Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/2507 E. 2020/1801 K. 08.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2018/2507
KARAR NO: 2020/1801
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/05/2018
NUMARASI: 2014/1294 E – 2018/402 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 08/12/2020
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında 03/09/2012 tarihli Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin sözleşmeyi 2 yıl süreyle devam ettikten sonra müvekkilinin fiyat anlaşmazlığı nedeniyle karşılıklı olarak fesih edildiğini sözleşme sonrası enerji dengesizliği adı altında bir faturanın müvekkiline gönderildiğini itirazların olmasına rağmen bankanın otomatik olarak borcu ödediğini, 2012 yılında enerji dengesizliği konusunda zarar doğmadığını müvekkiline dengesizlik ihbarı ve fatura çıkarılmadığını, 2013 ve 2014 yıllarında davalı yanın tanımladığı tüketim husularında farkların bulunmadığını belirtildiğini sözleşmenin fesh edildiği anda yaşanan sorunun davalının kötü niyetli olduğunu gösterdiğini, haklı davanın kabulü ile taraflarınca haksız olarak tahsil edilen 23.523,23 TL’nin tahsil edildiği tarihten itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte taraflarına ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dava konusu faturaya yasal süresi geçtikten sonra itiraz ettiğini, itiraz etmesine rağmen fatura bedelinin tümünü ödediğinden bu nedenle faturayı kabul etmiş sayıldığını, davacının iadesini talep ettiği bedelin mevzuatta tanımı ve uygulaması yer alan idarenin elektrik arz – talebi arasındaki dengesizlik nedeniyle müvekkilinin elektrik satış şirketlerine tahakkuk ettirdiği bir maliyet olup bu maliyetin önlenmesi amacıyla taraflar arasındaki sözleşme ile davacıya elektrik talebinde oluşabilecek +/- % 10 ve üzeri oranındaki değişiklikleri müvekkiline bildirim yükümlülüğü getirildiğinden bu bildirim yapılmadığı taktirde idarenin tahakkuk ettirdiği enerji dengesizliği bedelinden davacının sorumlu olduğunu davacının sözleşmenin 9.8 maddesinin fiilen uygulanmasının imkansız olduğunu davacının iddiasının tamamen dayanaksız olduğundan davanın reddi ile vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, dava konusu olayda günlük tüketim tahminini düzenleyen sözleşmenin 9.1.5 maddenin değil, aylık yük çekiş miktarındaki +/-%10 değişikliklere ilişkin 9.1.8 maddenin uygulanması gerektiği, davalı tarafça da bu hüküm doğrultusunda tahakkuk yapıldığı, aylık yük çekiş miktarındaki artış / azalış halinde ve sözleşmenin 9.1.8 maddesi gereğince davacıya 2 hafta önceden bildirim yükümlülüğü getirilmiş olmakla ve davalı yana bu yönde yazılı talepte bulunma bakımından ayrıca verilmiş bir yükümlülük de söz konusu olmamakla davacı talebinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekilince verilen istinaf dilekçesinde özetle ,dosya kapsamında bilirkişi kurulunca tanzim olunan 26.04.2017 tarihli kök rapor ve itirazlar üzerine alınan 02.02.2018 tarihli ek raporda,23.523,23 TL’nin haksız olarak tahsil edildiği görüşünün açıklandığı , davanın haklılığı ve ispatlandığı açıkça anlaşılmasına rağmen ,mahkemece sözleşmenin 9.1.8. maddesi dayanak gösterilerek davanın reddine karar verilmiş olmasının hukuka aykırı olduğu, bilirkişi kurulunun kök ve ek raporlarına rağmen Mahkemece davanın reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu, davalı tarafça gönderilen fatura içeriğine ve fatura dayanağına evvelce -fatura tarihinden önce- kendileri tarafından itiraz edildiği halde, mahkemece bu hususun gözetilmediği,dava dilekçesinde de belirtildiği üzere üzere söz konusu fatura tutarının , idari bir kuruluş olan müvekkil Dudullu OSB’nin doğrudan borçlandırma sistemi gereği, otomatik fatura ödeme sistemi ile ödendiği,sözleşmenin 9.1.5 maddesinin gözetilmesinin zorunlu olduğu, Mahkemenin gerekçeli kararında, sözleşmenin 9.1.5 maddesinin günlük tüketim için geçerli olduğu, sözleşmenin 9.1.8 maddesinde ayrıca bir yazılı bildirim istenmesinin zorunlu kılınmadığının gösterildiği ,ancak, sözleşmenin 9.1.5 maddesi incelendiğinde “Tüketici, günlük tüketim tahminlerini tedarikçinin yazılı talebi doğrultusunda günlük/aylık/yıllık olarak bildirmekle yükümlüdür” şeklinde düzenlendiğinin görüleceğini , Bu durumda, mahkemece verilen kararın eksik inceleme ile ve hatalı değerlendirme ile verildiğinin açıkça anlaşıldığını,zira, maddenin tamamı incelendiğinde günlük, aylık ve yıllık tahminlerin yazılı talep üzerine bildirileceğinin açıkça belirlendiğini,ayrıca, kabul anlamına gelmemek kaydıyla- şayet mahkemece yalnız 9.1.8 maddesi dikkate alınacaksa dahi işbu halde, sözleşmenin 9.1.8 maddesinde açıkça belirtildiği üzere, tedarikçinin uğradığını iddia ettiği zararı ispatlamasının gerektiğini, taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 9.1.8. maddesinin uygulanmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, müvekkili OSB bünyesinde hali hazırda iki binden fazla firma bulunmduğu ve enerji tüketim dengesizliğinin önceden belirlenerek davalı şirkete bildiriminin mümkün olmadığı , sözleşmenin 9.1.5. maddesi bildirimin mutlaka yazılı olması gerektiğini hüküm altına aldığı, Sözleşmenin 9.1.5. hükmünün 9.1.8. maddesinin kurucu hükmü niteliğinde olduğu, bu nedenle 9.1.8. maddesinin uygulanabilmesi için 9.1.5. maddesinde düzenlenmiş olan emredici hükmün vücut bulmuş olması gerektiği, tüm bu madde hükümleri davaya konu olaya uygulandığında davalı tarafın yazılı bildirimi olmadığından 9.1.8. de belirtilen bildirimleri talep etmeye hakkı bulunmadığı, davanın reddine karar verilmiş olmasının hukuka aykırı olduğu ileri sürülmüş, kararın kaldırılması istenmiştir. …nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; Dosyadaki bilgi ve belgelere göre ,taraflar arasında imzalanan 03/09/2012 tarihli Elektrik Satış Sözleşmesinin, iki yıllık süre sonunda sözleşmenin 4 maddesi kapsamında taraflarca akdi ilişkinin sona erdirildiği ,davalı tarafça tanzim olunan 30/09/2014 tarihli e-faturanın, davalıya tebliğ edildiği, davacı yanın 13/10/2014 tarihli ihtarnameyle faturaya itiraz ettiği , fatura bedelinin davalıya ödenmiş olduğu anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü yönünden ,öncelikle 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na dayanılarak çıkarılan 14 Nisan 2009 tarihinde yürürlüğe giren Elektrik Piyasası Dengeleme ve Uzlaştırma Yönetmeliği’ne göre düzenlenen sözleşmenin ilgili hükümlerinin incelenmesi gereklidir. Taraflar arasında düzenlenen Elektrik Satış Sözleşmesi’nin “tarafların hak ve yükümlülükleri başlıklı ” 9 maddesinin , 9.5.1 maddesi hükmü “tüketici günlük tüketim tahminlerini tedarikçinin yazılı talebi doğrultusunda ,günlük/aylık/yıllık olarak bildirimekle yükümlüdür”düzenlemesi , 9.8.1 maddesi :aylık yük çekiş miktarı 1000 mwh üzerinde olan tüketicilerin,yük çekiş miktarında oluşabilecek +-%10 değişimleri tedarikçiye en az 2 hafta öncesinden yazılı olarak bildirmekle yükümlüdür. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde tüketici bu nedenle tedarikçinin uğrayacağı tüm zararları üstlenmeyi kabul eder. Tüketici, tedarikçinin bu sebeple ödemek zorunda kalacağı her türlü bedeli ,talep üzerine en geç 3 gün içerisinde tedarikçiye ödemekle yükümlüdür ” şeklinde düzenleme bulunmaktadır. Mahkemece, yargılamada bilirkişi raporu alınmış, bilirkişi kurulunca raporda Elektrik Piyasası Dengeleme ve Uzlaştırma Yönetmeliğinin 88.3 maddesi ile sözleşmenin 9.1.5 maddesine atıfla değerlendirme yapıldığı görülmüştür. Dava konusu olayda ise ,davalı tarafça günlük tüketim tahminini düzenleyen 9.1.5 maddenin değil, aylık yük çekiş miktarındaki +/-%10 değişikliklere ilişkin 9.1.8 maddedeki düzenleme doğrultusunda tahakkuk yapıldığı görülmektedir. Yukarıdaki incelenen sözleşme hükümlerine göre , taraflar arasındaki uyuşmazlığın niteliği itibarıyla , uygulanacak hüküm mahkemenin de kabulünde olduğu gibi , sözleşmenin 9.8.1 maddesindeki düzenlemedir. Buna göre , aylık yük çekiş miktarındaki artış / azalış halinde ve sözleşmenin 9.1.8 maddesi gereğince davacıya 2 hafta önceden bildirim yükümlülüğü getirilmiş olup, davalı yönünden ise yazılı talepte bulunma yükümlüğü öngörülmediği anlaşılmaktadır. Ne var ki , istinaf konu davada ,sözleşmenin aynı maddesinde düzenlendiği üzere , “bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde tüketici bu nedenle tedarikçinin uğrayacağı tüm zararları üstlenmeyi kabul eder.Tüketici, tedarikçinin bu sebeple ödemek zorunda kalacağı her türlü bedeli ,talep üzerine en geç 3 gün içerisinde tedarikçiye ödemekle yükümlüdür ” şeklindeki müeyyide ve düzenleme yönünden ,davalı tarafça uğradığı zarar veya ödemek zorunda kaldığı her türlü bedel yönünden somutlaştırma yapılmadığı gibi,mahkemece de bu yönde araştırma ve inceleme yapılmamıştır. Bu eksiklik HMK 353/1-a-6. maddesine aykırılık oluşturmakla , ,davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın, HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasıyla, yukarıda açıklandığı üzere yeniden yargılama yapılıp bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın, HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasıyla, yeniden yargılama yapılıp bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine, Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene isteği halinde iadesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.08/12/2020