmasına, faturalardan dolayı borçlu bulunmadığının tespitine, faturaların iptaline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacının ilgili adreste kaça elektrik kullanmış olduğunun müvekkili çalışanları tarafından tutanakla tespit edildiğini ve davacıya dava konusu kaçak elektrik faturalarının gönderildiğini, ancak davacının bu faturaları ödemediğini, davacının işyerinin kurulu gücüne yapmış olduğu itirazın yersiz olduğunu, müvekkilinin tanzim etmiş olduğu kaçak tespit tutanaklarının EPDK yönetmelikleri tarife esasları çerçevesinde hesaplandığını, davacının huzurdaki dava ile haksız ve kötüniyetli olduğunu gösterdiğini, müvekkiline zarar vereceğinin aşikar olduğunu, bu nedenle müvekkili lehine ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararı verilmesini talep ettiklerini, ayrıca davacının icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ettiklerini beyanla davanın reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yüklenmesini talep etmiştir. Mahkeme tarafından; bilirkişi incelemeleri sonucunda, yukarıda belirtilen yasal mevzuata uygun tahakkuk hesabı yapılmamış olup, raporlar da birbiri ile çelişkilidir. Çelişkinin giderilmesi gerektiğinden Mahkememizce yeniden bilirkişi incelemesi ara kararı oluşturulmuş ancak davacı tarafça bilirkişi ücreti kesin verilmesine ve sonuçları usulüne uygun olarak ihtar edilmesine rağmen yatırılmadığından bilirkişi incelemesi yaptırılamamıştır. Yukarıda özetlenen raporlar hüküm kurmaya elverişli olmayıp Mevzuata aykırı olduğundan yeniden inceleme yaptırılması zorunludur. Bu itibarla, ispatlanamayan davanın “Davanın reddine, ” karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Bilirkişi raporunda yapılan hesaplamalarda tarafımızdan dava dilekçemizde ileri sürülen hususlar ve itirazlar dikkate alınmadan hesaplamalar yapıldığı, dava dilekçemizde açık bir şekilde müvekkile ait işyerinde bulunan ve elektrik enerjisi ile çalışan makinaların dökümü yapıldığı,buna rağmen bilirkişi hesaplamalarında bu hususu dikkate almadığı,bilirkişi raporunda yapılan hesaplamalarda müvekkile ait işyerindeki aylık çalışma saati 300 saat olarak esas alındığı,müvekkilin işyerinde fason olarak çalışma yapılmakta olup,çalışma gün ve saatleri mevsimsel olarak değiştiği, bilirkişi raporunda yapılan hesaplamalarda tespit edilen kurulu güçte, müvekkilin işyerinde kullandığı elektrik enerjisi gücünün çok üstünde olduğu,yerel mahkeme tarafından hüküm kurmaya elverişli olmayan bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulduğu belirtilerek istinaf edilmiştir. HMK 355. Maddesi gereği taraflarca ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucu;Dava, ütü paket işi yapılan davcıya ait işyeri için 8 adet kaçak elektrik tespit tutunağı uyarınca L için menfi tespit talebidir.Mahkeme tarafından dosya içine 25/04/2015 tarihli elektrik mühendisi bilirkişiden 1. rapor alınmış itiraz üzerine bu defa 11.04.2016 tarihli elektrik mühendisi Öğretim görevlisinden 2. Rapor alınmış ve hüküm kurulmuştur. Davacının 8 adet kayıtsız mühürsüz sayaçla elektrik enerjisi kullanmak suretiyle tutanak hazırlandığı, kaçak elektrik tespit tutanaklarının 16.03.2007,19.07.2007,23.11.2007, 08.09.2008, 25.10.2008, 14.11.2008, 29.01.2009, 26.11.2013 olup 622 sayılı EPDK Kurul Kararı mevzuatına göre kaçak olarak tüketilen elektrik enerjisinin miktarının belirlenmesinde doğru tespit edilmiş tüketim kayıtlarının esas alındığı, 25.04.2015 tarihli 1. raporda yapılan hesaplama ile davalı abone olmadığından uzun zamandır kaçak elektrik kullandığından böyle bir kayıt mevcut olmadığı, tutanaklarda tespit edilmiş kurulu güçlere göre tüketim miktarının hesaplandığı belirtilerek kaçak elektrik tahakkukunda toplam 12.004,21 TL fazlalık olduğu belirtilmiştir. 11.04.2016 tarihli 2. raporda ise, tutanak tarihleri itibariyle Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği ve 622 sayılı Kurul Kararına göre yapılan hesaplama ile fatura miktarlarının toplamının 52.294,18 TL olduğu, davalı idarenin fatura için hesaplama detaylarının dosyada olmadığı belirtilerek yapılan hesaplama ile 52.294,18 – 50.396,24 TL farkının 1.897,94 TL idare lehine fark olduğu ve davacı tarafın kaçak elektrik faturaları toplam bedeli kadar borçlu olmadıklarının tespiti için açtığı davada haklı olmadığı belirtir şekilde rapor verilmiş ve mahkeme tarafından 2. rapora dayanılarak karar verilmiştir. 6100 sayılı HMK’nın 114/1-g maddesinde gider avansı dava şartı olarak düzenlenmiştir. Dava şartları, mahkemenin davanın esası hakkında yargılamanın devamı için gerekli olan şartlardır. HMK’nın 115/2 maddesindeki “mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise, bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemiş ise, davayı dava şartı noksanlığı sebebiyle usulden red eder.” Aynı kanunun 120. maddesinde de gider avansı düzenlenmiştir. 324. madde ise delil ikamesi avansı düzenlenmiş olup taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Somut olayda mahkeme tarafından 04/04/2017 tarihli duruşmada iki rapor arasındaki çelişkinin giderilmesi için davacı vekilinin huzurunda, delil avansını yatırması için kesin süre verilmiş ve usulüne uygun ihtarat yapılmış olmasına rağmen davacı vekili tarafından kesin sürede gider avansı yatırılmadığından dosya içerisindeki hüküm kurmaya elverişli olmayan iki bilirkişi raporu arasındaki çelişki giderilemediğinden davacı davasını ispatlayamadığından mahkeme tarafından verilen karar usul ve esasa uygun olduğundan davacı vekilinin isitinaf talebinin HMK 353/1-b-1 reddine karar vermek gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine,Alınması gereken 54,40 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50 TL’nin istinaf eden davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 30/12/2020