Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/2704 E. 2020/1554 K. 19.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2018/2704
KARAR NO : 2020/1554
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/06/2018
NUMARASI : 2016/530 E – 2018/615 K
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 19/11/2020
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı tarafça davacının aleyhine kaçak elektrik kullanıldığından bahisle faturaya dayalı olarak Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün …, Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün …, Büyükçekmece ….İcra Müdürlüğü’nün … ve Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyalarıyla icra takibi yapıldığını,davacının kaçak elektrik kullanmadığını beyanla,bu icra takipleri nedeniyle 6.592,40 TL.dan (dilekçede hatalı olarak 6.592.400 TL yazılmış,harç tevzi formunda doğru olarak belirtilmiştir) borçlu olmadığının tespiti ile takiplerin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yerleşim yeri itibariyle İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili olduğundan yetki itirazında bulunmuş esasa ilişkin olarak ise işlemlerinin mevzuata uygun olduğundan bahisle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkeme, sadece Büyükçekmece …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasını karar gerekçesinde inceleyerek, diğer davaya konu takip dosyaları konusunda değerlendirme yapmaksızın ,davalı kurum görevlileri tarafından düzenlenen kaçak elektrik zaptında, davacının kayıtsız alt kapağı mühürsüz sayaçtan kaçak elektrik kullandığının tespit edildiği,kaçak elektrik tutanaklarının aksi sabit oluncaya kadar geçerli olduğu,EPDK’nın 29/12/2005 tarih ve 622 sayılı kurul kararının “Ödeme” başlıklı 1/F maddesindeki süre içesinde faturalara itiraz edilmediği gerekçesiyle; “Davanın reddine” karar vermiştir.Kararı davacı vekili istinaf etmiştir.İstinaf dilekçesinde; davacının … mahallesi … sokak No:… Dükkan No… Esenyurt adresinde bakkal dükkanı işlettiğini,dükkanda sadece elektrikli buzdolabı ve 4 adet lambası bulunduğunu,davacı hakkında mesnetsiz kaçak tahakkukları düzenlendiğini,Elektrik Tarifeler Yönetmeliği’ne göre kaçak elektrik enerjisi kullandığı tespit edilen tüketiciye yapılacak kaçak tahakkukununda Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği’nin 13.maddesinin (a) ve (b) maddesinde belirtilen sürelerin dikkate alınması gerektiğini,dosyada ve bilirkişi raporunda kaçağın varlığı ve mükerrerlikleri tespit yoluna gitmeden hatalı olarak düz mantık kaçak hesaplama yoluna gidildiği,ödemelerin mevcut borçları karşılamadığının belirtildiği,davanın kullanılmayan 40 m2 yer için zaten fahiş bir ödeme yaptığını beyanla kararın kaldırılmasını istemiştir.Dava Asliye Ticaret Mahkemesinde açılarak görülüp karara bağlanmıştır.Ancak dava konusu yer bakkal dükkanı olmakla,mahkemenin yaptığı araştırmada vergi dairesinden davacının işletme defteri tuttuğu ve ilgil meslek odasından ise davacının esnaf ve sanatkarlar odasına kayıtlı olduğu bildirilmiştir.Bu nedenle davacının tacir olmadığı açıktır.Davacı esnaf odasına kayıtlı bakkal esnafı statüsündedir.İşletme defteri tutması tacir olduğu anlamına gelmez.Yapılan istinaf incelemesi sonucunda ; mahkemece yargılamada davacının esnaf kaydının Esnaf ve sanatkar Odasında mevcut olduğu anlaşılmaktadır.6102 sayılı TTK.nun 12.maddesine “bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir. Bir ticari işletmeyi kurup açtığını, sirküler, gazete, radyo, televizyon ve diğer ilan araçlarıyla hakla bildirmiş veya işletmesini ticaret siciline tescil ettirerek durumu ilan etmiş olan kimse, fiilen işletmeye başlamamış olsa bile tacir sayılır. Anılan Yasanın 11.maddesinde “Ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir. Ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınır, Bakanlar Kurulunca çıkarılacak kararnamede gösterilir.” 15.maddesinde de ” İster gezici olsun ister bir dükkanda veya sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedeni çalışmasına dayanan ve geliri 11.maddenin 2.fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır.” düzenlemesi bulunmaktadır.Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre; bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin, taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır.Yine, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir.6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca, ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı madde gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki (6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak) iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, HMK 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan, mahkemelerce re’sen incelenir. Buna göre, davacının, dosya kapsamı itibarıyla tacir olarak kabulü mümkün değildir.O halde, davanın da ticari dava olması sözkonusu olmayacaktır. Bu sebeplerle, yukarıda ifade edilen yasa hükümleri ve açıklamalar ile dosyaya celp edilen belgelerde dikkate alınmak suretiyle davaya konu edilen uyuşmazlık yönünden genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek, dava şartı yokluğu (görev) sebebiyle davanın usulden reddine, dosyanın görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya uygun değildir. Açıklanan nedenlerle; davacının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkeme kararı HMK 353/1-a-3 maddesi uyarınca kaldırılarak, dosyanın görevli Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesini temin için ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir. Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353/1-a-3 maddesi uyarınca karar kaldırılıp, dosyanın görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesini temin için ilk derece mahkemesine gönderilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın, HMK 353/1-a-3 maddesi uyarınca kaldırılmasıyla, dosyanın görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesi için ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine,Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene isteği halinde iadesine,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.19/11/2020