Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/2629 E. 2020/1802 K. 08.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2018/2629
KARAR NO: 2020/1802
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/04/2018
NUMARASI: 2016/965 E – 2018/457 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 08/12/2020
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraf şirketler arasında 26/11/2012 tarihinde Elektrik Satış Sözleşmesi imzalandığını, daha sonra ihtarname ile sözleşmenin müvekkili tarafından feshedildiğini ve dava dışı … A.Ş. ile sözleşme imzalandığını,davalının cevabi yazı ile sözleşmenin kendileri ile devamını talep ettiği,müvekkilinin davalı tarafça düzenlenen 51.710 TL.tutarlı elektrik faturasını ödemek zorunda kaldığını,haksız olarak tahsil edildiği iddia edilen tutarın tahsil tarihi olan 01/02/2016 dan itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, sözleşmede, sözleşmenin süresi ve fesih usulünün belirlenmiş olup, davacının sözleşmeyi taraflar arasında münakit sözleşme hükümlerine aykırı biçimde feshettiğini, sözleşmenin 4. Maddesindeki düzenlemeye göre , taraflardan birinin 3 ay önceden fesih bildiriminde bulunmaması halinde sözleşmenin birer yıllık dönemler halinde uzayacağının düzenlendiğini, nitekim tarafların bu yönde bir bildirimi olmadığından sözleşme birer yıllık dönemler halinde uzamış olup, 2016 yılına gelindiğinde sözleşmenin sona erme tarihinin 31.12.2016 olduğu davacının 05.11.2016 tarihli ihtarnamesi ile sözleşmeyi feshettiğini bildirmiş ve 01.12.2015 tarihinde başka bir tedarik firması ile sözleşme akdetmek suretiyle sözleşmeyi haksız biçimde feshettiğini, müvekkilinin PMUM (Piyasa Mali Uzlaştırma Merkezi) tarafından gelen bildirimle durumdan haberdar olduğunu ve haklı olarak davacıya fesih tazminatı yansıtıldığını, TBK hükümleri uyarınca sözleşmeyi haksız şekilde sona erdiren tarafın bu nedenle diğer tarafın zararını gidermekle yükümlü olduğu,müvekkilinin , davacının sözleşmeyi erken ve usulüne uygun olmaksızın feshetmesi nedeniyle yansıttığı “erken fesih tazminatı” bir cezai şart değil, mahrum kalınan kar olduğu, davacının hiçbir sebep sunmadan süresinden önce sözleşmeyi feshederek müvekkilini zarara uğrattığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, sözleşmenin bitiminden 3 ay önceden fesih bildirimi gönderilmedikçe 1 yıllık sürelerle uzayacağının düzenlendiği, davacının sözleşmenin bitiminden 2 ay önce fesih bildirimi gönderdiği ve başka bir tedarikçi ile sözleşme akdettiği,davacının haklı sebebin varlığı halinde 3 ay önceden önel vermeksizin sözleşmeyi feshedebileceği, sözleşmede belirlenen indirim oranının uygulanmadığı bu nedenle davacının sözleşmeyi feshedebileceği,davalı tarafından düzenlenen 51.710 TL’lik faturanın usulüne uygun olmadığı, sözleşmede bu hususta herhangi bir düzenleme bulunmadığı , gerekçesiyle davanın kabulü ile, 51,710,00TL alacağın, 01/02/2016 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Kararı istinaf eden davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle;hükme esas alınan bilirkişi raporunun hatalı olduğu gibi , davacının sözleşmeyi, sözleşmede düzenlenen usule uymaksızın feshettiği tespit edilmiş olmasına rağmen davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, ,indirim oranının sözleşmede 5. maddesinin 2. fıkrasında, sabit düzenlenmemiş olup, bu değişikliğin tek taraflı olarak yapılabilmekte olup, davacının bu düzenlemeyi kabul ettiği,; bu yönde bir itirazı olmayacağını beyan ettiği, haklı bir sebep olsa dahi ihlalin giderilmesi için 15 günlük mehil verilerek ihtarda bulunulmalı, ihlal giderilmediği takdirde ikinci bir ihtarla sözleşmeyi feshedilmesi gerektiği, bu hususun “Sözleşmenin Feshi” başlıklı 10. maddesinde belirlenen usule aykırı feshetmiş olduğu, bu durumda müvekkili şirketin, fesih nedeniyle uğradığı zararı TBK uyarınca tazminini talep etme hakkı bulunduğu,dayanağını TBK’dan alan mahrum kalınan kar için sözleşmede ayrı bir düzenleme bulunması gerekmediği,gerekçeli kararda, dava konusu edilen 51.710 TL’nin tahsiline ilişkin sözleşmede herhangi bir düzenleme olmadığından bahisle haksız olduğunun ifade edildiği,oysaki TBK hükümleri uyarınca sözleşmeyi haksız şekilde sona erdiren tarafın bu nedenle diğer tarafın zararını gidermekle yükümlü olduğu,müvekkilinin , davacının sözleşmeyi erken ve usulüne uygun olmaksızın feshetmesi nedeniyle yansıttığı “erken fesih tazminatı” bir cezai şart değil, mahrum kalınan kar olduğu, zira müvekkilinin, davacıya sözleşme sona erene dek elektrik satışı yapabileceği düşüncesi ile bir fiyat verdiği, sözleşme süresinin maliyet hesabını dikkate alarak indirim oranı belirlediği,ancak davacı, sözleşmeyi süresinden önce, fesih usulüne uymaksızın feshederek müvekkilini zarara uğrattığı, dava konusu bedelin , müvekkilinin mahrum kaldığı 11 aylık dönem için davacının ortalama elektrik faturası üzerinden hesaplandığı,ancak hükme esas alınan raporda bu yönde hiçbir hesaplama yapılmadığı,, hukuki değerlendirme yapılarak direkt sonuca varılmış olduğu, bilirkişi raporunda anlaşılmaz şekilde, davacının yeni dönemde farklı tedarikçiden elektrik sağlaması ve davalı firmaya ödenmemiş borcu bulunmaması nedeniyle kar kaybına uğramadığının ifade edildiği,ancak aslında bu sebeple müvekkilinin zararının bulunduğu,ödenmemiş faturanın olmasının, kar kaybı değil ,somut zararı oluşturacağı, bu sebeplerle verilen kararın hukuka aykırı olduğu ileri sürümüş,kararın kaldırılması istenmiştir. …nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; Dosyadaki bilgi ve belgelere göre , taraf şirketler arasında 26.11.2012 tarihinde Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi düzenlendiği, Sözleşmenin süresinin elektrik satışının başladığı tarihten itibaren l(bir) yıl olacağı, sözleşme taraflardan birinin sözleşmenin bitiminden 3(üç) ay önce fesih İhbarında bulunmamış olması kaydı ile aynı şartlarda birer yıllık dönemler halinde kendiliğinden uzayacağı şeklinde belirtildiği görülmüştür. Davacı tarafın 05.11.2015 tarih ve 35149 nolu ihtarnamesi ile sözleşme bitim tarihinden iki ay önce sözleşme fesih bildiriminde bulunduğu ve yeni dönem için yeni tedarikçi olarak … A.Ş. ile 03.11.2015 tarihinde tedarik sözleşmesi yaptığı anlaşılmaktadır. Mahkemece alınan bilirkişi kurulu raporunda ; Geçmişe dönük davalı tarafından davacıya düzenlenen faturalar incelendiğinde, taraflar arasındaki elektrik satış sözleşmesinde belirlenen %12,9’luk indirimin yapılmadığı, bu nedenle, davacı tarafından sözleşmenin tek taraflı olarak feshedildiği görüşü bildirilmiştir. Mahkemenin gerekçesi, davalı tarafından fatura edilen tutarın sözleşme ile kararlaştırıldığı şekilde düzenlenmediği, haklı sebeplerin varlığı halinde davacının 3 aylık önel vermeksizin sözleşmeyi feshedebileceği, belirtilen sürede ihbar yapılmaması ve tedarikçi değiştirme durumunda yapılacak hesaplamaya ilişkin herhangi bir tutar belirtilmediği, geçmişe dönük olarak davacıya fatura edilen tutarlar hesaplandığında taraflar arasında sözleşme ile kararlaştırılmış %12,9 luk indirimin davalı tarafından yapılmadığı, bu nedenle davacının sözleşmeyi feshetmekte haklı olduğu, buna rağmen davalı tarafça davalının banka hesabından çekilen dava konusu 51.710,00-TL’lik faturanın usulüne uygun olmadığı, davacıya iadesi gerektiği şeklindedir. “Sözleşmenin Feshi” başlıklı 10. maddesinde;“Taraflardan biri işbu sözleşmenin herhangi bir maddesini ihlal eder ise, diğer taraf, ihlalin 15 gün içerisinde giderilmesini ihtar eder. Bu ihtara rağmen, ihlalin giderilmemesi halinde ikinci bir ihtar ile taraflar sözleşmeyi feshetme yetkisine sahiptir.”şeklinde düzenlenmiştir. Mahkeme gerekçesinde haklı sebeplerin varlığı halinde davacının 3 aylık önel vermeksizin sözleşmeyi feshedebileceği şeklinde yazılan gerekçenin yasal veya sözleşmesel dayanağğı açıklanmamıştır.Sözleşmede bu yönde hüküm bulunmamktadır. Sözleşmenin 9.1.7. Maddesindeki “tüketici sözleşmenin yürürlükte bulunduğu dönem içerisinde ,tedarikçinin elektrik enerjisi vermek istememesi ve/veya verememesi halleri dışında ,başka bir tedarikçiden elektrik enerjisi satın alamaz” şeklinde hüküm bulunmaktadır. Davalı sözleşmeyi feshettiğini 2 ay önceden ihtarname ile bildirmiş ise de ,10. Maddedeki ihlalin giderilmesini ihtar ve 15 gün içinde giderilmezse sözleşmeyi fesheder düzenlemesine uygun davranmamış,süre vermeden doğrudan sözleşmeyi feshetmiştir. Davalı tarafça , cevap dilekçesinde davaya konu faturanın düzenlenme sebebinin ,erken ve haksız fesih sebebiyle kar kaybına ilişkin olduğu açıklanmış,bu talebinin dayanağının TBK hükümleri olduğunu açıklamıştır . Ne var ki, Mahkemece, davacının sözleşmeyi ,sözleşmenin 10. maddesindeki düzenlemeye uygun şekilde feshedip etmediği hususunun , yine sözleşmede yazılı bulunan bu düzenlemeye göre değerlendirmesi yapılmadığı gibi , sözleşmede yer almayan “önel vermeksizin fesih” yapılabileceğine dair gerekçe ile karar verilmesi , davacının faturanın tanzim sebebi olarak cevap dilekçesinde de ileri sürdüğü “kar kaybı ” talebi yönünden de değerlendirme ve inceleme yapılmamış ve karar gerekçesinde açıklanmamış olması ,HMK 353/1-a-6. maddesine aykırılık oluşturmaktadır. Bu sebeple ,davalının istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın, HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasıyla, yeniden yargılama yapılıp bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın, HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasıyla, yeniden yargılama yapılıp bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine, Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene isteği halinde iadesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 08/12/2020