Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/2700 E. 2018/1581 K. 13.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2018/2700
KARAR NO : 2018/1581
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/06/2018
NUMARASI : 2016/429 E- 2018/435K
DAVANIN KONUSU: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 13/11/2018
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; abone olan davacıdan, davalı tarafça düzenlenen elektrik faturalarında, her hangi bir tüketim karşılığı olmayan, kayıp kaçak bedeli gibi bir kısım adlar altında tahakkuk ettirilen ve haksız olarak tahsil edildiğini ileri sürdüğü bedellerden, şimdilik 3.500,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi oranında temerrüt faizi ile birlikte davalı taraftan tahsili ile davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ….vekili cevap dilekçesinde özetle, zamanaşımı itirazının bulunduğunu, faturalardaki kayıp kaçak bedeli, dağıtım bedeli vb adardaki bedelleri tahsil etme hak ve yükümlülüğünün kanuna dayandığını, davanın EPDK’ya karşı idari yargıda açılması gerektiğini, davanın reddi gerektiğini, haksız ve mesnetsiz davanın reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı CLK Boğaziçi Elektrik Parekende Satış A.Ş.vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu edilen miktar tamamen EPDK mevzuatına göre tahsil edildiğini, davanın muhatabının CLP Bepsaş değil Bedaş olduğunu, davacının taleplerinin sebepsiz zenginleşmeye uygulanan zamanaşımına tabi olduğunu, EPDK tasarrufunda bulunan bir konuya ilişkin olması sebebiyle eldeki davanın idari yargıda açılması gerektiğini, davacının 10 yıl geriye dönük taleplerinin husumet sebebiyle reddini, usule ve esasa ilişkin diğer açıklamalarımız doğrultusunda huzurdaki davanın esastan reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, açılan davanın konusuz kaldığı anlaşılmakla karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Söz konusu kararı davalılar vekili istinaf etmiştir. Dava dosyası istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmiş ise de, 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunununda Bazı Değişiklikler Yapılmasına Dair 6763 sayılı yasa ile, HMK 341. madde 2. fıkrasında “Miktar veya değeri üçbin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Ancak manevi tazminat davalarında verilen kararlara karşı miktar veya değere bakılmaksızın istinaf yoluna başvurulabilir” şeklinde yapılan yasa değişikliği 02/12/2016 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Karar tarihi itibarıyla, kesinlik sınırı 3.560,00 TL’ye yükselmiştir.
Bu sebeple somut uyuşmazlıkta, davalılar tarafça istinaf edilen davanın değeri 3.500,00 TL olup, karar tarihinde davalı yönünden miktar itibarıyla karar kesindir. Bu itibarla, istinaf konusu kararın HMK’nın 341. ve 346. maddelerine göre kesin olması sebebiyle, istinaf dilekçesinin HMK’nın 341, 346 ve 352/1-b maddeleri uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davalılar vekilinin istinaf dilekçesinin, istinafa konu tutar ve dava değeri kesinlik sınırı altında kalmakla, HMK 341, 346 ve 352/1-b maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine,
Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine,
İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 13/11/2018