Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/269 E. 2018/579 K. 16.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2018/269
KARAR NO : 2018/579
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/11/2017
NUMARASI : 2016/663 E – 2017/752 K
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 17/05/2018
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalının abonesi olduğunu, davalı … enerjisi şirketinin düzenlemiş olduğu faturalar ile müvekkilinden kayıp kaçak, iletim, dağıtım vb. adı altında haksız bedeller tahsil ettiğini bildirmek suretiyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000,00 TL’nin yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde özetle; kayıp kaçak bedellerin ilgili mevzuat çerçevesinde abonelere yansıtıldığını ve uygulamanın yasal bir zorunluluk olduğunu, ayrışma sonrası dağıtım şirketi olarak husumet yöneltilemeyeceğini bildirmek suretiyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunun 17. maddesine 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile eklenen 10. fıkra hükmü ve 6719 sayılı Kanunla eklenen geçici 20. madde hükmü esas olmak üzere davanın reddine karar verilmiş, hükme karşı davacı ve davalı vekili tarafından süresi içinde istinafa başvurulmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin Yargıtay kararlarında kayıp kaçak bedelinin abonelere yansıtılmasının hukuka aykırı olduğunun belirlendiğini, bu nedenle 6719 sayılı yasanın olaya uygulanmaması gerektiğini, söz konusu yasanın Anayasaya aykırı olduğunu, bildirmek suretiyle ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; söz konusu ayrışma Türk Ticaret Kanununun kısmi bölünmeye ilişkin hükümleri ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun ‘Dağıtım ve Perakende Satış Faaliyetlerinin Hukuki Ayrıştırmasına İlişkin Usul ve Esaslar’ kararı kapsamında gerçekleştirilerek ….) kurulmuş ve şirketimizin perakende satış lisansı iptal edilerek, perakende satış faaliyetinin tamamı tüm hak ve borçları ile birlikte bu şirkete devredilmiştir. Bu sebeplerle husumet itirazında bulunmamıza rağmen yerel mahkeme tarafından bu husus gözardı edildiğini, kararın öncelikli olarak, husumet nedeniyle kaldırılmasına, davanın husumetten reddine karar verilmesi gerektiğini, aksi halde ise, esastan yapılacak inceleme ile, 6446 sayılı Kanunun 17. maddesinde değişiklik yapan 6719 sayılı Kanunun, mevzuatın yargı mercileri tarafından yanlış yorumlanması nedeniyle ortaya çıktığını, düzenleyici işlemler doğrultusunda tahsil edildiğini, normlar hiyerarşisinde sıralanmayan içtihatların, hukuken aynı statüdeki hukuk normları arasında aynı olayda farklı düzenlemeler yapılmış olması durumunda somut olayda uygulanacak hukuk normunun tespitine yönelik bir işlevi mevcut olup, somut olayda dayanak yapılan Yargıtay kararlarının süreklilik kazanmış bir özelliği de mevcut olmadığı, hal böyle olunca davacının talebinin hukuksal hiçbir dayanağı mevcut olmamakla, açık kanuni düzenlemeler hiçe sayılarak davanın açılmasının davacı tarafı haklı göstermeyeceğini, dolayısıyla ilk derece mahkemesinin daha önce müvekkil şirketin tahsil ettiği bedeller yasaya uygun değilmiş gibi yeni yasal düzenleme sonrasında davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmediği gibi, aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderinin hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu bildirmek suretiyle mahkeme kararının bu yönden kaldırılmasını, davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesini talep etmiştir.
Davacı ve davalının istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ilk derece mahkeme kararının incelemesiyle; 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun muhtelif maddelerinde değişiklik ve bu Kanuna eklemeler getiren 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, 17.06.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. 6719 sayılı Kanunun 21. maddesine göre 6446 sayılı Kanunun 17 ınci maddesinin birinci fıkrasının a,ç,d ve f bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye fıkralar eklenmiştir. Bu itibarla, 6719 sayılı Kanunun 21. maddesinin ç bendi;” Dağıtım tarifeleri; dağıtım şirketleri tarafından hazırlanacak olan dağıtım tarifeleri, elektrik enerjisinin dağıtım sistemi üzerinden naklinden yararlanan tüm gerçek ve tüzel kişilere eşit taraflar arasında ayrım gözetmeksizin uygulanacak hizmetlere ilişkin fiyatları, hükümleri ve şartları içerir. Dağıtım tarifeleri; dağıtım sistemi yatırım harcamaları, sistem işletim maliyeti, teknik ve teknik olmayan kayıp maliyeti, kesme-bağlama hizmet maliyeti, sayaç okuma maliyeti, reaktif enerji maliyeti gibi dağıtım faaliyetinin yürütülmesi kapsamındaki tüm maliyet ve hizmetleri karşılayacak bedellerden oluşur. Dağıtım şirketlerinin tarifelerine esas alınacak teknik ve teknik olmayan kayıplara ilişkin hedef oranlar bu kayıpları düşürmeyi teşvik edecek şekilde kurul tarafından belirlenir. Kurulca belirlenen hedef oranlarını geçmemek kaydı ile teknik ve teknik olmayan kayıplara ilişkin maliyetler dağıtım tarifelerinde yer alır ve tüketicilere yansıtılır. Teknik ve teknik olmayan kayıplara ilişkin hedef oranlarının tespiti ve değiştirilmesi ile oluşacak maliyetin tarifelerde yer alması ve tüketicilere yansıtılmasına ilişkin usul ve esaslar Kurul tarafından düzenlenir.” hükmü ile, 6719 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; 6719 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü, geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır,” hükmünü içermektedir. Hal böyle olunca, dava tarihinden sonra yürürlüğe girmiş bulunan bu yasa değişiklikleri, yürürlük tarihi öncesi dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan kayıp-kaçak, dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti ve iletim bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden davalarda da geçmişe etkili olacak şekilde (bu yasa değişikliği öncesinde açılan ve halen görülmekte olan davalarda) uygulanması gereken hükümler içerdiğinden 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. geçici 19. ile 20. maddeleri, iptal edilmedikleri veya yürürlükten kaldırılmadıkları sürece uygulanacaktır.
6719 sayılı Kanunun yürürlük tarihi 17.06.2016 tarihinden önce kayıp-kaçak bedeline dayalı açılan davalarda, çok sayıda mahkeme, 14.03.2013 tarihli ve 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na, 04.06.2016 tarihli ve 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 26. maddesiyle eklenen geçici Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 26. maddesiyle eklenen geçici 20. maddenin Anayasa’nın Başlangıç’ı ile 2., 5., 10., 35. ve 36. maddelerine aykırılık iddialarını ciddi bularak, 14.03.2013 tarihli ve 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na, 4.6.2016 tarihli ve 6719 sayılı Kanunun 26. maddesiyle eklenen geçici 20. maddenin (1) numaralı fıkrasının iptaline karar verilmesi için Anayasa Mahkemesine başvurmuştur. Yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın 04.06.2016 yürürlük tarihi gözetildiğinde çok sayıda mahkemenin Anayasaya aykırılık başvurularının, karar tarihi itibariyle yasal karara bağlama süresinin geçtiği ve henüz sonuçlanmadığı anlaşılmaktadır.
EPDK’nın belirlenen usul ve esaslara göre, getirmiş olduğu düzenleme ile; “Elektrik Piyasası Kanunu uyarınca dağıtım lisansı sahibi tüzel kişiler tarafından dağıtım ve perakende satış faaliyetleri, 1 Ocak 2013 tarihinden itibaren ayrı tüzel kişilikler altında yürütüleceği, devralan şirketin payları, bölünen şirketin ortakları tarafından iktisap edileceği, hukuki ayrıştırma işlemleri tamamlanana kadar, devralan şirket ile bölünen şirketin aynı kontrol yapısına sahip olması, dağıtım şirketi ile dağıtım şirketiyle aynı kontrol ilişkisine sahip üretim ve perakende satış şirketlerinin yönetim kurulu üyesi, genel müdür ve genel müdür yardımcısı unvanları ile başka unvanlarla istihdam edilseler dahi yetki ve görevleri itibarıyla genel müdür yardımcısına denk veya daha üst makamlarda imza yetkisini haiz diğer yöneticiler ve denetçilerin 1 Ocak 2013 tarihinden itibaren farklı kişilerden oluşturulmasının zorunlu olacağı” belirlenmiştir. Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin benzer uyuşmazlık ile ilgili olarak verdiği 08.10.2015 tarih ve 2014/18311E – 2015/15438 K. sayılı ilamında açıklandığı üzere, tedarikçi ve pazarlayıcı konumunda bulunan şirketlerin, dava konusu edilen bedellerin iadesinden müteselsilen sorumlu oldukları benimsenmiştir. Davada, davacı tarafça, kayıp kaçak bedelinin istirdadı davasında; hem tedarikçi hem de pazarlayıcı konumda bulunan şirketlere husumet yöneltmiştir. Davalı … ile davacı arasında perakende sözleşmesi yapıldıktan sonra, yukarıda belirtildiği üzere dağıtım ve perakende hizmetin ayrıştığı, bunun sonucu, perakende hizmetinin dava dışı …’a devir edildiği, bu şekilde ayrışma gerçekleşmiş ise de, tedarikçi ve pazarlayıcı şirketlerin birlikte müteselsil sorumlulukları bulunduğu, yukarıda belirtilen içtihat esas alındığında davacının perakende sözleşmesi yapan …’a husumet yöneltilebileceği, husumet yönünden davalının istinaf sebebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Somut olayda; davacı taraf dava açıldığı tarihinde yürürlükte olan mevzuat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 E, 2014/679 K. sayılı kararı ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin kararları gereği içtihat durumuna göre dava açmakta haklı olduğu, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliği nedeniyle, davanın konusunun kalmadığı kuşkusuzdur. Şöyle ki, ilke olarak her dava, açıldığı tarihteki fiili ve hukuki sebeplere göre hükme bağlanır. Ne var ki, dava açıldıktan sonra tarafların, davanın esası hakkında karar verilmesinde hukuki yararının kalmaması hâlinde bu durumun hükümde göz önüne alınması ve böyle bir hâlde mahkemenin, davanın konusuz kalması sebebiyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermesi gerektiği de her türlü duraksamadan uzaktır. Dava açıldıktan sonra ortaya çıkan bir durum nedeniyle artık dava konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesine gerek ya da neden kalmıyorsa, burada davanın konusuz kalmasından söz edilecektir. Dolayısıyla, mahkemece davacı tarafça davalıdan kayıp-kaçak, dağıtım, iletim, perakende satış hizmeti ve sayaç okuma bedellerinin tahsilinin talep edildiği davada, 6719 sayılı yasanın yürürlüğe girmesi ile birlikte “konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına” dair karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu, HMK 331/1. maddesi gereğince davacı tarafın dava tarihi itibariyle uygulamanın haksız olduğu iddiası ile açmış olduğu ve haksız tahsil edilen kayıp kaçak ve diğer bedellerin tahsilini talep edebileceği dikkate alındığında, davaya konu bedelleri tahsil eden davalının, davanın açılmasına sebebiyet verdiği ve bu nedenle davacının dava açmasında haksız sayılmayacağı gözetilerek, davacının yapmış olduğu yargılama giderinin davalıdan tahsili ile yararına maktu vekalet ücreti takdir edilmesi ve karşılığında dava açılmasına sebebiyet veren davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmemesinin usul ve yasaya uygun olduğu, böylece davacı ve davalının ileri sürdükleri tüm istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşıldığından HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurularının reddine karar vermek gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacı ve davalının istinaf taleplerinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine,
Davacıdan alınması gereken 35,90 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,50 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Davalıdan alınması gereken 35,90 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,50 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
İstinaf yargılama giderlerinin istinaf edenler üzerinde bırakılmasına,
İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa istinaf eden taraflara ilk derece mahkemesince iadesine,
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 17/05/2018